Asya’da ki Türk hakimiyeti Ortadoğu’ya doğru kayıp Türkler Ortadoğu da hakim olduktan sonra, 800 yıldır devlet kurmamış devlet yönetmemiş Arap topluluklarının bir kısmına İngiltere birinci dünya savaşı sonrası kontrolü altında devlet bahşetti bir kısmı da ikinci dünya savaşı sonrası kontrollü devletlerine kavuştular.
Filistin ve Filistinlilerin durumu ise farklı Arapça konuşan büyük çoğunluğu Arap olmayan Türkmen Kürt ve Finikeli kökenden gelen topluluğun ise hiç devleti olmadı içinde terörü mücadele yöntemi olarak benimseyen bolca örgütleri oldu.
Bu örgütlerin de bir kısmının kökeninde aslında İngiliz Alman Fransız istihbaratlarının birbiriyle mücadele ederken kurdurdukları yapılar var.
Esas meselemiz bundan sonra başlıyor.
İsrail’e karşı mücadele veren bu örgütlerin mücadele gerekçeleri yeryüzünün en haklı mücadelesidir.
Lakin kökenleri ve istihbarat örgütlerinin etkisine açık olmaları kendi halkları içinde bizim içinde büyük risk oluşturuyor yaptıkları eylemlerin haklı gerekçeleri olsada sonuçları itibari ile sadece İsrail, ABD, İngilizlerin işine yarayacak sonuçlar doğuruyor ve bu sonuçların Ortadoğu’da ortaya çıkardığı büyük risklerden en çok etkilenen kesinlikle
Türkiye oluyor.
Çünkü Türkiye de ki islamcı guruplar bu tarihsel süreci hiç bilmedikleri gibi bu örgütlerle ilgili de kayıtsız şartsız bir iyi niyetle destek veriyorlar bu desteğin verilmesi de normal, normal olmayan şey ise bu örgütlerin manüplasyona açık stratejilerini de sanki çok normal ve tek seçenekmiş gibi Türk milletine ve devletine dayatıyorlar.
İktidarın en büyük zaafı da son yıllarda bu islamcı örgüt mensupları ile devlet kadrolarını, bağımsız olması gereken medya ve akademik kadroları doldurmuş olmasından kaynaklanıyor.
Kısaca bu kadrolar da manüplasyona açık örgütlerin manüplasyon açık mücadele stratejilerini Türk devletine tek seçenek olarak dayatıyorlar.
Akıldan bilgiden, uzun vadeli devlet stratejisinden uzak bu politikalar dolayısıyla da milletimiz ve devletimiz için en büyük riski oluşuyor.
Türk devlet aklının ayırt etmesi gereken en önemli şey destek verirken bu örgütlerin stratejisini tek yöntem olarak görüp kabullenmek yerine onları da doğru strateji konusunda eğitip geliştirmektir, islamcı guruplar üzerinden girilen ilişkiler de bu örgütlere sempati ile bakan şahsiyetleri istihbarat faaliyetlerinde kullanmaktan vaz geçmeli bu tür elamanların taraflı yaklaşımlarının manüplasyonuna açık hale gelmiş devlet siyaseti bundan derhal kurtarılmalıdır.
Çünkü olan sadece Hamas İslami cihat v.b. örgütlerin etkisi değildir, bizim için esas riskli olan bu örgütlere sızmış batılı istihbarat örgütlerinin manüplasyonudur.
Yalçın Hatunoğlu
