Irak’ta, ABD askerlerinin bulunduğu Ayn el-Esed hava üssüne düzenlenen İran saldırısı, İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin intikamı için verilen vaadi uygulama izlenimi vermek için tasarlanmış görünüyor. Aynı zamanda saygınlığını korumak isteyen İran, ABD ile savaşa girmekten kaçınıyor. Bu durum, saldırıya dair dört özellikte kendini gösteriyor;

1- Hedef seçmek: Ayn el-Esed Hava Üssü seçimi adeta bir taşla iki kuş vurmak gibi. Devrim Muhafızları istihbaratına bağlı Tesnim haber ajansının aktardığı gibi; bu ABD’nin Irak’taki en büyük hava üssü olup İran’a ABD’nin Irak’taki başkentini vurma fırsatı verdi. Süleymani’nin öldürülmesinden sonra Ayn el-Esed Hava Üssü’ndeki güçlerin büyük bir bölümü artan güvenlik önlemleriyle birlikte yer değiştirdi. Bu durum, ABD’nin tepkisine yol açacak, ciddi kayıp olasılığını azalttı. Zira İran meclis başkanı Ali Laricani, İran’a yönelik düşmanca bir eylem karşısında, İran güçlerinin ABD’nin Ortadoğu’daki askeri üslerini vuracağını geçen Ağustos ayında söylemişti. ABD İran ve Suriyeden elde ettiği üst düzey İstihbarat bilgisi ile Kasım Süleymaniyi öldürdüğü için bundan sonra İrandan gelecek tepkileri de önceden bilip ona göre tedbir alması normaldir.

2- Sınırlı kayıp: ABD’li yetkililer, Ayn el-Esed’e gönderilen İran füzelerinin boş bir alana düştüğünü söyledi. Bu iki durumla açıklanabilir. Ya İran füzelerini hedeflerine doğru bir şekilde ulaştırmadı ki bu, silahlanma teknolojisinin zayıflığına dair bir örnektir, ya da bu alanları olası kayıpları azaltmak için hedefledi. Çünkü ABD ile açık bir çatışmaya girmeden onları tehdit edecek bir mesaj vermesi gerekiyordu. Bu da Kasım Süleymaninin İran yetkilileri tarafından ABD’ye verilen istihbarat neticesi öldürüldüğünü açık bir şekilde ortaya koyabilir.

3- Saldırının etkisini artırmak: Saldırı, olayın boyutunu ve etkisini artırmaya çalışan aktif bir propaganda kampanyası ile başladı. İran Rejim Lideri Ali Hamaney, Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden sorumlu suçluları acımasız bir intikam beklediğini söylemişti. Devrim Muhafızları’na ait ajanslar, saldırıya dair görüntüleri ve videoları iki aşamada yayınladı. Saldırının ikinci aşaması, İran medyası dışında herhangi bir yerde yer almıyor. İran rejiminin vaat ettiği intikamı yerine getirme çabaları bağlamında, Kasım Süleymani’nin defin işlemlerinden hemen sonra ‘Şehit Operasyonu’ adı verilen füze saldırısı ile ABD’ye ait üs vuruldu. İran Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi Genel Sekreteri Muhsin Rızayi gibi İranlı yetkililer, cenaze törenini ‘intikam başladı’ diye nitelendirdi. Bu da İranda yakında başlayacak olan iç çatışmayı perdelemek ve İran kamuoyunu canlı tutmak için yapılmış bir açıklamadır.

4- Rollerin dağılımı: İran rejimi en sevdiği oyuna yönelerek Devrim Muhafızları liderlerinin açıklamaları vasıtasıyla ABD’ye sert saldırılarla bulunma vaadini verdi ve tehditlerini artırdı. Tehditlerin başında ise intikam vardı. Önceden ABD yetkililerine haber vererek gerçekleşecek olan saldırıların İran ABD yakınlaşmasına hatta anlaşmasına doğru atılan ilk adım olarak görülmesi gerekir.

İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarid, uluslararası topluma yönelik yaptığı konuşmada şunları söylediğini de bilmek gerekiyor

“İran, BM Anlaşması’nın 51’inci maddesine göre meşru müdafaa adına orantılı adımlarını atmış ve tamamlamıştır. Gerilimi tırmandırmayı ve savaşmayı istemiyoruz. Ancak kendimizi de saldırılara karşı koruyacağız.”

İran hükümet Sözcüsü de açıklamasında ülkesinin ABD ile savaş istemediğini vurguladı.Şimdi İranda iç hesaplaşma zamanıdır. Ya dini rehberin tüm alanlarda hakimiyeti gerçekleşecek ki bu çok zordur zira rehberin en büyük silahı Kasım Süleymani öldürülmüştür ya da Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani dini rehberin tüm yetkilerini kısıtlayarak İranı normalleştirme adımlarını atacaktır.
kafkassam