Şimdi yükleniyor

Hüseyin Alpaslan: BİR GECEDE CAHİL Mİ KALDIK?

BİR GECEDE CAHİL Mİ KALDIK? TÜRK HARF DEVRİMİ ÜZERİNE TARİHSEL VE SOSYOKÜLTÜREL BİR DEĞERLENDİRME

Özet

Bu çalışma, Türk Harf Devrimi’nin tarihsel bağlamını, toplumsal etkilerini ve sıklıkla dile getirilen “Bir gecede cahil kaldık” söyleminin geçerliliğini incelemektedir. 1928 yılında gerçekleştirilen Harf Devrimi, Cumhuriyet’in modernleşme ve ulus inşa sürecinin en önemli kültürel dönüşümlerinden biridir. Çalışmada, devrimin halkı “cahilleştirmek” yerine okuryazarlığı yaygınlaştırma amacı taşıdığı; Arap ve Fars harflerinden oluşan Osmanlı Türkçesinin Türkçenin ses yapısına uygun olmadığı için okuma yazma öğrenimini zorlaştırdığı vurgulanmaktadır. Ayrıca Harf Devrimi’nin geçmişle bağı koparmadığı, aksine tarihî metinlerin bilimsel yöntemlerle korunmasını sağladığı sonucuna varılmıştır.

Giriş

Cumhuriyet’in erken döneminde gerçekleştirilen reformlar arasında Harf Devrimi, toplumsal dönüşümün en belirgin göstergelerinden biridir. Ancak devrimin üzerinden neredeyse bir asır geçmiş olmasına rağmen, “Bir gecede cahil kaldık” iddiası kamuoyunda hâlen tartışılmaktadır. Bu söylem, tarihsel verilerden çok ideolojik yaklaşımlara dayanmaktadır. Bu makale, söz konusu iddianın tarihsel gerçeklikle bağdaşmadığını ve Harf Devrimi’nin toplumu cehalete sürüklemediğini, aksine kitlesel okuryazarlığın önünü açtığını ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Tarihsel Arka Plan ve Harf Meselesinin Ortaya Çıkışı

Türk Harf Devrimi, uzun bir hazırlık sürecinin sonucudur. Mustafa Kemal Atatürk, 1923’ten itibaren harf meselesi üzerinde durmaya başlamış, 1926’da Latin temelli alfabe denemelerini başlatmış ve 1928’de Dil Encümeni’ni kurdurarak süreci bilimsel bir zemine oturtmuştur. Encümen, Arap alfabesinin Türkçeye uygun olmadığını, ses sistemini doğru biçimde yansıtamadığını tespit etmiştir. Osmanlı döneminde kullanılan yazı dili olan Osmanlı Türkçesi, Arap ve Fars harflerinden oluşan karma bir yazı sistemiydi. Bu sistem Türkçedeki sekiz ünlü sesi karşılayamıyor, birçok sesi tek harfle ifade etmeye çalıştığı için okuma yazmayı zorlaştırıyordu. Farsçadan alınan sözcükler ve dilbilgisel unsurlar, dili halkın konuşma biçiminden uzaklaştırmıştı. Böylece yazı, yalnızca eğitimli bir azınlığın tekelinde kalmış; geniş halk kesimleri okuryazarlık sürecinden dışlanmıştır.

Harf Devrimi ve Toplumsal Etkileri

1927 nüfus sayımı sonuçları, Türkiye’de genel okuryazarlık oranının %10’un altında, kadınlarda ise %4 civarında olduğunu göstermektedir. Bu veriler, halkın büyük çoğunluğunun Arap harfleriyle okuma yazma bilmediğini açıkça ortaya koymaktadır. Dolayısıyla “bir gecede cahil kaldık” söylemi tarihsel olarak temelsizdir; çünkü toplumun önemli bir bölümü zaten okuma yazma bilmiyordu. Harf Devrimi’nin amacı, halkı cahilleştirmek değil, öğrenilebilir bir alfabe aracılığıyla okuryazarlığı yaygınlaştırmaktı. Yeni Türk alfabesi, Türkçenin ses yapısına uygun, sade ve sistematik bir biçimde hazırlanmıştı. Devrimin ardından kurulan “Millet Mektepleri” aracılığıyla binlerce yetişkin kısa sürede yeni harflerle okuma yazma öğrendi. Atatürk’ün bizzat halka harfleri öğretmesi, devrimin simgesel önemini daha da pekiştirmiştir.

Dil Değişimi mi, Alfabe Değişimi mi?

Harf Devrimi’ni bir “dil devrimi” olarak nitelendirmek yanlış bir yaklaşımdır. Türk halkı devrim öncesinde de Türkçe konuşmakta, yalnızca farklı bir yazı sistemi kullanmaktaydı. Değişen şey dilin kendisi değil, yazıya dökülme biçimidir. Bu dönüşüm, Türkçenin öz ses yapısına uygun bir yazı sistemine geçiş anlamına gelmiştir.

Geçmişle Bağın Korunması ve Akademik Süreklilik

Devrimin ardından Osmanlıca metinlerle bağın koptuğu yönündeki iddialar da tarihsel gerçeklikle uyuşmamaktadır. Osmanlıca, günümüzde hâlâ üniversitelerde öğretilmekte ve araştırmacılar tarafından incelenmektedir. Arşivlerdeki belgeler korunmakta, bilim insanları tarafından çevrilip yayımlanmaktadır. Bu durum, Harf Devrimi’nin geçmişi silmek yerine, onu bilimsel yöntemlerle gelecek kuşaklara aktardığını göstermektedir.

Sonuç

Türk Harf Devrimi, halkı cehalete iten değil, cehaletten kurtaran bir kültür devrimidir. Atatürk’ün öncülüğünde gerçekleştirilen bu reform, bir milletin kendi dilini doğru biçimde okuyup yazabilmesini sağlamış, eğitimde fırsat eşitliği yaratmış ve Cumhuriyet’in modernleşme sürecini hızlandırmıştır. “Bir gecede cahil kaldık” iddiası, tarihsel ve sosyolojik verilerle desteklenmeyen, ideolojik bir karşı çıkıştan ibarettir. Gerçekte, Türk toplumu bir gecede cahilleşmemiş, tam tersine aydınlanma yolunda dev bir adım atmıştır.

Kaynakça

1. Atatürk, M. K. (2002). Nutuk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
2. Atatürk, M. K. (1997). Söylev ve Demeçler (Cilt 2). Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi.
3. Türkiye Cumhuriyeti Resmî Gazetesi (1928). Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun, 1 Kasım 1928, Sayı: 1030.
4. Akyüz, Y. (2019). Türk Eğitim Tarihi (M.Ö. 1000 – M.S. 2019). Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık.
5. Berkes, N. (1973). Türkiye’de Çağdaşlaşma. Ankara: Bilgi Yayınevi.
6. İnan, A. (1969). Medeni Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El Yazıları. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
7. Lewis, G. (1999). The Turkish Language Reform: A Catastrophic Success. Oxford: Oxford University Press.
8. Mardin, Ş. (1991). Türk Modernleşmesi. İstanbul: İletişim Yayınları.
9. Shaw, S. J. & Shaw, E. K. (1977). History of the Ottoman Empire and Modern Turkey, Vol. 2: Reform, Revolution, and Republic. Cambridge: Cambridge University Press.
10. Tekeli, İ. & İlkin, S. (2000). Cumhuriyetin Harf Devrimi. Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
11. Zürcher, E. J. (2004). Modernleşen Türkiye’nin Tarihi. İstanbul: İletişim Yayınları.
12. Tanpınar, A. H. (2011). 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Dergâh Yayınları.
13. Gökalp, Z. (1976). Türkçülüğün Esasları. Ankara: MEB Yayınları.

Share this content:

Yorum gönder