Uluslararası ilişkiler penceresinden gelişmelere baktığımızda
2024 yılı yeni çatışma süreçlerine doğru evriliyor. Filistin ve İsrail arasında süreç sulha varmadan yeni kriz süreçlerinin filizleri sessiz bir şekilde yeşeriyor.
AB üye ülkeleri Macaristan’ı Ukrayna yardımına ilişkin bir anlaşmada oy kullanmaktan diskalifiye edecek bir plan düşünülüyor diyen “Financial Times” gazetesi bunu Avrupalı diplomatlara atıfta bulunarak bildirdi.
Bu hususta uluslararası ilişkiler ve diplomasi açısından şöyle bir soru gündeme geliyor; Macaristan’ın AB’ de oy kullanma hakkından mahrum edilmek istediği doğru mu? AB’ye üye bir devletin birlik içinde haklarından mahrum bırakılması genel olarak nasıl bir adım olacaktır?
Yine bu soruya uluslararası ilişkiler penceresinden bakarak rasyonel bir şekilde cevap vermek adına; Macaristan’ın AB’ in Ukrayna’ya yardım çalışmasına itiraz etmesi Macaristan açısından olumsuz bir durum teşkil etmez. Çünkü Macaristan AB açısından stratejik bir konumda yer almaktadır. Macaristan AB üyesi bir ülke olduğu gibi aynı zamanda NATO üyesidir.
Tüm bunların yanı sıra Macaristan Türk Devletleri Teşkilatı gözlemci üyesidir. 21. yüz yılda önem teşkil eden “Bi kuşak Bi yol” projesinde Türkiye’den sonra en stratejik ülke Macaristan’dır.
Bu süreci hem AB hem de Macaristan hem de ABD iyi bir şekilde bilmektedir. AB ile Macaristan arasında önceden istikşafi görüşmelerle sürecin ele alındığı öngörülen konular arasında yer almaktadır.
Macaristan AB ve ABD’nin NATO aracılığıyla Ukrayna politikasına odaklanırken Çin ve Rusya ile ilişkilerinin kötüye gitmesini önleme amacıyla stratejik adımlarla yol almak istiyor.
AB kendi hedef politikaları açısından gerek gördüğü konularda farklı yol ve yöntemlerle çözüm oluşturarak bu sürecin krize dönüşmesini önleyecek adımlar atacaktır.
Nitekim Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın Kiev’e verilecek 50 milyar euroluk finansmanı veto etmesinden sonra Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen AB’nin Ukrayna’ya yardım etmek için bir çözüm bulacağına dair güvence vermesi önemli bir ayrıntıdır.
Buradan yola çıkarak AB Macaristan’ın gerekçelerini yok saymayıp hem Ukrayna’ya yardım yapacak hem de Macaristan’ı ikna edecek yol ve yöntemlere yöneleceği öngörülmektedir.
Tüm bu süreçlere rağmen stratejik bir konuma sahip olan Macaristan’ın oy hakkı engellenemez ama istikşafi görüşmelerle orta yol diplomasi usulüne göre bulunacaktır.
Yine gündeme dair farklı bir soru olarak; Ukrayna, 2024 yılındaki karşı saldırı operasyonu için ihtiyaç duyulan mühimmatın listesini ABD’ye gönderdi. AB tam da bir karşı saldırı operasyonu umduğu için yardım etmeye hazırlanıyor olabilir mi, konusu ön plana çıkıyor.
Ukrayna’daki süreç konusunda AB ve ABD aynı safta birlikte yol alıyor. Bu hususta konuya çok hassas bir analiz süreciyle bakmalıyız. AB ve ABD Rusya’nın bölgede hakimiyet kurmasını engellemek için her türlü planı harekete geçirebilir. Bu yüzden Ukrayna üzerinden ön görülen politikaları hayata geçirmek istiyor.
Macaristan’ın itirazına rağmen Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen AB’nin Ukrayna’ya yardım etmek için bir çözüm bulacağına dair güvence vermesi her türlü gereken adımın atılacağını göstermektedir.
Burada AB ve ABD ortak bir stratejiyle hareket ettiği için hem karşı saldırı hem de kapsamlı direniş ve püskürtme operasyonları kapıda demektir.
Öte yandan AB ve ABD Ukrayna üzerinden asil hedefi Kırım bölgesine yönelik olacaktır. AB ve ABD Rusya’nın hedef politikasını tam manasıyla keşfedemediği için en zor şartlara göre kendisini sahada hazır hissetmek istiyor.
Bu yüzden 2024 yılı hem soğuk hem de sert geçeceğe benziyor.