KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. UBP ve CTP neden FETÖ’nün hedefinde?

UBP ve CTP neden FETÖ’nün hedefinde?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 4 dk okuma süresi
348 0

Gladyo-B olarak kabul edilen Fethullahçı Terör Örgütü, derin güçlerin emir ve istekleri doğrultusunda Ada’daki çalışmalarını medya, siyaset, ekonomi üçgeninde sürdürmektedir! Kıbrıs Türk siyasetinin en eski ve köklü partileri olan Ulusal Birlik Partisi(1975) ve Cumhuriyetçi Türk Partisi(1970) FETÖ tarafından kontrol edilemeyeceği anlaşılınca tasfiye edilmesi için düğmeye basılmıştır!

FETÖ/Gladyo-B’nin gerçekleştirdikleri algı operasyonları ve toplum mühendisliği sayesinde hem UBP’lilere hem de CTP’lilere ’’aynı gemide oldukları unutturularak’’ partililerin adeta birbirlerine düşman haline gelmesi yönünde çalışmalar yapılmaktadır!

Türkiye’de 2000’lerin başında Demirel’in DYP’si, Özal’ın ANAP’ı ve Ecevit’in DSP’si nasıl siyaset sahnesinden tasfiye olmuş ise FETÖ ve uzantıları da son 8 senedir yapay bir ortam yaratmak suretiyle düzenledikleri algı operasyonları ve toplum mühendisliği sayesinde UBP ve CTP’yi tasfiye etmeye çalışmaktadırlar! FETÖ, UBP ve CTP’yi tasfiye etmek isterken yerine neyi getirmeyi hedeflemektedir? Esas soru budur!

Öncelikle şunu belirtmek gerek ki dış güçlerin Annan Planı döneminde kendisini en ağır şekilde hissettirdiği dönemde dahi UBP gerek 2003 seçimlerinde % 32,9 ve gerekse 2005 seçimlerinde de % 31,7 oranında oy almayı başarmıştı!

UBP ve CTP bugüne kadar yüzlerce kez irili ufaklı genel kurul gerçekleştirmişlerdir. FETÖ/Gladyo-B işin içine girdikten sonra her iki partide de ilk kez bu denli bölünme, parçalanma, gruplaşma ve hizipleşmeler söz konusu olmuştur!

Gerek UBP içerisinde Eroğlu–Küçük kavgası, mahkemeleşmeye varan kurultay süreçleri, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bazı kesimlerin sandığa gitmemesi ve bir diğer kesimin de Eroğlu yerine Akıncı’ya el altından destek vermesi!

Gerekse CTP içerisinde de tarihinde ilk kez liste dağıtılarak milletvekillerinin birbirlerini kesmeleri, belediye başkanları – bıyıklılar – AB’ci/Birleşik Güçler gibi guruplaşmalar, Talat – Nami – Siber güç savaşı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir kesimin Siber’i desteklemek yerine Akıncı’yı desteklemesi de yine bu ender nadide örümcek ağının toplumsal mühendisliğinin neticelerinden biri olduğu şeklinde değerlendirilmektedir!

Şimdi birileri çıkıp bu yazdıklarımı komplo teorisi olarak nitelendirebilir. 12 Eylül 1980’de de gerek sağ, gerekse sol’daki bazı kesimler Türk derin devletine hizmet ettiklerine inandırılmış idi! Türk derin devletine hizmet ettiklerine inanan bazılarının aslında bilmeden CİA’ye hizmet ettikleri darbeden sonra ortaya çıkmış idi!

Toplum mühendisleri bilim ve teknolojiden yararlanarak insanların duygu ve tepkilerini kontrol altına alarak yönlendirebilmektedir. FETÖ ve uzantılarının ülkemizde yapmakta oldukları algı operasyonları ve toplum mühendisliği çalışmalarına karşı daha dikkatli olmamız gerekiyor!
Unutulmasın ki, ’’gemiyi delenlere karşı seyirci kalınıp engel olunmazsa sonunda hep beraber batarız!’’

Gökhan Güler

Kaynak: Milliyet Gazetesi

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir