KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Rusya
  4. »
  5. Gülru Gezer: Moskova’daki saldırı ve olası yansımaları

Gülru Gezer: Moskova’daki saldırı ve olası yansımaları

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 14 dk okuma süresi
32 0

Moskova’nın merkezinden yaklaşık yarım saat uzaklıkta bulunan ve içerisinde aralarında Tarkan’ın da bulunduğu dünyaca tanınmış müzisyenlerin sahne aldığı 9 bin 500 kişilik bir konser salonu, expo alanı ve alışveriş merkezi bulunan Crocus City Hall 22 Mart Cuma akşamı büyük bir terör saldırısına sahne oldu.

Konu hakkında somut çıkarımlarda bulunmak için henüz çok erken, ancak mevcut bilgiler ışığında yaşanan saldırıya ve Rusya’nın atacağı adımlara ilişkin şimdiden bazı tespitlerde bulunmak mümkün.

Moskova saldırısında can kaybı sayısı artıyor… Kremlin: Saldırıya karışan 4 terörist dahil 11 kişiyi yakalandı
İlk önce mevcut duruma ve yapılan açıklamalara bakalım:

22 Mart saldırısını DAEŞ üstlendi. Eğer gerçekten DAEŞ bu saldırının arkasındaysa bu Rusya için bir ilk değil. Esasında 2016 yılından bu yana ve özellikle ABD’nin 2021 yılında Afganistan’dan çekilmesinin ardından DAEŞ Rusya’ya döndü. 2016 yılından bu yana örgüt Nijny Novgorod, Neftekamsk, Kolomna, Surgut, Moskova ve St. Petersburg’da çeşitli saldırılar ve saldırı girişimlerinde bulundu. 2022 yılında örgüt Rusya’nın Kabil Büyükelçiliği’ne bombalı saldırı düzenledi.

Bundan 10 yıl önce Rusya’yı düşman ilan eden DAEŞ, 2015 yılından bu yana Rusya’nın Suriye’de söz konusu terör örgütüyle doğrudan çatışmalara girmesinden, Rusya’nın geçmişte Afganistan’a ve Çeçenistan’a yönelik politikalarından dolayı Moskova’yı suçluyor. Dolayısıyla örgütün Moskova’da ya da Rusya’nın herhangi bir bölgesinde eylem yapması şaşırtıcı değil.

ABD Büyükelçiliği’nin 7 Mart 2024 tarihinde kendi vatandaşlarına yönelik uyarı mesajı, durup dururken değil, aynı gün DAEŞ’ın Afganistan kolu olarak bilinen DAEŞ Horasan’ın Kaluga bölgesinde bir Sinagog’a yönelik saldırı girişiminin Rus güvenlik makamları tarafından engellendiğinin duyurulmasından birkaç saat sonra yayımlandı.

Mesajda aşırılıkçıların Moskova’da bir saldırı hazırlığında olduğu, insanların konserlerden ve kalabalık yerlerden uzak durmaları ve çevrelerine karşı dikkatli olmaları gerektiği belirtildi. Mesajda “konserlerden” ifadesinin yer alması Vaşington’un saldırıdan haberdar olup olmadığı tartışmalarını beraberinde getirdi.

Ayrıca, daha Ukrayna veya Rusya makamlarından bir açıklama gelmeden, ABD’li yetkililerin terör eyleminin Ukrayna’yla bir bağlantısının olduğuna dair bir bilgi bulunmadığına işaret etmesi, bilahare saldırının DAEŞ tarafından yapıldığını açıklaması Rus makamları tarafından tepkiyle karşılandı.

Nitekim, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, “Vaşington’daki yetkililer bu trajedinin ortasında neye dayanarak herhangi birinin olaya karışmadığına dair bir sonuca varıyorlar? Eğer ABD’nin elinde bu konuda güvenilir veriler varsa, bu veriler derhal Rus tarafına teslim edilmelidir” değerlendirmesinde bulundu.

Zaharova, devamla, “Eğer böyle bir veri yoksa, Beyaz Saray’ın hiç kimseye hoşgörü göstermeye hakkı yoktur. Rus yönetiminin de belirttiği üzere, olaya karışan herkes yetkili makamlar tarafından tespit edilecektir” dedi.

ABD’nin saldırıyı DAEŞ’le bağlantılandırmasına da sert yanıt veren Zaharova “Amerikalı yetkililerin Crocus City Hall’de insanları öldüren teröristleri yasaklı terör örgütü IŞİD ile nasıl ilişkilendirdiği unutulmamalıdır. Artık bu eli kanlıların yargılanmaktan saklanmayı hangi ülkede planladıklarını biliyoruz: Ukrayna. Batılı liberal rejimlerin eliyle on yıldır Avrupa’da terörizmin yayıldığı bir merkeze dönüşen ve aşırılıkta Kosova’yı bile geride bırakan ülkenin ta kendisi” şeklinde konuşarak olayın arkasında Ukrayna ve ABD’nin olduğuna işaret etti.

ABD ise Rusya’yla olası bir saldırıya ilişkin istihbari bilgi paylaşıldığını açıklamakla yetindi.

Yakalanan saldırganların Tacikistan vatandaşı olduğu ve Ukrayna’ya kaçmak üzereyken yakalanmaları, Rusya yetkililerin okları DAEŞ’ten ziyade Ukrayna’ya çevirmelerine neden oldu.

Ukrayna terör saldırısından birkaç saat sonra olayla bir alakasının olmadığını açıkladı. Ancak şu ana kadar Dışişleri, Kremlin ve Devlet Başkanı Vladimir Putin saldırıların Ukrayna’yla bağlantısını ön plana çıkartan beyanatlarda bulundu.

Putin olaydan sonraki gün yaptığı açıklamada “Kaçmaya çalıştılar ve Ukrayna’ya doğru ilerliyorlardı. İlk bilgilere göre (teröristler için) Ukrayna tarafından devlet sınırını geçmeleri için bir pencere hazırlandı…Dikkatlice planlanmış bir terör saldırısının yanı sıra önceden hazırlanmış bir toplu insan katliamıyla karşılaştık… Bir zamanlar işgal altındaki topraklarda katliam yapan Naziler gibi, kanlı bir gözdağı eylemi olan ‘gösteri infazı’ düzenlemeyi planladılar” diyerek Ukrayna’nın saldırıdan haberdar olduğunu ve teröristleri himaye etme yönünde hareket ettiğini ima etti. Putin’in “Naziler” vurgusu da ayrıca dikkat çekiciydi.

Çarpıcı açıklamalarıyla tanınan Russia Today’ın Genel Yayın Yönetmeni Ermeni asıllı Margarita Simonyan ise açık bir şekilde Ukrayna’yı suçlayan ve hakarete hamiz ithamlarda bulunan bir açıklama yaptı.

Açıklamasının bir kısmında Simonyan, “Bu DAEŞ filan değil. Bunlar Ukraynalılar. Batılı istihbarat servisleri daha dün, göz altılardan da önce, icracıların kimlik ve adları bilinmeden bile önce bunun DAEŞ olduğuna halkı ikna etmeye giriştiler – hırsızın başındaki şapkayı tutuşturan tam da budur” ifadelerini kullandı.

Bu bilgiler ışığında Rusya’nın atabileceği adımlar ve Crocus saldırısının dünyaya yansımalarına bakacak olursak:

90’lı yıllardaki istikrarsızlığın yarattığı güvenlik sorunu, Çeçen savaşları esnasında düzenlenen terör saldırıları ve genel itibarıyla Rusya’nın bir güvenlik devleti olması nedeniyle, insanların yoğun olarak bulunduğu alışveriş merkezlerinde, kongre merkezlerinde, tren istasyonlarında ve bazı büyük restoranlarda güvenlik tedbirleri mevcut olup, söz konusu mekanlara girişte metal dedektörler ve x-ray’ler bulunmaktadır.

Ukrayna savaşıyla birlikte, Kiev’in zaman zaman Moskova’ya kadar ulaşan hava saldırıları nedeniyle söz konusu tedbirlerin daha da sıkılaştırılmış olması gerekir.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin saldırıdan birkaç gün önce, Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) genişletilmiş toplantısında yaptığı konuşmada, Ukrayna’nın Batı’nın talimatıyla terör yöntemlerine başvurduğunu belirterek, “Neo-Nazi Kiev rejiminin, yine aldığı destekle ve sıklıkla doğrudan emir üzerine, terörist yöntemlere yönelmesi doğaldır. Bunlar arasında sivillerin yaşadığı şehirlerin bombalanması, hükümet yetkililerine ve tanınmış kişilere yönelik suikast girişimleri, Rusya’daki kritik altyapı tesislerine ve çok sayıda insanın bulunduğu yerlere yönelik sabotaj ve terör saldırılarının faillerini ayartma girişimleri yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Dolayısıyla Rusya böyle bir tehdidin varlığından haberdardı. Bu nedenle, sorulması gereken en temel soru saldırganların nasıl bu kadar sorunsuz bir şekilde bu terör eylemini gerçekleştirdiğidir. Saldırıyla ciddi bir güvenlik zaafı ortaya çıkmıştır. Bunun ilgili Rus makamları tarafından ivedilikle ele alınması ve benzer saldırıların önüne geçilmesi için tedbirlerin artırılması lazım gelir

Saldırının zamanlaması manidardır. Rusya’da resmî sonuçlara göre Putin’in rekor katılımla ve rekor oyla altı yıllığına yeniden seçilmesinin hemen ertesinde Rusya’nın kalbinde böylesine büyük bir terör eyleminin gerçekleşmesi Batı’nın ve Ukrayna’nın Putin’e bir gözdağı mıdır?

Bazı Rus muhalifler ise, Crocus City Hall saldırısını 1999 yılında Moskova başta olmak üzere farklı şehirlerde vuku bulan ve belirli ölçüde Putin’in iktidara gelmesinin de önünü açan apartman bombalamalarına benzeterek, Putin’in 22 Mart saldırısı sonrasında içeride muhaliflere baskıyı artıracağını ve tekrar seferberlik ilan edeceğini iddia etmektedir.

Öte yandan, şunu da söylemek gerekir, cuma günü düzenlenen saldırı Rus toplumunu daha da birleştirecek, fakat aynı zamanda toplumda Orta Asya’dan gelenlere yönelik var olan tepkinin artmasına da neden olacaktır. Dolayısıyla saldırının toplumsal bir boyutu da bulunmaktadır.

Saldırıyı kimin yaptığından bağımsız olarak, Rusya önümüzdeki dönemde Ukrayna’ya yönelik daha saldırgan bir tutum içerisinde olacaktır. Devlet Başkanlığı seçimleri sırasında Ukrayna’nın Rusya’ya yönelik saldırılarına yanıt olarak zaten son bir haftadır Rusya saldırılanın şiddetini artırdı ve Ukrayna’nın belirli şehirlerini felce uğratacak şekilde altyapıya zarar verdi.

Bundan sonra da Rusya’nın Ukrayna’ya ve Ukrayna’nın arkasında olduğunu bildiği ve kendisine esas muhatap olarak gördüğü ABD’ye yönelik uygun gördüğü zaman ve şekilde elindeki tüm imkanları kullanarak misliyle mukabele edecektir.

Bu noktada eski Devlet Başkanı ve Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dimitri Medvedev’in geçtiğimiz günlerde Gençlik Konferansı’nda yaptığı konuşmada arkasında yer alan haritayı hatırlamakta fayda var.

Günümüzde artık ülkelerin birbirlerine savaş ilan etmeden Hibrid savaş taktikleri çerçevesinde düşmanlarına ciddi zarar verdikleri düşünüldüğünde Rusya’nın geçmişte Batı’ya yönelik uyguladığı bazı hibrid savaş taktiklerini önümüzdeki dönem de uygulaması söz konusu olabilir. ABD’de seçim sürecine girildiğini de bu vesileyle belirtmiş olalım.

Putin başta olmak üzere, Rus yetkililerin son dönemde nükleer silahları Rusya’ya yönelik varoluşsal bir tehdit olduğu takdirde kullanacaklarına ilişkin açıklamaları hatırda tutulmalı, Batılı liderlerin Rusya’yı daha da kışkırtacak beyanatlarda bulunmaktan kaçınmaları önümüzdeki süreçte fevkalade önemlidir.

Rusya’nın DAEŞ’e yönelik operasyonlar da düzenlemesi ihtimaller dahilinde. Bu çerçevede, sadece Afganistan’da değil, İdlib’de de Rusya DAEŞ’ı hedef alabilir. İdlib’de bir operasyon ihtimalinin Türkiye üzerinde yaratacağı etkilerin iyi değerlendirilmesi ve operasyonunun kapsamına göre olası bir mülteci akınına hazırlıklı olunması zaruridir.

DAEŞ’in önce İran’ın Kirman şehrinde sonra da Moskova’da üstlendiği ağır kayıplara neden olan saldırılar sonrasında ABD’nin DAEŞ’i yeniden öncelikli bir tehdit olarak görerek hareket etmesi mümkündür.
Saldırının ABD’nin Irak ve Suriye’den çekilmesinin gündemde olduğu, Türkiye’nin bu yaz terörü bitireceğini açıkladığı bir dönemde düzenlenmesi manidar.

Suriye’de DAEŞ’e karşı PYD/YPG’yle işbirliği yapan ABD’nin atacağı olası adımların ve bunun ülkemize yönelik etkilerinin yakından takip edilerek ilgili makamlarımızın terörle mücadele konusunda izledikleri stratejiyi yeni gelişmeler tahtında değerlendirecekleri muhakkak.

DAEŞ’in bu saldırıda bir araç olarak kullanılmış olabileceği düşünüldüğünde, arkasındaki güç veya güçlerin ortaya çıkartılması önemli.

Saldırıya ilişkin en somut sonuç ise Moskova terör saldırısının amacından ve kimler tarafından yapıldığından bağımsız olarak dünyanın çok kritik bir döneme girdiğidir.

https://www.indyturk.com/node/710361/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/moskovadaki-sald%C4%B1r%C4%B1-ve-olas%C4%B1-yans%C4%B1malar%C4%B1

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir