KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Büyük bir ihanet sarmalı içindeyiz

Büyük bir ihanet sarmalı içindeyiz

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
329 0

DÜŞÜNDÜKLERİM….
Büyük bir ihanet sarmalı içindeyiz. Bugün başlamadı. 200 sene devam eden bir işgal sürecinin halkasıdır bugün yaşananlar. Evet, doğru adı İHANET!!
***
Öyle zannetmeyin ki ben içte düşman arayışındayım. Asla. Sadece gerçekleri acizane sizlerle paylaşmak istiyorum. Söylediklerim siyasi söylem veya slogan değil. Ben Sovyet dönemini yaşamış, askerliğimi yapmış, Sovyetlerin dağılmasına şahitlik etmiş, Azerbaycan milli hareketine katılmış, yine vatan savunmasında gönüllü birliklerde yer almış, ardından Azerbaycan Milli Ordusunun ilk tugayına gönüllü olarak, dilekçe vererek yazılmış, Karabağ savaşlarına iştirak etmiş birisiyim. Hayatımın geri kalan kısmı hep okumakla, araştırma ile geçti bugüne kadar. Allah nasip ederse, ne kadar ömür takdir etmişse, sonuna kadar da böyle olacak. Yani söylemek istediğim şudur: yazdıklarımı düşünerek, bilincine vararak yazıyorum. Aldığım eğitimler, okuduğum okullar, savunduğum tezler, yazdığım yazılar bu konuda söz söyleme hakkına sahip olduğumun ispatıdır. Söylediklerim asla hamaset değil, gerçeklerin ışığında kalbimden ve beynimden süzülüp gelen ifadelerdir!
1. Azerbaycan’da Rusya’nın sayıca az, ama çok iyi organize edilmiş askeri, bürokratik, savunma ve istihbarat odakları vardır. Bunlar iyi derecede organize edilmiş haldedir. Bu odakların birçoğu halk tarafından tanınıyor, biliniyor, Onlar da bunu bildikleri ve Rusya’ya güvendikleri için çok rahat hareket ediyorlar.
2. Yine, yönetici kadrolarda kripto Ermeniler, fiilen Ermenilerle yakınlığı bulunan unsurlar, farklı adlar altında, farklı şekilde faaliyet göstermektedirler.
3. Bu gelişmeleri bazı “güvenilir”, kamuoyunda az çok tanınan bazı kişiler (veya uzmanlar) milli güçlerle ve Rus yanlılarının mücadelesi olarak sunmaya çalışıyor. Bu bir aldatmaca, farkında olarak veya olmayarak bir hedef saptırmadır. Bu “mücadele” Rusya tarafta daha sağlam mevzilere sahiplenmek davasıdır. İşte bu güçler milli olan hiçbir şeye tahammül etmiyor.
4. Azerbaycan’da halkın bu ağır gününde onlara öncüllük eden bir yapılanma yok, zaten otoriter rejimlerin genel özelliğidir bu, kendisini “tek kurtarıcı, tek vatansever, tek kahraman” olarak sunmak.
5. Dünyanın insan hakları örgütleri, büyük devletlerin “demokrasiyi özendirme” söylemleri büyük bir hiç, büyük bir yalandır, Petrolden alıp sessizce otururlar yerlerine,
6. Halk kendi taleplerinin arkasında durmadığı, savunmadığı sürece biz hiçbir şey elde edemeyeceğiz, maalesef. Bizi savaşta da aynı duruma sokmuşlar. 30 senedir Azerbaycan’ın sınırlarını hep Ermenistan “ihlal ediyor”, hep Ermenistan ateşkesi ihlal ediyor. Peki, meşru müdafaa hakkına sahip ve toprak bütünlüğünü ihya etmekle yükümlü olan bir iktidar, bir hükümet olarak bu zamana kadar ne yaptınız, ne ettiniz, Rahat koltuklarda oturup savaşın “barış yoluyla” çözüleceğine gerçekten inanıyor musunuz yoksa bu milletle dalga mı geçiyorsunuz.
7. Subaylarımızın nokta atışıyla Ermeniler tarafından şehit edilmesi, dehşet verici ihanetin bir halkasıdır. İnanın ki Ermenilerin bunu yapabilecek güçleri yok. Yaptırdılar, koordinatları verdiler, onlar da ateş açtılar.
8. Ne yapacağız? Bundan sonra yine bir APREL DÖVÜŞLERİ mi yaşayacağız, yine sayılıp seçilen vatan evlatlarımızı, subaylarımızı feda edip sonra da uslu uslu yerimize mi oturacağız (veya oturtacaklar bizi!).
Buna “dur” diyecek gücü kendimizde hissetmemiz lazım. Bunu yaparsak ki yapabiliriz, bizi sürekli korkuttukları Rusya tehdidi de balon gibi patlayacak. Onun onursuz, kimliksiz, rezil ve korkak “adamları” saklanmak için fare deliği arayacaklar!
9. Yurttaşlarımızın eylemi barışçıl, sivil eylemdir. Hakkını istiyor, haklıdır. Ama haklıyken haksız duruma düşmemek gerekir. Böyle bir ortamda meydana gelecek provokasyonlar KGB ekolünü geçmiş, vatan, millet duygularını kökünden kesilmiş tiplerin organize işleri dönüp dolaşır ortalıkta. Biz bu provokasyonları 1980’lerde, 1990’larda ve sonrasında hep yaşadık, gördük, tecrübe edindik! Parlamentoya taş atarlardı, küfürler yağdırırlardı, kavga çıkarırlardı vs. kütle psikolojini çok iyi provoke ederlerdi!
Bunlara uymayacağız!!
Keza halkın haksızlığa karşı başkaldırısı kutsaldır, şerefli ve onurlu eylemdir. Kökleri tarihin derinliğinden süzülüp gelen, 1918’de bizleri mutlu eden, demokrasiyi, istiklal ve hürriyeti tattıran, 1980’lerin sonlarında ve 1990’ların başında aynı sevinci yaşatan, düşmanlarımızın masum kanımızı akıtmalarına rağmen ayakta tutan o değer bizim MİLLİ RUHUMUZ’dur. Bugün bizi harekete geçiren, uyandıran, “sen millet olarak bu zulmü hak etmedin” dedirten işte o ruhtur! Onu korumamız, DİRİ TUTMAMIZ lazım, vatan aşkı, toprak sevgisi denen meş’alenin sönmesine müsaade etmemeliyiz! Bir millet onu yücelten evlatlarının gaziliğiyle, şehadetiyle kaimdir!
Dr. Ali Asker

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir