İran’daki halk hareketi 1. Haftasına yaklaşırken hem gösterilerin yapısı hem de rejimin söylem ve tutumunda dönüşüm yaşandığı gözlemlenmektedir. Ekonomik sorunlara çözüm tepkiselliği ile sokaklara çıkan göstericilerin slogan ve söylemlerinin rejime yöneldiği görüldü. Bu süreçte rejimin uzun süreli suskunluğu ve güvenlik güçlerinin göstericilere yönelik sınırlı müdahalesi bugün itibariyle değişime uğramaktadır. Rejim, söylem düzleminde “ABD-İsrail-Suudi Arabistan Ortaklığında Dış Komplo” argümanında tüm kurumlarıyla mutabık kalmışken gösterilere en sert şekilde karşılık verilmesinin de zeminini tam olarak inşa etmiş durumdadır.
Fakat, rejimin tüm bu süreçte, reformculara karşı müesses nizama güç kazandırma ve en güçlü toplumsal muhalefet odağı olan Güney Azerbaycan hareketini pasifize etme arayışlarının yalnızca bir tanesi ulaşabildiği şuan için görülmekte. Zira İran Türkleri, sürecin başından itibaren kendilerini bu kaos ortamından steril tutmayı başarmıştır. Bu durum rejim açısından hoşnutsuzluk yaşanmasına yol açmıştır. Rejim, İran Türkleri’nin bu sürece aktif şekilde katılmasını ve böylelikle dış komplo argümanını beslemesini arzulamaktadır. Nitekim, rejime bağlı istihbarat organlarının örtülü faaliyetleri ile, İran Türkleri’nin siyasi gruplarına sızmaya çalışan istihbarat elemanları Tebriz’de ve diğer Türk şehirlerinde bozkurt simgeleri ve milliyetçi sloganlar kullanarak Güney Azerbaycan hareketinin bu sürece dahil olduğu algısını ve görüntüsünü yaratmayı hedeflemektedirler. Bu algının oluşturulması “ABD-İsrail-Suudi Arabistan destekli Güney Azerbaycan Hareketi’nin İran’a karşı Komplosu” söylemini güçlendirecek ve böylelikle rejime ciddi bir güç kazandıracaktır. İran’da yaşanan gelişmelerin son perdesi bu bağlamda İran Türkleri üzerinden kurgulanan senaryoya bağlı olarak yaşanacaktır. İran Türkleri bu açıdan belirleyici konumda olduklarını ve rejimin kurgusunu ferasetli ve sükunetli davranarak bozabileceklerinin farkındadır.
Çağatay BALCI Kafkassam