Şimdi yükleniyor

N. CEM TABANLI: FENER RUM PATRİKHANESİ’NİN EKÜMENİKLİK İDDIASININ DAYANAKSIZLIĞI

Ortodoks dünyasında patrikhaneler eşitler arasında birinci (primus inter pares) ilkesi çerçevesinde konumlanmakta olup, bu düzen içerisinde Fener Rum Patrikhanesi’ne diğer patrikhanelerin üzerinde bir yetki atfedilmemektedir. Moskova, Kudüs, İskenderiye ve Antakya gibi diğer kadim patrikhaneler de kendi bağımsız hiyerarşilerine ve idari yapısına sahiptir. Bu bağlamda Fener Rum Patrikhanesi’nin “ekümeniklik” iddiası, söz konusu eşitlik ilkesini aşan bir üstün otorite beyanı niteliğinde değerlendirilmektedir.
Lozan Antlaşması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut anayasal düzeni çerçevesinde Fener Rum Patrikhanesi, yalnızca İstanbul’daki Rum Ortodoks cemaatinin ruhani lideri olarak tanımlanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, Patrikhane’ye uluslararası bir otorite statüsü tanımamakta; devletin laik yapısı gereği dini mercilerin siyasi veya uluslararası düzeyde yetki sahibi kurumlar haline gelmesini hukuken mümkün görmemektedir.
Bununla birlikte, 2019 yerel seçimleri sürecinde iktidar ve muhalefet partilerinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayları, Fener Rum Patrikhanesi’ni ziyaret etmiş; bu ziyaretler sosyal medya aracılığıyla kamuoyuna aktarılırken Patrik için “Ekümenik Patrik” ifadesini kullanmışlardır. Bu durum, Patrikhane’nin tarihsel ve Ortodoks kilise düzeni açısından tartışmalı olan ekümeniklik unvanının siyasal iletişim ve kamu diplomasisi bağlamında da görünür hale geldiğini göstermektedir.
Fener Rum Patrikhanesi’nin “ekümenik” sıfatını kullanması yalnızca teolojik bir iddia olmayıp aynı zamanda uluslararası ilişkiler düzeyinde politik anlamlar taşımaktadır. Bu iddia, özellikle güçlü bir Ortodoks geleneğine sahip olan Rusya tarafından açıkça reddedilmekte; dolayısıyla evrensel otorite iddiası Ortodoks dünyasında da tam bir kabul görmemektedir.
Türkiye açısından azınlıkların varlığı bir güvenlik meselesi olarak ele alınmamalı; ancak yabancı devletlerin himayesi altına girmiş azınlık grupları, tarihsel deneyim çerçevesinde potansiyel bir risk unsuru olarak değerlendirilebilmektedir.
Sonuç olarak, Fener Rum Patrikhanesi’nin ekümeniklik iddiası tarihsel veriler, Ortodoks kilise düzeni ve ulusal ya da uluslararası hukuk açısından desteklenen bir statü arz etmemektedir. Bu iddia, öncelikle gelenek içi sembolik bir nitelik taşımakta olup Fener Rum Patrikhanesi’nin etkisi esasen kendi cemaatleri nezdinde sınırlı kalmaktadır. Dolayısıyla Patrikhane’nin küresel düzeyde bağlayıcı bir dini otorite olarak kabul edilmesi mümkün görünmemektedir.
N. CEM TABANLI

Yorum gönder