KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Mehmet BOZKUŞ: DENGE POLİTİKASI VE BATININ PAYLAŞIM PLANLARI

Mehmet BOZKUŞ: DENGE POLİTİKASI VE BATININ PAYLAŞIM PLANLARI

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 9 dk okuma süresi
114 0

7 Ekim ile Hamas’ın haklı mücadelesi ile başlayan öncesi ve sonrası gelişmeler milliyetçilik ve ırkçılık yapılarının Batıda etkin olması yeni bir dönem başlatmıştır.
İtalya seçimleri ile başlayan Latin Amerika ülkesi Arjantin seçimleri ile devam eden ve Hollanda seçimleriyle Avrupa’da kendini gösteren ırkçılık ve aşırı radikal sağ siyasi yapıların,yönetimlere gelmesiyle dünya paylaşım sürecinde yeni dönemin siyasi söylemleri tamamen ortaya çıkmaya başlamıştır.
Teolojik savaş ortamı ile devam ettirilmek istenen süreç Hristiyan dünyası ile tarih boyunca kavga eden yahudilerin ,hristiyanlarla beraber hareket ederek İslamiyet ve Müslümanları açıktan hedeflerine aldıkları yeni süreçlerin ortaya çıkmaya başlamasıyla son şekline kavuşmuştur.
Türkiye’nin İslam dünyasının güçlü sesi olarak dünyanın her noktasında yapılanları insanlık adına izlenen politikalar çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymasına rağmen küresel ölçekli güçlü ülkelerin liderleri tarafından kayıtsız kalındığı veya İsrail’in desteklendiği görülmektedir.
Afrika’dan Kafkasya’ya ve Orta Doğu’da hegemonik yapısını kayıp etme noktasına gelen batı, sömürgeci anlayışından asla vazgeçmeyeceğini izlediği insanlık adına utanç politikalarıyla devam ettirmektedir.
Batı izlediği politikalar ile kendi çıkarları için kendi insanına dahi acımadan izlediği politikalar ile hegemonik yapıyı kayıp etmemek adına her türlü uluslararası hukuk kurallarını çiğneyerek kendine uygun olmayan hiç bir politikayı kabul etmediği görülmektedir.

Hannibal Prosedürü ile İsrail için‘’esir askerden ölü asker daha iyi ‘’ anlayışı insalık adına nasıl bir zihniyete sahip olduklarının açık ifadesidir.
İsrail’in ABD destekli mi yoksa İsrail destekli ABD mi dünyayı yönetmek istemektedir sorusu gündeme gelmektedir. Bu sorunun cevabı aslında dünyanın nasıl tehlike ile karşı karşıya olduğunun göstergesidir.
ABD dünyadaki hegemonyasını kayıp ederken bilgiyi yöneterek dünyayı tehdit ettiği süreçlerinde sonunun geldiğinin farkına varmaktadır.
Kayıp etmeye başladığı hegemonik yapısını süper güç yapısıyla dünya ülkelerini tehdit ederek yeniden kazanma politikalarıyla dünyanın her noktasında askeri gücünü sahneye çıkartarak ülkeleri tehditlerle kabul ettirme politikaları izlemektedir.
Ukrayna’da istediği sonuçlara ulaşamayan,Kafkasya’da izlediği bütün politikaların karşısında yeni ve etkin politikalar ile karşısına çıkan ülkelerin karşısında yetersiz kalan,ABD Gazze’deki gelişmeler sonucunda kendine yeni fırsat olarak görerek bölgede etkin rol almaya başlamıştır.
Dünyanın paylaşım sürecinde etkin olan ; Enerji,
Ticaret Yolları,
Deniz Hakimiyeti,
Teolojik unsurlar, olarak görüldüğünde bölgemizdeki gelişmelerin dünyanın sıcak,soğuk ve girmiş olduğumuz ılık savaş dönemi ile karar ve şekillenme merkezi olduğu görülmektedir.
ABD’nin Afganistan,Irak,Suriye,Libya,Sahel Bölgesi,Ukrayna Krizi,Gürcistan,Azerbaycan Ermenistan Savaşı,Asya Pasifik Bölgesi,Tayvan ve salgın sonrası ortaya çıkan lojistik sistem gelişmeleri , Rusya,Çin, İran ve Türkiye’yi hedefe alarak izlediği politikalar nedeniyle bugün dünyanın bir çok noktasında nefret ve kabul edilmeme süreçlerini yaşamaktadır.
Batı için bilgi ile dünyayı kontrol etme süreci bitmiştir.

Çin, izlediği yumuşak politikalar ile diplomasi ve ekonomik politikaların yarattığı olumlu etki ile yeni dünya düzeninde sömürülen ülkeler tarafından genel kabul gördüğü görülmektedir. Askeri yapılanmasını tamamladığında dünyanın yeni büyük gücü olacağı ABD tarafından bilinmektedir.
İran, Irak,Suriye,Lübnan ,Yemen ve Orta Doğu’da kendi kontrolünde yarattığı paramiliter yapılar ile bölgede etkin rol alarak kendini kabul ettirmeye başlamış ve Çin ile yaptığı enerji anlaşmasıyla Çin tarafından ekonomik olarak ve savunma olarak koruma altına alındığı görülmektedir.
ABD ile izlediği politikalar bölgede hep tartışma konusu olan İran’ın Gazze gelişmelerinde ABD tarafında kullanımına bırakılan 16 milyar doların nelerin karşılığı olduğu tartışma konusudur.
İsrail’in izlediği işgalci politikaların,İran’ı içine alan bir şekilde olduğunu görmeleri gerektiğini bilmeleri gerekmektedir.
Rusya ile Batı arasında Ukrayna krizi ile savaş şekline dönen ilişkilerin enerjiden bölgesel hakimiyete kadar bir çok alanı kapsadığı görülmelidir.
Rusya Ukrayna krizi ile AB bu gün kendisini tamamen ABD’ye teslim etmiştir.
ABD Karadeniz’e girme isteği ile bölgeyi karıştırmak ve Türkiye ile Rusya’nın karşı karşıya gelmesi yönünde eylemlerinden vazgeçmediği görülmektedir.
Bölge ülkeleri olan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri Filistin davasında izledikleri politikaların yetersiz kaldığı görülmektedir.
Mısır ve Ürdün Gazze gelişmeleri sonucunda bir çok teklifle karşılaştıkları bir savaş ortamında borçlarının silinmesinden, güvenliklerine kadar bir çok alanda teminatlar verilmesine rağmen Gazze halkının göç ettirilmesini kabul etmeyerek gelişmelerin nasıl bir sonuçlar ortaya çıkaracağının farkında olmaları sevindiricidir.
Ancak cesaret süreçlerinin nereye kadar dayanabileceğini baskılara dayanma güçleri gösterecektir.

Türkiye ile beraber bölgesel güç olduklarının farkına vardıklarında ABD ve batı karşısında kazanacaklarını bilmeleri gerekir.
Bölgede tek huzur dönemi Osmanlı kontrolünde geçen 401 yıllık süreçtir.
Türkiye bugün teolojik savaşın hedefindeki ana ülke konumundadır.
Batı destekli terör örgütleriyle yıllarca zayıflatılmak ve parçalanmak istenen Türkiye Akdeniz’den Kafkasya’ya, Asya’dan Afrika’ya ve Orta Doğu’da batının bütün planlarını bozan ve yeniden oyun kuran güçlü yapısı ile mücadelesine devam etmektedir.
Bütün bu gelişmeler beraber ABD’nin geldiği noktaya baktığımızda;
Dünya Ticaret Merkezi saldırıları sonucunda dünyada ortaya koyduğu ya bendesin ya da terör ülkesinin anlayışı ile oluşturduğu TERÖRLE SAVAŞ doktrini çökme noktasına gelmiştir.
Batı ve ABD Ukrayna krizinde Rusya’ya karşı kayıp etme noktasına gelmişlerdir.
ABD ekonomik büyüklüğünü Çin’e kaptırarak kendi eliyle ve kendi şirketleriyle kendine bir ekonomik rakip yaratmıştır.
Türkiye,Çin,Rusya ve İran’a karşı izlediği ekonomik,siyasi ve askeri savunma stratejileri çökme noktasına gelmiştir.
ABD gelinen süreç itibarıyla KÜRESEL DARBOĞAZA girmektedir.
Terörle mücadele doktrininde yer alan mücadelenin sadece İSLAM DÜNYASINI hedefe alma sürecinin sonunun gelmiştir.
Barack Obama döneminde başlayan Rusya,Çin Güney ve Orta Asya’yı baskılama planlarının karşısında güçlü yapıların oluşmaya başlaması ve gereken cevapların verildiği sürece girilmesidir.
Türkiye ve Türk Devlet teşkilatı yapılanmasıyla ABD’nin Kafkasya ve bölgesel planlarının karşısında güçlü bir şekilde yer almaya başladıklarıdır.

Türkiye, İsrail politikaları ise bölgede ABD’nin hakimiyet alanlarında çıkarılması ve yalnızlaştırılan bir İsrail’in Türkiye politikalarının bölge halkları tarafından kabul edilmesi ve eylemsel hareketliliğin Suriye’den Irak’a kadar bir çok yerde kendini göstermesidir.
Türkiye’yi Akdeniz,Orta Doğu,Afrika ve Kafkasya’da engelleme projelerinin karşısında Türkiye’nin izlediği politikalar ile cevap vermesi ve güçlenerek çıkması ile oluşan Türkiye’nin Bölgesel Güç ve Küresel Oyun Kurucu Ülke konumuna gelmesidir.
Türkiye’nin izlediği dengesizliği dengeye getirmesi, dengeyi dengesizliğe getirerek izlediği DENGE politikaları karşısında Batı ve ABD’nin istediklerini elde edememesidir.
Sonuç olarak bu durum dünya yeniden paylaşıma sürecinde Orta Doğu’dan şekillenme süreci ile karşı karşıyadır. Ancak İSLAM DÜNYASININ sahipsiz olmadığı bir dönemin farkına vardıkları yeni dönemle beraber TÜRKİYE olmadan hiç bir sürecin başarıya ulaşamayacağıdır.

Mehmet BOZKUŞ KAFKASSAM

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir