KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Azerbaycan
  4. »
  5. Elçibey’in “Birleşmiş Azerbaycan” ideolojisi

Elçibey’in “Birleşmiş Azerbaycan” ideolojisi

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 20 dk okuma süresi
636 0

Aynur İmran
Azerbaycan’ın bütünlüğü bir ideolojidir, mefkûredir.
Tebriz benim toprağımdır, Erdebil, Gezvin benim toprağımdır.
Azerbaycanın Güneyinin bağımsızlığı benim idealimdir.
E.Elçibey. (B.Hеyderli, 1996)
​İdeoloji – dil, bilim, çok anlamlı uygulamalar, beşeri söylemler için karakterik olan bir terimdir. İdeoloji söz kökü olarak (idea-fr.) ilkin fikir, kavram, tez, ilke, yeni bir yanaşma ve belirgin özellikleri taşıyan düşünce olarak da ele alınabilir. İdeolojini siyasi ve sosyokültürel fenomen olarak belli sosyal grupların veya bütün bir toplumun ilgi alanlarının sözcüsü olarak da karakterize edebiliriz. Aynı zamanda ideoloji, “adil” ve “adaletsiz” olan, “makul” ve “mantıksız” olan düşüncelerin temel alındığı bir değer sistemi olarak kendini konumlandırır. Biraz daha dar çerçeveden tanımlarsak, ideoloji grup konsolidasyonu olarak, içeriğinde vatanseverlik ve ilgili değerleri barındıran ulusal konuların toplamıdır. (Sulakşin, 2013) İdeoloji, bireye belirli bir değer sistemi empoze ederek sosyalleşme süreçlerinde aktif rol alır. Birçok bilim adamı ideolojini siyasi fonksiyonlarla birleştirmeye çalışmışlar (V.Melnik, K. Haciyev, C.Tompson vb.). Şüphe yok ki, ideolojiler kendiliğinden belli siyasi meselelerin çözülmesine odaklıdır. Ama ne olursa olsun bunun yanı sıra ideolojilerin rolü bununla sınırlandırılamaz. İdeolojiler, değerlerini kaybetmiş, asilime olmuş toplumlarda en çok toparlama rolünü üstlenir.

​”Birleşmiş Azerbaycan” ideolojisi tam da böyle bir dönemde Azerbaycan’da ortaya çıktı. SSCB dağılma sürecindeydi. 2 yıl arayla (1918-1920) 200 yıllık bir işgal sonrası Azerbaycan çok ağır durumdaydı. Ülkede kendini Rusya’dan ayrı görmeyen, tamamen asimile olunmuş büyük bir tabaka vardı. Rusların uyguladığı bilinçli bir politikayla rahata alışmış, mücadeleyi sevmeyen, milli kimliği ve devlet tarihi unutturulmuş bu kesim, Azerbaycan’ın bir bölümünün Ermenistan’a verilmesi tehlikesi karşısında ‘soğuk su’ etkisiyle ayağa kalktı. Ama ne yazık ki, hala ideoloji ve milli mücadele için büyük bir amaç bağlamında beyinlerde ciddi boşluk vardı. Azerbaycan’ın milli mücadele lideri, ikinci Cumhurbaşkanı Ebülfez Elçibey, en doğru zamanlamayla Azerbaycan’ın bölünmüş kuzey ve güneyini kapsayan “İrredantist” ideolojini öne sürdü. İtalyanca bir kelime olan İrredantizm; dil, din, soy veya kültür birlikteliği olduğu halde herhangi bir devletin sınırları dışında kalan topluluğun yaşadığı bölge ile birlikte bahsi geçen devletin birleşmesi fikridir (Kızıl, 2018). Büyük Turan da İrredantik bir ideoloji olduğundan, Elçibey BirleşmişAzerbaycan düşüncesini hem de Turan kuruluşunun başlangıcı olarak gösteriyordu.

BirleşmişAzerbaycan

​Rusya XVIII. Yüzyıl’da şimdiki Azerbaycan topraklarına defalarca işgal amaçlı müdahaleler yapmıştı. O zamanlar bu topraklar parçalanmış biçimde hanlıklar (illere göre) tarafından yönetiliyordu. Fakat Rusya, bu işgal planında ya başarılı olamamış, ya da işgal ettikleri toprakları elinde tutamamıştı. O dönem İran bir Türk sülalesi Kaçarlar tarafından yönetiliyordu, Kaçarlar da defalarca Azerbaycan toprakları için Rusya’nın çeşitli müdahalelerine karşı çıkmıştı (Y. Karadeniz, 2013). Bölgede adeta bir güç savaşı vardı. Nihayet, 1803 yılında 10 yıllık Rusya-İran savaşı başladı. Savaş 1813 yılında Gülistan Antlaşması’yla bitti. Azerbaycan iki devlet arasında bölüşüldü. Nahcivan ve İrevan Hanlıkları hariç, Azerbaycan’ın Kuzeyindeki tüm topraklar Rusya yönetimine geçti. Bu, Azerbaycan topraklarının bölünmesinin başlangıcı oldu. Azerbaycan’ın kuzeyinin Rusya egemenliğine geçmesini kabullenemeyen Kaçarlar 1826 yılında yeniden savaş başlattılar. Kaçarlar kaybettiği topraklarını geri alamazken, bir de Nahcivan ve İrevan da Rusya’nın eline geçti. Bu savaş 1828 Türkmençay Antlaşması ile sona erdi. Azerbaycan bu iki antlaşma ile parçalanmış oldu. Azerbaycan’ın bir kısmını işgal etmek Rusya için hiç de kolay olmamıştı. Napolyon’u sadece 3 yıl savaşarak yenen Rusya, Azerbaycan’ın bir kısmını alabilmek için ise tam 13 yıl savaş vermişti. Kaçarların Ordusu kadar yerli halkın da çabası Rusya’ya kan kaybettirmişti. Bu durumu sindiremeyen Rusya bölgedeki Türkleri katletmeye başladı. Türk kimliğini yok etme çabasına girişen Ruslar, halkı “Tatar” ismi ile anmaya başladı. Ruslar tarafından yakından takip edilen Türk aydınlar büyük baskı gördü.

​Uygulanan asimilasyon politikaları 1918 yılına kadar sürdü. Aynı yıl Rus İmparatorluğu’nun bölgede zayıflamasıyla Azerbaycan’ın ilk Cumhuriyeti de ilan edilmiş oldu. Ama zengin petrol yataklarına sahip Azerbaycan’dan Ruslar kolay kolay vazgeçmek istemiyordu. Müdahaleler devam ediyordu. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 1920 yılında Bolşevik müdahalesi ile devrilmesinden sonra Sovyet Rusya’sı da aynı politikaya devam etti. İran’da Kaçarların devrilmesi ve yönetimi Fars-Faşist-milliyetçileri olan Pehleviler’in ele geçirmesi ile aynı zulüm Güney Azerbaycan için de başladı. Dil farklılığı ve milli kimliğin unutturulması gibi çabalar ağır sonuçlar veriyordu. “Türk” kelimesini telaffuz edenin dili kesiliyor, asılıyor, Azerbaycan’ın egemenliğini arzu edenler sürgüne gönderiliyor, yok ediliyordu.

E.Elçibey: “Azerbaycan’ı bölen dış güçler başka bir halkı
veya etnik kimliği değil, bu bölgede çoğunluk olan Türkleri bölmeyi,
onların yaşadığı toprakların bölünmesini amaçlıyordu.
Rus emperyalizminin ve sonradan onun varisi Sovyet emperyalizminin
de ana amacı topraklarına el koyduğu Türkleri asimile ederek,
Milli bilincini ve tarihini yok ederek topraklarındaki egemenliklerini sürdürmekti.”
(Elçibey, 1998).

Elçibey (Ebulfez Aliyev)

​Dr. Öğr. Üyesi, tarihçi, doğu bilimci Ebulfez Elçibey, Azerbaycan’ın bağımsızlığı için en erken mücadeleye başlayan aydınlardandı. Azerbaycan’ın SSCB den ayrılması için daha 1970’li yıllarda gizli gruplar oluşturmaya başlamıştı. Türk milliyetçiliği ve Sovyetlere karşı propaganda yaptığı gerekçesiyle 1976-1978 senelerinde tutuklanmıştı. 1988-1989 seneleri arasında Azerbaycan halkına bağımsızlık mücadelesi yolunda öncülük etmiş, aktif siyasi hayatına tam da bu dönemde Azerbaycan Halk Cephesi Partisi’nin (AHCP) başına geçerek başlamıştır.1990 yılında SSCB dağıldıktan sonra da milli mücadele harekâtına öncülük etmiş, 1992 yılında cumhurbaşkanı seçilmiştir. (D. Frantz, 2000)

​BirleşmişAzerbaycan’la ilgili fikirler 1988-1989 senelerinde Azerbaycan’da bağımsızlık mücadelesinin başladığı yıllarda ilk olarak Elçibey tarafından seslendirilmeye başladı. Elçibey o dönemde halkın Karabağ topraklarının işgaline yönelik tepkisini görmüş ve bunun özgürlük mücadelesinin başlangıcı olabileceğini fark etmişti. BirleşmişAzerbaycan İdeolojisi; yeniden kendine dönmeye başlayan, milli kimliğini keşfeden, tarihini araştıran insanlara ışık tutacaktı. Hatta bu ideoloji Rus esaretinden çıkmış Kuzey Azerbaycan için değil, İran işgalinde zülüm gören Güney Azerbaycan’a da pusula olacaktı. Öyle de oldu… Elçibey’in Güney Azerbaycan’la ilgili konuşmaları, Tebriz’den Urmuye’ye milli mücadele savaşını tetikledi. Güney Türkleri İran yönetiminden; ana dilde eğitim, parlamentoda temsilcilik, milli kimliklerinin tanınması gibi birçok konuda talepler öne sürdüler. Bu yeni bir dönemin başlangıcıydı.

BirleşmişAzerbaycan ideolojisi

​Bir milletin ideolojisini, milli çıkarlarını doğru belirlemek için onun coğrafi konumunu, tarihini, potansiyelini iyi değerlendirmek, düşmanlarını ve çıkarlarının çakıştığı gücü bilmek önemlidir. Elçibey “Fars Şovenizmi ”makalesinde şöyle yazıyordu: “Azerbaycan’ın tarihte üç büyük düşmanı olmuştur. Bunlar; Parsa(İran), Arap hilafeti ve Rusya’dır.”

​Elçibey konuşmalarında sürekli olarak, Tahran yönetiminin Azerbaycan’a dost olamayacağını, esarette tuttuğu Azerbaycan topraklarını ve 30 milyon ahalini kaybetme korkusuyla 90’larda Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanımamakta ısrar ettiğini, sonra Karabağ sorunu sürecinde Ermenistan’a yardım ettiğini vurguluyordu. Elçibey şöyle diyordu: “Tüm bunların ardında tarihi düşmanlık yatıyor. İran, Azerbaycan’ın bağımsızlığını bir tehdit olarak algılıyor. Bizim Tahran yönetimiyle normal ilişkiler kurabilmemizin şartı Azerbaycan’ın güneyinin özgürlüğünden geçer. 30 milyonluk Güney Azerbaycan özgürlük talep ettiği halde İran halen o bölgeyi esarette tutuyorsa normal ilişkiler söz konusu ola bilir mi?” (R.Ağayev, 1996).

​BirleşmişAzerbaycan İdeolojisinin Azerbaycan’ın milli çıkarlarının ana hattı olduğunu savunan Elçibey, Karabağ kadar Güney Azerbaycan’ın da özgürlüğünün önemli olduğunu her fırsatta söylüyordu. Hatta Karabağ’ın işgalden kurtulmasının bile Güney Azerbaycan’ın bağımsızlığından geçtiğinden emindi. Elçibey bu konudaki fikirlerini ise “Çağdaş dünyada tüm devletler milli çıkarlarını öne sürer ve kendi ülkelerinin milli çıkarlarına uygun hareket eder. Azerbaycan neden bunu yapmamalıdır? ” cümleleriyle dile getiriyordu. (N.Bayramova, 1996)

Birleşmiş Azerbaycan hukuken hakkımızdır

​Elçibey Azerbaycan’ın birleşmesinin uluslararası hukuka uygun olmasını da çok önemsiyordu. XX. Yüzyıl’da Rus emperyalizminin böldüğü, ayırdığı halkın yalnızca biz olmadığımıza vurgu yaparak, Romanya’dan koparılan Moldova’yı, Bir devletten parçalanarak kurulan 2 Vietnam, 2 Yemen, 2 Kore, 2 Almanya devletinin tarihte yaşadıklarını örnek gösteriyordu. Birleşmiş Azerbaycan için bölünmüş halkların çoğunun Sovyet emperyalizminin dağılmasından faydalanarak birleşmesi “bir umuttur, bir örnektir” diyordu.

İnsanların kendi kaderlerini tayin hakkı, uluslararası hukukun temel ilkelerinden biridir; bu, her bir insanın bağımsız bir şekilde devletin varoluş biçimine karar verme, siyasi statüsünü özgürce belirleme, ekonomik ve kültürel gelişimini gerçekleştirme hakkı anlamına gelir. Bu ilke, diğer ilkelerle birlikte, “eşit haklar ilkesine saygı gösterme ve halkların kendi kaderini belirleme temelinde milletler arasında dostça ilişkiler geliştirmeyi” amaçlayan BM Şartında ilan edilmiştir. Aynı hedef, Birleşmiş Milletler Tüzüğünde devletler arasındaki ekonomik ve sosyal işbirliğinin geliştirilmesi ile bağlantılı olarak belirlenmiştir. ( BM deklarasyonu, 1970)

Elçibey: “BM kararlarına göre her hangi bir halk bağımsızlığı için kaba-küvete bile baş vurursa bu onun hakkıdır. Uluslararası yasalar o halkı koruyor. Çünkü bağımsız olmak, özgür olmak her kesin hakkıdır. Azerbaycan Türkleri de özgür olmak, demokratik bir toplumda yaşamak, istediği politik düzeyi seçmek, kendi parlamentosunda temsil edilmek ister. Bu bizim hakkımızdır”. (E. Börüsoy, 1996)

İran’ın iç politikasını değerlendiren Elçibey bu günü 20 yıl önceden görmüş gibi İran’ın zor duruma düşeceğini röportajlarında söylüyordu. “İran dağılacak ve Azerbaycan birleşecek. Biz buna hazır olmalıyız. Benim Vatanım 40 milyon vatandaşı olan Birleşmiş Azerbaycandır. Azerbaycan birleşeceği gün Karabağ’a da sahip çıkacak. Bunu Tebrizdeki, Gazvindeki kardeşim de benim kadar istiyor. Biz Karabağ’ı işgalden kurtaracağız, bu benim, Bakü’nün, Tebriz’in, Birleşmiş Azerbaycan’ın çağrısıdır. Azerbaycan Bayrağı Tebrizde asılacak. Bayrağımızı Tebrize asacak kişi benim kan kardeşim olacak, ben ona minnet duygusuyla sarılacağım. Ama o bayrağı Tebrize ben asarsam bu benim için tarif edilemez mutluluk, büyük bir Şeref olacak. (R.Ağayev, 1996)

BirleşmişAzerbaycan için atılan siyasi adımlar

“Kültürel haklarımız kadar siyasi haklarımız da önemli.
Azerbacanın güneyi özgürlüğü ve bağımsızılığı
için mücadele etmelidir ve edecek de. Eminim ki, İrandakı
Türkler kendi hakklarını alacaklar.
Fark etmez bu mücadele kaç yıl çekecek”. E.Elçibey

​Birleşmiş Azerbaycan ideolojisini insanların benimsemesi, ondan sonra da sürdürmesi için Elçibey konunun Azerbaycan Halk Cephesinin 1 ve II programlarına da dahil etti. Bu konuda ilk girişim 1989 Aralığının başlarında AHC Nahcivan Şubesi’nin Güney Azerbaycan’la iktisadi, kültürel ve her tür insani ilişkilerin kurulması talebi ile Aras nehri kıyısında gösteriler yapmasıdır. 12 Aralık’ta Güney Azerbaycan Ulusal Demokratik Harekatı’nın (1945-1946) yıldönümü olması nedeniyle Aras’ın her iki kıyısında gösteriler düzenlendi. 1991 yılında yapılan AHC Kurultayında Güney Azerbaycan sorununa değinilerek, Azerbaycan’ın birliğinin geleceğin temel konusu olduğu belirtildi. Elçibey daha sonra ülkedeki siyasi parti başkanları ile görüşerek Güney Azerbaycan’ın özgürlüğü ve BirleşmişAzerbaycan konusunun parti tüzüklerinde yer almasının önemine ikna etmeye çalıştı.

​İdeoloji propaganda Elçibey cumhurbaşkanı seçilince resmi şekil aldı. Elçibey resmi İran’ın ülkesine davetine aşağıdaki şartlarla karşılık vermişti. Ziyarete Tebriz’den başlanacak, sonra Tahran’a gidilecek; İran’da Azerbaycan davası ile ilgili tutuklanan bütün mahkumlar serbest bırakılacak, İran’la iyi ilişkilerin bu soruna takılmaması için Güney Azerbaycan’da milli kültürün geliştirilmesine ve bu dilde eğitim yapılmasına, gazete ve dergi çıkarılmasına izin verilecek. Azerbaycan’da 31 Aralık resmen Dünyadaki Azerbaycanlıların Milli Birlik günü olarak ilan edildi, Güney Azerbaycan’la Kuzeyin kavuşma günü olarak kutlanmaya başladı. Bu arada Azerbaycan, “Güney Azerbaycan” Türklerine her türlü vatandaşlık haklarından yaralanma olanağı sağlayacağını açıkladı. Devlet Başkanı Elçibey, 2 Şubat 1993’de yaptığı bir konuşmada kendisi için güney-kuzey ayırımının olmadığını ifade ederek, Güney Azerbaycanlılara devlet kurumlarında görev alma hakkının sağlanacağını belirtti. (N.Ceferov, 2007). Azerbaycan’daki petrol çıkarlarını Elçibey’in temin etmediği Batı, ülkesinden Rus silahlı kuvvetlerini çıkardığı için Rusya, Güney Azerbaycan’a hak talep ettiği için İran farklı şekillerde müdahale ederek AHC hükumetinin devrilmesine yardımcı oldu. Elçibey cumhurbaşkanlığından gittikten sonra bile Güneyle ilgili faaliyetini durdurmadı. Kurucusu olduğu BirleşmişAzerbaycan Birliğinde aynı azimle çalışmaya devam etti. Onun sayesinde Güney Azerbaycan’da özgürlük harekâtı yeni nefes buldu. Günümüzde İran içinde ve dışında Güney Azerbaycan Türklerinin hakları için savaşan insanları sayı arttı, ülke dışında siyasi partiler kuruldu, İran Parlamentosunda Türk fraksiyonu oluştu. İran sınırları içinde Türk milletiyle hesaplaşmak zorunda olduğunu anladı.

Ömrünün son yıllarında Türkiye’ni ziyaret eden Elçibey yine de büyük Turan hayalinden bahis ederken Güney Azerbaycan’ı da içine alacak büyük bir güç olmaktan söz etti. Bazen Türk Meclisi’nin Türk dünyası adına trajik gelişmeleri görmezden gelmesini kabul edemiyorum. Doğu Türkistan’da soydaşlarımıza ağır bir zulüm var. Camilerden ibadette iken zorla adam alıyorlar. Hiç kimse çıkıp da bu Çin ne yapıyor demiyor. İnsan hakları evrenseldir. Bunlara Türkiye’nin dur demesi gerekiyor. Büyük bir Türk dünyası kuralım. Birlik olalım. Türkiye ve Azerbaycan birleşelim 110 milyonluk bir güç olalım. (Hürriyet, 2000)

«Ey, Azerbaycan halkı!
Sen tarihin tekerlerinin arkasınca yürüdüğün
için bölünmüş haldesin.
Ama sen mutlaka birleşeceksin!
Birleşince tarihin önünde yürüyeceksin! ».
(Elçibey, “Milletime Sesleniş” )

İçindekiler:

B.Hеyderli röportajı (6 şubat 1996) «Yеni Müsavat»

Sulakşin, 2013 https://sulakshin.ru/chto-takoe-ideologiya/

Waltz, Kenneth. Theory of International Politics. N.Y: McGraw Hill, 1979;

Ömür Kızım, 2018 https://www.millidevletgazetesi.net/turkculuk-irredantizm-cavadbeyli/

Yılmaz Karadeniz, 2013, Kaçarlar Döneminde İran (1795-1925)

E.Elçibey, (1998) “Bütöv Azerbaycan Yolunda”

Douglaz Frantz, (2000) https://www.nytimes.com/2000/08/23/world/abulfaz-elchibey-who-led-free-azerbaijan-dies-at-62.html

Eli Hesenov, (1991-1996) Azerbaycanın Xarici Siyaseti: Avropa Dövletleri ve ABŞ s. 35 vd.

Aryeh Wasserman, “A Year of Rule by the Popular Front of Azerbaijan”, ed.Yaacov Roi, Muslim Eurasia Conflicting Legacies, Frank Cass, London 1995, p.144.

(R.Ağayev röportajı, Keleki, 1996, “Muhalefet”gazetesi)

N.Bayramova röportajı, (3 nisan 1996) «525-ci qazеt»

BM deklerasyonu, (24 ekim 1970) https://www.un.org/ru/documents/decl_conv/declarations/intlaw_principles.shtml

Enver Börüsoy röportaji (16-17-18-21 mayıs, 1996) Avrasiya gazetesi

N.Ceferov (2007) AHC iktidarının dış politikası

Hürriyet (2000) http://www.hurriyet.com.tr/gundem/iyi-ki-demirel-gitti-39146512

Aynur İmran
Makale Eskişehir Azerbaycanlılar Derneği yayını olan “Üç Çizgi” dergisi 10.sayısında yayınlanmıştır. (s: 18-21, 2019)

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir