Geçen haftalarda Suriye’nin kuzeyinde bulunan sözde güvenlik güçleri bölgeye Türk ve Arap mülkiyet hakkı sahiplerinin geri gelmesini
engelleyecekleri açıklamasında bulunmuşlardır. Açıklama uluslararası hukuk açısından tamamen suç oluşturmakta ve sonuçları bakımından insan hakları mahkemesinde yargılanmalarını sağlayacak bir süreç dogurmaktadır. Mülkiyet hakkı gerek Tüm ulus devletlerin yerel hukukunda gerek uluslararası hukukta koruma altına alınmış ve ek protokoller ile düzenlenmiştir. İkinci dünya savaşında hitler düzeninin el koydugu yahudi diasporası toprakları için günümüzde bile Almanya’ya çok büyük ve sıkıntılı tazminat davaları açılmış ve süreçleri devam etmektedir. Bölgede sözde güvenlik diye adlandırılan terörist grupların Koruyuculuğunu yapan ABD eğerki bu kanunsuzluğa cevaz verir/vermekte devam eder ise bu davaların esas muhattabı olacaktır. Bugun bölgede ulusal çıkarlar için görev yapan ABD’li personele bile dava açılması ihtimali vardır. Bu açılacak davalar bireysel olarak açılacak milyarlarca dolarlık tazminat davalarınıda emekliliklerinde bireysel olarak karşılamak zorunda kalacaklardır. Kamusal yarar savunması ise bu grupların sonradan bölgeyen gelmiş olmaları, Suriye devleti toprakları olması, bu grupların ne Suriye nede Rusya ile baglantılı olmamaları sebebiyle hüküm dışı kalacaktır. hakim devlet olan Suriye’nin bu grupların faaliyetlerini gelecekte açılacak tazminat davaları sebebiyle onaylamadıgı ve onaylamayacagı açıktır. Bu sebeple hukuk ve kanun tanımaz bu grupların ve kişilerin gelecekte; gerek devletlere gerek bölgede görev yapan ABD personelinin başına söylemleri ve eylemleri ile bela olmaması için bölgeden temizlenmelidir. ABD bu terörist gruplar üzerinden bölgede etkinlik kurma faliyetinin faturasını ağır ödeyecektir.

Kafkassam