KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. DÜNYANIN EN ŞEFFAF ZİRVESİ: TAHRAN ZİRVESİ

DÜNYANIN EN ŞEFFAF ZİRVESİ: TAHRAN ZİRVESİ

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 5 dk okuma süresi
266 0

Bilindiği gibi 7 Eylül 2018 de Tahran da Türkiye, Rusya ve İran cumhurbaşkanları genel de Suriye özel de ise İdlib üzerine bir zirve gerçekleştirdi. Bu zirve başından sonuna kadar Türkiye’yi oyalama ve kandırma gibi amaç taşıdığı izlenimi vermiştir. Bir kere zirvenin organize ve yapılış şekli konusun da Türkiye’yi bilgilendirmedikleri anlaşılmaktadır. Cumhurbaşkanının zirve dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamalardan görüşmelerin naklen canlı olarak yayınlayacaklarından haberinin olmadığı anlaşılmaktadır. İran da her şey gizli kapaklı yapılırken Suriye konusu gibi çok ciddi ve çetrefil bir diplomatik müzakereyi nasıl olurda canlı yayınlarlar. İran’ın bu davranışı, Ruslardan izin almadan yapması mümkün değildir. Demek ki, Rusya- İran İdlib konusun da anlaşarak zaten hem fikir oldukları ve ortak çıkarlarını ve Türkiye ile aralarında ki görüş farkını dünyanın gözünün önünde açıkça sergilemişlerdir. Zirve sonun da yayınlanan 12 maddelik sonuç bildirisinde, Türkiye’nin beklentisini karşılayan ve çıkarına uygun bir tek madde dahi yoktur.
İslamcı ve mezhepçi bir dış politika Türk milletinin ve devletinin çıkarına değildir. Son derece tehlikeli, lüzumsuz ve rasyonel olmayan bir politikadır. AKP yönetimi, Tahran zirvesin de, Rusya ve İran’ın İdlibe Suriye’nin bütünlüğünü sağlama ve aşırı İslamcı cihatçı militanları bölgeden çıkartma amacıyla askeri müdahale politikasına karşı İdlib ve bölgesinde yaşayan sivil insanların zarar görmemesi ve yeni bir göç dalgası tehlikesi argümanıyla karşı çıkmıştır. Ama, Rusya ve İran başta olmak üzere, bir çok ülke ve kamuoyu, Türkiye’nin İdlib müdahalesine karşı çıkmasını farklı yorumlayıp farklı sonuç çıkartmaya çalışmaktadır. Bu kesimlere göre Türkiye, ABD ve Suudi destekli İdlib de ki 100 bin Sünni cihatçı, İslamcı militanları destekleyen ülke konumunda gösterme gayretinde ve planın da olduğu anlaşılmıştır. Amerikalıların Suriye de ki Kürtleri ve Suudilere yakın İslamcı militanları destekledikleri bilinmektedir, ancak uluslararası mahkeme veya platformlar da terörü destekleyen ülkeler sorunu gündeme geldiğin de, ABD, uluslararası politik platformlarda ve uluslararası mahkemeler de bir şekilde yırtar ama Türkiye gibi ülkeler terör örgütlerini desteklemekten yargılanırsa aynı şansı yakalama gücü olmayabilir. Zira etrafımız da bir tane bile dost ve müttefik kalmadı.
İran destekli Rusya ve Esad, birlikte İdlibi bombalamaya devam eder ve kara harekatıyla da, 100 bin İslamcı militanı oradan kovarsa, bu militanlar aileleriyle birlikte nereye gidecekler. Bu 500 bin kişilik militan ve radikal aile efradı Türkiye’ye gelirse bizim halimiz ne olur. Basın da görevli AKP militanları İran ve Rusya işbirliği yaparak cumhurbaşkanı Erdoğan’ı pardon Türkiye’yi kandırdılar deyip yine faturayı Türk milleti ve devletine mi ödetecektir. Bak, AKP’li kardeşim, biz bunları yazınca bizi AKP düşmanlığı yapmakla suçluyorsun ama biz AKP düşmanı falan değiliz, bir kez daha altını çiziyoruz. Bu yapılan hatalar bir iki tane değil on yıldır sürüyor ve bunun faturasını sadece AKP’liler değil bütün yurttaşlar ödüyor. Bu ülke de, beyni ve içinde yurt sevgisi olan sağcı, solcu ve muhafazakarların hepsi üzülmekte ve kaygılanmaktadır. Bizde bunu sana duy ve oy verdiğin insanları uyar diye yazıyoruz. Ne düşmanlığımız ne de başkaca bir amacımız yoktur.
Haydar Çakmak

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir