KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Kuzey Makedonya’nın Türkiye’ye Yönelik Yaptırımları’nın Gerçek Yüzü

Kuzey Makedonya’nın Türkiye’ye Yönelik Yaptırımları’nın Gerçek Yüzü

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
371 0

Kuzey Makedonya’nın birçok medya, kurum ve kuruluşunda Kuzey Makedonya Cumhuriyeti Hükümetinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs açıklarındaki Serbest Ticaret Bölgesinde doğal gaz araması yapmak için iki sondaj gemisinin çalışmalar yapmasına karşılık Avrupa Birliği tarafından uygulanan yaptırımlara dahil olduğu bilgisi yer almaktadır.
Bu haberin gerçek kaynağı 31.03.2020 tarihinde yayımlanan Avrupa konseyi resmi sitesinin şu linkinde yer almaktadır:
https://www.consilium.europa.eu/en/press/press-releases/2020/03/31/declaration-by-the-high-representative-on-behalf-of-the-eu-on-the-alignment-of-certain-countries-concerning-restrictive-measures-in-view-of-turkey-s-unauthorised-drilling-activities-in-the-eastern-mediterranean/
Halbuki sitede yer alan bilgiye göre:
Yüksek Temsilci tarafından Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki yetkisiz sondaj faaliyetleri göz önüne alındığında, kısıtlayıcı tedbirlerle ilgili olarak bazı ülkelerin bu kararı uyumlaştırılması konusunda AB adına Deklarasyon:
“27 Şubat 2020’de Konsey, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki yetkisiz sondaj faaliyetleri açısından kısıtlayıcı tedbirlere ilişkin 2020/275 sayılı Kararı kabul etmiştir.
Aday Ülkeler Kuzey Makedonya Cumhuriyeti, Karadağ ve Arnavutluk , Avrupa Ekonomik Alanı üyesi, EFTA ülkesi İzlanda ve Ermenistan kendilerini bu Konsey Kararı ile uyumlu hale getirmektedir.

Ülkeler, ulusal politikalarının bu konsey Kararı ile uyumlu olmasını sağlayacaktır. Avrupa birliği bu taahüdü not eder ve memnuniyetle karşılar.”

Bu karar 6 mart 2020 tarihinde Makedonya Hükümeti tarafından onaylanıp, yürürlüğe girmiştir.

Konuyla İlgili Doğrular ve Yalnışlar,

1. AB aday ülkelerin iç işlerine karışmamaktadır, çünkü Avrupa birliği tam üyesi olabilmemiz için kendi ulusal mevzuatımızı AB uyum yasaları adı altında AB hukuk sistemine uygun hale getirmekle yükümlüyüz. Buna istinaden ulusal yetkilerimizin devri AB kurumlarına devredilmektedir. Avrupa Birliği Hukuku’nda üye devletler yetkilerinin bir kısmını supranational (ulusal üstü) kurumlara devretmiştir. Bu itibarla bu organlar kanalıyla yetkiler kullanılmaktadır.(söz konusu yaptırım kararında olduğu gibi aksi halde olsaydı Macaristan hükümetinin bu kısıtlamaya karşı çıkacağı kaçınılmazdı, yayımlanan deklarasyon herhangi bir ğye ülkenin değil, AB kararıdır.)
2. Maastricht Antlaşması tarafından 1992 yılında Avrupa Birliği’nin kurulması ile birlikte ulus devletin yetki devrinin sınırlarına ulaşılmıştır. Nitekim “Avrupa Toplulukları”, “Ortak Güvenlik ve Dış Politika” son olarak “Adalet ve İç işlerinde İş birliği” alanlarından oluşan üç sütunlu sisteme “Avrupa Birliği (AB)” adı verilmiştir. Devletin güvenliğini doğrudan ilgilendiren, dış politika ve iç işlerine ilişkin yetkiler AB’ye devredilmemiştir. Bu konularda kararın oy birliği ile alınacağı belirlenmiştir. Ancak bu alanların da dışında vergi, savunma sanayi, terör ve bazı ekonomi politikaları gibi alanların, devletin güvenliğini ilgilendirmesi sebebiyle ülkelerin bu yetkileri münhasıran kendi tekelinde bulundurduğu gözlemlenmektedir.
3. Deklarasyonda yer alan kısıtlamalar, Kuzey Makedonya ve Türkiye Cumhuriyeti arasında bugüne kadar imzalanan 32 ikili anlaşmanın (detaylı bilgi için bknz: http://matto.com.mk/mk/index.php/bilateralni_dogovori/3268.html) bir çoğuna halel getireceğini, böyle bir kararın ikili anlaşmalara riayet edilmediği gerekçesiyle anayasada yer alan uluslararası anlaşmaları ihlal teşkil edeceği, buna istinaden Kuzey Makedonya anayasa mahkemesi tarafından yok hükmünde sayılması için hukuki zemin oluşacaktır. Çünkü iki ülke arasında imzalanan anlaşmalar Uluslararası anlaşmalar niteliğinde ve iç hukukun bir parçası konumundadır.
4. Gerek Kuzey Makedonya gerekse Türkiye Cumhuriyeti suriyeli mülteciler konusunda AB’nin tutarsızlığını dikkate alarak (AB Kuzey Makedonya’ya 16 misyon Türkiye Cumhuriyetine ise 3 milyar euro katkıda bulunacağı taahüdü tam anlamıyla uygulanmamış, her iki ülke ekonomisine yük olmuştur), Devletin güvenliğini doğrudan ilgilendiren, dış politika ve iç işlerine ilişkin yetkiler, terör ve bazı ekonomi politikaları gibi alanların, devletin güvenliğini ilgilendirmesi sebebiyle ülkelerin bu yetkileri münhasıran kendi tekelinde bulundurduğu AB’ye devredilmeyeceği ilkesine istinaden, dış politikada ikili anlaşmalara sadık kalınması ahde vefa ilkesi ve mütekabiliyet ilkesine istinaden güvence altına alınmıştır. Bu ve benzeri durumlarda AB’nin almış olduğu kararlar uygulanmamıştır. Nitekim, Türkiye’nin NATO üyesi olduğu, caydırıcılığı dikkate alındığında, söz konusu kısıtlamalar, iç kamuoyunun tepkisini azaltmaya yönelik siyasi kararlardır.
5. Korona virüsü salgını sonrasında özellikle Avrupa Birliğinin, kaotik gündemi, reformsal süreci ve Suriyeli mültecilerin statüsü, AB ile Türkiye Cumhuriyeti arasında muhtemel anlaşma neticesinde, AB Türkiye’ye yönelik izafe edilen bu ve benzeri kısıtlamalar uygulama imkanı kalmayacaktır.

Enes Muharrem kafkassam Makedonya

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir