Türkiye güçlü bir strateji eşliğinde Suriye ve Irak sınır bölgesinde güvenliği artırarak ivedili bir şekilde terörle mücadele konusunda sınır ötesi operasyonuna yönelmelidir. Hem Suriye’de hem de Irak’taki terör oluşumlarına yönelik kuvvetli bir askeri strateji eşliğinde sürece odaklandığımızda bu konunun ne kadar hassas olduğunu göreceğiz.
ABD Türkiye’nin Suriye’de güç sahibi olmasını istemezken aynı zamanda ABD ve batılı ülkelerin ortak bir şekilde Türkiye’nin Irak’ta terör örgütlerine karşı başarı sağlanmasından rahatsız durumdadır. Hem ABD’ye hem de Batılı Ülkelere rağmen ivedili bir şekilde terörle mücadele politikaları gereği hızlı bir şekilde harekete geçerek, kuvvetli bir operasyonla terör örgütlerinin direnci kırılmalı ve etkisiz hale getirilmelidir.
Aynı zamanda terörle mücadele devam ederken konuyu terörizmle mücadele evresinde ele alarak, uluslararası ilişkiler penceresinden önem teşkil eden tüm kurum ve kuruluşlar harekete geçirilmelidir. Özellikle Birleşmiş Milletler ve NATO’da Türkiye ABD’nin müttefiki mi? Stratejik ortağı mı? Terörle mücadele evresinde işbirliği içinde mi? PKK, KCK, YPG, PYD, FETÖ vb. terör örgütlerine karşı verdiği mücadelede bakış açısı stratejik ortak veya müttefik olarak nedir sorusu yeniden sorulmalı ve suale göre terörle mücadele evresinde kararlılığın dozu artırmalıdır.
Terörle mücadele konusunda en öncelikli adımlar, askeri stratejiyle birlikte yürütülen operasyonlar ele alınarak, Türkiye’de siyasi bir bütünlük içerisinde tek vücut olarak karşı durmak gerekiyor. Bu konuda söz konusu siyasi rekabet değil; devletin, milletin, vatanın ve Türk Silahlı Kuvvetlerin bütünlüğü ve başarısıdır. Buna riayet etmeyen bir parti mutlaka TBMM nezdinde mercek altına alınmalıdır.
Bu konuda TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü uyarınca faaliyet gösteren ihtisas komisyonudur. Türkiye’de devlet istihbarat hizmetlerini denetlemek ve güvenlikle ilgili konularda inceleme yapmak amacıyla kapsamlı bir rapor çalışması tertip ederek TBMM başkanı tarafından kapalı oturumla meclis harekete geçirilmelidir.
Askeri olarak başlayan ve siyasi bütünlük içerisinde seyir alan sürece Milli İstihbarat Teşkilatı’nın terörün yönetim kadrosuna yönelik operasyonları yurt içi ve yurtdışı olarak artırılmalıdır.
Ayrıca Jandarma Genel Komutanlığı tarafından sınır güvenliği kuvvetli bir şekilde sağlanırken Emniyet Genel Müdürlüğü olarak şehir güvenliği ve ülke içinde olası bir eylemin önüne geçilmesi konularında tüm tedbirler temin edilmelidir. Terörle mücadele konusunda iç güvenlik stratejilerine yönelik kuvvetli adımlar da atılmalıdır.
Örneğin iç piyasada halka sunulan gıda, sağlık vb. ürünlerde (Şok, BİM, A101, Migros vb. market zincirlerinin orantısız zam yapmalarının devlet eliyle durdurulması sağlanmalıdır. Terörle mücadelede herkes elini taşın altına koyacak şekilde bir bütünlük stratejisine sahip olmalıdır.
Türkiye’nin terörle mücadele evresinde ortaya koyduğu çalışmalar evresinde dövizin özellikle de doların orantısız yükselişi önlenmelidir. Bu orantısız yükseliş evresinde piyasada orantısız zam yapan her kim varsa devletin yaptırım gücü ile ıslah edilmelidir. Çünkü terör örgütlerine karşı Türkiye’nin verdiği mücadele evresinde milletin desteği çok önemlidir. Milletin desteğini kesecek unsurlar acil bir şekilde önlenmelidir.
Bu alanda milletin karşılaştığı iç pazarda zam oranında orantısız artışta terörle mücadele konusunda sarf edilen operasyonun bir parçası olarak ele alınmalıdır. Statüko peşinde koşan fırsatçıların en az terörle mücadelede sarf edilen gayretler kadar önlenmesi, önem teşkil eden bir durumdur.
İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanlığı Kapsamlı bir saha çalışması eşliğinde, konuyu analiz ederek strateji haline getirmelidir.
Tüm bunların yanı sıra İletişim Başkanlığı, medya ve sosyal medya da kara propaganda unsurlarını önlerken; Batılı Ülkelere karşı, Türkiye’nin terörle mücadele konusunda kararlı duruşunu göstermelidir. Özellikle yurt dışında tüm diplomatik misyon temsilcileri, ortak bir strateji içerisinde adım atarak terörle mücadele konusunda Türkiye’nin gücünü diplomasi alanında ortaya koymalıdır.
Türkiye terörle mücadele konusunda tek vücut halinde Irak ve Suriye sınır hattında ve sınır ötesinde güçlü bir operasyon stratejiyle yol alırken sınır ötesinde terörden arındırılmış bölge politikasını güçlendirmelidir. Bu konuda, “ABD’nin tavır ve tutumunun hiçbir önemi yoktur.” teziyle hareket edilmelidir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti bağımsız ve hürdür.
Türkiye terörle mücadelede konusunda bölge ülkeleri ile görüşüp bu konuda güçlü bir diplomasi ile yol almalıdır.
Bunun için konu Milli Güvenlik Kurulu nezdinde ele alınmalıdır. Bu bağlamda; Cumhurbaşkanlığı Dış Politika ve Güvenlik Kurulu, İletişim Başkanlığı, Millî İstihbarat Teşkilâtı, Millî Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Kara, Hava, Sahil Güvenlik komutanlıkları, İçişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanlığı vb. kurum ve kuruluşların analiz ve değerlendirme raporları ile güçlü bir stratejinin zemini ivedili bir şekilde harekete geçirilmelidir.
Terörle mücadele, teröristle mücadele ve terörizmle mücadeleye birlik ve bütünlük içerisinde tüm sivil toplum kuruluşları, ortak bir platform ekseninde yer alarak; ülkemizi, vatanımızı ve milletimizi topyekûn destekleyen adımlarla sahada buluşmalıdır.
Eğer bugün bu derece önemli bir adımla terörle mücadele ve terörizmle mücadele konusunda ivedilikle bir adım atmazsak, Suriye ve Irak’taki terör örgütlerini besleyenlerin, önce İran’ın ardından Türkiye’nin parçalanması konusunda harekete geçecekleri gerçeğini asla unutmamalıyız. Nitekim stratejik bir adımla sürece topyekûn “Dur!” deme vaktidir.
