Orta Doğu ülkeleri enerji ve terör örgütleriyle beraber Batı’nın kontrol ve dünya enerji ve ticaretinin geçiş ve önemli su geçiş merkezi konumun ile kontrolü ellerinde tutanların ülkelerin kontrolünde idi.
Değişim süreçlerinin gelecekte nasıl bir yol alacaklarının farkında olanların politikalarını değiştirme ile kazançlı, olmayanaların kayıp etmek üzere oldukları bir gelecek beklemektedir.
İslam aleminin maneviyat merkezi konumunda olan Suudi Arabistan’daki değişimler ile Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki bölgesel liderlik çekişmesinin asıl nedeni bölgesel güç olma mı yoksa değişimin öncüsü olarak modern dünya yapısı içinde yer alarak liderlik konumunu elde etme midir sorularını gündeme getirmektedir.
Bölgedeki güç aktörlerinden olan İran bölgesel olarak Şii Hilali projesi ile bölgedeki ülkeleri kendi kontrol altına alma ve yönetimsel modelleme ihraç etme,vekil aktörler ile bölge yönetimleri üzerinde etkin olma politikaları ile yerini almaktadır.
Bölgenin en güçlü ülkelerine karşı kriz ve kaos ile siyasal olarak çekişme içinde olmakta bu durum İran için güç merkezi konumunu koruma ve enerji pazarları ile Kafkasya’da Ermenistan üzerinden Hindistan ile güçlü ilişkiler kurarak Batı’nın yeni üretim merkezi konumunda olan IMEC projesinin bir parçası olma, beraber bir güç oluşturma içinde olması bir çok bölge ülkesini rahatsız etmektedir.
Türkiye İran ilişkileri anlamında Türkiye’nin her zaman İran’ın zor zamanlarında destek vermesine rağmen karşılığında riya içeren politikalar ile cevap vermesi bölgede güvenirliliğini devamlı tartışır konumda tutmaktadır.
Türkiye Sn.Recep Tayyip Erdoğan Liderliğinde bölgesindeki bütün kriz ve kaos ortamına rağmen terör ile batı tarafından tehdit edilmesine rağmen istikrarlı yapısı ile bölgesel güç konumundan küresel bir oyuncu
konuma gelmesi , genel seçimler sonrası Orta Doğu ülkelerine yaptığı ziyaret ile Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ziyareti ile bölgedeki dengelerin geleceğini görerek yaptığı anlaşmalar ile yerini alırken bölge için güvenlik teknolojileri üreten ve güvenlik ekonomisi ile bölge ülkeleri için bir güven oluşturan ülke konumu kabul ettirmiş oldu.
Orta Doğu ülkelerinin enerjiye dayalı ekonomilerinin dışına çıkmak istemeleri ve enerji dışı ekonomi alanlarına yatırımlarının giderek arttığı özellikle Suudi Arabistan yönetiminin öncülüğün yaptığı NEON kentler projesi ile bölgedeki ABD destekli Gazze öncesi yapılan anlaşmaların geleceğinde Mısır, İsrail ve Suudi Arabistan arasında büyük bir dünya turizm merkezi olma ,Kızıl Deniz bölgesinin tamamen kapsayacak Akdeniz’e kadar uzanacak yeni ticaret ve ekonomi merkezi olarak yerini çok kısa zamanda yerinin alacaktır.
Orta Doğu’da enerji ekonomisi dışındaki gelişmeler bölgenin geleceğini yeniden şekillendirme sürecini ortaya çıkarmaktadır.
Suudi Arabistan Araplar olarak kendilerini görmekten daha çok Suudi olarak kendilerini görmeye başlamaları Orta Doğu’da Arap milliyetçiliği yerine ülke milliyetçiliğinin giderek destek kazanmaya başladığı görülmektedir.
Suudi Arabistan Prensi M.Bin Selman Suudi Arabistan dışında eğitim almamış İslam Hukuku eğitim almıştır. Batı’da eğitim almamıştır.
Suudi Arabistan’da değişim taleplerini gören ve bu çok iyi değerlendiren Selman nüfusu gençlerden oluşan Suudi Arabistan genellikle yurtdışında eğitim alan genç nüfusu kadınlı ve erkekli olarak ayrım gözetmeden iş dünyasına kazandırma politikalarıyla gelecek Suudi Arabistan’ını planlamaktadır.
Mısır içinde aynı durumlar geçerlidir. Mısır milliyetçiliğide aynı şekilde hızla yükselmekte ve yayılmakta gelecek dünyasında kendilerine yer aramaktadırlar.
Ülke içindeki muhalifleri stratejik politik hamleleriyle akıllı bir şekilde pasif hale getirmeyi başaran liderler ülkedeki gelecek planlamasını taleplerle beraber iyi bir şekilde yönetme gücünü elde ettiler.
Orta Doğu’daki değişimlerin toplumsal bir sosyal alt yapısı olduğu gerçeğidir. Dolayısıyla değişimin sosyolojisini iyi değerlendiren ülke yönetimleri ekonomi değişimlerini ,kültürel ve milliyetçilik ile desteklenerek şekillenme süreçlerini ortaya çıkarmaktadır.
Gazze’deki gelişmelerde dahil olmak üzere Orta Doğu’daki bir çok gelişmelerle beraber bölge yeniden şekillenme ve fırsatlar dünyası olarak dünya ekonomisinde yerini gelecekte alacaktır.
Türkiye olarak bölge ülkelerin deki değişimleri çok iyi bir şekilde gören Türk dış politikası hızla değişim sürecini girmiştir.Bu durumu değerlendirmek bölgedeki yeniden şekillenme sürecinde Türkiye için önemli fırsatları da beraberinde getirecektir.
Mehmet BOZKUŞ Stratejist – Algısal Siyaset KAFKASSAM