Jeo-stratejik bir konumda olan Türkiye’nin 2024 yılına haiz Türkiye’de iç güvenlik stratejilerine önem verirken tüm terör gruplarına yönelik hassas bir politika sürerek Bölücü Terör Örgütü (BTÖ) diyerek genel bir değerlendirme yaparak kapsayıcı bir yol izlemektedir.
Bu minvalde ele alınan politikaların bütünlük içerisinde ilerlemeler sarf ederken en çok da DAEŞ’ten beslenen Horasan Kolu olarak ele alınan fakat bu oluşumun Horasanla hiçbir tarihi müktesebatı olmayan bir oluşum olduğu gerçeğini unutmayarak ilerlemektedir.
Horasan tarih öncesinde hatta Avrupa’nın karanlık çağında dahi ilim, bilim, sağlık, kültür, astronomi vb. medeniyetin sembolü olan ve Türkistan diyarı olarak ele alınan Türkiye’nin ata toprağı olan bir yerdir. Horasan Ordusu adlı terör örgütünü kuran, finanse eden, eğiten, donatan ve vekalet savaşına sevk eden gizli servislerin hedefi, Türkiye’nin tarihi değerleri ve mevcut devlet otoritesinin sarsılmasıdır.
Fakat günümüzde uluslararası ilişkiler penceresinden baktığımızda konjektüre yön veren büyük güçler kendi ülkelerinin gizli servisleri aracılığıyla kurduğu dini görünümlü ama dinden bihaber olan, radikal ve cahiliye tutumların merkezi haline getirilmiş bu örgütlerle Ortadoğu’nun karışmasını hedeflerken bu alev kendilerine sıçradığında ne yapacaklar?
Bütün bunların yanında yine bu büyük ülkelerin paralı asker şirketlerine eşliğinde eğit ve donat yöntemiyle askeri eğitim ve taktiksel etütler sunarak vekalet savaşları hedeflenirken savaş süreçlerinin uzun vadeli ve teo-politik süreçte olması için çalışıyorlar.
Uluslararası ilişkiler nezdinde büyük güce sahip olan ve Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen ülkeler; gizli servislerin eşliğinde desteklediği “Horasan Kolu” tarafından Türkiye’de eylem süreçlerine hız vermeyi hedeflemektedirler. Nitekim bu minvalde birden çok amaçları mevcut bulunmaktadır. Bu hedeflerin en önceliği casus savaşlarının Anadolu’ya yani Türkiye’ye çekilmesi ve tüm teo-politik çatışmaların merkezi olması arzu ediliyor.
Türkiye’nin İsrail’in Filistin halkına karşı orantısız güç kullanarak zulüm politikası uygulamasına karşı çıkmasından rahatsız olanlar yine Filistin’e destek vermeyen, dini olmasa da dini görünen Horsan Kolu adlı terör örgütü tarafından karşı hamle tertip etmeyi hedefliyor. Bunu hedefleyenler de İsrail’e destek olan ve Filistin halkının mağdur olmasına neden olanlardır.
Türkiye ne yapmalıdır?
Düzensiz göç konusunda bilinmeyen yollarla gelenler ve bunlara yardımla yataklık yapanların, Horasan Kolu adlı terör örgütüne destek vermesiyle gerçekleşen eylem süreci aynı zamanda iç güvenliği tehdit etmeyi hedeflerken, genel manada düzensiz göçle gelenlerin tamamını hedef göstererek iç karışıklık ve kaos arzu ediyor. Bu hedefin çok kapsamlı bir şekilde inceleyerek önleyici tüm tedbirler hızlı bir şekilde harekete geçirilmelidir.
Acil bir şekilde yetkili mercilerin Cumhurbaşkanımız, Dışişleri Bakanımız ve İçişleri Bakanımız tarafından bu konunun gündeme alınarak, kurumsal nitelikte duyurulması ve yabancı gizli servislerin emeklerinin bilindiği, önleneceği ve mütekabiliyet sarf edileceği kararlılıkla bildirilmelidir.
Ayrıca İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanlığı tarafından kapsamlı bir şekilde rapor halinde ele alınmalıdır. Bu hususta gerekli tüm tedbirlerin kamu koordinasyonu eşliğinde sağlanması önem teşkil ediyor.
Bir diğer husus Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı nezdinde ortak bir stratejiyle birlikte Afganistan’dan gelen göçün kontrolü, durum kontrolü ve koordinasyon süreci için hızlı bir şekilde harekete geçirilmelidir.
Horasan Kolu adlı terör örgütüne yönelik en etkili mücadele, diğer terör örgütleriyle birlikte ülkemizin emniyet, güvenlik ve istihbarat kurumları tarafından hassas bir şekilde mücadele ettiği bir terör örgütü olurken, bunlara yardım eden yabancı gizli servislerin ve devşirilmiş casuslarına yönelik saha analizi, stratejik inceleme ve operasyonel faaliyetleri artırırken, bunu medya ile basın tarafından gündemde tutarak verilen mücadelenin halk nezdinde idrak edilmesiyle olası bir kaos sürecinden uzak durulması sağlanmalıdır.
Tüm bu saydığımız gelişmelerle muhatap olduğumuzda mevcut iktidarı bu planlı casusluk faaliyetine rağmen düzensiz göç konusunda eleştirip halkı devlet otoritesine karşı kışkırtıcı bir şekilde karşı karşıya getirmek isteyenler olabilir. Tüm tedbirler her açıdan ele alınarak ilerlemeler sarf edilmelidir.