KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Hüseyin Aytun: Yeni Dünya Düzeninde Çin-Hindistan İlişkileri Nasıl Seyredecek?

Hüseyin Aytun: Yeni Dünya Düzeninde Çin-Hindistan İlişkileri Nasıl Seyredecek?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
332 2

Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olanrak bilinen Çin ile en iyi beşinci ekonomisi olan Hindistan, Asya’daki dinamikleri kontrol eden iki büyük güçtür. İki devlet arasında ilişkiler binlerce yıla dayansa da iki ülke arasındaki çatışmalar veya işbirliği bölgede istikrar için günümüzde büyük önem taşımaktadır.
En büyük sorun, yıllardır devam eden ve oldukça karmaşık olarak bilinen sınır sorunlarıdır. 1950’li yıllarda Çin ile Hindistan arasındaki olumlu ve dostane ilişkiler 1962deki savaştan zarar görmüş, bu durum 1970’lerin ortalarına kadar sürmüştür. Bu periyotta Pakistan’la ilişkilerini geliştiren Çin’e karşılık Hindistan da Sovyetler ile ilişkilerini geliştirmeye çalışmıştır. Her ne kadar sorunlar devam etse bile 1976 yılı ve sonrasında hızla gelişen ilişkilerle iki ülke ekonomik olarak birbirine daha da bağımlı hale gelmiştir.
1976’da iktidara geçen Deng Xiaoping, “Reform ve Dışa Açılma” politikası sayesinde Çin’de ekonomik anlamda büyük bir dönüşüm gerçekleştirmiş, yapılan düzenlemeler sonucunda Çin ekonomide önemli bir güç olmaya başlamıştır. Ekonomik ilişkiler bağlamında, 1978 yılında resmi ticarete tekrar başlayan Hindistan ve Çin, 1984’te “En Gözde Ulusal Anlaşma”, ve 1994 yılında iki ülke arasında çifte tarifenin kaldırılmasına yönelik anlaşmalar imzalanmıştır.
1992’de Hindistan Devlet Başkanı R. Venkataraman Çin’i ziyaret etmiş, 1996’da ise Çin Devlet Başkanı Jiang Zemin Hindistan’a ziyarette bulunmuştur. Bu gelişmeler, iki ülke arasında başkanlar düzeyindeki ilk ziyaretler olma özelliğini taşımaktadır. Ziyaretlerle birlikte, iki ülke askeri, ekonomik gibi alanlarda işbirliği anlaşmaları imzalamıştır. Ekonomik ilişkileri gelişen Hindistan ve Çin, 2003’te ise karşılıklı ticari tavizler sağlayan Bangkok Anlaşması’nı yapmışlardır. Yine 2003’te İpek Yolu aracılığıyla açık sınır ticareti için girişimler olduğu bilinmektedir.
2000 yılına gelindiğinde 2,92 milyar $ olan ticaret, 2008’de 51,8 milyar $ olmuş ve Çin, ABD’nin yerini alarak Hindistan’la ticarette en büyük ortak olmuştur. 2009 yılında küresel çaptaki ekonomik krizle birlikte %16 azalan ticaret, 2010’da %43’lük bir artışla 61,74 milyar dolara ulaşmıştır. 2014’te ise iki devlet arasındaki ticaret 70,25 milyar dolara ulaşmıştır.Her ne kadar Çin ile Hindistan arasında ticaret hacmi büyük olsa da, Hindistan’a karşı gittikçe büyüyen ticaret açığı iki devlet arasında sorunlara yol açtığı görülmüştür. Ticaret açığı ile ilgili sorunlar devam etse de, çeşitli üst düzey ziyaretler, imzalanan anlaşmalar ve ortaklıklar iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler hızla devam etmektedir.
Çin ve Hindistan, Asya’da yükselen güçlerdir ve iki rakip ülke olduğu bilinmektedir. Yıllardır süren sınır problemleri, Çin ile Pakistan arasındaki yakın ilişkiler ve özellikle Tibet sorunu iki ülke arasındaki başlıca sorunlardır. Ayrıca Çin, Hindistan’ın ana ticaret ortağı haline gelmesine rağmen, Hindistan ile büyüyen ticaret açığı iki ülke arasındaki diğer bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Son zamanlarda, gelişmeye devam eden iki ülkenin enerji ihtiyaçlarının gittikçe artması onları yeni arayışlara zorlamıştır. Nitekim Güney Çin Denizi de iki ülke için yeni bir rekabet alanı haline gelmiştir.
Bilindiği gibi Çin, ‘uyumlu bir dünya’ çerçevesinde barış, işbirliği ve kalkınmayı vurguluyor ve bu amacını özellikle kendi bölgesinden tüm dünyaya doğru gerçekleştirmek istemektedir. Çin ekonomik kalkınma hedefiyle enerji kaynaklarına olan ihtiyaç artmış, enerjinin güvenliği için önemli deniz yollarının önemi artmıştır. Bu perspektifte, Çin’in problemleri barış içinde çözmek istese de, ulusal güvenlik aleyhindeki hususlarda daha sert hamlelerde bulunabileceğini söylemek doğrudur. Güney Çin Denizi’nde ise ihtilafın çözümüne etkisi olmasa bile Hindistan’ın aktif olmasıyla bölgede Çin’e karşı dengeleyici bir unsur olabilir.
Sonuç olarak Hindistan, ekonomik ilişkiler sebebiyle Çin’e karşı olan ya da çevreleme politikalarını reddetse de Hindistan’ın Güney Çin Denizi konusuna dahil olması iki ülke arasında negatif bir etki yaratacağı söylenebilir.

Hüseyin Aytun

İlgili Yazılar

2 Yorum

  1. Bahri Yıldız - -

    Bence çin dünyada yeni ABD ve Rusya gibi liderliğe soyundu. Güçlendikçe dişini gösterecek şekilde davranacak tır. Yeni dünyada yeni kutuplar oluşuyor zaten. Çin’in en bağımlı olacağı ülkede Türkiye olacak zannedersem. Pazar yolları Türkiye’den geçmekte.

  2. Salih - -

    Gerçekten çok güzel bir açıklayıcı haber olmuş bütün bilgilerimi tazeledim teşekkürler bu haberler için sagolun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir