KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Irak’ta Türkmen federe Devleti mümkün mü?

Irak’ta Türkmen federe Devleti mümkün mü?

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 15 dk okuma süresi
359 1

Irak’ta Türkmen federe Devleti mümkün mü?
ömür
18.08.2004’te Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nden Edward N. Luttwak New York Times’ta yayımlanan makalesinde, “Bazıları bölgenin iki büyük gücü olan Türkiye ve İran’ın kendi nüfuzlarını genişletmek için anarşik bir Irak’ı tercih ettiğini söylese de, bu pek doğru görünmüyor. Sözde müttefikimiz Türkiye açısından bakarsak, şu anda Kürtleri bölmeye ve Türkmenleri kendi liderliği altında birleştirmeye çalıştığını görüyoruz” değerlendirmesinde bulunmuştu. Aslında haksızda sayılmazdı. Çünkü Türkiye’den Irak Türkmenlerine eğitim yardımlaşması için gidenler olmuştu. Alparslan Türkeş’in kurduğu 500 kişilik özel kuvvetin çoğunluğunu gönüllü emekli askerler ve askeri eğitim almış ülkücü savaşçılar oluşturduğu ve Azeri – Ermeni savaşının gidişatını büyük oranda etkileyen Rüzgâr Birliği’nden bazı isimler, Amerika’nın 2003 yılında Irak’ı işgali üzerine Kerkük’e gitmiş, burada Türkmenlerin savunmasını örgütlemişti.

Irak’ta Türkmen olmak, ölümlerden ölüm beğenmekle aynı şey. Hani eskiden masallarda kötüleri cezalandırmak için söylenen bir tehdit cümlesi vardı, “kırk katır mı kırk satır mı?” diye. İşte Irak’ta Türkmenlere dayatılan da kırk satırdan da kırk katırdan da daha beter. Irak Türkmenlerinin büyük bir çoğunluğu Şii mezhebinden. Bu nedenle Sünni Arapların ve Kürtlerin dolaysız tehdidine muhatap oluyorlar. IŞİD nezdinde Şii olmak infaz için yeterli sebep sayılabiliyor. Türkmenlerin durumu bu. Şii Türkmenleri IŞİD ve diğer Sünni örgüt mensupları, Sünni Türkmenleri de Şii örgütler katlediyor. Eleştirilebilinir ama Türkiye, Türkmenleri, diğer etnik unsurların hedef tahtasına oturtacak politikalardan uzak durmayı tercih ediyor. Bu tercihin avantajı elbette değerlendirilmiştir ancak şimdiye kadar dezavantajının daha işlevsel olduğu görülüyor. Türkiye; Türkmenleri Kürtlerle aynı potada eriten bir Irak politikasından yana.

Irak Türkmenlerinin tek yumruk olduğunu söylemek mümkün değil. Bana kalırsa Türkiye’deki üst derin akıl, Türkmenleri üç grupta konuşlandırdı. Birinci gruptaki Türkmenler Peşmergeye ekli. Üst derin akıl istiyor ki Kürtler lokomotif Türkmenler vagon olsun. Türkmenleri Peşmergelerin insiyatifine, Barzani yönetiminin merhametine terk ediş dramının mimarı Türk Dışişleri. Yani nüfus oranına göre adam yerine konulma durumu yaşanıyor. Birde İran istihbaratının mezhepsel yakınlık nedeniyle Şii Türkmenler arasındaki etkisi, muhtemelen Türkiye’yi böylesine bir karar almaya itmiş olabilir. İşin aslı da bu biraz. Türkmenleri; mezhep ayrışması zayıf düşürüyor.

Türkmenler arasındaki ayrılıklar, Irak’ta Türkmen nüfusun yoğun olduğu bölgelerin IŞİD ya da Peşmerge kontrolüne kolayca geçmesinde etkili oluyor. Haziran 2014’te Tikrit bölgesinde IŞİD’e karşı güvenlik önlemi alan Peşmerge birliklerini denetleyen Peşmerge basın sözcüsü Albay Halgurd Hikmet’in, Peşmerge’nin sadece Kürtleri korumak için değil Türkmenler başta olmak üzere, bölgede yaşayan tüm etnik grupları korumak için kurulduğunu söylemesinin arka planında, Türkiye’nin bu politikasının izleri var. Bkz .Ömür Çelikdönmez/timeturk.com/18.06.2014/ Irak’ta Türkmen olmak!

18 Mayıs 2015 Irak’ın Selahattin iline bağlı Tuzhurmatu ilçesi önemli bir konferansa ev sahipliği yaptı. Türkmen ve Kürt partileri barış içinde yaşamak sloganı altında toplandı. Konferansa, Irak Türkmen Cephesi Selahattin İl Başkanı Heytem Haşim Muhtaroğlu, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) siyasi daire üyesi Saman Germiyani, Irak Türkmen Meclisi Başkan Yardımcısı Nihat Kuşcu, Tuzhurmatu Kaymakamı Şellal Abdül ile çok sayıda kişi katıldı. Irak Türkmen Cephesi, birlik ve beraberlik içinde yaşam çağrısında bulundu. Şimdilerde Türkmenler ve Kerkük’teki Araplar, bazı haklarının verilmesi halinde, bağımsızlık referandumuna destek vererek, Kürdistan Bölgesi sınırlarında yaşamak istediklerini ifade ediyor. Kerküklü Kürtlerle Türkmenler, Baas rejimi tarafından el konulan arazilerini Bağdat’tan geri almak için birlikte. 1990 yılında Baas rejimi döneminde 700 bin dönümden fazla arazi, Kerküklü Kürt ve Türkmenlerden alınmıştı. Araziler rejim tarafından Kerkük’e yerleştirilen Araplara dağıtılmıştı.

Türkmenlerin bir diğer grubu da merkezi Irak hükümetiyle hareket ediyor ve Haşd El Şabi (Heşdi Şabi)’ya katıldı. Kerkük ve Musul’u merkezi Irak hükümetinin egemenliğinde tutmak için Kerkük’te konuşlandırılan IŞİD’e karşı savaşan gönüllü halk güçleri Heşdi Şabi olarak adlandırılıyor. Rezzak Haydari’nin komutanı olduğu milisler orduya mensup. Heşdi Şabi’ye katılan Türkmenlerin bir kısmı ise Irak-Şam İslam Devleti’nin uzun süre kuşatma altında tuttuğu Irak’ın Selahaddin vilayetine bağlı Amerli (Emirli) kasabasından. Mesut Barzani Şii Türkmen milislerden oluşan Heşdi Şabi grubunun Kerkük’teki varlığından rahatsızlığını gizlememiş; “Kürdistan bölgesi talep ederse Heşdi Şabi Kerkük’e gelebilir ve bize destek verebilir. Ancak ne Kürdistan bölgesi Heşdi Şabi’den gelmesini istedi ne de onların böyle bir talebi oldu.” demişti.

Bununla da yetinmeyen Barzani’nin Şii milis grubu Heşdi eş Şabi’ye katılan Êzîdî Kürdler‘e de tepki göstererek, “Kürdistan’da Peşmerge’den başka bir güç bulunamaz” demişti. Bkz. Ömür Çelikdönmez/nokta32.com/03 Mart 2015 Salı/Musul meselesinde Türkiye-İran işbirliği! Öncesinde Kürtlerin Kerkük’ü Kuzeydeki kendi denetim bölgelerine ekleme isteğine karşı binlerce Şii milisin aynı mezhepten olan Türkmenleri ve Arapları korumak amacıyla bölgeye gitmesi, Türkmenlerle Kürtler arasında uzun süredir devam eden gerginliğin, bir mezhep gerginliği biçimine dönüşmesine neden olmuştu.

Türkiye ne Suriye Türkmenlerine sahip çıkabildi ne Irak Türkmenlerine? İngiltere olmasaydı Kıbrıs Türklerine sahip çıkabilir miydi bilemiyorum. Suriye Türkmenlerini Baas rejimi bitirdi, Türkiye’nin sözde gönderdiği yardım tırları paralel yapının ihbarı ile açığa çıktı, velhasıl Türkiye’nin eline yüzüne bulaştı. Geride kalan Bayır Bucak Türkmenlerinin köylerini de eğer doğru ise Rus uçaklarının bombaladığını Başbakan Davutoğlu söyledi. Irak Türkmenleri Şii Bağdat yönetimi ile Sünni Kuzey Irak Kürtlerinin merhametine terk edildi. Irak Türkmenleri sürekli şehit veriyor, liderleri öldürülüyor.

Şii oldukları gerekçesiyle IŞİD (DAİŞ) militanları Türkmen camilerine intihar saldırıları düzenliyor. Kürtlerin de Türkmenlerle anlaşamadıkları ortada. Amerika’nın borusunun öttüğü, Türk askerine çuval geçirildiği günlerde Türkmenlere yapılan suikastlar Kürtlere fatura ediliyordu. Şimdi de değişen bir şey yok. Bkz. Ömür Çelikdönmez/nokta32.com/ 09 Ekim 2015 Cuma/Kerkük’te Türkmen istihbaratçıyı kim öldürdü?

Aynı şekilde Türkmenlerin bir kısmını Peşmerge saflarında ve Irak merkezi hükümetinin ordusunda istihdam eden üst derin akıl, bir kısmının da IŞİD’e katılmasını engelleyemedi. Bu yönelişin arka planında Kerkük ve havalisinin Kürdistan yönetimince sınırlarına dâhil edilme düşüncesi ve Peşmerge ile Şiilere karşı olan Sünni Türkmenlerin olduğu söylenebilir. Çünkü Irak’ın kuzeyindeki en hassas bölge kuşkusuz Kerkük. Kürtler, Araplar ve Türkmenlerin bir arada yaşadığı Kerkük, Saddam Hüseyin döneminde tam bir “Araplaştırma politikasına” sahne oldu. On binlerce Kürt ve Türkmen bölgeden sürüldü. Kürtler, Kerkük’ü özerk Kürt bölgesinin “kalbi” olarak görüyor. Nüfusunun çoğunluğunu Arapların oluşturduğu Nineveh (Ninova-Musul) vilayeti, tansiyonun en yüksek olduğu bölgelerin başında geliyor. Iraklı Kürt, Türkmen ve Arapların yaşadığı Kerkük, ülkenin en zengin petrol yataklarına sahip bulunuyor. Kürtlerin Kerkük’ü, kuzeydeki bölgesel Kürt yönetimine dahil etme planlarına, Türkmenler ve Sünni Araplar karşı çıkıyor.

Şimdi gelelim can alıcı soruya? Irak’ta Türkmen federe Devleti mümkün mü? Bağımsız bir Türkmeneli kurulabilir mi? Bu fikrin olabilirlik derecesi nedir? Beşeri ve fiziki coğrafya buna imkân verir mi? Türkmenler, Irak’ta üçüncü, Kürdistan bölgesinde ikinci ana unsur. Irak’ta etkin her etnik ve siyasi yapılanmanın içerisinde yer aldıkları bir gerçek. Bu açıdan bakıldığında bölünmüş bir görüntüleri mevcut. Merkezi Irak Hükümetinin Türkmenleri dışlayan bir politik söylemi ve icraatı, Türkmenleri rahatsız ediyor. Ayrıca Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin bağımsızlık arayışları söz konusu.

Kürt bölgesinin bağımsızlık ilanıyla Türkmenlerin yoğun oldukları bölgeleri, sınırlarına dâhil edebileceği endişesini taşıyorlar. Son Hükümet krizinde Irak Türkmen Cephesi Erbil sorumlularından ve Irak Kürt Bölgesi Milletvekilli Aydın Maruf, Türkmenlerin haklarının hiçe sayıldığını savunarak, “Türkmenler tarih boyunca siyasi kararlara dahil edilmedi. Önemli görevlere getirilmedi. Türkmenlerin siyasi sosyal kültürel hakları tanınmadı verilmedi, artık demokrasi istiyoruz” dedi. Kürdistan Bölgesi’ndeki siyasi partiler, Irak’ta başta Kürtler ile Türkmenlerin devre dışı bırakılmak istendiğini gündeme taşımıştı.

Türkmenler bugün farklı oluşumlar ve güçler içinde yer alsalar da Türkmeneli Devletinin kurulması söz konusu olduğunda bir araya gelebilecek beceriye sahipler mi bilinmiyor. En iyisi bunu zaman gösterir demek. Ancak silahlı güçleri var ve IŞİD karşısında canlarını dişlerine takarak savaşıyorlar. Bir kaç hafta önce DAİŞ’in kontrolündeki Türkmen Beşir Köyüne en büyük ve kapsamlı operasyon başlatıldığında, bölgedeki Haşid El Şabi ve Türkmen güçleri Beşir Köyünün önemli bir kısmını ele geçirdi. Beşir operasyonlarına ilişkin Irak Türkmen Cephesinin bu vesileyle yayımladığı bildiri Bağdat Hükümetine ikaz ve ihtar içeriyordu. Bildiride hükümet eleştirildi ve Beşir operasyonlarında Türkmen güçlerinin başarısı dile getirildi. Mesajın yerine ulaşıp ulaşmadığını zaman gösterecek. Türkmenlerin en büyük silahlı güçlerinden birisi de Tuzhurmatu’da konuşlu. 16’ncı Tugay.

Irak Türkmen Cephesi; Federe Türkmeneli Devleti kuracaklarına dair sinyalleri verdi. Irak Türkmen Cephesi Başkanı: “Kerkük’ü Federal Bölge İlan Ederiz” açıklamasında bulundu. 31 Ağustos 1913’te Batı Trakya’da Garbî Trakya Hükûmet-i Muvakkatesi / Batı Trakya Geçici Hükûmeti kurulmuştu. Balkan Savaşları sonrasında Batı Trakya’da Türkler ve Pomaklar başta olmak üzere çoğunluğu Müslüman ahali tarafından kurulan 3 ay yaşamış bir devletti. Bu hükûmet Osmanlı Devleti tarafından tanınmamıştı.

17-18 Ocak 1919 tarihleri arasında gerçekleştirilen Büyük Kars Kongresi’nin sonucunda kurulan ve 12 Nisan’da İngilizlerin Kars’ı işgal etmeleriyle son bulan geçici hükûmet Elviye-i Selâse’nin tamamını kapsamakta birlikte Kars hükümet merkezi, Batum, Ahıska, Ahılkelek, Artvin, Ardahan, Acara, Posof, Çıldır, Göle, Oltu,Karakurt, Sarıkamış, Karapınar, Kağızman, Kulp, Iğdır, Serdarabat, Aralık, Nuraşen, Nahçıvan, Culfa ve Ordubad gibi yerleri kapsayan Cenub-ı Garbi Kafkas Hükümet-i Muvakkate-i Milliyesi / Cenub-ı Garbi Kafkas Hükümet-i Cumhuriyesi’nden söz edilebilir. Kuzey Kıbrıs Türk Federe Devletini de unutmayalım. Demek istediğim yakın tarihimizde bu ve benzeri örnekler mevcut. Ancak bu ilan bazı şartlara bağlı. Eğer, bağımsız Kürt devleti kurulursa ve merkezi hükümet Türkmenleri yok saymayı sürdürürse Kerkük federal bölge ilan edilecek! Sizce olabilir mi? Bir düşünün derim!
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com

İlgili Yazılar

1 Yorum

  1. Adil Gürcan Adalı - -

    Elbette Türkmenler de bir özerk bölge ilan edebilir ve bir feeder devlet ilan edebilirler. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu devleti ilk olarak tanıması şarttır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir