KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Azerbaycan
  4. »
  5. Keisuke Wakizaka: Önce “Sınır Kapıları” mı Yoksa “Koridor” mu?: Azerbaycan’ın Davranışı Kimin Lehinedir?

Keisuke Wakizaka: Önce “Sınır Kapıları” mı Yoksa “Koridor” mu?: Azerbaycan’ın Davranışı Kimin Lehinedir?

Keisuke Wakizaka Keisuke Wakizaka - - 5 dk okuma süresi
230 0

 

Özellikle Ermenistan-Azerbaycan sınırlarında şiddetli çatışmalar devam ederken Türkiye-Ermenistan arasında ise diplomatik ilişkilerin kurulması ve yakın zamanda sınır kapılarının açılması ile ilgili konular sıkça konuşulmakta ve Azerbaycan ve Ermenistan arasında da müzakere süreci sürdürülmektedir.

Türkiye ve Ermenistan arasında sınırın açılması üzerindeki çalışmalar devam ederken Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmede “Zangezur Koridoru”nun açılmasının kaçınılmaz olduğunu ve bu sorun çözülmeden Ermenistan ile ilişkilerinin iyileşmeyeceğini vurgulamış ve bu koridor açılmadan Türkiye-Ermenistan sınırının açılmasını kabul etmeyeceğini tekrarlamıştır. Buna karşı Erdoğan met bir cevap vermekten kaçınmış ve sadece sorunun kısa sürede çözülmesi gerektiğini ve koridorun ulaşımda kolaylık sağlayacağını ifade etmiştir.

Burada görüldüğü kadarıyla Azerbaycan hükümetinin Türkiye-Ermenistan ilişkilerine karşı bu tavrı Kafkasya’daki Türkiye’nin çıkarlarının lehine olduğu gibi görülürken aslında Rusya ve İran’ın çıkarlarına uyuşmaktadır. Gerçekten de 2020 Kasım’daki anlaşmada sadece “Nahçıvan ve Azerbaycan arasındaki iletişim ve ulaşım yolunun kurulması ifadesi yer alırken “ZangezurKoridoru” ifadesi net bir şekilde yer almamaktadır. Azerbaycan anlaşmadaki metini “Zangezur Koridoru’nun açılması” anlamına geldiğini ileri sürerek Türkiye’nin Ermenistan politikasında Türkiye’yi dizginlemek için bu kartı kullanmaktadır. Fakat Nahçıvan ve Azerbaycan arasındaki iletişim ve karayoluyla ulaşımı tekrar sağlamak için Azerbaycan-Ermenistan arasındaki sınırlarının her ikisi tarafından tanınması gerekir ve iki ülke arasındaki sınır hattında çatışmaların devam ettiği günümüzde sınırların kısa sürede tanınması ve koridorun açılması neredeyse imkânsız olduğu gibi görülmektedir.

Ayrıca Türkiye’nin 1993 yılında Ermenistan sınırını kapatmasının sebebi “Kelbecer gibi Karabağ’ın çevresindeki bölgelerin işgal edilmesi”ydi ve Zangezur Koridoru gündemde bile değildi. Ama günümüze bakıldığında söz konusu olan “Dağlık Karabağ’ın çevre bölgesi”nin işgali artık sona ermiş durumda ve Türkiye-Ermenistan sınırının açılmasına hukuken müsait bir durum mevcuttur. Bu açıdan aslında Türkiye-Ermenistan sınırının artık açılmış olması gerekirdi ve bölge üzerindeki Türkiye’nin nüfuzunun büyümesine büyük katkı sağlayacaktı. Fakat Azerbaycan hükümeti sınırın açılmasına yönelik müzakere süreci başlayınca “Zangezur Koridoru” gibi yeni sorunları dile getirerek süreci engellemeye çalışmaktadır.

Bu süreç devam ettikçe Türkiye-Azerbaycan arasındaki ilişkiler konusunda milliyetçi söylemler devam ederken Azerbaycan hakkında Türkiye’deki elitler arasında da olumsuz imaj oluşmaya başlamış ve bu tür söylemler artık elit bazında ciddi alınmamaya başlamıştır. Mesela Şuşa’da Türkiye Başkonsolosluğu’nun açılması ve Türk okulunun açılması konusunda Azerbaycan olumlu ve net bir tavrı göstermemiş ve bu tutum Türkiye tarafını büyük hayal kırıklığına uğratmıştır. Böylece halk bazında milliyetçi söylem halen geçerliliği korurken elitler Azerbaycan’ın Türkiye’den daha çok Rusya ile birlikte hareket etmeyi tercih ettiğini düşünmektedir.

Günümüzde Türkiye-Ermenistan sınırının yakın zamanda açılması aşağı yukarı kesinleşmiş ve Gürcistan ve Ermenistan arasında bütünleşme süreci ilerlemektedir. Azerbaycan buna karşılıklı olarak Nahçıvan’daki sınır kapısını kapatmış ve Türkiye’nin Ermenistan politikasını dizginlemeye çalışmaktadır. Oysa Azerbaycan’ın Türkiye’ye karşı bu tutumu Türkiye’den daha ziyade Kafkasya’da kendi nüfuzunu korumak isteyen Rusya ve İran’ın lehine olmaktadır. Bu durumu göz önünde bulundurduğumuzda bölgenin Azerbaycan-Rusya bloğu veTürkiye-Gürcistan-Ermenistan bloğuna bölünme ihtimali bile göz önünde bulundurmamız gerekir.


Keisuke
Wakizaka (Dr. Öğr. Üyesi, İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü)

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir