KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Huriye Yıldırım Çınar: DOĞU-BATI REKABETİ ARASINDA PATLAK VEREN NİJER DARBESİ

Huriye Yıldırım Çınar: DOĞU-BATI REKABETİ ARASINDA PATLAK VEREN NİJER DARBESİ

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
132 0

Son dönemde bilhassa Batı Afrika’da birçok eski Fransız sömürgesi ülke Paris ile ilişkilerini yeniden gözden geçirip dış politikada partnerlerini çeşitlendirme eğilimi göstermektedir. Bunda Fransa’nın özellikle terörle mücadeledeki başarısızlığı, Afrika’daki eski sömürgelerinin ekonomilerinin giderek kötüleşmesine karşı kayıtsız kalması gibi önemli unsurlar etkili olmuştur. Fransa’nın gücünü ve itibarını kaybettiği bölgede 2014’te Kırım ilhakı sonrasında uluslararası alanda yalnızlaşan Rusya ise sağladığı güvenlik hizmeti ve siyasi danışmanlıklarla hızla etkinlik sahibi olmaya başlamıştır.

Mali, Gine, Burkina Faso, Orta Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerde gerçekleşen darbeler sonrasında bu ülkeler Rusya ile güçlü ortaklıklar inşa edip başta Fransa olmak üzere Batı ile arasında mesafe koymuştur. Bu noktada yaklaşık 25 milyon nüfusa sahip ve gayrisafi milli hasılası bakımından en fakir ülkelerinden birisi olan Nijer bölgede Batının müttefiki olarak adlandırılabilecek tek ülke olarak belirmiştir. Nijer’i bu denli önemli kılan unsurları şöyle sıralayabiliriz: Fransız askerlerinin eski müttefiki ülkeleri terketmesi sonrasında Nijer Batının Sahraaltı Afrika politikası için önemli bir stratejik bölge olarak karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki ABD 2018 yılında ülkede bir hava üssü kurmuştur. Zaman içerisinde de kalıcı olmayan bir üs olarak nitelendirilmesine rağmen bu üssün büyütüldüğü gözlemlendiği görüşmüştür. Diğer yandan Nijer uranyum kaynakları bakımından dünyanın 4. En zengin ülkesidir. Fransa’ya ait nükleer şirketi AREVA (Sonradan Oragano ismini aldı) Nijer’daki uranyum kaynaklarını işleme hakkını 50yıldan fazla bir süredir elinde bulundurmaktadır. Bu nedenle hem Fransa hem de ABD Nijer’deki etkinliklerine büyük önem vermektedir.

Nijer Darbesi’nin ardında hükümetin Batıyla girdiği ilişkiler ağından ve hükümetin pasifliğinden memnun olmayan askeri bir grup bulunmaktadır. Ancak ilk kez demokratik seçimlerle iktidara gelen ve Muhafız alayı tarafından alıkonulan devlet Başkanı Muhamed Bazoom’a karşı darbe geniş bir halk kitlesi tarafından tepkiyle karşılanmış, Niamey sokaklarında gösteriler gerçekleştirilmiştir. Hatta bu gösterilerde bazı bireylerin “Türkiye’deki darbe girişiminde nasıl halk Erdoğan’ı desteklemek için sokaklardaysa biz de o nedenle buradayız” açıklamaları yapması da oldukça dikkat çekicidir. Ancak bu halk kitlesinin demokrasiyi korumak için orada olduğunu esasında uzun yılardır üzerlerinde bulunan Fransa tahakkümünden de rahatsız olduğunu belirtmek gerekir. Hatırlanacağı üzere Kasım 2021’de Nijer’de halk Burkina Faso’dan Mali’ye ilerleyen Fransız askeri konvoyunun geçişini yaklaşık bir hafta süreyle engellemiştir. Fransız askerileri ile beraber hareket eden Nijer kolluk güçlerinin direnen halka ateş açması sonucunda iki kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi de yaralanmıştı.

Darbeni başarılı olması ve Batı karşıtı yeni bir elit grubunun iktidarda olması durumunda Rusya ile ilişkiler geliştirmesi ihtimaller dahilindedir. Keza Rusya’dan Alexander Dugin gibi isimler Nijer’i de kendi taraflarına çekme ihtimali doğduğu için darbe girişimini büyük bir memnuniyetle karşıladığı görülmüştür. Diğer yandan Fransa ve AB’nin Afrika’da son dönemde gerçekleşen diğer darbelere nazaran Nijer’deki darbeye karşı daha büyük tepkiler gösterdiğini de söylemek mümkün. Burada Batının Sahel bölgesindeki işbirliği yaptığı son aktörleri de kaybetmemek için verdiği mücadeleyi görmekteyiz.

Sonuç olarak uzun bir süredir Fransa ve Rusya arasında Batı Afrika’da devam eden derin bir rekabetin bu darbe girişiminde etkisi olduğunu söylemek mümkündür. Uzun bir zamandır dile getirdiğimiz gibi; bu rekabet bazen Afrikalı liderlere ikili ilişkilerde pazarlık yapabilme potansiyelini arttırabilmektedir. Örneğin hatırlandığı üzere Macron Hükümeti etkisini kaybettiği Afrika ülkelerine yakın zamanda yeni tekliflerle üst düzey seyahatler gerçekleştirmiştir. Ancak diğer yandan doğrudan ve dolaylı olarak Afrika’da ciddi güvenlik sorunlarına da yol açabilecektir. Terörizmle mücadelenin sekteye uğraması, gıda krizi, ekonomik sorunlar ve darbeler bu sorunların başında gelmektedir. Nijer’in bu güç rekabetine sahne olduğu ve antidemokratik bir iktidarla yönetildiği sürece Nijer halkının ve bölge devletlerinin barış ve istikrarının büyük bir sekteye uğrayacağı açıkça görülmektedir.

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir