Cenevre sonrası Suriye hamleleri Önümüzdeki günlerde pek çok kişi Halep için ağlayacak. Bunların çoğu aynı zamanda ABD-İran dayanışmasını kolaylaştıran ve İran’a savaş için gerekli kaynakları sağlayan nükleer anlaşmayı desteklemeye devam edecek. Bunu askeri eyleme karşı diplomasinin zaferi olarak görecekler.
Karadan İran’ın, havadan ise Rusya’nın yürüttüğü Halep’e yapılan son saldırının en önemi nedeni Cenevre III barış süreci. İran rejimi ve Rusya barış sürecini zemin oluşturmak için kullandılar. ABD süreci çok ciddiye aldı, kendi tarafını zayıflatarak durumu yatıştırmaya çalıştı. Rusya ise Esed rejiminin güvenlik sektörünü kontrol altında tutan İran Devrim Muhafızları öncülüğündeki güçlerin Halep-Türkiye arasındaki isyancılara ait ikmal hattını kesmelerine imkân tanıdı. Suriye’nin diğer 49 bölgesinde olduğu gibi Halep’i kuşatma altına aldılar. Böylece rejim ya şehri yeniden ele geçirecek ya da isyancıları şehirde hapsedebilecek.
Bu arada barış görüşmelerinde ABD muhalefeti rejimin dediklerine mecbur eder şekilde hareket etti. Aralık ayında bile Cenevre III’te baskı altına alınacak tek tarafın ılımlı muhalefet olduğunu herkes görebilirdi. Rusya ve İran, Esed’e baskı yapmayacaktı ve hiç kimse IŞİD veya El Nusra’ya baskı uygulayamazdı.
Bu Alice Harikalar Diyarı’nda vaziyeti 25 Şubat’a kadar sürdü çünkü isyancı liderler rejim ve destekçilerine angaje olmayı reddetti.
İlk bakışta Rusya’nın 12 Şubat sabahındaki ateşkese evet demesi garip görünebilir. Ama yakından bakılırsa durum daha net görülecektir.
Öncelikle, terör gruplarına –IŞİD ve El Nusra- yönelik Rus operasyonları sürsün diye bir yasa boşluğu oluşturuldu. Rusya, Suriye’deki tüm silahlı grupları terörist olarak tanımlıyor ve saldırılarını meşrulaştırmak için devamlı onları yanlış bir şekilde ya IŞİD ya da El Nusra olarak adlandırıyor.
İkinci olarak, ateşkes bir hafta içinde başlamayacaktı ki bu da Halep’e ilerlemek için Rusya-İran-Esed koalisyonuna uluslararası olarak tanınmış bir hafta anlamına geldi.
Dolayısıyla ateşkes bir fantezi. Sürpriz olan ise Esed’in da kamuoyu önünde böyle demesi. AFP’ye konuşan Esed niyetinin tüm ülkeyi yeniden ele geçirmek olduğunu söyledi. Ateşkesin Cenevre’nin bir parçası olduğu düşünülürse bu sadece ateşkesi değil barış görüşmelerini de yadsımak anlamına geliyor.
Halep’e yönelik joker ise Türkiye. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’deki isyana ve Esed’in düşmesine siyasi olarak yatırım yaptı. Türkiye ayrıca 3 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor ve bu içeride huzursuzluk yaratıyor. Son birkaç günde 50 bin kişi rejimin kuşatması nedeniyle Halep’ten kaçtı; şehre saldırı başlayınca bunu yüz binler takip edecektir. Bu Türkiye’nin ilgisiz kalamayacağı bir durum.
Rusya, Türkiye’nin Suriye’ye girmeyi planladığını iddia etti ve Türkiye Başbakanı Ankara’nın en azından koridoru tekrar açmak için Suriye’ye girmeyi düşündüklerinin sinyalini verdi. Erdoğan için sorun ordunun emirlerine uymasını sağlamak.
Rusya, Suriye’ye yabancı bir asker girmesi durumunun savaşa neden olacağını söyledi. Türkiye girsin veya girmesin savaş çıkma ihtimali minimum. Esed yanlısı koalisyonun tüm ülkeyi kontrol altına alma ihtimali de düşük. Mümkün olan ise Esed’in siyasi zaferi.
Rejim yanlıları Halep’i geri alırlarsa yani ılımlı grupları etkisiz kılarlarsa El Kaide ve IŞİD en önemli güç olacak ve kazanacaklar. Esed, İran ve Rusya ılımlı muhalifleri yok etmek için çok uğraştı ki böylece uluslararası toplumun müdahale edebileceği bir durum kalmasın ve Esed rejimi kabul edilmek zorunda kalınsın. Obama yönetiminin İran/Esed yanlısı bu dönüşü nedeniyle “Esedçi” bir zafer daha mümkün görünüyor.
KYLE ORTON Independent