Hayatımın en güzel kesitinin tam on bir yılını Erzurum’da geçirdim.
Ve İran’dafki molla rejiminin başlangıcı işte o zaman kesitine rastlar.
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğrencilerinden birisi İran’ın o zaman Erzurum Konsolosu idi…
O zamanlar Ziraat Fakültesinde ve Üniversitenin değişik Fakültelerinde epey İranlı öğrenci vardı.
Vaktiyle bir süre Bursa’da kalan (1964) Ruhullah Musavi Humeyni daha sonra Fransa’da (Ekim 1978- Şubat 1979) beslenip seslendirilmiş ve bir kurtarıcı olarak İran topraklarına indirilmişti (Şubat 1979).
Ve o tarihten beri İran’da Molla Rejimi yürürlüktedir.
İşte o tarihlerde Atatürk Üniversitesinin ve Erzurum’un bazı akıllıları gecelerinin belli bir bölümünü İran’ın Erzurum Konsolosluğunda geçirmeye başladı.
İran ve lideri Humeyni, yaptığı devrim nedeniyle yere göğe konulamıyordu.
O ahmaklara göre ehlisünnet pasif, Şii aktifti.
Daha açık bir ifadeyle ehlisünnet mensuplarını pasif yapıyordu.
Şii mezhebi ise mensuplarını aktif ve devrimci yapıyordu.
Kısacası Erzurum’da ve ülkemizin birçok yerinde müthiş bir İran, Humeyni ve Şia hayranlığı başlamıştı.
Bu hayranlığın ilk dışa vurumu, bu İran hayranı kahramanların(!) Cuma namazını terk etmesiydi.
Üniversitede ehlisünnet mensupları Cuma namazına giderken, bu kahramanlar(!) milletin gözünün içine bakarak Üniversite lokaline giderlerdi.
Çünkü Türkiye Dar’ül Harb’di
Bunların bir kısmı zamanla TV’lerimizin ekranlarını süsleyen anlı şanlı profesörler, milletvekilleri, bakanlar oldular.
Yani ta baştan beri Molla Rejimini ve bu rejimin ülkemiz insanına etkisini en başından beri bilirim.
*
Not.
Devamını inşallah bir başka zamanda yazalım Seyit Mehmet Şen