KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Jon Sopel: Gazze ve Ukrayna

Jon Sopel: Gazze ve Ukrayna

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 7 dk okuma süresi
129 0

Hadi o zaman. En sevdiğiniz seçim aforizması nedir? “Seçimleri muhalefetler kazanmaz, hükümetler kaybeder” mi? Ya da belki “önemli olan tek anket seçim günü yapılandır”? Eğer ABD’ye bakıyorsanız, en sevdiğiniz söz Louisiana kökenli olması nedeniyle kendisine “Kızgın Cajun” (ABD’nin Louisiana eyaletinde yaşayan Fransız kökenliler -ed.n.) gibi harika bir lakap takılmış olan James Carville’in “Aptal, ekonomi yüzünden” sözüdür.

Carville’in 1992’deki başkanlık yarışında Bill Clinton için söylediği bu söz, sonraki seçimlerde bir gerçek haline geldi. Bu, tüm seçimlerin halkın ekonomik refah duygusuna bağlı olduğuna dair temel ve açık bir tavsiye. Sorunun cevabı: Halihazırda 4 yıl öncesine göre daha iyi durumda mıyım?

Peki ya bu 2024 için artık geçerli değilse? Biden’ın anket rakamlarına bakıldığında, ABD’de gerçekleşiyor gibi görünen ekonomik yükseliş için hiç övülmediği görülüyor. İstihdam rakamları güzelce artıyor, enflasyon düşüyor. Artık resesyondan değil, ABD ekonomisinin yumuşak inişinden söz ediliyor.

Halihazırda Amerikan siyasetini çalkalayan şey, Ortadoğu ve Ukrayna’da yaşananlar. Bu kısmen ABD’nin asırlık soyutlanma politikası tartışmasıyla ilgili: “Önce Amerika”ya karşı küresel liderlik; demokrasinin ve kurallara dayalı uluslararası düzenin koruyuculuğuna karşı köprüleri atmak. Ama aynı zamanda Doğu Akdeniz’deki Gazze Şeridi kıyılarından gelen küçük dalgaların şimdi ABD kıyılarına nasıl vurduğuyla da ilgili.

ABD’nin siyasi haritasına bakın. En önemli salıncak eyaletlerden biri Michigan. 2016’da Trump kazandı; 2020’de Biden 160 bin farkla zafere ulaştı. Ancak Michigan, yaklaşık çeyrek milyonla ABD’deki en yüksek Müslüman nüfuslarından birine sahip. Bu iki seçimde de ezici bir çoğunlukla Biden’a oy verdiler, özellikle de Trump 2016’da tüm Müslümanların ABD’ye girişini yasaklamayı önerdikten sonra. Ancak Biden’ın İsrail lideri Binyamin Netanyahu’yu bu kadar yakın bir şekilde kucaklamasına büyük öfke duyuluyor.

Geçen hafta Detroit Belediye Başkanı Mike Duggan’la biraz zaman geçirdim. Joe Biden’ın iyi bir dostu ve 2024’te yeniden seçilme teşebbüsünün hemen arkasında yer alıyor. Ama endişeli biri. Michigan’ın bu yüksek binalara sahip kentinde hava değişiyor ve Duggan, Beyaz Saray’ın gelecek yılki seçimde eyaleti elinde tutma şansı olması için Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin durumuna çok daha fazla ilgi göstermesi gerektiğine inanıyor.

Geleneksel olarak Demokratlar en İsrail yanlısı partidir. Ancak bu durum çarpıcı bir şekilde değişiyor. Hamas’ın 7 Ekim katliamından 6 ay önce Gallup’un yaptığı bir anket, Demokratların ilk kez Filistinlilere İsraillilerden daha fazla sempati duyduğunu ortaya koydu.

Ardından, ABD’deki üniversite kampüslerini kasıp kavuran gösteri dalgasına bakın. Çoğu Filistin yanlısı olmakla kalmadı, aynı zamanda Yahudi düşmanlığı içeren çirkin olaylarda da hızlı bir artış oldu. Biden onlara eski moda bir Siyonizmi temsil ediyor gibi görünürken, bu gençler gelecek yıl kime oy verecekler?

Demokratlar endişelenmekte haklı.

Ve bir de Ukrayna var. Rusya istila etmeden çok önce Amerikalılar “bitmek bilmeyen savaşlardan” bıkmıştı. ABD personeli çatışmaya katılmamasına rağmen, vergi mükelleflerinin milyarlarca doları, durmuş gibi görünen bir karşı saldırıyı destekleyerek yutuluyor. Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi’ndeki yeni liderliği “yeter” diyor. Ukrayna’ya bir kuruş daha vermek istemiyorlar ve Biden, Kiev’in savaş çabalarını Beyaz Saray’daki küçük kasasından finanse edemez. Paranın Temsilciler Meclisi tarafından onaylanması gerekiyor.

Tüm bunlar o büyük kemancı Donald Trump tarafından bir Stradivarius gibi çalınıyor. Bu, gerçeklere aykırılığın kampanyası haline geliyor. Ve Donald Trump için gerçeklere aykırı şeyler tartışmalı ve eğilimlidir.

O ve ekibi, kendisini dinleyen herkese, Abraham Anlaşmaları aracılığıyla İsrail ve Körfez ülkeleri arasında barış anlaşmaları imzalayan başkan olduğunu ancak Biden görevdeyken savaşın patlak verdiğini söylemekle meşgul. Başkan olduğu dönemde arkadaşı Vladimir Putin, Ukrayna’yı istila etmeye asla cesaret edemezmiş. Çok korkarmış. Ama Beyaz Saray’da Uykulu Joe varken?

Tutarlı ya da mantıklı olması gerekmiyor ama Trump bu söylemin işine yaradığını görüyor: Ben başkanken Putin’le ilişkiler kuruyordum, Kim Jong-un’la yemek yiyordum, Başkan Şi’yle erkek erkeğe konuşuyordum. Ben başkan olduğumda dünya daha huzurlu bir yerdi.

Aptal, belki de ekonomi yüzünden değildir. Carville, 1992’de Bill Clinton Rust Belt (Pas Kuşağı, ABD’de yüksek üretim yapan fakat sonradan kapanan fabrikaların bulunduğu bölge -ed.n.) eyaletlerinin ötesinde destek ararken yaptığı analizde haklıydı ancak 12 yıl önce eski Georgialı fıstık çiftçisi Jimmy Carter, eski Hollywood aktörü ve California Valisi Ronald Reagan’a karşı yeniden seçilmek istediğinde durum farklıydı. Ve o eski deyiş “tarih tekerrür etmez, kafiye yapar”, uygun görünüyor.

O zaman Sovyetler Birliği, yeni liderliği altında bir tehdit olarak algılanan egemen bir ülkeyi, Afganistan’ı istila ediyordu. Ardından, Ayetullah Humeyni’yi iktidara getiren 1979 devriminin destekçisi öğrenciler tarafından Tahran’da tutulan 52 Amerikalı rehineyi kurtarma girişimi başarısızlıkla sonuçlandı.

Rusya’nın egemen bir ülkeyi istilası ve Ortadoğu’da rehinelerle ilgili bir kriz. Bunlardan herhangi biri tanıdık geliyor mu?

Carter, Reagan tarafından ezici bir yenilgiye uğratıldı. Eğer Joe Biden iyi uyuyorsa, muhtemelen uyumamalı.

Jon Sopel, BBC’nin eski Kuzey Amerika Editörüdür ve halihazırda Global’da “The News Agents” podcast’ini sunuyor

https://www.independent.co.uk/voices

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir