Nesrin Sipahir Kıratlı: ANADİLİ SUSTURULAN VE YALNIZ BIRAKILAN TÜRK GENÇLİĞİ
Balkanlar’ da asırlardır etkisini sürdüren jeopolitik stratejilerin, bugün Balkanların en yoğun Türk nufusuna sahip ülkesi olan Bulgaristan’da Türk toplumu üzerinde yeniden şekillenmiş biçimde uygulandığı açıktır. Tarihte “Deli Petro” ile temeli atılan bu anlayış, zaman içinde farklı yöntemlerle güncellenmiş, ve sistematik bir nitelik kazanmıştır.
Dikkat çekici olan ise bu sürecin yalnızca dış aktörlerle sınırlı kalmaması, içimizdeki “Deli Petroların” attığı odunlarla bu ateşin daha da harlanmış olmasıdır.
Günümüzde Bulgaristan Türkleri üzerinde uygulanan yöntemler, geleneksel “böl–parçala–yönet” yaklaşımını aşarak doğrudan kimlik ve aidiyet üzerinde oluşan daha karmaşık bir nitelik kazanmıştır..
Bu tablo içinde en kaygı verici kesim ise Türk gençliğidir.
Gençlerin uzun yıllar boyunca kimlik bilinci zayıflatılmış, Türk aydını büyükleri tarafindan korku ve baskı atmosferi içinde yalnızlaştırılmıştır. Bugün gelinen noktada, gençlerin önemli bir bölümü kendiini ana dilinde ifade edemez hale gelmiştir. Bu durum yalnızca bireysel bir eksiklik değil, bilinçli ihmallerin ve yanlış politikaların sonucudur.
Maalesef, Türkiye’deki ilgili kurumların da son 10 yılda anadili ve kimliğimizin korunmasına yönelik süreçlere yeterli düzeyde ilgi ve yön veremediği görülmektedir. Siyasi beklentiler ve dinî aşırılıklar, toplumsal kimliğin önüne geçmiş, bu da Türk gençleri arasında Bulgarlaşma eğilimlerinin hızlanmasına yol açmıştır.
HÖH’ün Onursal Başkanı Ahmet Doğan’a yönelik girişimler, Türklüğümüzü çıkmaza sürükleme pahasına hayata geçirilmiş, bunun sonucunda Türk toplumunun siyasi bütünlüğü ciddi biçimde zedelenmiştir. Bugün gelinen noktada bölünmüş bir siyasal yapı ve yönsüz bırakılmış bir gençlik gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Son dönemlerde hükümet karşıtı protestolarda Türk gençlerinin yoğunluğu dikkat çekmektedir. Ancak gençlerin Bulgar yenilikçi partilerine yönelmesi, Türk aydınlarının , siyasetçilerin uzun yıllardır gençlere gerekli alanı açamadığının somut bir göstergesidir.
Türklerin yoğun olduğu iki siyasi parti de gençliğe yönelik kalıcı ve kapsayıcı bir strateji geliştirmemiş olması, sorunun bugün fark edilmesi , geç kalınmış bir durumdur.
Gençlerin geleceğine ilişkin beklentim açıktır:
Ayrımcılıktan uzak, aidiyetlerini koruyarak, kimliklerine sahip çıkarak, bilinçli bir duruş sergilemeleri , Bulgar milliyetçi gençlerin gösterdiği siyasi disiplin, Türk gençliği için de örnek olmalı, güzel vatanımız Bulgaristanı, hep birlikte sevgiyle kucaklayarak, daha müreffeh yarınlara taşımalarıdır..
Bu değerlendirmelerim, başta YTB olmak üzere Türkiye’deki yetkililerle yaptığım görüşmelere ve on yılı aşkın süredir Bulgaristan’da sahada yürüttüğüm anadili temelli fenomenolojik çalışmalarıma dayanmaktadır.
Tespitlerimin tamamının arkasındayım, gerek akademik gerekse sahadaki gözlemlerimle bu tespitleri destekliyorum.
Her türlü eleştiriye açığım. Ancak bu konuda susmamı bekleyenlere açık bir cevabım var:
Bedeli ne olursa olsun herşeyi göze alanlardanım.
Gençler, yıllardır içlerinde biriktirdikleri taşları bugün sloganlara dönüşmüş halde karşımıza firlatmaktadır.
Bugün Türk gençlerinin de BOTAŞ üzerinden attığı sloganlar bile gerçeği açıkça haykırmaktadır.
Bulgaristan, Türkiye’ye her gün 1 milyon leva ödeme yaparken,
Türk gençleri hâlâ yalnız, hâlâ sahipsiz bırakılmaktadır.
Gençliği yalnız bırakan, anadilimizi ÖNEMSİZLEŞTİREN ve Türk kimliğinin aşınmasına bilinçli biçimde zemin hazırlayan bizim “Deli Petrolar”, günü kurtaran siyasetin arkasına saklanamayacak, bu vebalin siyasi, tarihî ve ahlaki hesabını er ya da geç vermek zorunda kalacaktır.
İKİ NESİL GÖZ GÖRE GÖRE KAYBEDİLDİ, BUGÜN İSE ANADİLİNDEN KOPARILAN ÜÇÜNCÜ BİR NESLE DOĞRU YOL ALIYORUZ..
Nesrin Sipahir Kıratlı



Yorum gönder