Küresel güç odaklarının terör örgütlerini asimetrik ve hibrit savaşta birbirlerinin egemenlik alanlarında kendi çıkarlarını sürdürülebilir boyuta taşımak için kullanmaları yeni bir olgu sayılmaz. Açık veya gizli birden fazla savaş aracının, yöntem ve taktiğinin, belli bir amaç için karmaşık bir biçimde kullanıldığı yeni bir savaş türü olan Hibrit savaşının, açık veya gizli uygulama teknikleri vardır ve çok çeşitlidir. Bir ülkenin kara, hava ve deniz sahalarında uygulanabilir. Terör örgütleri bu savaş yöntemleri için adeta bulunmaz ‘Hint Kumaşı’dır.
ABD’li gazeteci Thomas Friedman’ın, ABD Başkanı Donald Trump’a Suriye’de DAEŞ’e karşı mücadeleyi bırakmayı tavsiye etmesi de Hibrit savaş tanımına uygun. Bu terör örgütüne karşı mücadelenin Washington’un çıkarına olmadığını belirten gazeteci, DAEŞ’i SuriyeDevlet Başkanı Beşar Esad ve müttefikleri Rusya ile İran’ın başına bela etmeyi öneriyor. Friedman, The New York Times için kaleme aldığı yazısında, DAEŞ’in Suriye’deki amacının Esad’ın devrilmesi ve müttefikleri Rusya, İran ve Hizbullah’a karşı mücadele olduğunu belirtiyor. Irak ve Suriye’de bazı bölgeleri kontrol altında tutan DAEŞ’in Washington tarafından kendi amaçlar doğrultusunda kullanılmasını tavsiye ediyor. Bu çokbilmiş gazeteci “Suriye’de Trump, DAEŞ’e Esad, İran, Hizbullah ve Rusya için baş ağrısı haline gelmesine izin vermeli. Biz aynı şekilde Afganistan’daki mücahitlere Rus kanını akıtmaya izin vermiştik” hatırlatmasında bulunuyor. (1)
Rusya’nın bu tür stratejilere hazırlıklı ve şerbetli olduğu söylenebilir. Çünkü ABDli sığır çobanlarının düşündüklerini Ruslar da akledebiliyor. Bir zamanlar El Kaide için kimin El Kaidesi sorusu çok popülerdi. Çünkü Rusya’dan tutun da ABD ve Avrupa Birliği başta olmak üzere birçok ülke istihbaratının adı geçen örgüt içerisinde yapılanması mevcuttu. El Kaide’nin eylem hedeflerine bakıldığında hangi ülkenin gizli servisinden talimat aldığı anlaşılabiliyordu. Şimdilerde El Kaide’ye rahmet okutan IŞİD (DAEŞ) için aynı şeyler söyleniyor. Bu terör örgütü bünyesinde her Avrupa ülkesinin ve ABD’nin olduğu gibi Rusya’nın da elamanları var.(2) Nasıl mı? 15.05.2016’da Suriye’de terör örgütleri için savaşan bazı yabancıların Rusya tarafından bölgeye gönderildiği öne sürülmüş, Rusya’nın, ülkede yakaladığı bazı suçluları, Suriye’ye gitmeyi kabul etmeleri durumunda, serbest bırakarak yeni kimlik ve pasaport sağladığı belirlenmişti. (3)
Rus istihbarat ajanlarının, Dağıstan bölgesinde terör suçları nedeniyle aranan kişilerle irtibata geçerek bu kişileri Suriye’ye yönlendirdiği, devlet görevlileri tarafından yeni kimlik ve pasaport sağlanan militanların Suriye’ye giderek DAEŞ’e biat eden gruplara katıldığı Reuters haber ajansınca gündeme getirilmişti. Rusya’dan Suriye’ye yönelik militan akışının 2014’te zirve yaptığı ortaya çıkmıştı. Uluslararası Kriz Grubu’ndan Ekatarina Sokiryanskaya “2014’teki Soçi Kış Olimpiyatları öncesi Rusya bu kişilerin ülkeyi terk etmesine engel olmadı” diyerek Moskova yönetiminin terör tehdidinden kurtulmak için Suriye’deki gerginliği besleyecek adımlar attığını belirtmişti. Rusya’nın Suriye’ye gönderdiği militanların bir kısmı yine Rusya’nın veya rejimin hava saldırılarında öldürülmüştü. (4)
Hatta bu tür haberlerin ayyuka çıkması üzerine 09 Mayıs 2017’de Suriye ve Irak’ta toprak kaybetmeye devam eden DAEŞ, ele geçirdiği bir Rus gizli servisi FSB için çalışan ajanı boğazını keserek öldürmüştü. Daha sonrada Ajanın boğazının kesildiği 12 dakikalık Rusça video, Rusya’nın II. Dünya Savaşı’nın bitişini kutladığı Zafer Günü’nde yayınlanmıştı. Söz konusu görüntülerde bazı Rus askerlerin ölümü yer alıyordu. Rusya Savunma Bakanlığı, Eylül 2015’ten bu yana operasyonların yürütüldüğü Suriye’de 30 kadar askerin öldüğünü daha önce duyurmuştu.(5) Rusların Hibrit savaşa yönelmesinin en önemli nedeninin bu savaş tekniğinin kendisine karşı kullanılmasının önüne geçmek ve bu tekniğin vereceği zararı en aza indirgemek olduğu söylenebilir. Rusya için bu risk var mıydı?
Evet vardı, Orta Doğu’da başlayan Arap Baharı’nın ilerleyen süreçte Rus Baharı’na dönüşerek Orta Asya ve Kafkasya’ya yayılma potansiyeli nedeniyle eski Sovyet coğrafyasında mevcut rejimler açısından bir tehdit olarak algılandı. Çünkü 2015’te 100 ülkeden toplam 30 bin savaşçı Suriye ve Irak’ta DAEŞ’e katılmıştı ve bunlardan 4 bin 700’ü eski Sovyet ülkelerinden Nusra Cephesi ve DAEŞ saflarında kendilerine yer bulmuştu. Sadece Rusya’dan katılan cihatçıların sayısı 2 bin 400 kişiydi ve büyük kısmını Kuzey Kafkasya kökenliler oluşturuyordu. Aynı yıl Rusya’da Suriye ve Irak’taki savaşçı gruplara katıldığı için hakkında soruşturma açılan kişi sayısı 889 civarındaydı. DAEŞ saflarına eski Sovyet coğrafyasından katılanlar, bu bölgelerde örgütlü Kafkasya Emirliği ve Horasan Vilayet örgütleri ile bağlantılıydı. Kafkasya Emirliği ilk dönemlerde El-Kaide’ye bağlıydı ve DAEŞ liderine biattan uzaktı. Bu nedenle Suriye’deki iç çatışmaların başladığında örgütün militanları El Kaide kökenli gruplarla birlikte hareket etti.
Aynı dönemde Horasan Emirliğine katılanlar, Orta Asya ülkelerindeki Özbekistan İslam Hareketi, İslami Cihat gruplarıydı ve bu grup mensupları DAEŞ lideri Ebu Bekir Bağdadi’ye biat etmekte zorlanmadı. Doğu Türkistan Uygur Özerk Bölgesi, Afganistan, Pakistan ile İran Türklerinin de yer aldığı savaşçı grupları, Suriye ve Irak’ta savaşa fiilen katıldılar. Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Tacikistan’dan Suriye ve Irak’taki çatışmalara katılanlarla ilgili batı kaynaklarına göre, 2 bin 46 savaşçı, adı geçen ülke kaynaklarına göre 4 bin civarında savaşçının DAEŞ’e iştirak ettiği iddiası mevcut. Nitekim Rusya kaynakları 2016’da eski Sovyet coğrafyasından Suriye’de DAEŞ ve El Nusra’ya katılan savaşçı sayısının 6 bine yaklaştığı ve Orta Asya’daki savaşçı grupların Suriye’deki DAEŞ ve Al Nusra’ya (El Kaide yakınlığıyla bilinen gruplara) Türkiye üzerinden katıldıklarını gündeme taşımıştı. Bu bilgilerin servis edilmesinin sebebi Türk savaş uçaklarının Türkiye hava sahasını ihlal eden Rus uçağını düşürmesinden sonraki süreçte iki ülke arasındaki soğuk savaşla ilgiliydi. Türkiye tüm bunların farkındaydı. 2011 yılından itibaren 4 bin 128 Rusya vatandaşını DEAŞ’la ilişkileri olduğu gerekçesiyle kara listeye aldı. Türkiye İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, DEAŞ’la ilişkili olduğu şüphesiyle 4 bin 128 Rus vatandaşına ülkeye giriş yasaklandı. Aynı sebepten dolayı 804 Rusya vatandaşı, Türkiye’den sınır dışı edildi. (6) Demem o ki DEAŞ yani IŞİD’in Amerikancı, İngilizci, Almancı, İsrailci İrancı kanadı varsa birde Rusçu kanadı var. Kimse bizi aptal sanmasın!
Bakınız:
1- https://www.haberler.com/abd-li-gazeteciden-trump-a-teklif-daes-i-9504762-haberi/
2- http://www.kafkassam.com/pyd-ikiye-bolundu-ruscu-kanat-ile-amerikanci-kanat-catisiyor.html
3- http://www.ahaber.com.tr/webtv/dunya/rusyadan-daese-militan-destegi
4- http://www.sabah.com.tr/dunya/2016/05/16/rusya-daese-militan-gonderiyor
5- http://www.yeniakit.com.tr/haber/daes-rus-ajanin-bogazini-kesti-322889.html
6- http://qha.com.ua/tr/siyaset/4-bin-rus-un-turkiye-ye-girisi-yasaklandi/157567/
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com