KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Rıdvan Karluk: Türkiye İsveç ve Finlandiya’nın NATO Üyeliklerine Neden Karşı?

Rıdvan Karluk: Türkiye İsveç ve Finlandiya’nın NATO Üyeliklerine Neden Karşı?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 16 dk okuma süresi
310 3

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO’ya üyelik başvurusu yapmaya karar veren İsveç ve Finlandiya’nın üyeliklerine ‘evet’ demeyeceklerini açıklamıştır: “Her iki ülkenin de terör örgütlerine karşı açık, net bir tavrı söz konusu değil, pazartesi günü Türkiye’ye geleceklermiş. Bizi ikna etmeye mi gelecekler, kusura bakmasınlar yorulmasınlar.” Bir gazetecinin sorusu üzerine aşağıdaki cevabı vermiştir:
“Bakın her iki ülkenin de terör örgütlerine karşı açık, net bir tavrı söz konusu değil. Kaldı ki bu süreç içerisinde bu terör örgütlerine karşı kalkıp ‘Biz karşıyız’ deseler bile, ki tam aksini, teslim etmeleri gereken bazı teröristlerle ilgili teslim etmeyeceklerine dair açıklamaları var. Velev ki teslim edeceklerini dahi söyleseler biz şuna inanırız, bir delikten iki kez Müslüman sokulmaz. Daha önce biliyorsunuz Yunanistan NATO’dan çıkmıştı. O dönemin yönetimi tekrar Yunanistan’ın NATO’ya girmesini sağladı. Şimdi ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum…İsveç terör örgütlerinin zaten kuluçka merkezi, parlamentolarında teröristleri getirip orada bunları konuşturuyorlar, özel davetler çıkartıyorlar. Hatta PKK yanlısı teröristler var parlamentolarında…kusura bakmasınlar, yorulmasınlar. Her şeyden önce Türkiye’ye yaptırım uygulayanların bu süreç içerisinde bir güvenlik örgütü olan NATO’ya girmelerine biz ‘evet’ demeyiz. Çünkü NATO o zaman bir güvenlik örgütü olmaktan çıkar, teröristlerin adeta temsilcilerinin yoğunlaştığı bir yer haline gelir. Buna ‘evet’ demek mümkün değil ve bir sokulduğumuz yerden bir daha sokulamayız. Kusura bakmasınlar.”

Türkiye’nin tutumu tüm dünyanda yankı bulmuştur. İsveç şimdi Türkiye’den destek istemektedir ama İsveç Parlamentosu 2 Ekim 2008 tarihinde sözde “Ermeni soykırım” kararı almıştır.
İmzacılar arasında Yılmaz Kerimo, (Sosyal Demokrat) Esabelle Dingizian (Yeşiller) ve Nikos Papadopoulos (Sosyal Demokrat) vardır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan İsveç Başbakan’ı Andersson ile görüşmesinde; terör örgütlerine silah ve finans desteğine son verilmesi ile Türkiye’ye uygulanan ambargonun kaldırması gerektiğini açıklamıştır. Türkiye’nin, NATO’nun açık kapı politikasına desteğini hatırlatarak, ittifak güvenliği açısından dayanışmanın önemine dikkat çekmiştir. PKK İsveç’te, 1980’li yıllar sonrasında Kürt kökenli nüfusa yönelik “kitle taban oluşturma” çalışmalarına başlamıştır.
Örgütün altyapısını oluşturan 30 terörist, “Demokratik Ulusal Kürdistan Birliği” ve “İsveç-Kürt Kültür Derneği” çatısı altında toplanmış, hükümet tarafından desteklenmiştir. 1983 sonrasında PKK içerisindeki muhaliflere yönelik infazlar sebebiyle PKK terör listesine alınmıştır. İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, “İsveç ile ilgili yayılan dezenformasyon sonrasında hatırlatmak isteriz ki 1984’te Olof Palme Hükümeti PKK’yı Türkiye’den sonra terör örgütü olarak tanıyan ilk ülkedir. Avrupa Birliği bu adımı 2002’de attı. Bu görüşümüzde herhangi bir değişiklik yok” demiştir.

PKK, Başbakan Olof Palme’ye suikast düzenlemiş, Şemdin Sakık saldırının Öcalan’ın talimatıyla Hasan Hayri Güler’in gerçekleştirdiğini açıklamıştır. Olof Palme, 28 Şubat 1986’da eşi Lisbet’le gittiği sinema salonundan çıkıp evine yürürken, arkadan yaklaşan birinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetmiştir.
İsveç Başsavcısı Krister Petersson ise 10 Haziran 2020 tarihinde “Baş şüpheli Stig Engström. Öldüğü için hakkında yasal işlem başlatamıyorum, soruşturmayı kapatmaya karar verdik” demiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan İsveç ve Finlandiya’nın terör örgütlerine destek verdiklerini açıklarken haklıdır: “Bunlar, ülkemdeki terör kaynaklarını teşvik edip, bunlara ciddi manada parasal destekler de verip, bunlara silah desteği veren bu ülkeler. Kendilerine de söyledik. Onun için de kararlı bir şekilde bu politikamızı sürdüreceğiz. NATO’ya Finlandiya ve İsveç’in girmesine ‘hayır’ diyeceğimizi ilgili arkadaşlarımıza söyledik. Yolumuza bu şekilde devam edeceğiz.”
PKK, İsveç’i PKK’nın “İskandinav Eyaleti”ne bağlamış, 1993 yılında merkezi Belçika’da bulunan “Avrupa Kürt Dernekleri Konfederasyonu” nu (KON-KURD) kurmuştur. 12 ülke KON-KURD’e bağlanmış, 1994’te “İsveç Kürt Konseyi” kurulmuştur. Merkez, PKK’ya bağlı 20’den fazla derneği bünyesine alarak kültür, sanat ve diğer sosyal etkinlikler aracılığı ile PKK’ya eleman ve meşruiyet kazandırma çalışmaları yürütmektedir.
İsveç, PKK’nın yayın organlarına ev sahipliği yapmaktadır. Nevruz TV, Ronahi TV ve Aryen TV bunlardan bazıları olup, İsveç devletinden de çeşitli adlarla fonlanmaktadır. (http://kurtceradyodinle.com/) PKK yanlısı “İsveç Demokratik Kürt Toplum Merkezi” İsveç Araştırma ve Eğitim Bakanlığı’ndan fonlanmaktadır. Ülkedeki sol partilerin bir araya gelerek oluşturdukları “Yeşiller/Avrupa Özgürlük Bağlaşıklığı Grubu” ve “Avrupa Birleşik Solu/İskandinav Yeşil Solu” PKK’ya aktif destek vermektedir. Bu partiler PKK’nın terör listesinden çıkarılması için çalışmakta, Öcalan’a af için çağrı yapmaktadırlar.
İsveç, YPG/PKK’nın uzantısı olarak düzenlenen toplantılara ev sahipliği yapmaktadır. YPG/PKK’nın sözde siyasi oluşumlarından SDC, İsveç Dışişleri Bakanlığı ve Olof Palme Merkezi himayesinde 14 Mayıs’ta İsveç’in başkenti Stockholm’de “Üçüncü İstişare Forumu’nu” düzenlemiştir. Toplantıya terör örgütü YPG/PKK mensupları ile ABD ve İtalya Dışişleri Bakanlığı yetkilileri sanal olarak katılmıştır. Forum’da, Suriye’de terörist YPG/PKK tarafından işgal edilen bölgelerde ademi merkeziyet önerileri tartışılmıştır. İsveç toplantılara izin vermemesi konusunda uyarılmasına rağmen gerekli adımları atmamıştır.
Anadolu Ajansı’na göre terör örgütü, İsveç yapımı AT-4, ABD menşeli TOW ve Fransız-Alman MILAN tanksavar füzeleriyle Suriye, Kuzey Irak ve Türkiye’de Türk güvenlik unsurlarını hedef almıştır. Terör örgütünün 2017-2021 yılları arasında güvenlik güçlerine yönelik saldırılarında 40’tan fazla AT-4 ve MILAN tanksavar mühimmatı kullandığı tespit edilmiştir. 25 Mart 2022’de İsveçli PKK yanlısı milletvekili Amineh Kakabaveh, İsveç Dışişleri Bakanı’nın YPG/PKK’lı teröristlere desteğini kesintisiz sürdüğünü açıklamıştır. İsveç Parlamentosu’nda yapılan gensoru oturumundan yapılan açıklamalar, Linde’nin Stockholm’de YPG/PKK terör örgütüne mensup Nesrin Abdullah ile görüştüğünü ortaya koymuştur.

PYD’nin silahlı kanadı YPG’nin kadın kolu YPJ’nin komutanı Abdullah’ın da katıldığı açılış törenine İsveç’in birçok kentinden çok sayıda kişi davet edilmiştir. Abdullah, İsveç Savunma Bakanı Peter Hultqvist ile görüşerek Suriye’de yaralanan PYD mensuplarının tedavilerinin İsveç’te yapılması talebinde de bulunmuştur. (https://tr.sputniknews.com/20160418/suriye-pyd-ypg-ofis-isvec-1022214671.html)

27 Nisan 2022 tarihinde İsveç Parlamentosu’nda (riksdag) PKK’nın AB’nin terör örgütleri listesinden çıkarılması amacıyla bir oturum düzenlenmiştir. Riksdag, İsveç’in yasama organıdır. Parlamento 349 üyeden oluşur, nispi temsil sistemi ile 4 yıllığına seçilir. PKK yandaşlarının da katıldığı etkinlik, ANF haber ajansı tarafından yayınlanmıştır. (https://www.aa.com.tr/en/europe/finland-and-sweden-guesthouses-for-terrorists/2588041) PKK gelirini, NCDK ve “Kurdiska Rode Halvmanen” gibi kuruluşların çatısı altında sağlamaktadır.

Finlandiya’da durum İsveç gibidir. Kürt Dernekleri Birliği tarafından düzenlenen protestolarda Abdullah Öcalan’ın fotoğraflarının yer aldığı pankartların yanı sıra YPG/PKK bayrakları da taşınmıştır. ANF haber ajansının haberinde, terör sempatizanlarının Kasım 2020’de Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de Öcalan’ın özgürlüğü için protesto gösterilerini haber yapmıştır. Fırat Haber Ajansı, (Ajansa Nûçeyan a Firatê – ANF)‎, 2005 yılında yayın hayatına başlayan internet üzerinden yazılı, fotoğraflı ve görüntülü haber servisi yapan PKK’nın ajansıdır. Aralık 2015’te PKK yanlılarının Helsinki’deki Türk Konsolosluğu önünde protesto gösterileri düzenlediğini, pankartlar taşıdıklarını ve PKK’yı ve Öcalan’ı desteklemek için sloganlar attıklarını açıklamıştır.

Ankara, Fırat’ın doğusundaki kuzey Suriye’yi terörist PKK’dan ve Suriye’deki uzantısı YPG’den temizleme hedeflerini dile getirse de, Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto Ekim 2019’da Türkiye’nin kuzey Suriye’deki operasyonunu kınamıştır. Finlandiya’nın o zamanki Başbakanı Antti Rinne şunları söylemiştir: “Türkiye’nin eylemleri Suriye’de zaten karmaşık olan krizi ağırlaştırıyor. Önlemlerin Suriye’deki insani durum üzerindeki etkilerinden çok endişeliyiz.” Rinne, Ekim 2019’da yaptığı açıklamada, hükümetin Türkiye’ye yeni silah ihracat lisanslarını onaylamayacağını açıklamıştı.
İsveç ve Finlandiya NATO üyesi olmak istemektedir ama bir bedel ödemeden. Bedelin ne olduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamıştır.
Türkiye İkinci Dünya Savaşı’na katılmamıştır. Ancak ekonomik ve askeri yönden zayıf çıkarken, Sovyetlerin tehditlerine de maruz kalmıştır. Başta ABD olmak üzere Avrupa ülkelerinden yardım ve destek istemiştir. Türkiye Birleşmiş Milletlere kurucu üye olmuş, Truman Doktrini’nden, Marshall Planı’ndan yardım, Dünya Bankası’ndan kredi, ABD’den askeri yardım almıştır ama Türkiye NATO’ya kuruluş aşamasında alınmamıştır.
Üyelik için bir bedel ödemesi gerekmiştir. Türkiye, ABD’nin ardından kara askeri gücünü Kore’ye gönderme kararı alan ikinci ülkedir. Türk Hükümeti BM Genel Sekreteri’nden gelen yardım talebini değerlendirmiş, 25 Temmuz 1950’de 4500 kişilik bir Tugay gücündeki askeri birliği Kore’ye göndermeye karar vermiştir. Türk Tugayı 24 Kasım’da başlayan BM Ordusu’nun genel taarruzuna 9’ncu Kolordu’nun ihtiyatı olarak katılmıştır. Başlangıçta ilerleyen taarruz, 26 Kasım akşamından itibaren 800 bin kişilik Çin Ordusu’nun savaşa katılımıyla önce durmuş, sonra geri çekilme başlamıştır.
Bu süreçte Türk Tugayı’na kritik bir savunma görevi verilmiş, Tugay büyük kayıplar vermek pahasına savunma görevini başarı ile yapmıştır. Bu gelişmeler üzerine ABD, Türkiye’nin üyeliğine iyimser bakmaya başlamıştır. Türk askeri, Kore Savaşında, Kunuri Muharebeleri olarak anılan muharebelerde kahramanlığını bir defa daha ispat etmiştir. 1950 yılından 1953 Temmuz’una kadar Türk Değiştirme Tugayı, kendisine verilen muharebe görevlerini başarı ile yerine getirmiştir.
Türkiye’nin petrol bölgelerine yakın olmasının stratejik önemi sebeiyle ABD, Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’ya üye olmasını İngiltere ve Fransa’ya teklif etmiştir. ABD’nin teklifi itiraza yol açmıştır. Norveç, Danimarka, Hollanda, Belçika gibi küçük devletler Sovyetlerin tehdidine maruz kalan Türkiye’nin NATO’ya alınması ile Sovyetlerin bu duruma tepki göstermesinden çekinmişlerdir. Bu devletlerin itirazı Türkiye’nin NATO’ya katılmasını geciktirmiştir.
Kore Savaşı’ndan sonra Türkiye’nin NATO’ya alınması konusunda ABD’nin tavrının değişmesinde Sovyetler Birliği’ne karşı Türkiye’nin set olması ve çıkabilecek muhtemel bir savaşta Türkiye’deki üslere ihtiyaç duyulması sebebiyle, Sovyetlere sınır konumunda olan Türkiye’nin Batı’nın gözünde stratejik önemi artmış olmasından kaynaklanmıştır.
Eylül 1951’de Kanada’da NATO toplantısında üye ülkelerin Dışişleri, Savunma ve Maliye bakanları önemli kararlar almış, Türkiye ile Yunanistan’ın NATO’ya katılmalarına üye devletlerin parlamentolarının onay şartı ile karar verilmiştir. Başbakan Adnan Menderes, bir yıl sonra yapılan bir röportajda Türkiye’nin NATO’ya katılmasının Kore’ye Türk askeri gönderilmesi ile sağlandığını ifade edebilmiştir.
Savaşta toplam 14.938 Türk askeri görev almış, 712’si hayatını kaybederken, 175 kişi kaybolmuştur. Çin ve Sovyetler Birliği’ne esir düşen Türk askerinin sayısı 234’tür. Türkiye NATO üyesi olmuştur ama bedelini ödemiştir. İsveç ve Finlandiya ise bir bedel ödemeden üye olmak istemektedir.
Bu durum Türkiye tarafından kabul edilemez, veto hakkının sonuç alana kadar kullanması doğaldır. Makedonya NATO üyesi olmak isteyince Yunanistan adı sebebiyle Makedonya’nın NATO’ya katılımını 2008 yılında veto etmiştir. Yunanistan’ın istediği gibi adı “Kuzey Makedonya” olunca 10 yıl sonra Yunanistan vetoyu kaldırmıştır. Bu örneği NATO’ya hatırlatmakta yarar vardı.

İlgili Yazılar

3 Yorum

  1. erdem karadut - -

    Dünya gelişmeleri gözününe alındığında; dönem dönem stratejilerde değiştirilebilir ve değiştirilmelide… Kanımca Filistin sorunu için atılmış bir başlangıç adımı!..

  2. Sebo - -

    Bence ilişkiler kötü tutulduğunda Filistin sorunundanda uzak kalıyorduk Filistin’e yardımcı oluncaksa tek çare siyasi oyun oda ilişkileri iyiymiş gibi görünmek

  3. Dilara - -

    Cok bilgilendirici bir yazi olmus zamanimizi bosa harcamadan acik net guzel bir yazi ellerinize saglik…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir