KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. SERDAR BOZDOĞAN: COĞRAFİ DEPREMLER ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE SİYASİ DEPREMLERE DÖNÜŞMEMESİ İÇİN DOĞRU ADRES TÜRKİYE’DİR

SERDAR BOZDOĞAN: COĞRAFİ DEPREMLER ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE SİYASİ DEPREMLERE DÖNÜŞMEMESİ İÇİN DOĞRU ADRES TÜRKİYE’DİR

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 10 dk okuma süresi
99 0

23 Ocak 2024 tarihinde, Çin ve Kırgızistan sınırında meydana gelen depremde Çin, Kırgızistan, Kazakistan ve Tacikistan şiddetli sarsıntı hissederek 7 şiddetinde bir depreme tanık oldular. Bölgede daha önce de küçük ölçekli depremler meydana geldiği bilinen bir gerçektir.

Deprem şiddetinin yüksek olmasına rağmen can kaybı olduğuna dair bir açıklama bulunmazken daha çok sınır merkezinde olduğu için şehre uzak noktada hissedilmektedir.

Bu bölgelerde köy evleri tek katlı ve hafif olduğu için zarar oldukça az olmaktadır. Bu da insanlık için sevindirici bir durumdur. Coğrafi depremden zararı az ve can kaybı olmaksızın çıkan Asya coğrafyasının siyasi, uluslararası ve teo-politik depremlerden de can kaybı olmadan en az hasarla çıkması en büyük temennimiz olacaktır.

Depremin hissedildiği bölgede Çin, Rusya, Pakistan ve İran’ın ABD’nin öncülüğünde bölgede yeni kurulacak olan Beluçistan devletine karşı çıkıldığı, İran ve Rusya’nın bu konuda Türkiye ziyareti olacağı, Çin’le istikşafi görüşmelerin yürütüldüğü dile getirilen konular arasında olup, uluslararası ilişkiler uzmanları tarafından bu konular ele alınıyor.

Tüm bu gelişmeler eşliğinde tarih, Selçuklu ve Osmanlı mirasçısı kadim bir devlet olan Türkiye öncülüğünde yeniden tekerrür ediyor.

Bu minvalde Türkiye’nin jeo-stratejik konumu, yeniden dünya siyasetinde ön plana çıkıyor. Çin, İran, Afganistan, Pakistan, Rusya, ABD ve İngiltere ABD’nin bölgede hedeflediği Beluçistan’a karşı Türkiye’nin nasıl bir strateji izleyeceğini merakla takip ediyor.

Çünkü bölgede Türkiye’nin onayı olmadan hiçbir taş oynayamayacağı gerçeğini uluslararası güçler açık bir şekilde idrak ediyor.

ABD’nin, 15 Temmuz sonrası dost gibi görünüp hedef aldığı ülkemizde, dünden bu güne baktığımızda ABD’nin CIA eşliğinde Ortadoğu’da ortaya koyacağı yeni stratejilerin, Türkiye’ye karşı olmayacağı hakikatini idrak edenler, yumuşak diplomasi yöntemiyle İsrail Devletinde Netanyahu Savaş hükumetinin düşürülmesi, Filistin Devletinin kurulması ve BM’nin bu konuda kararlı adımlarla yol alacağı Washington koridorlarında fısıltıdan çığlığa doğru yüksele dursun; örtülü olarak yürütülen politikada ABD, Türkiye’den Asya’da hedeflediği Beluçistan’a ılımlı yaklaşması talep edilse de Türkiye, Afganistan ve Irak’a ABD’nin getirmeyi vaat ettiği demokrasi ve adil devlet sistemi yalanının hakikatini ortaya koyacaktır.

Peki ABD, Türkiye’den İran, Afganistan, Pakistan, Çin ve Rusya’ ya karşı kurmak istediği Beluçistan’a sıcak bakmasını talep ederse durum ne olur?

Rusya ve Çin Türkiye’den bölgede ABD hedef politikası olan Beluçistan’a karşı durmasını talep ederse, Türkiye’nin tavrı ne olmalı? Afganistan, İran ve Pakistan’ının ABD’nin kurmaya çalıştığı Beluçistan devletine karşı tavır ve tutumunun neler olacağı, Türkiye’nin diplomasi ve milli güvenlik stratejileriyle şekil alacaktır.

Kısacası; ABD Türkiye’nin Ortadoğu ve Arap dünyası ile meşgul olup Orta Asya, Asya ve yeni adıyla Avrasya’dan uzak durmasını hedefliyor olsa da Türkiye’nin, Selçuklu ve Osmanlı mirasçısı kadim bir devlet olduğu gerçeğini iliklerine kadar işlemesi, ABD’nin NATO gücüne rağmen Ortadoğu, Balkanlar’da ve Asya’da hareket kabiliyetinin azaldığını görmekten çok rahatsız durumdadır.

ABD başta olmak üzere tüm dünya devletleri Türkiye’nin yeni yüzyılda daha etkin ve daha güçlü bir şekilde dünya siyaseti merkezinde yer alacağı gerçeğini kabulleniyor ve kabullenmek zorundadır. Zira sesiz çığlıkların bilgi yumağıyla selene bürünüp, büyük bir gürültüyle harekete geçtiğini gören ABD; Türkiye’nin hak bilen, nizam ve adaletin temsiliyet ekseninde merkez olduğu sonucuna varacaktır.

Türkiye, NATO’nun en güçlü askeri ve stratejik ortaklarından birisidir.

Türkiye, Birleşmiş Milletlerin üyesi olup yeni dünya düzeninde daha adil bir dünya için, Birleşmiş Milletler’in revizyonuna öncülük edecek olan ve Birleşmiş Milletler’in yeni merkezini “Dünya’da hak ve adalet için, daha adil bir dünya gerek” teziyle Kudüs’e inşa edecek olan tek güç merkezidir.

Bu minvalde seyir alan uluslararası ilişkiler denklemi, ABD’nin yeni dünya düzeninde “dünya jandarması” olmadığı hakikatini ortaya koyacaktır.

ABD’nin desteğiyle şımarık bir çocuk gibi tabir ile tutum sergileyerek ıslah olmayan İsrail’in ıslahı ve Filistin halkının devlet olarak iskânı tezahür edecektir. Tüm bu gelişmeler eşliğinde Türkiye; Irak, Suriye ve sınır ötesinde terörle mücadelede kararlı adımlarla ilerlerken aynı zamanda süreci uluslararası arenada terörizmle mücadele olarak ele alacaktır.

Sözün özüne gelince Beluçistan’a Türkiye’den geçit olmayacaktır. Bununda ötesinde ABD’nin hedeflediği Türkiye’nin sınır bölgesinde estetik ameliyatlarına müsaade edilmeyecektir. Irak ve Afganistan’a yeniden adalet, nizam ve kamu yönetimi adil bir şekilde seyir alacaktır. Pakistan bölgede gücünü artırırken; Pakistan ve Afganistan arasında sulha varılarak, sömürülen Afrika özgür bırakılacaktır. Türk Devletleri Teşkilatı bölgede etkin ve güçlü politikalarla hareket kabiliyetini artıracaktır.

Türkiye’nin, Milli Güvenlik Kurulu stratejilerinde; sınır güvenliği, düzensiz göç, bilinmeyen yollarla gelenler ve nasıl geldikleri, terörle mücadele, teröristle mücadele ve terörizmle mücadelede kararlı adım, toplumsal bütünlük ve demografik yapımızın korunması, ırkçı eylemlere ve marjinal grupların provakatif adımlarının önlenmesi, TBMM’ de terör propagandasına fırsat verilmemesi, yeni dünya düzeninin “Türkiye Yüzyılı” olması için stratejik adımlar hassasiyetle ele alınmalıdır.

Yeni dünya düzeninde ABD, İngiltere, İsrail, Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Danimarka, Belçika, İsveç vb. batılı ülkelerin yanı sıra Rusya, Çin, Hindistan ve Suudi Arabistan özellikle Türkiye ile iyi stratejik ilişkiler içinde olmak zorundadır. Buna mukabil olarak ABD ve avenesi, Irak ve Suriye hattında terör örgütlerine desteği kesmelidir. ABD’li paralı askerlere ev sahipliği yapan güvenlik ve danışmanlık şirketleri ıslah edilmelidir.

ABD, 140 yıllık savaş üzerinden dünya ticaretine ve ekonomiye sekteye vurmaktan vazgeçip daha medeni ve adil bir devlet sistemine dönüşmelidir.
İran, ABD’nin hedefinde olduğu gerçeğini unutmayarak Türkiye’ye sığınarak; Suriye, Irak ve Afganistan’da ABD’ye verdiği destek hatasını telafi etmelidir.

Türk Devletleri Teşkilatı, güçlü bir stratejik işbirliği içinde ABD ve farklı ülkelerin hedef politikalarına takılmadan güçlü bir şekilde yol almaya özen göstermelidir.
İsrail Filistin’e karşı sarf ettiği orantısız güç ve zulüm politikasına son vermeli, İsrail halkı ve dünya Yahudilerinin, Netenyahu ve savaş hükûmetine son vermelidir.

Son olarak Ukrayna gaza gelip yeni bir çılgınlık peşine düşerek Rusya’ya kafa tutmaktan vazgeçerek daha makul ve diplomasi yöntemiyle savaştan barışa doğru seyir almalıdır.

Macaristan Başbakanı Orban, 15 Aralık 2023’te ülkesinin Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna’ya yönelik 54 milyar avroluk yardım paketini veto ettiğini duyurmuştu. Macaristan’ın, Avrupa Birliği’nde Ukrayna’ya maddi yönden yardımlara ve silah yardımına itiraz etmesine karşın, bu doğru adımı Ukrayna ve Rusya arasındaki gerilimi düşürmek maksadıyla Türk Devletleri Teşkilatı olarak destekleyip Macaristan’ın arkasında durulmalıdır.

Afganistan’da kolektif hükûmetin kurularak tansiyonun düşürülmesi için yeniden DOHA görüşmeleri başlatılarak, karar aşamasında toplantı Türkiye’nin öncülüğünde İstanbul’da Çırağan Sarayı’nda dünyaya duyurulmalıdır.

Birleşmiş Milletler tarafından, ABD’ye dünyada huzuru, sükûneti bozduğu, savaş üzerinden devlet yönetim ve şirket politikalarını yürüttüğü için savunma talep edilmeli; 2024 seçilecek olan yeni ABD başkanının daha önceki başkanların yaptığı hataları yapmaması yönünde ikazda bulunulmalıdır.

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir