Maalouf’un, Uygarlıkların Batışı kitabını altını çizerek okuyorum. Maalouf yaşanmışlıklardan, 70 yıllık ömrünün birikiminden hareketle kaleme aldığı kitabında çok önemli tespitlerde bulunuyor. Özellikle Ortadoğu üzerinden yaptığı kültürel ve siyasal yorumlar yabana atılacak gibi değil. Maalouf “eskiden insanların hiç değişmeyen bir dünyada gelip geçici oldukları duygusuyla yaşadıklarını” söylüyor. Bununla günümüzde insanların ömrü devletlerin ömründen daha uzun olduğunun altını çiziyor. Özellikle yaşı elli ve üstü olanlar Ortadoğu ve Afrika’da bir darbe ile kurulup yıkılan hükümet ve devletleri çok iyi bilirler. Türkiye dahi darbelerle terbiye edilmiş bir ülkedir. Geldiğimiz noktada insanlar artık devletlere güvenmiyor. Devletlerin artık imparatorluklar gibi “ebedi” olduklarını düşünmüyorlar. Roma’ya “ebedi kent” sıfatını verenler iki bin yıl hüküm sürmüş bir devlette ancak 50, 60 yıl ömür sürmüşlerdir. Bugün insan yaş ortalaması 80 yılı bulmuş ama devletlerin ömrü 50 60 yıla kadar düşmüştür. İbni Haldun imparatorluklara beş yüz, altı yüz yıl, küçük devletlere yüz, yüz elli yıl gibi ömür biçmiş. Maalouf, bu durumu gül bahçıvan metaforu üzerinden anlatıyor: “ölçü güllerin belleğiyse, bir bahçıvanın öldüğü asla görülmemiştir.” Gül yani insan, bahçıvan yani devlet! İnsan geçici devlet kalıcı. Ama bu metafor artık tersine işliyor günümüzde. Çünkü güllerin ömrü uzuyor, bahçıvanın ise kısalıp ölüyor. 1817 Devrimi’yle kurulan SSCB Amerika karşısında nufusu yüzölçümü ve hükmettiği devletçiklerle bir imparatorluk gibiydi. Ancak 70 yıl yaşadı. Irak 1932 krallık olarak kurulmuş. 1958 de cumhuriyete geçmiş, 2002 de İşgal sonucunda eğemenliğini kaybetmiştir. 26 yıl krallık, 44 yıl cumhuriyet. Bir insan ömründen daha kısa. Afganistan 1919 da bağımsızlığını kazanmış 1979 da Rusya tarafından işgal edilmiş. Ardından 2001 yılında Amerika tarafından işgal edilmiş. Toplam 60 yıl sürmüş bağımsızlığı…
Devlet fikri artık insanların zihninde eskisi gibi gücü ve sonsuzluğu temsil etmiyor. Hatta modern dünyda birey ön plana çıkarılmış devlet ötelenmiştir. Eskiden birey devlet için vardı şimdi devlet birey için vardır fikri hakimdir. Bugün Yeni Roma olarak dünyanın başına musallat olan Amerika’nın dahi yıkılacağı gün iple çekiliyor. Modern dünya öyle bir noktaya geldi ki insan öldürür gibi devletler öldürülüyor. Irak öldürüldü, Afganistan öldürüldü, Filistin öldürüldü, Suriye öldürüldü. Maalouf’un “Uygarlıkların Batışı” dediği şey gerçekte medeniyet ve devletlerin öldürülüşüdür. İnsan ömrünün devletlerin ömründen uzun olduğu bir zamanda diliminde medeniyet yaratılamaz. Ancak medeniyetler öldürülür. Maalouf bir batıştan bahsediyor. Oysa ortada bir batış yok. Bir yok etme bir öldürme vardır. Maalouf kitabına Uygarlıkların Katli diyebilirdi. Çünkü batma olayında ihmal veya kaza sözkonusudur. Katleme, öldürmede bir kasıt,bir suç vardır. Günümüzde devletler insanlar gibi öldürülüyor, uygarlıklar ise yok ediliyor. Güllerin bahçıvandan daha uzun yaşadığı bir zamandayız. Hafızamız bir gülün ömrü kadar. Gülün hafızasından bir uygarlık yaratılmaz ama bahçıvanın hafızasından hem bir bahçe hem bir uygarlık yaratılabilir…
Mehmet Kurtoğlu