KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Mehmet BOZKUŞ: ULUSLARARASI BİLİNÇLENME KRİZ VE ÇÖZÜM

Mehmet BOZKUŞ: ULUSLARARASI BİLİNÇLENME KRİZ VE ÇÖZÜM

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 9 dk okuma süresi
55 0

Kriz ve kaos yaratanların, silah satarak kazanım elde edenlerin, çözüm ve barış masası oluşturma gayretlerinde uyguladıkları politikaların kendi planlarına göre şekillendirme ve kontrol altına alarak devam ettirme yapısı üzerine kurdukları görülmektedir.
Çözüm odaklı yaklaşımlara bakıldığında;
Silah satarak çözüm sağlamak isteyenler,
Barış Masası ve Ekonomik yatırımlar ile görülenler,
İnsani Diplomasi ve Kazan Kazan Politikası ile küresel ve bölgesel güçlerin izledikleri politikalar olarak görülmektedir.
Yakın dönemimizde ABD ve Çin çekişmeleri Trump dönemi ve Biden dönemi olarak iki farklı yapı ile dünya düzeninde şekillenmiş durumda.
Trump döneminde Rusya ile savaşmayan ve çekişmeyen politika ile yola devam edilerek Rusya’nın Çin’e yakınlaşmasının önüne geçme planı uygulanmış bu durum ise Çin ile Rusya yakınlaşmasının sınırlarının belli oranda kalmasının sağlamıştır.
Trump yönetimi, ABD reel ekonomisi üzerinden üretimi hedeflemiş ve bu durum ABD ekonomisinde üretimin ve istihdamın artmasına ABD’nin yeniden üretim merkezi konumuna gelmesini sağlayan adımlarla desteklenmiştir.
Çin’de üretim yapan ABD’li firmaların Çin’den çıkması sağlanmış ve Çin ekonomisine karşı büyük yaptırımlar uygulanmasıyla sonuçlanmıştır.
Biden yönetimi ise Trump’ın Çin politikalarında değişime gitmemiş ve daha ağır şartlarla devam ettirmiştir.
Ancak Rusya Ukrayna savaşı ile Rusya’nın Çin ile birlikte olmasının önüne geçilecek politikalar yerine önce Avrupa ekonomisini hedefe almış

savaşla beraber Rusya’nın Çin ile birlikte hareket ederek güçlenmesine neden olan politikalar izlemiştir.
Dünyanın bir çok ülkesinde seçimlerin yapılacağı 2024 yılı ABD seçimleriyle beraber dünya politikalarının nasıl bir değişkenlikle karşı karşıya kalacağını Çin ABD ilişkilerinin Asya Pasifik bölgesinde nasıl bir şekillenme sürecini ortaya çıkaracağını beklemektedir.
Zayıflayan Batı ve özellikle Trump’ın seçimleri kazanması sonrası Avrupa kendi kaderi ile baş başa kalmasıyla ayrışan ve parçalanan bir yapıya bürünecektir.
Bütün bu gelişmeler beklenirken krizler ve kaos ortamını kendi politik çıkarları çerçevesinde çözüm üreterek kontrol altına almak isteyenlerin neler yapacakları bilinmemekle beraber izledikleri politikaların değişmeyeceği görülmektedir.
Silah satanların krizlerin arttırılması ve sonrasında ülkelerin caydırıcı güç olarak silahlarıyla yer alması ve politikalarını oluşturma istemleri.
Barış masası kurmak isteyenlerin, barış masasında tarafları bir araya getirme, stratejik noktalarının ele geçirilmesi ve ekonomik yatırımlarla kontrol altına alınmak istenmesi görülmektedir.
İnsani diplomasi politikaları izleyenlerin ise mazlum milletlerin haklarının gerçek anlamda savunulması, haklarının adalet ve eşitlik ilkeleri çerçevesinde dağıtılması ve kazan kazan politikalarıyla karşılıklı kazanım bilgilendirme,bilinçlendirme ile sömürge yaklaşımlarına son vererek masada eşit şartlarda olması izlenen politikalardır .
Batı’nın kriz ve kaos ortamına silah satarak, çatışma seviyelerini yükselterek iki taraflı pazar ve kazanç elde ederek savunma sanayisinde üretim odaklı kazançlarını devamlı artırarak ekonomik kazançlar elde etmesiyle ortaya çıkan durum görülmektedir.
Çin’in silah satarak bölgeyi hem de ülkeleri kontrol altına alma yapılanmasını ekonomik destek ve yatırımlarla stratejik noktaları ve yeraltı ve yerüstü zenginliklerini çıkarma , yatırımlar ile istihdam yaratma

sonrası soft power ile yaklaşım politikaları oluşturma ve devamlılık sağlama içinde olması görülmektedir.
Türkiye ise şimdiye kadar tarihsel geçmişi olsa da bir çok noktaya ulaşmakla ilgili politikalar oluşturmadan uzak kalmıştır. Türkiye beka sorunlarının çözümünde kendi kaynaklarına kavuşmada başarı sağlaması ile güç kazanmış ve bağımsız politikalarıyla yönetme süreçlerini istikrarlı siyasi yönetimlerle devam ettirmesiyle tarihi sorumluluklarıyla beraber tekrar güç merkezi konumuna gelmiştir.
Türkiye İnsani diplomasiyi ön plana alan politikalarla geçmişten günümüze ilişkilerimizin ışığında daha çok paylaş paylaş ve kazan kazan politikalarıyla hem Batı’nın hem de Çin ve Rusya’nın politika yaklaşımlarının tersine daha çok Ülkelerin benlik kazanma ve bilinçlenme politikalarıyla kazanımlar elde etmelerini sağlayan politikalar izlemiştir.
Dünya çok kutuplu düzen değişimi içinde şekillenme süreçleri yaşarken, yeni ittifakların ve yeni uluslararası düzeni sağlayacak kurumların yeniden yapılanma ve oluşturulma süreçlerinin de devam ettiği bir dönemden geçmektedir.
Savaş teknolojilerinin hızla değiştiği büyük savaş uçak gemilerinin küçük ancak vurucu ve caydırıcı gücü yüksek SİDA ve İDA ile tehdit edildiği günümüzde teknolojik olarak bilgi transferinin dünyanın her noktasından kolayca transfer edilmesiyle ortaya çıkan yeni dönem bir çok tehdit ve caydırıcı güç unsurlarının yaptırım güçlerininde yok olmasını sağlamaya devam etmektedir.
Nükleer silahların tek caydırıcı güç olarak ön plana çıktığı günümüzde Nükleer güce sahip küresel ölçekli Rusya ve ABD’nin ve diğer ülkelerin birbirlerine karşı Nükleer silah kullanma tehditlerinin arttığı bir dönemden geçilmektedir.
Nükleer gücü 2. Dünya Savaşı bitiş noktasında kullanan ABD kayıp ettiği Kore savaşında da kullanmak istemiş ancak askeri kanadın teklifine siyasi kanat olumlu yaklaşmayarak cevap vermiştir.

Kriz ve kaos ortamlarını yaratanların aslında bütün planlarının kendilerinin güç konumunu korumak ve istediklerini elde etmek üzere bir dünya sistemi kurmak istemelerinden geçmektedir.
Salgın sonrası değişen insan yapılarının daha çok yalnızlaşmaya dönük olduğu nesil çoğalması yerine nefsinin istediği yaşama sürecini başlattığı,teknolojik esirlik ile insanların yaşama alanları içinde teknolojik hapis içinde oldukları ve kontrol edilen insan ve toplum yapısı ile bu gün dünya karşı karşıyadır.
Tüketim ve birey odaklı yaklaşım kriz ve kaoslar karşısında ırkçılık,milliyetçilik ve çatışma kültürünün insan yapısında hızla artmasına neden olmaktadır. Bu durum gelişmiş Batı’nın toplumların sosyal ağlar üzerinden kontrol etmesiyle daha tehlikeli bir boyuta ulaşmasını sağlamaktadır.
İnsanlık, barış ve huzur için sorunların çözüm merkezinde olacak ülke ve liderlere ihtiyaçların en üst seviyeye çıktığı bir dönemden geçmektedir.
Sıcak ve Soğuk savaş dönemlerinde sömürge,işgal ile kontrol altına alınan ülkeler bu gün ise teknolojik esirlik üzerinden kontrol altına alınmak istenmekte ve istediklerinin karşısında olan ülkelere karşı politik yaptırımlarla cevap verilmektedir.
Yaptırımlarla ülke ekonomilerini yok etmek isteyen anlayışın(Batı) göçle karşı karşıya kalması ve sömürdükleri ülkedeki insanların sömürge düzenine karşı darbe girişimleriyle son vermeleri kriz ve kaos ortamındaki ülkelerin kendi kader çizgilerini oluşturma süreçlerinin başlamasını sağlamıştır.
Mehmet BOZKUŞ Stratejist-Algısal Siyaset kafkassam

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir