KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Rusya
  4. »
  5. Tarihin Dönüşü: Rusya-Ukrayna Savaşı, Siyasi ve Ekonomik Tesirleri

Tarihin Dönüşü: Rusya-Ukrayna Savaşı, Siyasi ve Ekonomik Tesirleri

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 108 dk okuma süresi
117 0

olarak kabul ettikleri olaylara referans yapmaktadırlar. 2000’lere kadar zayıf bir devlet profili ortaya koyan Rusya, Vladimir Putin’in
1999 yılının sonunda iktidara gelmesiyle birlikte toparlanmaya başlanmıştır. Ağustos 2008’de Gürcistan ile Abhazya ve Osetya
arasında gerilim artmıştır ve Rusya Federasyonu da bu gerilime müdahil olmuştur. Böylelikle Rusya, her an askerî gücünü harekete
geçirebilecek bir aktör olarak yeniden uluslararası arenaya dönmüştür. Rusya’nın 2014 yılında Kırım’ı ilhakı, Ukrayna’nın
doğusundaki Donetsk, Lugansk gibi bölgelerdeki ayrılıkçı grupların desteklemesiyle birlikte Ukrayna’daki çatışmalar iki ülke
arasındaki gerilimi daha da arttırmıştır. 24 Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması ile iki ülke arasında savaş başlamıştır.
Rusya-Ukrayna savaşı başta Batı olmak üzere dünyanın birçok ülkesini siyasi, sosyal, ekonomik ve askeri bakımdan etkilemiştir. Bu
çalışmanın amacı, Rusya-Ukrayna arasındaki ilişkilerin tarihi referansları, Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı, Rusya-Ukrayna savaşının
başlama sebepleri ve gelişimi, savaş esnasında Rus özel askeri grubu Wagner’in isyanı, savaşın dünya siyasetine, ekonomisine etkisi,
savaş sürecinde Rusya’daki ekonomik göstergeleri ve Batı’nın Ukrayna’ya yaptığı yardımları nitel araştırma yöntemi ve betimsel
tasvir metodu ile incelenmeye çalışmaktır.
Anahtar Sözcükler: Rusya, Ukrayna, savaş, Kırım, tarih, ekonomi
Abstract
The divisions and conflicts between Russians and Ukrainians have deep historical roots. Both sides refer to historical facts, or at
least to events they recognize as their own historical facts. Russia, which presented a weak state profile until the 2000s, started to
recover after Vladimir Putin came to power at the end of 1999. In August 2008, tensions between Georgia and Abkhazia and Ossetia
escalated, and the Russian Federation became involved. Thus, Russia returned to the international arena as an actor that can
mobilize its military power at any time. Russia’s annexation of Crimea in 2014, along with the support of separatist groups in regions
such as Donetsk and Lugansk in eastern Ukraine, further increased the tension between the two countries. On 24 February 2022,
Russia attacked Ukraine and war broke out between the two countries. The Russia-Ukraine war has affected many countries of the
world, especially the West, politically, socially, economically and militarily. The aim of this study is to examine the historical
references of the relations between Russia and Ukraine, the annexation of Crimea by Russia, the reasons for the start and
development of the Russian-Ukrainian war, the rebellion of the Russian special military group Wagner during the war, the effects
of the war on world politics and economy, the economic indicators in Russia during the war and the aid provided by the West to
Ukraine with qualitative research method and descriptive description method.
Keywords: Russia, Ukraine, war, Crimea, history, economy
For Citation: Buyar, C. & Şener, U. (2023). Tarihin Dönüşü: Rusya-Ukrayna Savaşı, Siyasi ve Ekonomik Tesirleri. Journal of Academic
Value Studies, 9(4), 284-301. http://dx.doi.org/10.29228/
Received: 30.11.2023 Accepted: 30.12.2023 This article was checked by intihal.net
285 Journal of Academic Value Studies, 9(4), 2023 javstudies.com
1. Giriş
Ukrayna, Beyaz Rusya ve Rusya devlet yöneticileri Belovejskaya Puşa ormanında yaptıkları toplantı sonunda 8 Aralık 1991
tarihinde Beloveja Mutabakatı’nı imzalamışlardır. Bu mutabakat ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)
kurumlarının fonksiyonelliğinin sona erdiği Madde 14’te “Sovyetler Birliği’nin eski cumhuriyetlerine ait organların
faaliyeti, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) üye devletlerinin topraklarında sona erer.” şeklinde deklare edilmiştir. Aynı
zamanda bu mutabakat ile Bağımsız Devletler Topluluğu’nun da kuruluşu kabul edilmiştir (RFDA, F. 10026. Op. 4. D.
1303. L. 1-5). Bu mutabakat ile SSCB’nin varlığı resmen ortadan kalkmış, 25 Aralık 1991 tarihinde Mihail Gorbaçov
görevinden istifa etmiş 26 Aralık 1991 tarihi itibariyle de SSCB fiilen sona ermiştir.
Ruslar ve Ukraynalılar arasındaki ilişkileri değerlendirirken tarihi arka planı da dikkate almak gerekir. Bu bağlamda Kiev
Knezliği’nden ayrıldıktan sonra Rusların güçlenmesi ve daha sonra da güneye doğru genişleme ve kolonileştirme
faaliyetleri iki halk arasındaki ayrılık ve çatışmaları da derinleştirmiştir. Dudka, Rusya’nın güney bölgesi olarak ifade ettiği
Ukrayna bölgesinin kolonileştirilme sürecinin Rusya’nın ekonomik ve stratejik hedefleri açısından önemli olduğunu
vurgular. Ukrayna topraklarının kolonileştirilmesini ise şöyle açıklar: Ukrayna ve Rus etnik kimliğinin gelişmesi Kiev
Knezliği sınırları içinde gerçekleşti. XIII. yüzyılda Altın Orda saldırıları sonucunda Rus topraklarının önemli bir kısmı,
özellikle Dinyeper-Don Nehirleri arasındaki bölge tahrip oldu ve boşaldı. Devlet, manastır ve daha sonra büyük arazi
sahiplerinin veya soyluların bölgedeki kolonizasyon faaliyetleri sayesinde XVI-XVII. yüzyıllarda bu nehirler arasına
yerleşim yeniden başladı. Rusya’nın güney sınırlarındaki stratejik ve ekonomik çıkarlarının birbirini tamamlaması
sebebiyle tarımla uğraşan Rus nüfusu daha sonra bölgeye yeniden yerleşti. Stratejik ve ekonomik çıkarlar, Rusya’nın
güney sınırlarının kolonileştirilmesinin sadece halk tarafından değil, devlet tarafından da gerçekleştirilmesinin sebebini
teşkil etmiştir. Rus devleti yöneticileri, Dinyeper-Don steplerinin kolonileşmesi hedefinin ona avantajlar sağlayacağını
düşünüyordu. İlk olarak, söz konusu topraklara yerleşen Rus yönetimine bağlı halka, Tatar kuvvetlerinin yolunda yeni bir
savunma hattı oluşturmanın imkanını veriyordu. İkinci olarak, güneybatı yönünde herhangi bir ilerleme, Rus çıkarlarına
daha etkili bir şekilde karşı koyma olanağı sağlıyordu. Çünkü bu, Polonya baskısına karşı bir savunma mekanizması
oluşturuyordu. XVI. yüzyılın ortalarında, Moskova güney yönlü politikasını hızlandırdı. İkinci bin yılın ikinci yarısını
kapsayan ve etnik bölünme süreçlerini (bu zamana kadar doğu Slav etnik grubuna dayanarak Rus, Ukraynalı ve Belarus
olmak üzere üç benzer halkın oluştuğu) ve yeni toplulukların konsolidasyonunu belirgin bir şekilde tanımlayan sonraki
aşamalar birçok yerli tarihçinin çalışmalarında açıklanmaktadır. Ortak tarihsel köklere saygı gösterilirken, yeni etnik
topluluklar ekonomik ve kültürel farklılıkları kademeli olarak biriktirdi. Ruslar, Ukraynalılar ve Belarusluların milli
kimliklerindeki yükseliş ve milli bağımsızlık çabaları, XVI. yüzyıldan itibaren yoğun kolonizasyon süreçleriyle birlikte daha
da artmıştır. Ruslar ve Ukraynalılar arasındaki ayrılık ve çatışmaların derin tarihi kökleri bulunmaktadır. Ortak tarihsel
kökenlere sahip olmakla birlikte yeni etnik topluluklar ekonomik ve kültürel farklılıklar biriktirmeye başladılar.
Ukraynalılar ve Belarusların kendi kimliklerine duydukları gurur ve ulusal bağımsızlık arzuları, XVI. yüzyıldan itibaren
yoğun bir şekilde kolonizasyon süreçleri ile birlikte artmıştır (Dudka, 2012: 103-105).
Bilhassa XVIII. yüzyılın başlarından itibaren Rus çarlığının güçlenmesinden sonraki süreçte Ukrayna kimliğinin devamlı
surette baskılandığı görülür. Sovyetler Birliği döneminde Ukrayna milliyetçilerinin tamamının banderovtsı terimiyle
yaftalanması ve onlara karşı sert tedbirlerin uygulanması, yanlış politikalar sonucunda Ukrayna’da yaşanan golodomor
olarak adlandırılan kıtlık ve açlık hadiseleri neticesinde milyonlarca insanın hayatını kaybetmesi Ukrayna ile Rusya
arasındaki ayrılıkları daha da derinleştirmiştir. Bunların yanında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte kurulan iki
bağımsız devlet Rusya ile Ukrayna arasında, çok sayıda anlaşmazlık konusu da Sovyetler Birliği döneminin mirası olarak
kalmıştır (Buyar ve Şener, 2022: 137-138).
“Çeşitlilik içinde birlik, dağılmadan farklılıkları kabullenme hem Rusların hem de Ukraynalıların birlikte çabalaması
gereken hedefin formülü budur.” şeklindeki önerisiyle tarihî Rus-Ukrayna çatışmasının ortadan kaldırılmasının
gerekliliğini anlatan Bitsilli, Rus-Ukrayna uyuşmazlıklarını şöyle açıklar: Ruslar ile Ukraynalılar arasındaki anlaşmazlık
genellikle sözde tarihi düzlemde yürütülüyor. Her iki taraf da tarihî gerçeklere veya en azından kendi tarihî gerçekleri
olarak kabul ettikleri olaylara referans yaparlar: kurumlar, toplumsal ve siyasi ilişkiler, dil vb. Ukraynalılar örneğin, Oleg,
Svyatoslav ve Vladimir gibi tarihi şahsiyetleri kendilerine mal ederler; Gruşevski, Rus tarihinin en eski dönemi’nin aslında
“Ukrayna-Rusya” tarihi olduğunu, bu tarihin doğal bir uzantısının Batı Rusya’nın tarihi olduğunu, Moskova döneminin
değil, başka bir halkın tarihinin başlangıcı olduğunu ve bunun ayrı bir tarih olduğunu savunur. Ukraynalılar, Ukrayna
adının daha eski olduğunu ısrarla iddia ederken, Ruslar, Ukrayna’nın eski adının Rusya olduğunu ve halkın kendisini Rus
olarak adlandırdığını kanıtlamaya çalışırlar. Ukraynalılar, Ukraynaca’nın ayrı bir dil, Slav dillerinin bağımsız bir dalı
olduğunu iddia ederken, Ruslar bunun Rusça’nın bir lehçesi olduğunu savunur. Daha sonra Ukraynalılar, ayrı ulusal devlet
varlıklarına olan taleplerini, XVII. yüzyılda meydana gelen tarihsel haksızlığa son verme amacına dayandırırlar. Ukrayna,
Moskova ile anlaşmalı bir birleşme gerçekleştirmiş, ancak Moskova bu birleşmeyi boyun eğme statüsüne dönüştürmüş,
Cengiz Buyar & Ubeydullah Şener 286
anlaşmayı göz ardı ederek hemen ihlal etmiştir. Ruslar buna, durumun çok daha karmaşık olduğunu, öncelikle Ukraynalı
halkın hangi unsurlarının Moskova ile anlaşma yaptığını ve o zamanlar bu anlaşmayı nasıl anladıklarını sormak gerektiğini
belirterek karşılık verirler. Rus araştırmacılar, genel olarak şu anda Ukraynalıların Moskova tarafından Ukrayna halkının
haklarına karşı işlenmiş olarak gördüğü birçok şeyin, Moskova’nın kendi toprak sahibi aristokrasisinin isteklerini yerine
getirme amacıyla Ukraynalı halkın kendi talepleri olduğunu belirtmiştir (Bitsilli, 1930, 1996).
Rusya, Sovyetler Birliği’nin dağılması esnasında kurulan Bağımsız Devletler Topluluğu antlaşması ile eski Sovyetler Birliği
üyelerini kontrolü altında tutmayı amaçlıyordu. Ancak gelişen olaylar Rusya’nın bu kontrolü devam ettirebilmesi için çok
daha fazla gayret göstermesi gerektiğini ortaya koydu. Bağımsızlık sonrası süreçte Moskova ile ortak politikalar yürüten
Belarus’un aksine Ukrayna, Batı’ya yönelmeyi tercih etti. Bu durum Rusya ile Ukrayna ilişkilerinin gerilmesine sebep oldu.
Rusya içinde bulunduğu ekonomik krizler, Çeçenistan’daki çatışmalar, ülkedeki sistemin yeniden inşası vb.
problemlerden dolayı gerginliği ortadan kaldıracak iradeyi gösteremedi ve Ukrayna üzerinde de kontrol kuramadı. Bu
süreçte iki ülke filoları arasındaki birkaç uyarı ateşi dışında bir çatışma yaşanmadı. 1997 yılında imzalan Bolşoy Dogovor
(Большой договор) ile yani Büyük Antlaşma ile iki ülke arasındaki Karadeniz Filosu ve Kırım meselesi konusunda
uzlaşmaya varıldı. 2003 yılında Kerç Boğazı’nda Rusya’nın baraj inşa etmek istemesi üzerine iki ülke arasında ortaya çıkan
ilk ciddi kriz, ülke liderlerinin olaya müdahale etmesi ve inşaatın durdurulması ile çözüldü.
2000’lere kadar Çeçenistan olaylarıyla meşgul olan ve zayıf bir devlet profili ortaya koyan Rusya, Vladimir Putin’in 31
Aralık 1999 tarihinde iktidara gelmesiyle birlikte toparlanmaya başlamıştır. Kafkaslardaki çatışmaların sonrasında Rusya,
Abhazya ve Güney Osetya’da üstün bir askerî güç motivasyonu ile olaylara müdahale etmiştir. Sovyetler Birliği’nin
dağılmasının ardından, Abhazya ve Güney Osetya, Gürcistan’dan bağımsızlıklarını ilan etmişler ve bu durum, Gürcistan
ile Abhazya ve Güney Osetya arasında çatışmalara neden olmuştur. 2008 yazında Gürcistan ile Abhazya ve Osetya
arasında gerilim artmıştır ve Rusya Federasyonu da bu gerilime müdahil olmuştur. Gürcistan ile Güney Osetya arasında
sıklaşan çatışmalar, 8-12 Ağustos 2008’de beş gün süren savaşa yol açmıştır. Bu savaş, Avrupa Birliği’nin
arabuluculuğuyla 12 Ağustos’ta sağlanan ateşkes anlaşması ile sona ermiş ve Rus birlikleri, 2008 Ekim ayında Abhazya
ve Güney Osetya dışında işgal ettikleri Gürcü topraklarından çekilmiştir. Böylelikle Rusya, her an askerî gücünü harekete
geçirebilecek bir aktör olarak yeniden uluslararası arenaya dönmüştür.
2. Doğu Batı Arasında Gel Git, Protestolardan İstikrarsızlığa
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonraki süreçte Doğu ve Batı arasında bir siyaset geliştirmeye çalışan Ukrayna’da eski
gelenekten gelen devlet adamları Rusya’dan ve Rus geleneğinden yana tercihlerini ortaya koyarken halkın büyük kısmı
Batı’dan yana tercihini kullanmıştır. Halk, Batı’nın, Batı kültürünün bir parçası olma ve geleceğini Batı ile birlikte
şekillendirme isteğini defaten, çeşitli şekillerde ortaya koymuştur. Bunda hiç şüphesiz Ukrayna’da milliyetçiliğin artması,
milli kimliğin gelişmesi, tarihsel arka planı olan Rusya’nın ve Rusların baskın, üstün kimlik söylemleri ve politikaları da
etkili olmuştur. Bağımsızlık sonrasında Ukrayna’da ülkenin geleceğini belirleme yolunda devamlı sert tartışmalar ve
çatışmalar yaşanmıştır. Bu tartışmalara ekonomik krizlerin, yaygın yolsuzlukların, ülkedeki siyasi istikrarsızlığın ve ülkenin
geleceğinin belirlenmesi noktasındaki belirsizliğin ciddi etkisinin olduğunu belirtmek gerekir.
21 Kasım 2004 tarihinde Ukrayna’da başkanlık seçimleri yapılmıştır. Seçim çalışmaları boyunca tanıtım malzemelerinde
turuncu rengi kullanan ve Batı yanlısı olan adaylardan Viktor Yuşçenko az bir farkla bu seçimi kaybetmiştir. Yuşçenko,
daha önce Donetsk bölgesi milletvekili de olan Rus yanlısı ve Rusya’nın açıkça desteklediği rakibi Viktor Yanukoviç’in
Rusların yoğun olarak yaşadığı Donetsk ve Lugansk bölgesinde seçimlere hile karıştırdığını iddia etmiş ve taraftarlarını
Kiev’de gösteri düzenlenmeye davet etmiştir. 22 Kasım tarihinde turuncu elbiseler giyinen ve bayraklar taşıyan
göstericiler, Kiev’in bağımsızlık meydanında gösterilere başlamış ve bu gösteriler kısa sürede bütün ülkeye yayılmıştır.
Bunun üzerine Ukrayna Verhovnaya Rada’sı yani Yüksek Meclisi seçimi iptal ederek yeniden yapılması kararını almıştır.
10 Ocak 2005 tarihinde yapılan seçimde Yuşçenko’nun % 51.99 oy oranı ile seçimi kazandığı ilan edilmiştir. Ukrayna’da
yaşanan bu iktidar değişikliği sürecine Turuncu Devrim denilmiştir (Copsey, 2010).
Renkli devrim olarak adlandırdığı bu olaylardan sonra Rusya, Ukrayna’ya karşı daha sert tavır almaya başlamıştır.
Yuşçenko’nun başkanlığı döneminde Ukrayna’nın borçlarını ve antlaşmalara sadık kalmaması bahane edilerek 2006 ve
2009 yıllarında Rusya, Ukrayna’ya yaptığı gaz naklini durdurmuştur. Bu da Ukrayna’nın Avrupa’ya yaptığı gaz tedariğinde
ciddi aksamalara yol açmıştır. 2008 yılında Ukrayna, NATO’ya üyelik için girişimlerde bulunmuştur. ABD Başkanı George
Bush’un da Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliği için Eylem Planı sürecine geçilmesini talep etmesi, Ukrayna ile Rusya
arasında ciddi bir gerilim oluşturmuştur. Rusya’nın bu duruma gösterdiği tepki üzerine Almanya ve Fransa Eylem Planı
287 Journal of Academic Value Studies, 9(4), 2023 javstudies.com
sürecini başlatmamıştır. NATO üyeliği durdurulan Ukrayna, Avrupa Birliği ile ortaklık antlaşması çalışmalarına başlamıştır.
Ülkedeki genel talep ve devlet politikaları Batı yanlısı olarak devam etmiştir.
Ukrayna hükümetinin Avrupa Birliği ile ortaklık antlaşması sürecini başlatması üzerine 2013 yılında Rusya, Ukrayna’ya
çok geniş çaplı ekonomik baskı uygulamış ve ülkenin ihracatına ciddi zarar vermiştir. 2010 yılında başkan seçilen
Yanukoviç (25 Şubat 2010 — 22 Şubat 2014), ABD ve AB’den de gerekli desteği göremeyince 2013 yılı itibariyle Batı
yanlısı politikalardan uzaklaşmaya başlamıştır. Rusya’nın uyguladığı baskı neticesinde hükümet AB ortaklık antlaşmasını
askıya aldığını duyurmuştur. Siyasi ve ekonomik istikrarın tam olarak sağlanamadığı Ukrayna’da, hükümetin Avrupa Birliği
ile yapılması beklenen ortaklık antlaşmasını imzalamaması üzerine 21 Kasım 2013 tarihinde başkent Kiev’de protesto
gösterileri başlamıştır.
“Rusya-Ukrayna ilişkilerindeki mevcut kriz 21 Kasım 2013 gecesi Afgan asıllı Ukraynalı gazeteci Mustafa
Nayem’in Facebook paylaşımıyla başladı. Nayem, 2010 yılında iktidara gelen Viktor Yanukoviç hükümetinin
Avrupa Birliği ile uzun zamandır beklenen, Ukrayna ve AB’yi kapsayan bir serbest ekonomik bölge
oluşturulmasını öngören ve Ukrayna mevzuatının, demokratik prosedürlerin ve iş uygulamalarının Avrupa
Birliği ile uyumlu hale getirilmesini şart koşan ortaklık anlaşmasını imzalamayı reddettiğine dair
haberlerden rahatsız olmuştu. Nayem Facebook hesabında “Peki,” diye yazdı, “Ciddi olalım. Bu gece
yarısına kadar Maydan’da boy göstermeye kim hazır? “Beğeniler” dikkate alınmayacaktır. Sadece bu
gönderiye ‘Ben hazırım’ yazan yorumlar.” Altı yüz “Hazırım” yanıtı geldi. Saat 21:30’da Nayem başka bir
gönderi daha yazdı: “Sıkı giyinin, şemsiye, çay, kahve, iyi bir ruh hali ve arkadaşlar getirin.” Saat 22:00’den
kısa bir süre sonra, Ukraynaca’da Maydan olarak bilinen ve on yıl önce Turuncu Devrim’in başladığı Kiev’in
merkez meydanındaydı. O vardığında yaklaşık otuz kişi toplanmıştı. Gece yarısına gelindiğinde binden fazla
genç, eğitimli, şehirli insan vardı. Onlar için AB ile imzalanması beklenen ortaklık anlaşması, Ukrayna’nın
nihayet Avrupa’nın kalkınma yoluna girebileceğine, yolsuzluğun üstesinden gelebileceğine, ekonomisini
modernleştirebileceğine ve halkına makul bir yaşam standardı sağlayabileceğine dair son umuttu. Şimdi ise
bu umutlar yıkılıyordu” (Plokhy, 2018: 114).
Protestoların başlamasından bir hafta sonra 29-30 Kasım gecesi göstericilerin çadır kurduğu alana güvenlik güçleri
tarafından yapılan sert müdahale, protestoları hükümet ve cumhurbaşkanı aleyhtarı protestolara çevirmiştir. Kiev’in
merkezinde başlayan protesto gösterileri bütün ülke geneline yayılmıştır. Bu gösteriler daha sonra Yevromaydan
(Евромайдан) olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Göstericilerin amacı hükümetin Avrupa Birliği’yle ortaklık anlaşmasını
imzalaması; talepleri de hükümetin, cumhurbaşkanının istifa etmesi ve 2004 Anayasasına dönülmesi idi. Güvenlik güçleri
tarafından göstericilere karşı uygulanan sert müdahale, Ukrayna Verhovnaya Rada’sında yani Yüksek Meclisi’nde kitlesel
gösterilere karşı sert yaptırımlar öngören yasaların kabulü, ülkede gerilimi ve çatışmaları daha da arttırmıştır. Sonuç
olarak 28 Ocak 2014’te hükümet, 21 Şubat 2014’te de Ukrayna devlet başkanı Viktor Yanukoviç görevinden istifa etmiş
ve Kiev’den ayrılarak Rusya’ya gitmiştir.
Amerikan özel istihbarat ve analitik şirketi Stratfor’un yöneticisi ve kurucusu George Friedman 14 Aralık 2014’te
Kommersant gazetesine verdiği röportajda “ABD, Ukrayna’da Batı yanlısı bir hükümet kurmakla ilgileniyor. Rusya’nın
yükselişte olduğunu gördüler ve Sovyet sonrası alanda konumunu sağlamlaştırmasını engellemeye çalıştılar. Batı yanlısı
güçlerin Ukrayna’daki başarısı Rusya’nın kontrol altına alınmasını mümkün kılacaktır. Rusya, yılın başında yaşanan olayları
ABD’nin düzenlediği bir darbe olarak nitelendiriyor. Ve bu gerçekten de tarihin en açık darbesiydi. … ABD, para yardımı
da dahil olmak üzere Ukrayna’daki insan hakları gruplarını açıkça destekledi. … Şimdi her şeyi biraz basitleştiriyorum,
gerçekte her şeyin daha karmaşık olduğu açık, ama neden-sonuç ilişkisi böyle. Sonuç olarak, Rusya’nın hegemonyasını
engellemek ABD’nin stratejik çıkarınadır. Ve ABD’yi sınırlarından uzak tutmak da Rusya’nın stratejik çıkarınadır.”
(Çernenko & Gabuev, 2014) şeklinde değerlendirmelerde bulunmuştur. Bu röportajda Friedman ABD’nin Rusya’ya karşı
stratejik yaklaşımını ve ABD’nin Ukrayna’da gerçekleşen iktidar değişimindeki rolünü açık bir şekilde dile getirmektedir.
Ukrayna’ki siyasi aktörler, toplumsal kurumlar ve halkın Rusya veya Batı ile gelecek inşa etme tercihleri arasında bir
ikilem yaşaması, ülkenin ekonomik sisteminin düzene konulamaması ve yolsuzluklar sebebiyle 1991’den günümüze
kadar çok ciddi siyasi ve idari krizler ve istikrarsızlık yaşadı. 2004 yılındaki Turuncu Devrim, 2014 yılındaki Yevromaydan
protestolarının ülkedeki istikrarsızlığı daha da ileri boyuta taşıdığı görülüyor.
Cengiz Buyar & Ubeydullah Şener 288
3. İstikrarsızlıktan Rusya’nın Kırım’ı İlhakına
1475’ten sonra Osmanlı hakimiyetinde bulunan Kırım, 1792 Yaş antlaşması ile Rusya’ya geçmiştir. Kruşçev döneminde
(7 Eylül 1953 – 14 Ekim 1964) SSCB Yüksek Prezidium Başkanlığı’nın 19 Şubat 1954 tarihli kararıyla Kırım, Ukrayna Sovyet
Sosyalist Cumhuriyeti’ne devredilmiş, 26 Nisan tarihli SSCB yasası ile de bu karar kanunlaşmıştır. Sovyetler Birliği’nin
dağılması sürecinde Kırım daha önceki antlaşmalar doğrultusunda Ukrayna’ya bırakılmıştır. 1997 yılında Rusya Ukrayna
arasında yapılan Büyük Antlaşma ile de Kırım’ın sınırları, burada bulunan deniz filosu gibi problemler tam çözüme
kavuşturulmuştu. Bilhassa 2004 yılındaki Turuncu Devrim’den sonra Ukrayna’da milliyetçilik yükselen bir değer
olmuştur, Ukrayna milli kimliğinin inşası yolunda çeşitli kanunlar da kabul edilmeye başlanmıştır. Bunlardan birini 12
Ağustos 2012 tarihinde kabul edilen Ukrayna “Devlet Dil Politikasının Temelleri” Kanunu (Закон Украины «Об основах
государственной языковой политики») teşkil etmektedir. Bu kanunun kabulü ileriye dönük olarak Rusça’nın
kullanımının kısıtlanmasına yönelik sürecin resmi başlangıcı anlamına geliyordu. Kırım yarımadasında Rus nüfus oranı
yüksekti ve Rusça en yaygın konuşulan dil idi. 21 Kasım 2013’te başlayan Yevromaydan protestoları esnasında,
Ukrayna’daki Rusların varlığına karşı ve Rusya aleyhinde demeçler, protestolar ve açıklamalar yapılmıştı. Göstericilerin
temel taleplerinden biri de Rusya yanlısı devlet başkanı Viktor Yanukoviç’in devlet başkanlığından ayrılması idi.
Dolayısıyla Rusya yönetimi, Yevromaydan gösterilerinin çatışmalara dönüşmesiyle birlikte gelişen olayları, bölgedeki
politikaları ve gelecek planları açısından büyük bir tehdit olarak algılamış ve bilhassa ordu ve özel birlikler teyakkuza
geçirilmişti. Son dönemdeki bilgiler 20 Şubat 2014 itibariyle Rus yönetiminin Kırım’ın alınması ile ilgili harekata zaten
başladığını ortaya koymaktadır. Yine Aralık 2013’te Rusya’nın Karadeniz Filosunun bölgede tatbikat yapması üzerine bazı
Ukrayna parlementosu milletvekillerinin Rusya’nın Kırım’ı işgal edebileceğine dair konuşmalar da yaptığı görülmektedir
(İvjenko, 2013).
20 Şubat 2014 itibariyle Rus özel birliklerine (Spetsnaz) ve Hava İndirme Kuvvetleri’ne (Vozduşnıye Desantnıye Voyska)
ait grupların taburlarından ayrıldığı ve Rusya ile Kırım’ı ayıran boğaza nakledilmeye başlandığı anlaşılmaktadır. 24
Şubat’ta Rus zırhlı personel taşıyıcıları ile 810. Deniz Piyade taburuna mensup yeşil adamlar olarak da adlandırılan
apoletsiz askerler, daha önce yapılan antlaşmaları ihlal ederek, Sivastopol şehir meydanına gelmişler ve devlet binalarını
ele geçirmişlerdir. Buradaki yerel yönetime el koymuşlar ve bir Rus vatandaşını yerel yönetim başkanı olarak
görevlendirmişlerdir. Rusya bu süreçte bölgedeki üniformalı ama apoletsiz bu askeri güçlerin kendine ait olduğuna dair
bir açıklama yapmamıştır. 25 Şubat’ta 200 Rus özel kuvvet askerini taşıyan Alligator sınıfı bir çıkarma gemisi Sivastopol’a
gelmiştir. 26 Şubat’ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 150 000 askeri personelin katılacağı ani bir tatbikat emri
vermiştir. Bu ölçekte bir tatbikat olağandışı değildi. Yeni savunma bakanı Sergey Şoygu, 2013’ten beri sık sık büyük çaplı
hazırlıklar ve eşzamanlı tatbikatlar yaptırıyordu. Ancak daha sonra bu tatbikatların Rusya’nın bölgede yürüttüğü askerî
harekât için bir perdeleme olduğu anlaşılmıştır. 27 Şubat’ta Rus özel kuvvet birimleri Kırım Parlamentosu’nu ele geçirdi
ve binanın üzerine Rus bayrağı çekti. Daha sonraki süreçte Rus ordusu denizden, karadan ve havadan Kırım’a büyük bir
yığınak yaptı. Kırım’da bulunan Ukrayna ordusuna ait bütün araçlar ve mühimmatlara el konuldu. Kısacası Ukrayna,
Rusya’nın Kırım’a yaptığı operasyonda bir hafta kadar bir süre içinde yarımadadaki birimleri üzerinde bütün komuta ve
kontrolü kaybetmiştir. Bölgede tamamen kontrolü sağlayan Rusya, 25 Mayıs’ta yapılması planlanan referandumu erkene
aldırmış ve Kırım Parlamentosu 16 Mart 2014’te referandum yapma kararı almıştır (Kofman vd., 2017: 5-12) Kırım’ın
ilhakı sürecinde Rusya’nın nükleer silahlarını sık sık etkin hale geçirdiği de iddia edilmektedir (Cosgrove, 2020: 16-17).
Kırım’da 16 Mart 2014 tarihinde, uluslararası kamuoyu tarafından gayri meşru bir şekilde gerçekleştirildiği iddia edilen
referandumda halkın büyük kısmının Rusya’ya katılma yönünde oy kullandığının açıklanmasının ardından bağımsız Kırım
Cumhuriyeti ilan edilmiş ve ertesi gün Kırım parlamentosu Rusya’ya bağlanma talebini iletmiştir. Bunun üzerine Rusya
17 Mart 2014’te Kırım’ı resmen ilhak etmiştir (Rasporyajeniye Prezidenta…, 2014). Ancak, bu referandum uluslararası
toplumda geniş çapta tanınmamış, Ukrayna ve birçok ülke tarafından yasadışı olarak kabul edilmiştir. Rusya’nın Kırım’ı
işgali, birçok ülke tarafından kınanmıştır. İşgali kabul etmeyen ülkeler yaptırımlar uygulayarak Rusya’ya karşı bilhassa
ekonomik baskı oluşturmuştur. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Kırım’ın ilhakı, uluslararası hukuka aykırı
olarak kabul edilmiştir. Rusya’nın Kırım’ı ilhakı, uluslararası toplumda hala ciddi bir anlaşmazlık ve rahatsızlık konusunu
teşkil etmektedir. Ukrayna, Kırım’ın işgal edildiğini ve yasa dışı bir şekilde ilhak edildiğini savunmaktadır, ancak Rusya
bunun meşru bir şekilde gerçekleşmiş bir referandumla yapıldığına inanmaktadır. Bu durum, bölgesel ve küresel düzeyde
siyasi gerilimlere neden olmuştur ve devamında uluslararası ilişkiler açısından çok sayıda etki ortaya çıkarmıştır.
Kırım’ın ilhakı sonrasında 18 Mart 2014 tarihinde Kremlin’de düzenlenen törende Rusya devlet başkanı Vladimir Putin,
tarihi, dini ve etnik referanslara sık sık atıf yaparak Kırım’ın Rusya ile bağını ortaya koymaya çalışmıştır. Herson’da Prens
Vladimir’in vaftiz edildiğini, 1783’te Kırım’ın alındığını ve bu savaşta ölen onlarca askerin mezarının burada bulunduğunu,
efsanevi Karadeniz donanmasının Sivastopol’da kurulduğunu ve burada bulunan birçok yerin Ruslar için kutsal olduğunu
ifade etmiştir. Putin “… İnsanların zihninde Kırım her zaman Rusya’nın ayrılmaz bir parçası olmuştur ve öyle kalacaktır.
289 Journal of Academic Value Studies, 9(4), 2023 javstudies.com
…İnanılmaz gibi görünen şey ne yazık ki gerçek oldu. SSCB çöktü. Olaylar o kadar hızlı gelişti ki, o sırada meydana gelen
olayların dramatik boyutunu ve sonuçlarını çok az vatandaş anladı. Rusya, Ukrayna ve diğer cumhuriyetlerdeki pek çok
kişi, o dönemde ortaya çıkan Bağımsız Devletler Topluluğu’nun yeni bir ortak devlet biçimi haline geleceğini umuyordu.
Sonuçta onlara ortak bir para birimi, ortak bir ekonomik alan ve ortak silahlı kuvvetler vaat edilmişti, ancak bunların
hepsi sadece vaat olarak kaldı ve artık büyük bir ülke yoktu. Ve Kırım aniden kendisini başka bir bölgede bulduğunda, o
zaman Rusya sadece soyulmadığını, aynı zamanda yağmalandığını da anladı (Putin, 2014).” şeklindeki konuşmasında
onun, Sovyetler Birliği’nin çöküşünü Ruslar için bir dram, Kırım’ın kaybını ise Rusya’nın yağmalanması olarak kabul ettiği
görülmektedir. Bağımsız Devletler Topluluğu’nun gerçek kuruluş amacını da bu konuşmasında ifade eden Putin, artık
Rusya’nın eskisinden çok daha güçlü olduğunu, zorlu zamanların geride kaldığını ve geçmişten gerekli dersi alarak
Rusya’nın yağmalanan mirasını yeniden geri alma noktasında bir irade oluştuğu mesajını vermiştir (Putin, 2014).
Tarihe bakıldığında Rus iktidarının hegemonya enstrümanlarının başında dil, etnik unsurlar veya azınlıklar ve din geldiği
görülür. Putin’in konuşmasında (2014) “Milyonlarca Rus, Rusça konuşan vatandaş Ukrayna’da yaşıyor ve yaşayacak ve
Rusya bunların çıkarlarını her zaman siyasi, diplomatik ve hukuki yollarla koruyacaktır.” ifadesi Kırım’ın işgalinden hemen
sonra başlayan Lugansk, Donetks, Zaparojye, Herson gibi Rusların Ukrayna’da yoğun yaşadığı doğu bölgelerindeki
çatışmaların aslında temel sebebini ve çatışmalardaki hegomonya enstrümanlarının müessir gücünü de ortaya
koymaktadır. Netice olarak Ukrayna’da devam ede gelen siyasi istikrarsızlık, gösteriler, protestolar 17 Mart 2014
tarihinde Rusya’nın Kırım’ı ilhakıyla sonuçlandı.
4. Donetsk ve Lugansk Bölgesindeki Protestolardan Ayrılıkçı Çatışmalara
Kırım’ın ilhakı sürecinde Ukrayna ve eski Sovyet ülkeleri Rusya’nın, Sovyetler döneminde belleklere yerleşen gücünden
hala çekiniyordu. Onlar açısından Rusya’nın tamamen yok edici, ezici askerî gücüne muhatap kalmak endişe verici idi. 17
Mart 2014’te Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı ise ABD ve Batı için de artık net bir şekilde kırmızı alarm anlamına geliyordu.
ABD ve Batı açısından Kırım’ın ilhakı Rusya’nın yeniden yayılmacı politikalara dönüş yaptığının en açık örneğini teşkil
ediyordu. Yevromaydan olayları sonrası devlet yönetiminin boşluğa düştüğü ve Kırım’ın ilhak edildiği süreçte Rus
nüfusun yoğun olduğu Donetsk ve Lugansk bölgelerinde çeşitli hak talepleri ve yeni yöneticilere tepki için kitlesel
protesto gösterileri yapılmaya başlandı. Bunlar kısa bir süre sonra ayrılıkçı gösteriler halini aldı ve sivil milis gruplar
oluşturuldu. Harkov, Donetsk, Mariupol, Lugansk gibi şehirlerde idari binalar ayrılıkçı gruplar tarafından ele geçirildi.
Ukrayna geçici devlet başkanı Aleksandr Turçinov krizle mücadele karargâhı kurdu. Ancak etkili tedbirler uygulayamadı.
Ukrayna ordusu ile Rus milliyetçisi ayrılıkçı oluşumlar ve Igor Girkin’in organize ettiği milis grupları arasındaki lokal
çatışmalar, geniş çaplı çarpışmalara dönüştü (Hauter, 2022: 142-154).
7 Nisan 2014’te Cumhuriyet Halk Meclisi, Donetsk Halk Cumhuriyeti’nin (Donetskaya Narodnaya Respublika-DNR)
egemenliğini ilan etti. 27 Nisan’da Lugansk’ta düzenlenen mitingde Lugansk Halk Cumhuriyeti (Luganskaya Narodnaya
Respublika-LNR) ilan edildi. 11 Mayıs 2014’te bölgede bu sözde cumhuriyetlerin statüsüne ilişkin referandumlar yapıldı.
Donetsk bölgesinde seçmenlerin yüzde 89,7’si, Lugansk bölgesinde ise yüzde 96,2’si kendi yönetimlerini kurma yönünde
oy kullandı. 12 Mayıs’ta bu sözde cumhuriyetlerin devlet olarak egemenliği ilan edildi, 14 Mayıs’ta DNR’nin anayasası ve
18 Mayıs’ta LNR anayasası kabul edildi. Ukrayna’nın doğusunda iki aydan uzun süredir devam eden çatışmalar ve
hükümetin durumu çözmeye yönelik başarısız girişimleri, toplumda hoşnutsuzluğu derinleştirdi, hükümete karşı tepkileri
arttırdı. Bununla birlikte Moskova, Donbas’ta yapılan ayrılıkçı referandumların sonuçlarını fiilen kabul etti. Kremlin basın
servisi 12 Mayıs’ta Moskova’nın Donetsk ve Lugansk bölgelerinde yapılan referandum sonuçlarına ve halkın tercihlerine
saygı duyduğunu bildirdi. Rusya açısından bakıldığında referandum ve sonuçları, Ukrayna’nın diğer bölgelerindeki
ayrılıkçı faaliyetleri güçlendirecek başarılı propagandaya dönüştü. Rusya’da Novorossiya terimi çevresinde yeni bir
dönemin başlayabileceği tartışılmaya başlandı (Miazga, 2014). Bu sözde cumhuriyetlerin kurulması çalışmalarına ve
çatışmalara kimlikleri açık olmayan, Rus vatandaşı olduğu belirtilen kişiler liderlik etti. Bu süreçte Rus yetkililer olaylarda
Rusya’nın bir dahlinin olmadığını ve bunun sivil savaş veya iç savaş olduğu açıklamalarını yaptılar (Arel & Driscoll, 2023).
Ukrayna’da Terörle Mücadele Operasyonu adı altında bölgedeki ayrılıkçı güçlere yönelik müdahale başladı.
Operasyonlardaki başarısızlık ve sivil can kayıplarının artması, Donbas bölgesinde halk arasında hükümete karşı tepkilerin
büyümesine neden oldu. İçişleri Bakanlığı ve ordu güçleri tarafından 9 Mayıs 2014’te Mariupol’de gerçekleştirilen ve
çevredeki sivil kişilerin öldüğü kaotik bir çatışma sonucu başarısız olan operasyon, kamuoyundaki olumsuz fikirlerin
artmasında belirleyici bir etkiye sahip oldu. Sonuç olarak hükümet, güvenlik güçleri, sivil kayıpların artmasından endişe
duyarak, militanların bölgedeki hareket özgürlüğünü kısıtlamak amacıyla faaliyetlerini ana yolları kapatmaya odaklandı
(Miazga, 2014). Ukrayna’da 25 Mayıs 2014 tarihinde Pyotr Poroşenko’nun Ukrayna devlet başkanı (7 Haziran 2014 – 20
Mayıs 2019) seçilmesi sonrasında ayrılıkçı güçlere karşı müdahale daha planlı ve etkili bir şekilde devam etti. Haziran
Cengiz Buyar & Ubeydullah Şener 290
ayında Ukrayna Silahlı Kuvvetleri bütün çatışma cephelerinde karşı saldırı başlattı. Ağustos ayı başı itibariyle Rus yanlısı
ayrılıkçı güçler tarafından kontrol edilen bölgeler dört kat azaltılmıştı, Donetsk ve Lugansk’ı fiilen kuşatmışlardı. Ancak
Rusya’nın bölgedeki ayrılıkçı güçlere verdiği ciddi silah ve askeri destek sonucunda Ukrayna ordusu netice verici bir
gelişme sağlayamadı (Kofman, 2017). 5 Eylül 2014 tarihinde Minsk’te, Pyotr Poroşenko ile Vladimir Putin arasında
yapılan Minsk antlaşması ile bölgedeki çatışmalar durduruldu. Ancak çok kısa bir süre sonra çatışmalar tekrar başladı.
2015 yılında ayrılıkçı gruplar yeniden geniş çaplı bir harekât başlattılar. Bu harekâtın sonucunda da 12 Şubat 2015’te
Minsk 2 antlaşması yapıldı. Ancak bu antlaşmaya da riayet edilmedi ve çatışmalar farklı şiddette 2022 yılına kadar devam
etti. Birleşik Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği İdaresi’nin 2022 yılı raporuna göre çatışmalarda her iki taraftan
toplamda 15 bin civarında insan hayatını kaybetmiştir (OHCHR, 2022).
Gönüllü silahlı kuvvetler, paramiliter güçler (gerillalar, gönüllü müfrezeleri veya profesyonel paralı askerler) çoğu savaşın
ayrılmaz bir parçasıdır. Bu durumu, Donetsk ve Lugansk bölgelerinin bazı kısımlarındaki aktif düşmanlıkların ilk
aşamasının, çatışmanın her iki tarafını temsil eden Ukrayna yanlısı ve Rusya yanlısı gönüllülerin harekete geçirilmesiyle
uygulandığı Ukrayna krizi bağlamında da görülmektedir. Ukrayna yanlısı gönüllü askeri birlikler, düzenli ordunun
zayıflığına ve devletin vatandaşlarını koruyamamasına tepki olarak organize olmuştur. Rusya, bölgedeki çatışmalara
destek vermesine rağmen bölgedeki ayrılıkçılara fiili olarak destek verdiğini reddetmiştir. Bununla birlikte Donbas’taki
ayrılıkçı kuvvetler, bölgede yaşayanların yanında Rusya tarafından bölgeye gönderilenlerden oluşmaktaydı (Mikheieva,
2022: 67-82).
Ukrayna uzmanı Plokhy Kırım’ın işgali sürecini şöyle değerlendirmektedir:
“Rusya’nın saldırganlığına karşılık verme ihtiyacı, bu ülke tarafından imzalanan ikili ve çok taraflı
anlaşmaların böylesine açık bir şekilde ihlal edilmesinin İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş sonrası siyasi
düzenin temellerini sarstığı ve tehdit etmeye devam ettiği, keyfi sınır revizyonları, bölgesel çatışmalar ve
küresel istikrarsızlık hayaletini ortaya çıkardığı basit gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Hem Washington
hem de Brüksel’i hazırlıksız yakalayan krizin kökeninde Ukrayna’nın Batılı bir kalkınma modelini seçerek
kendini dönüştürme arzusu ve Rusya’nın bunu engelleme ve eski vilayetini kendi kucağında tutma kararlılığı
yatıyor. Elbette Ukrayna’da ne olacağı büyük ölçüde Ukraynalıların kendi eylemlerine bağlı. Ancak mevcut
krizin tarihsel bağlamına bakıldığında, Ukrayna’nın eski efendisinin boğucu kucağından kurtulmaya yönelik
umutsuz girişimlerinin güçlü bir uluslararası destekle başarıya ulaşma şansının çok daha yüksek olduğu
görülmektedir. Amaç Ukrayna’yı bir etki alanından diğerine taşımak değil, ait oldukları yerde, geçmişte
bırakılması gereken emperyal ve postemperyal tahakküm biçimlerini reddetmek olmalıdır” (Plokhy, 2018:
124).
4. Tarihin Dönüşü: Rusya’nın Ukrayna’ya Savaş Açması
2021 yılı sonbaharında Donbass bölgesindeki çatışmalar şiddetlendi. Kiev’in talebi üzerine Batılı ülkeler, Ukrayna’ya
askeri yardımı artırmaya başlamıştır. Donetsk ve Lugansk bölgesindeki ayrılıkçı yönetimlerin liderleri de Rusya’dan
yardım istemişlerdir. Bunun üzerine 15 Şubat 2022’de Rusya Federasyonu Devlet Duması, Komünist Parti fraksiyonu
tarafından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e bu sözde yönetimlerin bağımsızlıklarının tanınması ve bununla ilgili
mecliste gerekli düzenlemelerin yapılmasıyla ilgili talep iletildi. Bu arada 17 Şubat 2022’de Donetsk ve Lugansk bölgeleri
Ukrayna Silahlı Kuvvetleri tarafından aktif bir şekilde bombardımana tutuldu.
Rusya Federasyonu 2021 yılında aralıklarla askeri tatbikat yapılacağı gerekçesi ile Ukrayna sınırına yaklaşık 100.000 asker
ve çok sayıda askerî teçhizat sevkiyatı yapmıştı. 21 Şubat 2022 tarihinde Rusya devlet başkanı Vladimir Putin ayrılıkçı
Lugansk ve Donetsk bölgelerinin bağımsızlığını tanıdığını resmen deklare etmiştir. Vladimir Putin, 29 Eylül 2022 tarihinde
de Zaporojye ve Herson bölgelerinin bağımsızlığını tanıyan kararnameleri imzalamıştır. Putin, 30 Eylül’de Kremlin’de
Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetleri, Zaporojye ve Herson bölgelerinin temsilcileriyle, bu bölgelerin Rusya’ya dahil
edilmesine ilişkin antlaşmayı imzalamıştır (Polegenko, 2023).
Rusya Federasyonu ordusu 24 Şubat 2022 tarihinde bağımsız bir ülke olan Ukrayna Cumhuriyeti’ne uzun menzilli füze
atışlarıyla saldırdı ve ardından askeri birlikler Ukrayna sınırları içine doğru ilerlemeye başladı. Rusya’nın Ukrayna’ya geniş
çaplı saldırıları sonucunda büyük can kayıpları meydana gelmiştir. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği
(OHCHR) verilerine göre 10 Eylül 2023 tarihi itibari ile 9.614 kişi yaşamını yitirirken 17.535 kişinin de yaralandığı
bildirilmiştir. Yine OHCHR verilerine göre sivil ve silahlı kişilerin can kayıplarının bu sayının çok üstünde olduğu tahmin
edilmektedir (Statista, 2023).
291 Journal of Academic Value Studies, 9(4), 2023 javstudies.com
Birçok ülkede savaşların devam etmesine rağmen Rusya’nın bu askerî harekâtı hiç şüphesiz ki modern dünyada büyük
bir şaşkınlıkla karşılanmıştır. Bu şaşkınlığın temelinde Vladimir Putin’in, Ukrayna’ya saldırarak bütün dünyayı karşısına
alacak kadar cesur kararlar alabileceğine ihtimal verilmemesi yatmaktaydı. Böyle bir kararın Rusya için ekonomik ve siyasi
bir yıkım getireceği değerlendiriliyordu. Bununla birlikte Batılılar için Avrupa’nın sınırlarında yeni bir Rus tehlikesinin
belirmesini düşünmenin bile ciddi bir rahatsızlık sebebi teşkil ettiği söylenebilir. 24 Şubat öncesinde ABD başkanı Joe
Biden, Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açacağını ve herkesin buna hazırlıklı olmasını defaten dile getirmiştir. Bununla birlikte
uluslararası analizcilerin büyük kısmı buna ihtimal vermemiştir. V. Putin ve S. Lavrov’un Ukrayna sınırlarında yapılan
askeri yığınakların kesinlikle saldırı veya savaş için olmadığıyla ilgili açıklamaları da bu analizcilerin görüşlerini
desteklemiştir. Bununla birlikte Lavrov’un Ukrayna’nın sınırlarını ihlal etme niyetlerinin olmadığı şeklindeki benzer bir
açıklamayı 17 Mart 2014 tarihinde Kırım’ı ilhak ettikten hemen sonra da yaptığını belirtmek gerekir (Filippov, 2014). Yine
Peskov, Kırım’ın ilhak sürecinde, Rusya’nın Ukrayna sınırlarında konuşlandırdığı Rus askeri birliklerinin sayısının sürekli
olarak arttırıldığı iddialarını da reddetmişti. (Melnikov, 2014).
2021’in sonuna doğru Ukrayna sınırında yapılan Rus askerî yığınakları artarken Ukrayna’nın doğusundaki çatışmaların
yeniden şiddetini arttırdığı bir süreçte bazı analizciler, Putin’in blöf yaptığını bazıları da Joe Biden’in önyargılı hareket
ettiğini ileri sürüyor ve Rusya’nın bir savaşa girerek zayıflamasının ABD için bulunmaz bir fırsat teşkil edeceği
değerlendirmesini yapıyordu. Sonuç itibariyle 24 Şubat 2022’de Rusya, Ukrayna’ya Özel Askerî Operasyon (Специальная
военная операция) adı altında savaş açtı. Bu askerî harekat ile Rusya Federasyonu devlet başkanı Vladimir Putin’in
amaçlarından biri Volodimir Zelenskiy’in iktidardan uzaklaştırılması yerine Rus yanlısı birinin getirilerek Ukrayna’da
kontrolün Rusya’ya geçmesiydi. Bu arada Kırım’ın işgali sonrası ülkenin doğu bölgelerindeki ayrılıkçı hareketlerin
çatışmaya dönüşmesinden sonra Ukrayna’da halkın büyük kısmı milliyetçi cephede konumlanmıştı. Putin bunları
banderovtsı ve faşist olarak tanımlamış ve Peskov da Ukrayna’nın kurtarılacağını ve faşist Nazilerden arındırılacağını ifade
etmişti (Şustrova, 2022). Ancak esas hedefin Neo-Avrasyacılık ideolojisinin gerçekleştirilmesi doğrultusunda bir adım
olduğu değerlendirmesini de yapmak için bu işgal hareketi bir gösterge olarak değerlendirilebilir.
Tarihi referanslardan hareketle, 2014 yılında Kırım’ın işgali ve Donbas bölgesindeki ayrılıkçılara destek vermesiyle birlikte
Rusya-Ukrayna savaşının başladığı, Rusya ve Batı arasında soğuk savaş ilişkilerinin geri döndüğü değerlendirmeleri
yapılmaya başlandı. Rusya’nın yabancı toprakları istila ve ilhak etme bahanesi olarak Rus azınlıkları ve Rusça konuşanları
koruma retoriğini kullandığı görülmektedir Ayrıca Batı’da yapılan birçok değerlendirme Putin politikalarını, II. Dünya
Savaşı’nın arifesindeki Nazi Almanya politikalarıyla karşılaştırmaktadır. Doğu’da Abhazya ve Osetya’nın Rusya’nın
müdahalesiyle Gürcistan’dan koparılmasının ardından Kırım’ın ilhakı aslında İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu
yana Avrupa’da toprakların zorla ele geçirilmesinin etkili bir örneğini teşkil etmektedir. 1990’larda Yugoslavya’da azınlık
kartı kullanılarak çatışmalar başlamıştı. Putin’in de bu kartı son dönemde aktif bir şekilde kullanmaya başladığı dile
değerlendirmesi yapılmaktadır (Plokhy, 2018: 123).
Savaşın başlangıcından bir yıl sonra Şubat 2023’te basına sızan ABD istihbarat belgelerinde, Ukrayna’nın karşı
saldırılarında kaybettiği topraklarını geri alma planlarının beklenenin çok gerisinde olduğu ve Rusya’ya karşı başarılı
olamayacağıyla ilgili değerlendirmeler yer aldı (Borger vd., 2023). ABD ve Avrupa tarafından yapılan çok ciddi yardımlara
rağmen bu zamana kadarki süreçte ortaya çıkan gelişmeler ve tarafların kapasiteleri değerlendirildiğinde Ukrayna’nın
Rusya’ya karşı ezici bir zafer kazanacağına ilişkin realist bir tespit yapmak mümkün görünmemektedir. Bununla birlikte
Ukrayna ordusu bugüne kadar Rus ordusuna karşı direnmeye devam ediyor. “Ukrayna ordusunun başarısının üç temel
nedeni bulunmaktadır. Birincisi askerlerin ülkelerini savunurken ki haklı gerekçeleri ve bunun verdiği motivasyon; ikincisi,
NATO’nun sağladığı gelişmiş ve etkili silahlar ve üçüncüsü, Ukrayna kuvvetlerinin askeri doktrinindeki köklü değişiklikler.
2014’teki Kırım olayları öncesinde, Ukrayna ordusu, karar almaktan kaçınan ve sorumluluğu üstlerine atan sıradan
subaylardan müteşekkil idi. Ancak, NATO temsilcilerinin verdiği eğitimler sayesinde Ukrayna ordusu, herhangi bir kararın,
hatta yanlış bile olsa, karar almamaktan daha iyidir ilkesini benimsedi. Bu değişiklikler, Ukrayna kuvvetlerini güçlendirdi
ve etkili bir güce dönüştürdü (Simpson, 2023).
Son dönemde Rusya’nın savaşı bitirmeye yönelik birtakım girişimlere sıcak baktığı görülmektedir. Bununla birlikte
Ukrayna’dan kopardığı bölgeleri ise geri vermeye yanaşmadığı anlaşılmaktadır. 24 Eylül 2023 tarihinde BM Genel
Kurulu’nun 78. oturumundaki çalışmaların ardından düzenlenen basın toplantısında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov,
Rusya’nın 1991 deklarasyonuna göre Ukrayna’nın bütünlüğüne saygı duyduğunu belirtmiştir. Ancak Bağımsızlık
Bildirgesi’nde bizim için ana noktalardan biri Ukrayna’nın bağlantısız bir ülke olacağı ve herhangi bir askeri ittifaka
girmeyeceğiydi. Dolayısıyla barış için şartların başında Ukrayna’nın herhangi bir askeri ittifak içerisinde yer almaması
olduğunu belirtmiştir. Bununla birlikte Ukrayna devlet başkanı Volodimir Zelenskiy daha önceki açıklamasında,
Ukrayna’nın 1991 sınırları çerçevesinde toprak bütünlüğünü yeniden tesis etme planlarından bahsetmişti. Barışın
Ukrayna’nın bölgelerinden tavizler verilerek sağlanamayacağını da dile getirmişti. 1991 yılında SSCB’nin dağılmasının
Cengiz Buyar & Ubeydullah Şener 292
ardından Kırım Yarımadası, Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerinin yanı sıra Zaporojye ve Herson bölgelerinin de
ülkenin bir parçası olduğunu belirtmiş ve bunlardan taviz verilmesinin mümkün olmayacağını ifade etmişti (Sovina,
2023).
Ukrayna uzmanı Serhii Plokhy’ye göre nihai noktada Rusya’nın emperyalist geçmişiyle yollarını ayırmaktan başka
seçeneği kalmayacaktır. Rus yazar Sergey Lebedev ise Financial Times’ta yayınlanan bir yazısında Plokhy’nin ifadelerine
benzer bir değerlendirme yapmıştır: “Eğer Rusya’nın bir geleceği olacaksa, başka bir ülke haline gelmesi gerekecek”
(Tsurkan, 2023). Savaş sürecindeki verilere ve Rusya’nın devlet geleneğine bakıldığında gerek Plokhy gerekse Lebedev’in
dediği tarzda bir değişimin, dönüşümün yakın zamanda olabileceği şeklinde bir değerlendirmenin yapılması çok zor
görülmektedir. Ya da böyle bir dönüşümün çok sayıda faktörün bir araya gelmesiyle ancak uzun vadede
gerçekleşebileceği bir ihtimal olarak ifade edilebilir.
2014’te Kırım’ın Rusya tarafından ilhakıyla birlikte Ukrayna’nın doğu bölgelerinde ayrılıkçı ayaklanmalar başladı. Bu
ayaklanmaların şiddetinin artarak devam etmesi, bu ayrılıkçı hareketlerin zamanında çözüme kavuşturulmaması ve krizin
her geçen gün tırmanması Rusya-Ukrayna arasındaki ilişkileri her geçen gün daha da gerginleştirdi. 2022 yılına kadar
devam eden çatışmalar Rusya-Ukrayna savaşı ile sonuçlandı. Plohky de bu süreci “İşaretleri gördüm ama muhtemelen
çoğu Ukraynalı gibi onları görmek istemedim. Yani gördüm ama savaşın kaçınılmazlığını defalarca reddettim. …Bu savaş
aslında Rus imparatorluğu’nun çöküşünün bir devamıdır. Yalnızca Sovyetler Birliği’nin çöküşü değil, aynı zamanda 1917-
1918 Birinci Dünya savaşı sırasında başlayan Rus imparatorluğu’nun çöküşü. … Putin’in ideolojisi ve savaşın gerekçesi
tam olarak emperyal anlatıya ve düşünce tarzına dayanıyordu. Ukrayna’nın bir devlet olarak varlığı, devlet kurumları,
bağımsızlığı, Ukrayna ulusunun varlığı 2014 yılında ve bu geniş çaplı saldırganlığın 2022’de başlamasıyla birlikte
sorgulanmaya başlandı. …Rus ve Sovyet sonrası kimlikten farklı olarak Ukrayna kimliğinin oluşma süreçleri savaşın
başlamasıyla birlikte hızlandı.” (BBC, 2023.06.08) şeklinde değerlendiriyor. 2022’nin bir dönüm noktası olduğunu ifade
eden Plokhy, ikinci soğuk savaşın çoktan başladığını ifade diyor, ABD, Avrupa ve Doğu Avrupa arasındaki ittifakın yeniden
canlandığını, 1950’lerdeki gibi Rusya ile Çin arasındaki yakınlaşmanın arttığını ve gri bölgelerin ortadan kalktığını, savaşın
Avrupa’da yaşanan bölünmeyi de güçlendireceğini belirtiyor (BBC, 2023.06.08).
Rusya-Ukrayna savaşının başlangıcından itibaren Rusya’nın, ordusunu ve askerî gücünü Sovyetler Birliği sonrasında
yenileyemediği ortaya çıktı. Şu an itibariyle Rusya’nın en caydırıcı gücünü nükleer silahları teşkil ediyor ki sık sık nükleer
silah kullanma tehdidi de Putin’in bunu gayet iyi bildiği değerlendirmelerinin kaynağını teşkil ediyor. Rus ordusunun asker
rezervlerinin iyi planlanmadığının, askeri araç ve gereçlerin modernize edilmediğinin, yeterli ve gerekli mühimmatın
olmadığının gün yüzüne çıkması, ordu içindeki yolsuzluğun boyutlarının anlaşılması, Wagner gibi özel askeri kuvvetlerden
yardım alma ihtiyacının ortaya çıkması, bu özel askeri kuvvetleri kontrol noktasında zâfiyet yaşanması, seferberlik ilanıyla
birlikte yükümlülük çağında olanların Rusya’dan kaçışı, Rusya ordusunu, devlet ve askeri gücünü ciddi imaj kaybına
uğratmıştır. Ukrayna, Kırım’ın ilhakı ve doğu bölgelerindeki çatışmalarda Batı ve ABD’den aldığı destekle ordusunu, askeri
doktrinlerini ve silahlarını nispeten yeniledi. Her şeye rağmen Rusya’ya karşı başarılı bir mücadele yürüttüğü
değerlendirmeleri ön plana çıkıyor. Plokhy (2023), Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi sürecini emperyal zihniyetin dönüşü
olarak değerlendirirken, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasını ise ikinci dünya savaşı sonrası başlayan soğuk savaş
dönemine ve Rusya’nın yeniden güçlenmesine benzetiyor. Bu bağlamda olayların örtüşmesini tarihin dönüşü olarak
değerlendiriyor. Evet artık bütün gerçekleriyle savaş devam ediyor ve şu anda şüphesiz ki en önemli soruyu bu
mücadelenin nasıl sonuçlanacağı teşkil ediyor.
5. Rus Tarihinde İsyanlar ve Vagner İsyanı
Rus tarihinde çok sayıda isyanın olduğu görülür. Bunlardan başlıcaları Tuz isyanı (1 Haziran 1648), Bakır İsyanı (25
Temmuz 1662), Stepan Razin isyanı (Nisan 1670), Streletskiy (Okçular) isyanı (5 Mayıs 1682), 2. Streletskiy isyanı (27
Mayıs 1698), Çuma (Veba salgını) isyanı (15 Eylül 1771), Pugaçev isyanı (17 Eylül 1773), Dekabrist ayaklanması (14 Aralık
1825), Patates isyanı (1840-1844), Serfliğin Kaldırılması karışıklıları (19 Şubat 1861), Knez Potemkin-Tavriçeskiy Zırhlısı
ayaklanması (14 Haziran 1905)’dır. En son ayaklanmayı ise Vagner isyanı teşkil etmektedir.
1 Haziran 1961 Leningrad doğumlu olan Yevgeniy Viktoroviç Prigojin (Евгений Викторович Пригожин), daha 18 yaşında
29 Kasım 1979 tarihinde hırsızlığa teşebbüsten 2 yıl hapis cezası almıştır. 1981 yılında ise hırsızlık, soygun, dolandırıcılık,
reşit olmayanlara suç işletme gibi suçlardan 13 yıl hüküm giymiştir. 1988 yılında aftan yararlanmış ve 1990 yılında
hapisten çıkmıştır. Prigojin, 1990’da hamburger dükkânı açmış, 1993’te süpermarket yöneticiliği yapmıştır. 1996 yılında
ortağıyla birlikte Sankt Peterburg’daki ilk lüks restoranı açmıştır, 5 ay sonra bu restoranın kazancı 1 milyon doları
geçmiştir. Aynı yıl Konkord (Concord) Catering firmasını açmıştır. 1998 yılında New Island adlı bir gemi restoran açmıştır.
293 Journal of Academic Value Studies, 9(4), 2023 javstudies.com
Bu restoran V. Putin başta olmak üzere Rus ve yabancı birçok ileri gelen şahsiyetin uğrak yeri haline gelmiştir. 2000
yılında inşaat sektörüne girmiştir. 2002-2012 arasında lokantalar zinciri açmıştır. Prigojin bu dönemde Putin’in aşçısı
olarak da anılmaya başlanmıştır. 2010’dan sonra inşaat ve emlak sektörüne ağırlık vermiştir. 2014 yılından itibaren
Savunma Bakanlığı’na bağlı askeri kurumların gıda, temizlik hizmetleriyle ilgili ihalelerinin yanında askerî binaların ve
üslerin inşası ile ilgili ihaleleri de almaya başlamıştır. 2015 yılı sonunda Savunma Bakanlığı’ndan aldığı ihalelerin toplam
bedeli 68,6 milyar ruble yani 1 milyar dolar civarında olmuştur (Rojdestvenskiy vd., 2016). V. Putin, Evgeniy Prigojin’i
bizzat tanıdığını ama dostu olmadığını ilk defa 2018 yılında tasdik etmiş, Prigojin’in bir girişimci olduğunu ve devlet ile
ilişkisinin olmadığını, Suriye’deki olaylara karışmasının kendi insiyatifi olduğunu ifade etmiştir. BBC muhabiri Kelli,
Putin’e, (Prigojin’in) gerçek görevinin onun kirli işlerini yapmak olduğuyla ilgili söylentilerin olduğunu sormuş, Putin de
kendisinin hiçbir kirli işle uğraşmadığını ifade etmiştir (Kelli, 2018). Bu arada 2012 yılından itibaren Prigojin’in şirketlerinin
değişik marka adlarıyla basın, yayın ve internet haberciliği sektörüne de girdiği ve Putin yanlısı bir yayın politikası
yürüttükleri söylenmektedir (Agentstvo, 2023; Svoboda, 2019; Vedomosti, 2023).
Yevgeniy Prigojin’i uluslararası alana taşıyan en önemli faaliyet, ÇVK Vagner (Çastnaya voyennaya kompaniya Вагнер =
Özel Askeri Şirket Vagner) veya Gruppa Vagner adlı özel askeri şirketin dünyadaki savaş bölgeleri ve enerji şirketleri ile
olan ilişkileri olmuştur. Vagner, 2014 yılında Kırım’ın ilhakı, daha sonra da Donbas bölgesindeki ayaklanmalarda faaliyet
göstermiştir (Tumakova & Korotkov 2017). Prigojin başlangıçta Vagner ile ilişkisinin olmadığını söylemiş daha sonra ise
şirketin sahibi olduğu ortaya çıkmıştır. Vagner, Kırım ve Donbas olaylarının ardından Suriye, Libya, Sudan ve Afrika’daki
birçok ülkede faaliyetleriyle gündeme gelmiştir. Orta Afrika Cumhuriyeti’nde ve Mali’de 1000’er civarında Vagner
savaşçısının bulunduğu iddia edilmiştir (BBC 2023.09.06). ABD, 2016’da Kırım’ın ilhakından sonra Prigojin’i yaptırım
uygulanacak kişiler listesine dahil etmiştir. 2021 yılında da Afrika ve Yakın Doğu’da insan haklarını ihlal ettiği için AB
tarafından yaptırım listesine dahil edilmiştir.
24 Şubat 2022’de Rusya-Ukrayna savaşının başlamasından sonra Vagner birlikleri başta Donbas olmak üzere muhtelif
cephelerde aktif olarak görev almaya başlamıştır. Prigojin, Vagner birliklerinin cephedeki faaliyetlerini yerinde takip
etmiştir. Rusya’daki hapishaneleri dolaşarak Vagner için gönüllü savaşçılar toplamaya çalışmıştır. Savaş sürecinde Rusya
Savunma Bakanlığı’nın Vagner’e yeterli mühimmat ve desteği vermediği iddiasıyla Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve
Genel Kurmay Başkanı Valeriy Gerasimov’u sık sık eleştirmiştir. Prigojin, 23 Haziran 2023 tarihinde Rus askeri birliklerinin
Vagner’e ait birlikleri bombaladığını iddia ederek darbe gerçekleştireceğini duyurmuş ve Moskova’ya doğru ilerlemeye
başlamıştır. Bu ilerleyişe Prigojin adalet yürüşü adını vermiştir (Tairov & Habidulina 2023). Rusya istihbarat servisi FSB,
Prigojin’in açıklamalarını silahlı isyan çağrısı olarak değerlendirmiş ve ceza davası açmıştır (BBC, 2023.06.23). Vagner
birlikleri çok sayıda özel askerle ve zırhlı araçlarla birlikte 23 Haziran’da Moskova’ya doğru yola çıkmıştır. İlk durağı olan
Rostov na Donu şehrinin yönetimini kontrol altına almıştır. Vagner birliklerinin güçlü bir şekilde ilerlemesi üzerine
Moskova’da terörle mücadele operasyonu rejimi ilan edilmiştir. 24 Haziran’da Belarus başkanı Aleksandr Lukaşenko’nun
arabulucuğuyla Vagner isyanı sona ermiştir. Peskov, Prigojin aleyhinde açılan ceza davasının düşürüleceğini ve Belarus’a
gidebileceği açıklamasını yapmıştır (Tairov & Habidulina 2023).
Rus yetkililer 23 Ağustos 2023 tarihinde, Yevgeniy Prigojin’in, Vagner’in yöneticisi Dmitry Utkin ve diğer yolcular ile
birlikte Moskova’dan Sankt Peterburg’a giden özel jetin düşmesi sonucu öldüğünü açıklamışlardır (Sapronova &
Polyakova, 2023). Evgeniy Prigojin, resmi olarak gıda, inşaat sektöründe çalışmalar yapan ancak aynı zamanda askeri
faaliyetler ve siyasetle olan bağları nedeniyle 2010’dan sonra devamlı gündemde olan bir şahsiyet olmuştur. Prigojin’in
2010’lardan beri Rus yönetiminin destekçisi ve devlet başkanı Vladimir Putin ile yakın bağları olduğu dile getirilmektedir.
Prigojin, ABD de dahil olmak üzere çeşitli ülkelerdeki seçimleri etkilemeye çalışmakla suçlanan İnternet Araştırma Ajansı
(IRA) ile de ilişkilendirilmiştir. Prigojin’in 23 Haziran’da Rus yönetimine karşı yaptığı silahlı ayaklanma ilanı sonrasında
bütün dünya kamuoyunun dikkatleri Rusya’ya yönelmiştir. Rusya-Ukrayna savaşı esnasında bu isyanın ne kadar ciddi ve
başarılı olabileceği ve Rusya’da nelerin değişebileceği konuşulmaya başlanmıştır. Ayaklanma ertesi gün sona erse de Rus
yönetimi açısından önemli tesirleri olmuştur, Rusya’nın birçok zaafının olduğu ortaya çıkmıştır. Rusya’da özel askeri
birliklerin durumu sorgulanmaya başlanmıştır. Bununla birlikte özel askeri birliklerin hangi çerçevede yapılandırılması
gerektiği konusu tartışmaya açılmıştır (Serdyuk, 2023).
6. Rusya-Ukrayna Savaşının Küresel Ticarete Etkisi
Covid-19 sonrası küresel ekonomilerde meydana gelen ekonomik daralmalar Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte doruk
noktasını ulaşmıştır. Söz konusu savaş gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler için yeni bir kırılmanın başlangıcı olmuştur.
Dünyanın tahıl ambarı olarak adlandırılan Rusya ve Ukrayna’nın savaşa girişmesi küresel tedarik zincirini de derinden
sarsmıştır. ABD başta olmak üzere Batı dünyası ve dünyanın pek çok yerinde ekonomide yüksek enflasyon ciddi bir hal
Cengiz Buyar & Ubeydullah Şener 294
almıştır. ABD ekonomisinde yaşanan kırılmalar ve yüksek enflasyondan dolayı 2023 yılı boyunca ABD Merkez Bankası
(FED) politika faizlerini art arda artırmak zorunda kalmıştır. Eylül 2023 itibari ile FED, faiz oranını tarihinin en yüksek
seviyeleri olarak kabul edilen %5,25-5,5 olarak ilan etmiştir. FED yetkilileri tarafından açıklanan rapora göre gerekli
görülmesi halinde bu oranın daha da artırılabileceğini deklare etmiştir (FED, 2023).
Avrupa Birliği’nin (AB) enerji kaynaklarında Rusya’ya yüksek oranda bağımlı olması ambargo uygulamalarının başlaması
ile Euro bölgesi ekonomilerinde büyük düşüşlere yol açmıştır. Avrupa Birliğindeki ekonomik aktivitelerde yavaşlamanın
en önemli nedenlerinin başında Rusya-Ukrayna savaşı gösterilmektedir. 2022 yılı Euro bölgesi enflasyon oranı yaklaşık
%10’u bulmuştur ve bu oran Birliğin en yüksek oranı olarak gösterilmektedir (Trading Economics, 2023). AB üyesi
ülkelerin Rusya’ya yaptırımlar uygulaması, birlik üyesi ülkelerin ekonomik aktivitelerinde büyük bir baskı oluşmasına yol
açmaktadır. Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre Euro Bölgesi için 2023 büyüme oranı 0,5 ve enflasyon oranı ise
%5,7 olarak öngörülmektedir (IMF, 2022).
Avrupa Birliği’nde 2013-2022 tarihleri arası Uyumlaştırılmış Tüketici Fiyatları Endeksi (HICP) yıllık ortalama 2,1 olarak
gerçekleşmiştir. Söz konusu dönemde Japonya’da bu oran Avrupa Birliğinin altında seyrederken, ABD ve Çin Halk
Cumhuriyeti’nde daha yüksek oranda enflasyona maruz kalmıştır (OECD, 2022). IMF verilerine göre Türkiye 2023 yılı için
enflasyon oranı ise %51,2 olarak tahmin edilmektedir. Yüksek enflasyon baskısı altında Türk Lirasının değer kaybı
ihracatın artması ve Turizm gelirlerine göreceli olarak olumlu yansımıştır (TÜİK, 2023).
Uluslararası kurum ve kuruluşların yanı sıra ABD ve müttefikleri tarafından Rusya’ya uygulanan modern dönemin en ağır
ekonomik, askeri ve mali yaptırımları Rus ekonomisine ağır bir darbe vurmuştur. Ancak Rusya’nın geliştirdiği politikalar
ve sahip olduğu doğal kaynaklar ile diğer emtialar sayesinde kısa sürede bu şokları minimize etmeyi başarmış
görünmektedir. Savaşın başlaması ile Rublenin aşırı değer kaybetmesi uluslararası ticarette olumsuz etkileri olsa da
sonrasında Rusya Merkez Bankasının hamleleri ile istikrarlı bir dengeye gelmiştir. Rusya Merkez Bankası hızlı yükselen
enflasyon ve kur şokuna karşı faiz oranını 1050 baz puan artırarak %20 seviyesine çıkartmıştır. Bunun yanı sıra doğalgaz
ve diğer önemli ihracat kalemlerinde ödemelerin Ruble ile yapılması zorunlu hale getirerek ulusal paranın aşırı değer
kaybetmesinin önüne geçilmiştir. Rus bankalarının Uluslararası Para Transfer Sisteminden (SWIFT) çıkartılmasına karşı
sermaye çıkışını kontrol altına alarak finans ve para piyasalarında sistemin büyük bir şok atlatılmasında başarılı olduğu
tescillenmiştir. Tarihin en büyük ambargosuna karşı Rusya’nın ayakta kalmasının sebebinin Çin, Hindistan ve Türkiye’nin
Batı’ya alternatif işbirliği bölgeleri olarak ön plana çıkması görülmüştür. Bunun sonucunda 2022 tarihi itibari ile Rusya’nın
dış ticaret cirosu %8,1 artarak 850 milyar dolara yükselmiştir. İhracat %20 artmış, ithalat %12’lere düşmüş ve dış ticaret
fazlası bir önceki yıla oranla yaklaşık %70 artışla 332 milyar dolara yükselmiştir (CNN Türk, 2023).
Ukrayna açısından durum oldukça vahim bir hal almıştır. 2022 yılında ekonomik aktiviteler ve Gayri Safi Yurt İçi Hasıla
(GSYH) neredeyse üçte bir oranında küçülmüştür. Savaş öncesi Ukrayna’nın ticaret açığı yıllık yaklaşık 5,4 milyar dolar
iken 2022 itibari ile 8,2 milyar dolara çıkmıştır. Brüt dış borç stoku GSYH’nin %85’ini aşmıştır. Savaş öncesi enflasyon
oranı %10 civarında iken savaş sonrası %30’ların üstünde seyretmiştir. Savaştan bu yana kamu borcu %31 artarak 153
Milyar Ukrayna grivnasından 606 milyar grivnaya çıkmıştır (Barthalon, 2022).
Savaş, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomileri doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. Doğası gereği barışın
sağlanması ve ekonomilerin yeniden düzene sokulması uzun süre almaktadır. Savaşların sebep olduğu psikolojik,
sosyolojik ve ekonomik tahribatların etkileri de aynı şekilde uzun zaman almaktadır. Özellikle erkek nüfusunun
üretimden çekilmesi (silah altına alınması) üretim ve tedarik zincirinde büyük kırılmalara yol açmaktadır. Bu bağlamda
Rusya-Ukrayna savaşı kaynakların üretim ve tüketim harcamaları yerine askeri teknoloji ve teçhizatlarına kaydırılması ve
güvenlik artırıcı önlemlere yönelmesi başta söz konusu iki ülkeyi ve genel itibari ile ticari olarak ilişkisel tüm ülkelerde
enflasyon, işsizlik ve ekonomik darboğazlara sebep olmuştur.
7. Uluslararası Koalisyon ve Batılı Devletlerin Ukrayna’ya Yardım Taahhütleri
Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonrası başta ABD ve Batılı devletler olmak üzere birçok ülke
Ukrayna’ya insani, mali ve askeri yardımda bulunmuştur. Eylül 2023 tarihi itibari ile Avrupa Birliği ve NATO üyesi ülkelerin
Ukrayna’ya yaptığı ve taahhüt ettiği yardım miktarı 95 milyar Euro’ya ulaşmıştır. Savaşın başlamasından bu yana yaklaşık
41,1 milyar Euro’luk destekle Amerika Birleşik Devletleri ilk sırada yer almıştır. 17,1 milyar Euroluk destek ile Almanya
ikinci sırada yer alırken Birleşik Krallık 6,6 milyar Euro insani, mali ve askeri yardımla üçüncü sırada yer almıştır
(Euronews, 2023). Batılı devletlerin yanı sıra Uzak Doğu ülkelerinden Japonya ve Güney Kore de toplamda 5 milyar
295 Journal of Academic Value Studies, 9(4), 2023 javstudies.com
Euro’yu aşan askeri ve mali yardımda bulunmuştur. Ayrıca Birleşmiş Milletlere kayıtlı 141 ülke Rusya aleyhine modern
zamanların en yıkıcı yaptırımlarını uygulamış ve Rusya’yı ekonomik ve siyasi olarak yalnızlığa sürüklemiştir.
Dünya Ekonomi Enstitüsü (KIEL) tarafından 9 Eylül 2023 tarihinde yayınlanan son rapora göre; Avrupa Birliği tarafından
Ukrayna’nın yeniden inşası için 50 milyar Euro’luk yardım taahhüt edilmiştir. Özellikle Birleşik Krallık ve Norveç başta
olmak üzere Danimarka, İsviçre, İsveç ve Portekiz tarafından birkaç yılı bulan destek paketleri taahhüt etmiştir (KIEL,
2023).
Rusya’nın NATO topraklarına yaklaşması ile Batılı ülkeler Ukrayna’ya ilk etapta 40 binden fazla hafif silah ve mühimmat,
17 bin taşınabilir kara ve hava savunma sistemleri ve ekipmanlarından oluşan bir dizi askeri yardımda bulunmuştur.
Savaşın beklenenden daha uzun sürmesi Rusya’ya karşı Ukrayna’ya daha gelişmiş silah ve mühimmat yardımı oranının
artırmasına yol açmıştır. Nisan 2023’te NATO Genel Sekreteri Jens Stolenberg tarafından gelişmiş 230 Abrams,
Challenger ve Leopard tankları ile 550’ye yakın zırhlı aracın Ukrayna’ya teslim edildiği ifade edilmiştir. Ayrıca Stolenberg,
Washington’un üçüncü ülkelerin F-16 savaş uçaklarını satın alarak Ukrayna’ya gönderilmesi önündeki engelleri
kaldırdığını duyurmuştur (Euronews, 2023).
Grafik 1: 24 Ocak 2022-31 Mayıs 2023 Tarihleri Arasında Ukrayna’ya Ülke veya Kuruluşlar Bazında Yapılan Yardım
Taahhütleri (Milyar Euro)
Kaynak: Statista.com, Erişim Tarihi: 10.10.2023
Rusya-Ukrayna savaşından sonra ABD ve Batı Dünyası tarafından Rusya’ya bugüne kadar eşi benzeri görülmeyen
yaptırımların uygulanması Rus ekonomisini olumsuz etkilemiştir. Ancak Rusya’nın yaptırımlara karşı geliştirdiği politikalar
sayesinde bu olumsuz etkiler, uluslararası bağımsız kuruluşların ve ekonomistlerin öngördüğü olumsuz tahminlerin
oldukça gerisinde kalmıştır. Nitekim Rusya Ulusal İstatistik Ajansı Rosstat’a göre 2022 yılında Rus GSYH’si %2,1 oranında
küçülmüştür. Bu oran Rusya Merkez Bankası’nın %2,9 ve Rusya Ekonomi ve Kalkınma Bakanlığı’nın %3’lük tahminlerinin
de oldukça altında gerçekleşmiştir (ROSSTAT, 2023).
Rusya, ABD ve Batılı devletler tarafından uygulanan ağır yaptırımlar şokunu kısa sürede minimize etmeyi
başarmıştır. Özellikle Avrupa’nın Rus gazı ve petrolüne getirdiği kısıtlamalardan sonra Rusya’nın Çin Halk Cumhuriyeti ve
Hindistan’a yönelmesi büyük bir şokun atlatılmasında önemli bir faktör olmuştur. Söz konusu ülkelerin Rusya’dan ithal
ettiği petrol miktarı günlük 1,5 milyon varile ulaşmıştır (İnsider, 2023). Uluslararası Para Fonu (IMF), 2022 yılı için Rus
ekonomisinin %3,4 daralacağı beklentisini daha sonra 2,2 olarak revize etmiştir.
Birçok ekonomist, Rusya-Ukrayna savaşından sonra ABD, AB ve Batılı devletler ile müttefiklerinin Rusya’ya
uyguladıkları ambargolarla büyük bir finans ve bankacılık krizinin ortaya çıkmasını olası görmüştür. Ancak Rusya,
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45
Litvanya
G.Kore
Slovakya
İspanya
Avusturya
Çek Cumhuriyeti
Finlandiya
İtalya
Fransa
İsveç
Danimarka
Norveç
Holanda
Polonya
Kanada
Japonya
Almanya
Birleşik Kralık
Avrupa Birliği
ABD
Askeri İnsani Mali
Cengiz Buyar & Ubeydullah Şener 296
geliştirdiği politikalar ve hızlı kararlar ile bu süreci minimum zararla yönetmektedir. Savaş öncesinde Rus petrol ve doğal
gazının en büyük alıcısı konumunda olan AB devre dışı kalırken bunun yerine Çin ve Hindistan ikame edilmiştir.
Uluslararası emtia veri firması Kpler’e göre, deniz yolu ile Çin ve Hindistan’a taşınan ham petrol oranı toplam üretimin
%90’ınını aşmış bulunmaktadır (Kpler, 2023). Savaş sonrasında Rusya’nın rotayı tamamen Asya ve Uzak Doğu ülkelerine
çevirmesinden dolayı Avrupa’ya yapılan ihracın %10’un altına düştüğü rapor edilmektedir.
Çin ve Hindistan’dan sonra Rus ham petrolünün en büyük alıcıları arasında Türkiye ve Bulgaristan yer almaktadır.
Özellikle Türkiye’nin ambargolara katılmaması ve tarafsız politikaları sonucunda her iki ülke ile ticaret hacmini artırmıştır.
Türkiye bilhassa Rusya ve Ukrayna tahıl krizinde önemli bir rol üstlenerek uluslararası arenada söz sahibi konumunu
güçlendirmiştir.
Grafik 2: 01.09.2019-01.07.2023 Rusya Ticari İşlemler Dengesi (Milyon USD)
Kaynak: Tradingeconomics.com, Erişim Tarihi: 15.10.2023
8. Sonuç
1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bağımsızlığını ilan eden Ukrayna, etnik, kültürel ve tarihsel bağlarına
rağmen Rusya ile olan ilişkilerini asimetrik bir şekilde sürdürdü. Ukrayna, bağımsız bir ülke olarak kendi geleceğini
belirleme çabası içinde olurken, bu durum Rusya ile olan ilişkilerde gerginliklere neden oldu. Batı ülkeleri ile ilişkilerini
güçlendirme politikaları, Rusya ile ilişkilerin kademe kademe gerilmesine yol açtı. Ayrıca, Sovyetler Birliği döneminden
miras kalan sınırlar, limanlar, askeri varlıklar gibi birçok konudaki sorunlar, iki ülke arasındaki ilişkilere olumsuz etkiler
yaptı ve gerilimi tırmandıran unsurlar olarak ortaya çıktı. Bu durum, Ukrayna’nın bağımsızlığını kazanmasının ardından
yaşanan geçiş sürecinde karşılaşılan zorlukları ve çıkar çatışmalarının etkilerini de yansıtmaktadır.
1-16 Ağustos 2008 Gürcistan’ın Osetya ve Abhazya’ya yaptığı askeri harekatlar ve bu olaylara müdahil olan Rusya’nın
Ekim 2008’de Abhazya ve Osetya’yı ve 2014 yılında da Kırım’ı ilhak etmesinin ardından coğrafi sınırlarını genişletme
politikasını devam ettirdiği görülmektedir. Rusya’nın bu şekilde Neo-Avrasyacılık hedeflerini gerçekleştirme yolunda
ilerlediği değerlendirmeleri yapılmaktadır. Rusya ile Ukrayna arasındaki temel anlaşmazlık noktalarından en önemlisini
Kırım teşkil etmekteydi. Rusya’nın 2014’te Kırım’ı ilhak etmesi ilişkileri kopma noktasına getirmiştir. 2014 yılında Kırım’ın
ilhakının ardından, özellikle Donetsk ve Lugansk bölgelerinde, Rusya tarafından desteklenen ayrılıkçı silahlı birlikler
ortaya çıktı. Bunlarla Ukrayna kuvvetleri arasındaki çatışmalar kısa süre içerisinde tam bir savaşa dönüştü ve bu
çatışmalar 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açmasına kadar devam etti.
Rusya tarihsel olarak Ukrayna’yı etki alanının bir parçası olarak görmüştür. Ukrayna’nın Avrupa Birliği ve NATO ile daha
yakın ilişkiler kurma çabaları, geleceğini Batı’yla daha yakın ilişkiler tesis ederek kurma tercihi Rusya tarafından şüpheyle
karşılanmış ve gerilimi artırmıştır. Ukrayna, Rus doğal gazının Avrupa’ya ihracatında önemli bir transit ülke olmuştur. Gaz
fiyatları ve transit ücretleri üzerindeki anlaşmazlıklar, enerji arzında kesintilere neden olmuş ve genel gerilimi artırmıştır.
Milli kimlik, dil ve kültürel farklar meselesi de önemli bir rol oynamıştır. Ukrayna, milli kimliğini güçlendirmeye ve Rus
etkisinden uzaklaşmaya çalıştı, ancak bu durum hiçbir zaman Moskova tarafından ılımlı karşılanmadı.
297 Journal of Academic Value Studies, 9(4), 2023 javstudies.com
Rusya’nın 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’ya savaş açması bütün dünyadaki jeostratejik dengeleri değiştirdi. ABD ve
AB başta olmak üzere Rusya’ya karşı Ukrayna’yı desteklemeye başladı. Bu savaş, II. Dünya Savaşı ve soğuk savaş
döneminin geri döndüğü değerlendirmelerine sebep oldu. Dünyadaki tedarik zincirini ciddi bir şekilde etkiledi, fiyatların
ve enflasyonun artmasına sebep oldu. ABD Merkez Bankası (FED) 2023 yılında politika faizlerini devamlı arttırdı ve
ülkedeki faiz oranları %5,25-5,5 gibi tarihi seviyelere yükseldi.
Uluslararası kurumlar ve ABD ile müttefikleri tarafından Rusya’ya uygulanan modern dönemin en ağır ekonomik, askeri
ve mali yaptırımları, Rus ekonomisine ciddi bir darbe vurdu. Ancak, Rusya, benimsediği politikalar ve sahip olduğu doğal
kaynaklar sayesinde bu şokları hızla minimize etmeyi başardı. Savaşın başlamasıyla birlikte Ruble’nin aşırı değer
kaybetmesi, uluslararası ticaret üzerinde olumsuz etkiler yaratsa da Rusya Merkez Bankası’nın müdahaleleri ile istikrarlı
bir denge sağlandı. Rusya Merkez Bankası, hızla artan enflasyon ve döviz kuru şokuna karşı önlem olarak faiz oranını
1050 baz puan artırarak %20 seviyesine çıkardı. Ayrıca, doğalgaz ve diğer önemli ihracat kalemlerinde ödemelerin Ruble
cinsinden yapılmasını zorunlu hale getirerek ulusal paranın aşırı değer kaybını önledi. Rus bankalarının Uluslararası Para
Transfer Sistemi (SWIFT) dışına çıkarılmasıyla sermaye çıkışını kontrol altına alarak finans ve para piyasalarında sistem
üzerindeki büyük şoku başarıyla atlatmıştır. Rusya’nın ayakta kalmasının en önemli nedenlerinden biri, Çin, Hindistan ve
Türkiye gibi ülkelerin Batı’ya alternatif işbirliği bölgeleri olarak öne çıkmasıdır. Bu gelişme sonucunda, 2022 itibariyle
Rusya’nın dış ticaret cirosu %8,1 artarak 850 milyar dolara yükselmiştir. İhracat %20 artarken, ithalat %12’ye düşmüş ve
dış ticaret fazlası bir önceki yıla göre yaklaşık %70 artışla 332 milyar dolara yükselmiştir. Rusya’nın yaptırımlara karşı
geliştirdiği politikalar, uluslararası bağımsız kuruluşların ve ekonomistlerin öngördüğü olumsuz tahminlerin gerisinde
kalmıştır. 2022’de Rus GSYH’si %2,1 oranında küçülmüş, bu oran Rusya Merkez Bankası’nın %2,9 ve Rusya Ekonomi ve
Kalkınma Bakanlığının %3’lük tahminlerinin altında gerçekleşmiştir.
Savaşın başlamasından bu yana Ukrayna’ya yardımda yaklaşık 41,1 milyar Euro’luk destekle Amerika Birleşik Devletleri
ilk sırada yer almıştır. 17,1 milyar Euro ile Almanya ikinci sırada yer alırken Birleşik Krallık 6,6 milyar Euro insani, mali ve
askeri yardımla üçüncü sırada yer almıştır. Savaş sürecinde Ukrayna’nın ekonomik durumu son derece kötüleşmiştir.
2022’de ekonomik faaliyetler ve Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) yaklaşık üçte bir oranında daralmıştır. Savaş öncesi
ticaret açığı 5,4 milyar dolardan 8,2 milyar dolara yükselmiş, brüt dış borç stoku GSYH’nin %85’ini aşmıştır. Ukrayna’da
enflasyon oranı %10 civarındayken savaş sonrasında %30’un üzerine çıkmıştır. Kamu borcu savaşın başlamasından bu
yana %31 artarak 153 milyar Ukrayna grivnasından 606 milyar grivnaya çıkmıştır.
Rusya, Ukrayna ilişkilerinin Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonraki süreçte gerginlikten çatışmaya ve savaşa doğru
evrildiği görülmektedir. Tarihi arka plana bakıldığında devamlı olarak bastırılan Ukrayna milli kimliğinin bağımsızlık
sonrasında güçlenmesiyle birlikte Ukrayna’nın gelişim yönünü Batı’ya döndüğü, Rusya ile müttefik olarak bir gelecek inşa
etmek istemediği görülmektedir. Rusya’nın ise Ukrayna’yı tabii nüfuz ve hegomanya alanı olarak değerlendirdiği ifade
edilmektedir. Sonuç olarak 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması soğuk savaş dönemi şartlarının
oluşmasına sebep oldu. Rusya büyük oranda kendinin soyutlanmasına sebep oldu. Petrol, doğalgaz gibi enerji kaynakları
ihracı Rusya’nın bu savaşta ekonomik olarak olumsuz etkilenmemesini sağladı. Ancak askerî bakımından Rusya önemli
kayıplar verdi ve Rus ordusu büyük imaj kaybına uğradı. Ukrayna ise bu savaştan en çok etkilenen taraf oldu. Ekonomik
olarak ciddi bir krize doğru sürüklendi. Askerî bakımdan ciddi kayıplar verdi, ancak dış yardımlarla birlikte Rusya’ya karşı
ciddi bir direniş ortaya koydu. Rusya’ya yaptırım uygulayan ABD, AB ve diğer ülkeler de ekonomik olarak bu savaştan
ciddi etkilendiler. Bununla birlikte savaş sebebiyle dünya piyasalarında ciddi tedarik problemleri yaşandı, birçok ülkede
enflasyonun artmasına sebep oldu. Devam eden savaşın siyasi, ekonomik ve sosyal bakımdan olumsuz tesirlerinin
ilerleyen süreçte daha da etkili olacağı ifade edilebilir.
Etik Beyan
“Tarihin Dönüşü: Rusya-Ukrayna Savaşı, Siyasi ve Ekonomik Tesirleri” başlıklı çalışmanın yazım sürecinde bilimsel
kurallara, etik ve alıntı kurallarına uyulmuş; toplanan veriler üzerinde herhangi bir tahrifat yapılmamış ve bu çalışma
herhangi başka bir akademik yayın ortamına değerlendirme için gönderilmemiştir.
Araştırmacıların Katkı Oranı Beyanı
Yazarların çalışmadaki katkı oranları eşittir.
Çatışma Beyanı
Çalışmada herhangi bir potansiyel çıkar çatışması söz konusu değildir.
Cengiz Buyar & Ubeydullah Şener 298
Kaynaklar
Agentstvo (2023.06.30). Семь изданий медиагруппы «Патриот» Пригожина перестали обновляться.

Семь изданий медиагруппы «Патриот» Пригожина перестали обновляться


Arel, Dominique and Driscoll, Jesse (2023). Ukraine’s Unnamed War Before the Russian Invasion of 2022 , Cambridge
University Press.
Barthalon, E. (2022). Savaş Ekonomisi ve Sonrası. Ekonomik Araştırmalar Raporu. Erişim tarihi: 16.10.2023.
https://www.allianz-trade.com/ Savaş Ekonomisi (Ve Sonrası) (allianz-trade.com)
BBC (2023.06.08). “Каковы корни войны в Украине и что будет с Россией после Путина? Отвечает историк Сергей
Плохий” https://www.bbc.com/russian/features-65844609
BBC (2023.06.23). ФСБ возбудила дело о призывах к мятежу после заявлений Пригожина о «марше
справедливости». https://www.bbc.com/russian/news-66005704
BBC (2023.09.06). What is Russia’s Wagner group, and what has happened to its leader?.
https://www.bbc.com/news/world-60947877
Bitsilli, P. M. (1996). П. М. Бицилли, (Впервые напечатано отдельной брошюрой в издательстве о-ва “Единство”,
Прага, 1930) Воспроизводится по тексту, опубликованному в книге П.М.Бицилли, “Избранные труды по
филологии” (ответственный редактор член-корреспондент РАН В.Н.Ярцева), Москва,”Наследие”, 1996
год, с. 107-134. https://www.yabloko.ru/Publ/Articles/bicilli-1-1.html
Borger, Julian, Ganguly, Manisha, Garamvolgyi, Flora and McCurry, Justin (2023. 04. 11), “US feared Ukraine could fall
‘well short’ in spring counter-offensive, leaks reveal” https://www.theguardian.com/world/2023/apr/11/us-
ukraine-counter-offensive-pentagon-leaks-reveal, 11 april 2023. Erişim Tarihi: 18.11.2023
Buyar, C. & Şener, U. (2022). Tarihi perspektiften, sosyo-ekonomik değerler açısından Rusya-Ukrayna Savaşı ve Orta Asya
Ülkelerine etkileri. Uluslararası Medeniyet Çalışmaları Dergisi, 7 (2), 136-149. Doi: 10.5281/zenodo.7472434
CNN Türk (2023). CNN Türk: Rusya, yaptırımlar sonrası nasıl bir yol izledi? Putin’den ekonomiye ilişkin açıklamalar. Erişim
tarihi: 16.10.2023.https://www.cnntürk.com/ Rusya, yaptırımlar sonrası nasıl bir yol izledi? Putin’den
ekonomiye ilişkin açıklamalar – Sayfa 1 (cnnturk.com)
Copsey, Nathaniel (2010). “Ukraine””. The Colour Revolutions in the Former Soviet Republics: Successes and Failures, ed.
Donnacha Ó Beacháin and Abel Polese, New York, pp. 30-44
Cosgrove, Jonathon (2020). The Russian Invasion of the Crimean Peninsula, 2014-2015. A Post-Cold War Nuclear Crisis
Case Study. The Johns Hopkins University Applied Physics Laboratory LLC. A
Çernenko ve Gabuev (2014). Елена Черненко и Александр Габуев «Интересы РФ и США в отношении Украины
несовместимы друг с другом» 19.12.2014, https://www.kommersant.ru/doc/2636177
Dudka, A. İ. (2012). Историографические аспекты проблемы развития русско-украинских отношений в
великорусских губерниях юга России в пореформенный период (на примере Курской и Воронежской
губерний). Via in tempore. История. Политология», No: 19 (138), Vıpusk 24, Belgorod, 2012, ss. 102-108.
Euronews (2023.09.08). Euronews: Batı’nın Ukrayna’ya askeri yardımları 95 milyar Euro’ya ulaştı. Erişim tarihi:
13.10.2023. Batı’nın Ukrayna’ya askeri yardımları 95 milyar euroya ulaştı | Euronews.
Euronews (2023.09.08). Euronews: Batı’nın Ukrayna’ya askeri yardımları 95 milyar Euro’ya ulaştı. Erişim tarihi:
13.10.2023.https:// www.euronews.com/ Batı’nın Ukrayna’ya askeri yardımları 95 milyar euroya ulaştı |
Euronews.
Eurostat (2022.03.09). Eurostat. Annual inflation more than tripled in the EU in 2022. Erişim Tarihi: 16.10.2023. Annual
inflation more than tripled in the EU in 2022 – Products Eurostat News – Eurostat (europa.eu)
FED (2023, 10, 15). FED: Description of the Treasury Nominal and Inflation-Indexed Constant Maturity Series. Erişim
tarihi:15.10.2023. https://www.federalreserve.gov/ Federal Reserve Board – H.15 – Selected Interest Rates
(Daily) – October 13, 2023
Filippov, Aleksey (2014.03.29). У России нет намерений пересекать границы Украины, заявил Лавров.
https://ria.ru/20140329/1001539508.html
Hauter, Jakob Emanuel (2022). A Digital Open Source Investigation of How War Begins: Ukraine’s Donbas in 2014, Thesis
Submitted for the Degree of Doctor of Philosophy, 9 February 2022.
299 Journal of Academic Value Studies, 9(4), 2023 javstudies.com
IMF (2022). https://www.imf.org/en/Publications/WEO Erişim Tarihi: 10.10.2023.
INSIDER (2023). İnsider Markets. China and India are buying so much Russian oil that Moscow’s now selling cruder than
it was before invading Ukraine. Erişim tarihi: 19.10.2023.https:// www.markets.businessinsider.com/Russian
Oil Exports Hit Prewar Level As China and India Buy 90% (businessinsider.com)
İvjenko, Tatyana (2013.12.16). В Киеве опасаются переворота в Крыму, https://www.ng.ru/cis/2013-12-
16/1_kiev.html
Kelli, Megin, (2018.03.01-02). Интервью американскому телеканалу NBC,
http://kremlin.ru/events/president/transcripts/57027
KIEL (2023.09.07). Kiel İnstitute for The World Economy: Ukraine Support Tracker. Erişim tarihi:
12.10.2023.https://www.ifw-kiel.de/ Ukraine Support Tracker | Kiel Institute (ifw-kiel.de).
Kofman, Michael; Migacheva, Katya; Nichiporuk, Brian, Radin, Andrew, Tkacheva, Olesya, Oberholtzer, Jenny (2017).
Lessons from Russia’s Operations in Crimea and Eastern Ukraine. Rand Publications.
Kpler (2023.10.12). Kpler – Leading Commodities Market Data & Analytics: Erişim tarihi: https://www.kpler.com/ OPEC+
oil exports up 610 kbd in February amidst higher shipments to China.
Melnikov, Valeriy (2014.03.25). “Кремль опроверг усиление контингента военных РФ на границах с Украиной”
https://ria.ru/20140325/1000983706.html?in=t
Miazga, Wierzbowska Agata, Iwański, Tadeusz and Żochowski Piotr (2014.05.14). The farce of the ‘referendum’ in the
Donbas, https://www.osw.waw.pl/en/publikacje/analyses/2014-05-14/farce-referendum-donbas
Mikheieva, Oksana (2022). Motivations of Pro-Russian and Pro-Ukrainian Combatants in the Context of the Russian
Military Intervention in the Donbas. The War in Ukraine’s Donbas: Origins, Contexts, and the Future, Marples,
David R. (Editor). Central European University Press. https://doi.org/10.7829/j.ctv26jp68t.1, pp. 67-82.
OECD (2022). OECD: Key Short-Term Economic Indicators: Erişim tarihi: 16.10.2023. https://www.stat.oecd.org/
Economic Outlook No 100 – November 2016 (oecd.org)
OHCHR (2022). Conflict-related civilian casualties in Ukraine. https://ukraine.un.org/sites/default/files/2022-02/
Conflict-related civilian casualties in Ukraine, United Nations Human Rights Office of the High Commissioner,
Kyiv, 27 January 2022.
Plokhy, Serhii (2023). The Russo-Ukrainian War: The Return of History. W. W. Norton & Company
Plokhy, Serhii (2018). The Return of the Empire: The Ukraine Crisis in the Historical Perspective. South Central Review,
Volume 35, Number 1, Spring 2018, pp. 111-126, Published by Johns Hopkins University Press.
Polegenko, Aleksandr (2023.09.30). “История вхождения новых регионов в состав России”.
https://tass.ru/info/18875697
Putin, Valdimir (2014.03.18). “Обращение Президента Российской Федерации.” http://kremlin.ru/news/20603
Rasporyajeniye Prezidenta… (2014.03.17). Распоряжение Президента Российской Федерации от 17.03.2014 № 63-
рп “О подписании Договора между Российской Федерацией и Республикой Крым о принятии в
Российскую Федерацию Республики Крым и образовании в составе Российской Федерации новых
субъектов”, http://pravo.gov.ru:8080/page.aspx?92062
RFDA-Rusya Federasyonu Devlet Arşivi (Государственный архив Российской Федерации) F. 10026. Op. 4. D. 1303. L.
1-5. https://projects.rusarchives.ru/statehood/10-12-soglashenie-sng.shtml
Rojdestvenskiy İlya, Baev Anton, Rusyaeva Polina, Surnaçeva Elizaveta. (2016.08.25).
Илья Рождественский, Антон Баев, Полина Русяева, Сурначевa, Елизаветa, Призраки войны: как в Сирии
появилась российская частная армия. Подробнее на РБК:
https://www.rbc.ru/magazine/2016/09/57bac4309a79476d978e850d
ROSSTAT (2023.02.20). Rosstat: Erişim tarihi: 12.10.2023. Росстат — Методология и нормативно-справочная
информация (rosstat.gov.ru).
Sapronova Yulya ve Polyakova, Tatyana (2023.08.23). Сапронова, Юля, Полякова Татьяна. Катастрофа самолета
Евгения Пригожина: что известно. https://www.forbes.ru/society/495122-katastrofa-samoleta-evgenia-
prigozina-cto-izvestno
Serdyuk, A. (2023.06.27). Сердюк, А., Что это было и зачем? «Марш справедливости» Пригожина.
https://topwar.ru/220135-chto-jeto-bylo-i-zachem.html
Cengiz Buyar & Ubeydullah Şener 300
Sipmson, John (2023). “The Russo-Ukrainian War by Serhii Plokhy review – the first draft of history”.
https://www.theguardian.com/books/2023/may/17/the-russo-ukrainian-war-by-serhii-plokhy-review-the-
first-draft-of-history Erişim Tarihi: 18.11.2023
Sovina, Marina (2023.09.24) Совина, Марина. Лавров заявил об уважении Россией территориальной целостности
Украины. https://lenta.ru/news/2023/09/24/territorial_integrity/ Erişim tarihi 01.10.2023
Statista (2023.09.12). Statista: Erişim tarihi:10.10.2023. https://www.statista.com/ https://www.statista.com/ Ukraine
civilian war casualties 2023 | Statista.
Svoboda (2019.10.04). «Повар Путина» вошёл в совет новой медиагруппы.
https://www.svoboda.org/a/30199330.html
Şustrova, Mariya (2022.02.24) “«Освободить Украину, зачистить ее от нацистов». В Кремле раскрыли цели
операции России” https://www.gazeta.ru/politics/2022/02/24/14573251.shtml
Tairov, Rinat ve Habidulina Ekatarina (2023.06.26). Таиров Ринат и Хабидулина Екатарина. «Не было цели свержения
власти»: Пригожин впервые рассказал о событиях 24 июня. https://www.forbes.ru/society/491655-ne-
bylo-celi-sverzenia-vlasti-prigozin-vpervye-rasskazal-o-sobytiah-24-iuna
Trading Economics (2023.10.15). Trading Economics: Enflasyon Oranı-Ülkeler Listesi. Erişim tarihi:
15.10.2023.https://www.tradingeconomics.com/ ENFLASYON ORANI – ÜLKELER LISTESI – AVRUPA
(tradingeconomics.com)
Tsurkan, Kate, (2023: Invasion rooted in history: A review of Serhii Plokhy’s ‘The Russo-Ukrainian War’.
https://kyivindependent.com/invasion-rooted-in-history-a-review-of-serhii-plokhys-the-russo-ukrainian-
war/
Tumakova, İrina ve Korotkov, Denis (2017.08.23). Тумакова, Ирина и Коротков, Денис, Они сражались за деньги
https://www.fontanka.ru/2017/08/23/044/
TÜİK (2022). İstatistik Veri Portalı: Erişim tarihi: 15.10.2023.https://TÜİK -Veri Portalı (tuik.gov.tr)
Vedomosti (2023.06.30) Связанное с Пригожиным издание «РИА ФАН» объявило о прекращении работы.
https://www.vedomosti.ru/politics/news/2023/06/30/983238-ria-fan-obyavilo-o-prekraschenii-raboti
Extended Abstract
Ukraine, which declared its independence after the dissolution of the Soviet Union in 1991, has maintained
asymmetrical relations with Russia despite its ethnic, cultural and historical ties. While Ukraine endeavoured to
determine its own future as an independent country, this situation caused tensions in its relations with Russia. Its
policies of strengthening its relations with Western countries led to a gradual deterioration in relations with Russia. In
addition, the problems inherited from the Soviet Union era, such as borders, harbours and military assets, had negative
effects on the relations between the two countries and emerged as factors that escalated tensions. This situation also
reflects the difficulties encountered in the transition period following Ukraine’s independence and the effects of
conflicts of interest.
Following Georgia’s military operations in Ossetia and Abkhazia on 1-16 August 2008 and Russia’s annexation of
Abkhazia and Ossetia in October 2008 and Crimea in 2014, it is seen that Russia continues its policy of expanding its
geographical borders. In this way, it is assessed that Russia is on its way to realising its neo-Eurasianist goals. Crimea
was the most important point of contention between Russia and Ukraine. Russia’s annexation of Crimea in 2014 brought
relations to a breaking point. In 2014, following the annexation of Crimea, separatist armed units backed by Russia
emerged, particularly in the Donetsk and Lugansk regions. The clashes between them and Ukrainian forces soon
escalated into a full-scale war, which continued until 24 February 2022, when Russia declared war on Ukraine.
Russia has historically seen Ukraine as part of its sphere of influence. Ukraine’s efforts to establish closer ties with the
European Union and NATO, and its preference to build its future through closer ties with the West have been viewed
with scepticism by Russia and have increased tensions. Ukraine has been an important transit country for Russian
natural gas exports to Europe. Disagreements over gas prices and transit fees have led to interruptions in energy supply
and increased overall tensions. The issue of national identity, language and cultural differences has also played an
important role. Ukraine has tried to strengthen its national identity and move away from Russian influence, but this has
never been welcomed by Moscow.
301 Journal of Academic Value Studies, 9(4), 2023 javstudies.com
Russia’s declaration of war against Ukraine on 24 February 2022 changed the geostrategic balances all over the world.
The US and the EU, in particular, started to support Ukraine against Russia. This war led to assessments that the World
War II and the Cold War era had returned. It seriously affected the supply chain in the world and caused an increase in
prices and inflation. The US Federal Reserve (FED) continuously increased policy rates in 2023 and interest rates in the
country rose to historic levels of 5.25-5.5%.
The most severe economic, military and financial sanctions of the modern era imposed on Russia by international
organisations and the US and its allies have dealt a serious blow to the Russian economy. However, Russia managed to
minimise these shocks quickly thanks to the policies it adopted and the natural resources it possesses. Although the
excessive depreciation of the Ruble with the outbreak of the war had negative effects on international trade, a stable
balance was achieved with the interventions of the Central Bank of Russia. As a precaution against the rapidly increasing
inflation and exchange rate shock, the Central Bank of Russia increased the interest rate by 1050 basis points to 20%.
In addition, it prevented excessive depreciation of the national currency by making it compulsory to make payments in
rubles for natural gas and other important export items. By controlling capital outflows through the exclusion of Russian
banks from the System for International Money Transfer (SWIFT), Russia successfully overcame the major shock to the
system in the financial and money markets. One of the most important reasons for Russia’s survival is the emergence
of countries such as China, India and Turkey as alternative co-operation zones to the West. As a result of this
development, Russia’s foreign trade turnover increased by 8.1% to $850 billion by 2022. While exports increased by
20%, imports decreased by 12% and the foreign trade surplus increased by nearly 70% compared to the previous year
to $332 billion. Russia’s policies in response to the sanctions have been recognised by independent international
organisations. Russia’s policies in response to the sanctions fell short of the negative forecasts of independent
international organisations and economists. In 2022, Russian GDP contracted by 2.1%, below the 2.9% forecast of the
Bank of Russia and the 3% forecast of the Russian Ministry of Economy and Development.
Since the start of the war, the United States of America has been the largest donor of aid to Ukraine, providing
approximately €41.1 billion. The second largest contributor has been Germany with €17.1 billion and the United
Kingdom with €6.6 billion in humanitarian, financial and military aid. Ukraine’s economic situation has deteriorated
considerably during the war. In 2022, economic activity and Gross Domestic Product (GDP) contracted by about a third.
The pre-war trade deficit increased from $5.4 billion to $8.2 billion, and the gross external debt stock exceeded 85 per
cent of GDP. The inflation rate rose from around 10 per cent to over 30 per cent after the war. Public debt has increased
by 31% since the start of the war, from UAH 153 billion to UAH 606 billion.

Cengiz Buyar Department of History, Kyrgyz-Turkish Manas University, Bishkek, Kyrgyzstan,
cengiz.buyar@manas.edu.kg (Corresponding Author)

    Ubeydullah Şener

Department of Economics, Kyrgyz-Turkish Manas University, Bishkek, Kyrgyzstan

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir