Geçtiğimiz birkaç gün önce 1923 Almanya doğumlu, Yahudi kökenli ABD’li diplomat, siyaset bilimci ve siyasetçi, 1969 – 1975 yılları arasında ABD başkanının ulusal güvenlik danışmanı, 1973 – 1977 yıllarında ise ABD’nin 56. dışişleri bakanı olarak görev yapan ve Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyet Rusya arasındaki yumuşama politikasının mimarı Henry Alfred Kissinger; Putin ile Moskova’da bir araya geldi. Ukrayna ve Suriye gibi çatışma riski yüksek sorunlu bölgelerde ABD ve Rusya arasında yaşanan gerilim nedeniyle, Kissenger gibi kurt bir politikacının Rusya’da bulunması dikkatle izlendi.
Görüşmede Kissinger’in Putin’e; Suriye’nin Rusya için taşıdığı jeopolitik öneme de değindiği, bu konuda ABD ve Rusya’nın birbirlerinin çıkarlarını anlayarak ortak bir çözüm geliştirmeleri gerektiğini vurguladığı eğer bunu başarırlarsa, iki ülkenin yenidünya düzeninin şekillendirilmesinde başrolü oynayacaklarını söylediği belirtiliyor. Anlaşılan ABD ile Rusya yeni bir Yalta mutabakatının peşinde. Hatırlanacak olursa, Soğuk Savaş (1945-1991) sırasında ABD ve SSCB, egemenlik alanlarındaki nüfuz ettikleri ülkelerin kamp değiştirmesini önleyen bir mutabakata varmışlar ve bu mutabakat zeminini II. Dünya Savaşı sonrasının küresel güçler ve jeostratejik akslar dengesini belirleyen anlaşmayla perçinlemişlerdi.
Kissinger, Rusya ziyaretinin ardından ABD’de yayınlanan, “neo-muhafazakar” kesimin etkili yayın organı sayılan The National Interest gazetesinde kaleme aldığı makalede Rusya’nın, “her türlü yeni küresel dengenin ayrılmaz bir parçası” olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi. 1973’te Nobel Barış Ödülü alan “Karanlıklar Prensi” lakaplı 92 yaşındaki Henry Kissinger, Rusya’yı “küresel dengenin kilit unsuru” olarak nitelendirdi. Rusya ile ABD’nin barışçıl diyalog ile ilişkilerini düzeltme yoluna gitmesi gerektiğini belirten Kissinger, “Rusya ve ABD ilişkileri bugün 10 yıl öncesine göre çok daha kötü durumda.
Belki de Soğuk Savaş öncesinden de kötü. İki ülkede de birçok uzman, ABD ve Rusya’nın yeni dünya düzenini kurma konusunda işbirliğine gidebileceğine ihtimal vermiyor ve yeni soğuk savaşın başladığını düşünüyor” değerlendirmesinde bulundu. Devlet iktidarlarının sarsılması ve kontrol edilemeyen bölgelerin artmasının dünyada yeni tehdit yarattığını savunan Kissinger, “Bu sorunlar, ne kadar güçlü olursa olsun tek bir devlet tarafından çözülemez. Bugünkü tablo, ABD, Rusya ve diğer büyük devletlerin sürekli işbirliğini gerekli kılıyor” yorumunu yaptı.
Henry Alfred Kissinger’in Putinle görüştüğü bir diğer konunun da, uçak krizi nedeniyle derin yara alan Türkiye-Rusya ilişkileri olduğu kaydediliyor. Kissinger’in Türkiye ısrarının Rus yöneticilerde politika değişikliğine yol açabilecek etkiler bıraktığı anlaşılıyor. Nitekim Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksey Meşkov’un, Ankara’nın Moskova ile ilişkilerini iyileştirmek için neler yapması gerektiğini bildiği belirterek ; “Ankara bunu medeni ülkeler arasındaki ilişkiler çerçevesinde yapmalı” demesi bunu gösteriyor. Meşkov’un patronu Putin’in de buna benzer bir açıklaması var.
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ile telefonla görüşen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Nazarbayev’ın konuyla ilgili arabulucu amaçlı sözleri üzerine, Moskova ile Ankara arasındaki ilişkilerin düzelmesi için ilk adımı Türkiye’nin atması gerektiğini söyledi. Putin, Türk tarafının sorunu giderek derinleştirdiğini iddia ederek, “Sorunun çözümü için ilk adımı da Türk tarafının atması gerek.” dedi. Rusların Türkiye’den beklentisinin özür falan değil bizatihi Suriye’den tamamıyla çekilmesi olduğu biliniyor. Yani meydanı tamamıyla kendilerine bırakmasını istiyorlar.
Dünkü yazımda belirttiğim gibi; Amerikan diplomasisinin duayeni, ABD Başkanı’nın ulusal güvenlik eski Danışmanı ve Dışişleri Bakanlığı eski başkanı Henry Alfred Kissinger’in Rusya temaslarına dikkat edilmeli. Kissinger Rusları uyarmaya gitti ve Suriye’de anlaşma zemini hazırlamaya çalışıyor. Rusya Federasyonu Parlementosu Duma kaynaklı haberlere göre Kissinger’in; eğer Birleşik İslam Ordusu’nun Suriye’ye müdahalesi gerçekleşirse, bunun ardından Irak ve Yemen’de de bu ordunun devreye girebileceği ve ABD ile Rusya’nın esamesinin bundan böyle okunmayacağını, o nedenle Birleşik İslam Ordusu müdahale etmeden Suriye’de muhaliflerin ve özellikle Türkiye’nin taleplerini dikkate alan düzenlemeye gidilmesi gerektiğini Putin’e anlattığı söyleniyor.Bkz. Ömür Çelikdönmez/Kafkassam.com/ 08 Şubat 2016/Birleşik İslam Ordusu Önce Suriye’de sonra Irak’ta! Hatta Türklerin Turan Ordusunu kurduklarını, topyekun Balkanlardan başlayarak Orta Asya’ya kadar geniş bir coğrafyada denetimi ele geçirebileceklerine Putin’in dikkatini çektiği ifade ediliyor.
Bazılarınızın “-yok daha neler?” dediğini duyuyor gibiyim. Biraz abartmış olabilirim. Ama rasyonalizmin, pragmatizmin, opurtünizmin ve emperyalizmin öncüsü İngilizlerinde benim gibi düşünmesine ne diyeceksiniz? İngiltere Büyükelçisi Richard Moore basına yaptığı açıklamada; “Türkiye’nin bir numaralı ortağımız olmasını istiyoruz” dedi ve üç yılda 183 İngiliz şirketinin Türkiye’de yatırım yaptığını kaydetti. Aslıda bu sözü neden dedi biliyor musunuz? Abdal Abdaldan köy kıskanırmış, bunlarda bizi Almanlardan kıskanıyor. Lakin Turan ordusu ve İslam ordusu dünya egemenlerini kara kara düşündürüyor.
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com
