Turan Rzayev: Avrupa Birliği ve Ermenistan: Güney Kafkasya’da Artan Jeopolitik Gerilim
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Kaja Kallas, 15 Aralık’ta gerçekleştirilen AB üyesi ülkelerin Dışişleri Bakanları toplantısında Ermenistan’ın ele alınacağını duyurdu.
Kallas, “Gelecek yıl Ermenistan’da seçimler yapılacak. Bugün bu konuda Erivan’a nasıl yardım edebileceğimizi görüşeceğiz. Ermenistan, dış müdahalenin önlenmesi konusunda bizden yardım talep etti,” dedi.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın Ermenistan’daki seçimlerle ilgili açıklaması sıradan bir diplomatik beyanat değil. Bu, hem zamanlama hem de içerik açısından AB’nin Güney Kafkasya’daki artan jeopolitik endişelerinin açık bir ifadesidir. Şunu da belirtmek gerekir ki, K. Kallas daha önce de 2026’da Ermenistan’da yapılacak parlamento seçimleri öncesinde Rusya’nın bu ülkedeki dezenformasyon kampanyasını güçlendirdiğini iddia etmişti. Kallas, fiilen, Ermenistan’ın yaklaşan seçimler öncesinde dış müdahale riskini gerçek bir tehdit olarak gördüğünü itiraf ediyor.
Prensip olarak, Kallas’ın endişesi haklıdır. Rusya, son zamanlarda Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan yönetiminin Batı’ya yönelen politikasından ciddi şekilde rahatsızdır. Paşinyan’ın Avrupa Birliği ile siyasi yakınlaşmayı derinleştirmesi, güvenlik konularında Moskova’nın rolünü açıkça sorgulaması ve en önemlisi, Ermenistan’daki kilise ve muhalif çevrelere karşı attığı adımlar, Kremlin tarafından Güney Kafkasya’daki geleneksel etki mekanizmalarına darbe olarak algılanıyor. Rusya için Ermenistan sadece bir müttefik değil, aynı zamanda bölgedeki son dayanak noktalarından biridir. Bu dayanağın zayıflaması ise Kremlin’in stratejik planlarını altüst etmektedir.
Bu açıdan bakıldığında, Rusya’nın seçimlere müdahale olasılığı oldukça yüksektir. İlk aşamada Moskova’nın amacı, kendine sadık siyasi güçlerin iktidara gelmesini sağlamak olacaktır. Bu mümkün olmazsa, daha tanıdık bir senaryo devreye girebilir: Seçim sonrası süreçlerin meşruiyetini sorgulamak, kitlesel protestoları teşvik etmek ve ülke içinde siyasi kaos yaratmak. Böyle bir model Rusya için yeni değildir ve post-Sovyet coğrafyasında defalarca denenmiştir.
İşte bu bağlamda, Avrupa Birliği’nin Ermenistan’a desteğini artırma isteği anlaşılabilirdir. Çünkü mevcut aşamada Paşinyan’ın iktidarda kalması, sadece Ermenistan için değil, aynı zamanda AB, Türkiye ve Azerbaycan için de daha avantajlı kabul edilmektedir. Paşinyan’ın zaferi, onun iç siyasi pozisyonlarını güçlendirecektir. Bu durum, birkaç yönde somut sonuçlar verebilir:
1. Türkiye ile normalleşme sürecinin hızlanması;
2. Avrupa Birliği ile entegrasyonun derinleşmesi;
3. Azerbaycan ile müzakerelerin sürdürülmesi, hatta barış anlaşmasının imzalanması ihtimali.
Saydıklarımızın gerçekleşmesi, Rusya’nın Güney Kafkasya’daki geleneksel bölgesel politikasının fiilen başarısızlığa uğraması anlamına gelir. Moskova da tam olarak bu nedenle sürece müdahale etmeye çalışacaktır. Kaja Kallas’ın açıklaması da aslında mevcut gerçeğin Avrupa düzeyinde kabul edildiğini göstermektedir. AB, Ermenistan’daki seçimlerin kaderinin sadece bir ülkenin iç meselesi değil, bir bütün olarak bölgenin jeopolitik yönünü belirleyecek temel faktörlerden biri olduğunu anlamaktadır.
Kanaatimce, Kallas’ın pozisyonu sadece ihtiyatlı bir uyarı değil, Rusya’nın olası etki girişimlerine karşı önleyici bir siyasi mesajdır. Avrupa Birliği’nin Ermenistan’a desteği 2026 yılında daha da artacaktır.



Yorum gönder