Aydın Kerimov: Türkiye bir milyon İHA konuşlandırdı Yunanistan alarma geçti
Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias, ulusal televizyona yaptığı açıklamada, Türkiye’nin “bir milyondan fazla İHA” konuşlandırdığını belirterek, bunun “Doğu Akdeniz’in tamamı için bir uyarı” olduğunu söyledi.
Dendias’ın açıklaması, insansız hava araçlarının stratejik caydırıcılığın önemli bir aracı haline geldiği iki NATO ülkesi olan Yunanistan ve Türkiye arasındaki uzun süredir devam eden silahlanma yarışının bir parçası olarak geldi.
Türkiye gerçek anlamda bir “drone fabrikası” haline geldi; dünyanın en büyük insansız hava aracı ihracatçısı ve Yunan istihbaratına göre küresel muharebe drone pazarının yaklaşık %60’ını oluşturuyor. “Bir milyon” rakamı, gerçek anlamda bir muharebe aracı sayısı değil, Türk askeri ve sivil alanının insansız sistemlerle doygunluğunu yansıtan bir metafor. Mikro drone’lardan Bayraktar TB2 ve Akıncı taarruz drone’larına kadar modern İHA’lar, sınır kontrolünden deniz keşiflerine kadar tüm sektörlere nüfuz ederek Türk savunmasının sinir sistemi haline geldi.
Yunan ordusuna göre, Azerbaycan ordusunun Bayraktar TB2 sistemlerini etkili bir şekilde kullandığı 2020 Karabağ Savaşı’nın ardından Türkiye, bu sistemlerin üretimini ve ihracatını önemli ölçüde artırdı. Türk İHA’ları, ucuz, mobil ve ölümcül olmalarıyla 21. yüzyılın yeni savaş anlayışının bir sembolü haline geldi. Suriye ve Libya’dan Ukrayna ve Afrika’ya kadar, nispeten küçük devletlerin bile İHA’lar aracılığıyla asimetrik bir avantaj elde edebileceği kanıtlandı. Atina için bu, rahatsız edici bir dersti çünkü Ege Denizi ve Türkiye kıyılarının hemen açıklarında bulunan Yunan adaları bu “görünmez gözler ordusuna” karşı savunmasız durumda.
Yunanistan, elektronik harp ve drone karşıtı sistemler geliştirerek karşılık verdi. Bu, Nikos Dendias’ın “Bayraktar’a karşı dünyanın en iyi savunma sistemi” olarak sunduğu Cantabros sisteminin ortaya çıkmasını sağladı. Bu proje, Yunan silahlı kuvvetleri için yalnızca Fransız Rafale savaş uçakları ve Amerikan F-35’lerinin satın alınmasını değil, aynı zamanda yerli bir elektronik harp teknolojisi kümesinin oluşturulmasını da içeren büyük ölçekli bir modernizasyon programının bir parçası. Cantabros, yalnızca askeri bir gelişme değil; Atina’nın yeni stratejik düşüncesinin bir ifadesi. Yunanistan Savunma Bakanı’nın yerel üretim ve olası ihracatlar hakkındaki açıklamaları, Yunanistan’ın daha önce Amerika Birleşik Devletleri, İsrail ve Güney Kore’nin hakim olduğu bir pazar olan elektronik harp sistemi tedarikçisi nişini ele geçirme niyetini gösteriyor. İki ülke şimdiden projeye ilgi gösterdi ve bu da Atina’nın ihracat hedeflerini gösteriyor.
Aynı zamanda Yunanistan kendi İHA programını geliştiriyor ve yılda binin üzerinde askeri İHA üretmeyi planlıyor. Ancak öncelikli odak noktası Türk sistemlerine karşı savunma. Cantabros sisteminin kıyı bölgelerine, adalara ve askeri üslere konuşlandırılması, navigasyon ve kontrol sinyallerini engelleyebilen çok katmanlı bir “İHA yasak bölgesi” oluşturuyor. Atina, niceliğe değil, bölgedeki güç dengesizliğini dengelemek için tasarlanmış bir “elektronik kubbeye” güveniyor.
Ancak Dendias’ın teknik söylemi daha derin bir mesajı gizliyor. “Bir milyon İHA”sı, Yunanistan’ın müttefiklerine bir uyarı niteliğinde: Türkiye, NATO’dan bağımsız otonom bir savunma sistemi kuruyor. Dendias’a göre Baykar, Aselsan ve Roketsan programları, Türkiye’nin ulusal askeri-endüstriyel kompleksini şekillendiriyor ve bu kompleks, yalnızca iç ihtiyaçları değil, aynı zamanda Azerbaycan, Pakistan, Suudi Arabistan ve Afrika ülkelerine ihracatı da hedefliyor. Bu durum, Ankara’yı yalnızca silahlanma değil, aynı zamanda yeni askeri ihracat bağlantıları kurma yeteneğine sahip az sayıdaki üreticiden biri haline getiriyor.
Dolayısıyla Atina’nın amacı bir savunma sistemi oluşturmak ve aynı zamanda NATO müttefiklerinin dikkatini bölgedeki artan teknolojik ve askeri dengesizliğe çekmektir.
Yunanistan’ın açıklaması, Ankara’nın nüfuzunun giderek arttığı Kuzey Afrika ve Balkanlar’a yönelik aktif Türk İHA satışlarının bir araya geldiği bir dönemde geldi. Türk İHA’ları halihazırda Libya’daki bir üste konuşlandırılmış durumda, Ege Denizi’ndeki deniz devriyelerine eşlik ediyor ve yeni bir teknolojik eksenin ortaya çıktığı Doğu Akdeniz üzerindeki gözetleme görevlerine katılıyor.
Türkiye, İsrail ve Yunanistan bu ikilemin zıt taraflarında yer alsa da, üçü de yeni bir özerk silah yarışına girmiştir. İsrail, Atina için önemli bir stratejik ortak olmaya devam etmektedir, ancak iki NATO ülkesi arasında bir çatışma çıkması durumunda, resmî ittifak garantileri anlamsız hale gelir ve caydırıcılık her iki ülke için de ulusal bir sorumluluk haline gelir.
Dendias, yalnızca sayıları değil, tehdidin sistematik doğasını da vurgulamak için “bir milyon drone” gibi akılda kalıcı bir ifadeyi özellikle seçti. Bu bir sayılar savaşı değil, algoritmalar, veriler, sinir ağları ve operatörler savaşı. Türkiye, bölgede drone’ları ulusal doktrinin bir unsuru haline getiren ilk ülkeydi ve buna karşılık Yunanistan da teknolojik bir panzehir arıyor.
Dolayısıyla, klasik bir silahlı çatışmadan ziyade, ordular tarafından değil, bilgi sistemleri tarafından yürütülen yeni bir savaş konseptinden bahsediyoruz. “Ateşkes” emri olmayacak; sadece “bağlantıyı kes” düğmesine basmak yeterli. Ve Ege Denizi üzerindeki hava sahasını kimin kontrol edeceği sorusu, o sessizliğin ardından, sinyaller zayıflayıp koordinatlar silinince karara bağlanacak.
Share this content:


