Korona virüsü sonrası Türkiyede en büyük hareketliliklerden birisi başta doktorlar olmak üzere sağlık çalışanlarının Avrupa ve batı ülkelerine göçü olacak. Bir kaç yıl içinde 100 bin belkide 200 bin sağlık çalışanımız Batılı ülkeler tarafından aileleri ile birlikte davet edilecek, vatandaşlık verilecektir. Almanyaya son beş altı yıldır yoğun doktor göçü vardı Türkiyeden. İki yıl önce kızım Gothe enstitüsünün Almanca kursuna giderken sınıflarının yüzde doksanı doktorlardan oluşuyordu. Hedefleri A2 seviyesinde Almanca yeterlilik alıp Almanya ya gitmekti. Ne kadar doğru bilmem geçen yıl büyük çoğunluğu Ankaradan olmak üzere 800 doktor Almanyaya göç etmiş. Almanyanın korona virüsüne karşı dünyada örnek gösterilen mücadelesi ve ölüm sayısının düşüklüğünde bu ülkenin sağlıkçı göçü politikasının ne kadar önemli olduğu bütün çıplaklığı ile gözükmekte. 3 yıl önce Bosnaya gittiğimde mihmandarım bu güzel ülkenin şimdi en önemli sorunu sağlık ve doktor yokluğu demişti. Biz boşnaklar en basit hastalık için ya sırbistana ya da istanbula gitmek zorundayız. Çünkü ülkenin bütün doktorları Almanyaya göç etti demişti. Bu cennet ülke sağlık konusunda tam bir cehennem demişti. Türkiyenin korona sonrası ne yapıp edip elindeki bu insan kaynağını batılı ülkelere kaptırmaması lazım. Tıp eğitiminin önemini ve tıbbiyelilerin değerini şimdi daha iyi anlamış olduk memleketçe. Bu arada göç eden doktorlardan bazılarına safça Almanya size daha mı fazla para veriyor dediğimde hayır ihtisas yaparsak Türkiyede daha fazla kazanıyoruz. Ancak türkiyedeki ifade özgürlüğü, siyasi ototrite, hastanelerdeki görev ve atamalardaki liyakat problemi ve de en önemlisi yaşantıya müdahale en önemli sorunlarımız demişlerdi.

Oğuzhan Alpaslan