İngiliz istihbaratı destekli sosyalist sitelerde yönlendirme amaçlı dezanformatik analizlerde, İran’a yönelik terörizmin, ABD emperyalizminin ve onun bölgesel müttefikleriyle uyumlu, belirli siyasi amaçlara hizmet ettiğinin açık bir şekilde anlaşıldığı yorumlarına yer verildi. Gerçekte, bu saldırılar belirli siyasi hedeflere ulaşmayı amaçlayan, uluslararası ölçekte koordine edilmiş bir harekâtın parçasıydı ama kime hizmet ediyordu? Avrupa sokaklarındaki şiddetin altında, sağcı burjuva yönetimlerle ve destekledikleri, finanse ettikleri ve silahlandırdıkları İslamcı güçlerle birlikte çalışan ABD, Britanya ve Fransa emperyalizminin Ortadoğu’ya uyguladığı çok daha büyük şiddet yatmıyor muydu? IŞİD denilen örgüt; faaliyetlerine, İslamcı köktendincilerin Afganistan’daki Sovyet destekli hükümete karşı CIA’in organize ettiği savaşıyla başlamış olan El Kaide’den bir ayrılma sonucunda ortaya çıkan bir dizi emperyalist savaşın doğrundan ürünü değil miydi? Bu cihadist terör örgütleri, ABD ve Avrupa istihbarat örgütlerinin yardımcıları ve Libya’dan Suriye’ye kadar rejim değişikliği savaşlarında gerekli vekilleriydi; dahası onlara, emperyalist çıkarları ilerletmeleri için maaş verilmiyor muydu? (Bkz. Bill Van Auken/Terörizmin jeopolitiğini kavramak/10 Haziran 2017/ http://www.wsws.org/tr/articles/2017/06/10/pers-j10.html )
Katar krizi patlak vermiş, krizin dumanı tüterken Tahran’da dini ve ulusal sembollere yönelik ikonik terör saldırısı yaşanmıştı. Hemen Katar krizini ve Tahran’daki terör eylemlerini Trump’ın Suudi Arabistan ziyareti ile irtibatlandırdılar. Oysa background gerçekleri, görünenden ve kamuoyuna servis edilen haberlerden çok farklıydı. Deyim yerindeyse çaylakları tufaya getirdiler. Ben hariç! 8 Haziran 2017 Perşembe tarihli yazımda bu komediye dikkat çekmiştim. “Bakıyorum da ne Katar’da yaşanan süreç ne de İran’da gerçekleşen terör saldırısı ile ilgili Türk medyasında sadra şifa doğru dürüst bir analiz yok. Yazanlarda değirmene su taşıma derdinde. Oysa olayların perde arkası çok farklı. Sizleri yormadan söyleyeyim. Ne Katar’a yapılanların ne de Tahran’daki ikonik terör eyleminin arkasında ABD yok! ABD’nin Körfez’deki müttefikleri arasında çatışmanın tırmanmasını istemiyor ve bu anlaşmazlığın Amerika Birleşik Devletleri ordusu için taze ve hoş olmayan yeni bir sorun oluşturma kapasitesinden, Washington yönetimi rahatsız. Neden mi? Körfez mağdurlarının Rusya ve Çin gibi küresel aktörlüğe hevesli güç odaklarını kendi topraklarında konuşlandırmasını istemiyor.
Katar meselesinde Suudilerin, Mısır’daki ABD destekli askeri yönetimin desteğiyle Washington’dan bağımsız olarak hareket etmiş oluklarını düşünüyorum. Bana göre bu tezi destekleyen en önemli gelişme; ABD Başkanı Donald Trump’ın, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad es-Sani’yi arayarak Doha ve bazı Körfez ülkeleri arasındaki gerilimin çözülmesi için aracı olmayı teklif etmesi. Zaten Katar, ABD Merkez Komutanlığı’nın karargâhı, dolayısıyla, ABD’nin Afganistan’daki, Irak’taki ve Suriye’deki savaşları için çok önemli bir konaklama bölgesi ve İran’a karşı savaş planlamasının kumanda merkezi. ABD istediği an Katar’ı alt üst edebilir. Bu iş için Suudi Arabistan’a ihtiyacı yok! Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda, bazı Arap ülkeleriyle diplomatik kriz yaşayan Katar’a Türk askerinin konuşlanmasının önünü açan kanun tasarısı kabul edilmesi bence Trump’ın Katar Emiriyle görüşmesiyle çok irtibatlı. Doha ile beş Arap ülkesi arasında yaşanan krizin ardından Katar’ın olası bir gıda ve su sıkıntısına karşı Türkiye ve İran’la görüşmeler yürütüyor. Türkiye’nin bu kararı ve Katar konusunda elini taşın altına koyması, ABD’nin politikalarına ters düşmüyor ve mutlaka ama mutlaka teşvik ediyor. (Bkz. http://www.kafkassam.com/korfez-krizinde-abdnin-rolu-ve-irani-kim-vurdu.html )
Tam da dediğim gibi oldu. Katar Emiri Trump’ın davetini kabul etmedi ama Katar, bazı Arap ülkelerinin “terörü destekleme” suçlamasına karşı, terörle mücadele çabalarını denetlemesi için eski ABD Adalet Bakanı John Ashcroft’un hukuk firmasıyla anlaştı. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır’ın başını çektiği bir grup Arap ülkesi ile ABD Başkanı Donald Trump’ın “teröre destek vermekle” suçladığı Katar, bu iddiaların yersiz olduğunu ortaya koymak için çalışma başlattı. Bu amaçla George W. Bush döneminde 2001 ile 2005 yılları arasında ABD Adalet Bakanlığı görevini yürüten John Ashcroft’un hukuk firması ile anlaşmaya varıldı. Firmadan Adalet Bakanlığına yapılan bildirime göre Katar, 90 günlük çalışma için 2,5 milyon dolar ödeyecek. Hukuk firması, Katar’ın, kara para aklama ve terörün finansmanının engellenmesi konularındaki faaliyetlerini denetleyerek raporlayacak. Güçlendirilmesi gereken noktalarda Katar’a tavsiyelerde de bulunacak firmanın, aynı zamanda medya ve ABD siyasi kurumlarında lobi faaliyetlerinde bulunması da öngörülüyor. (Bkz. http://www.haber7.com/ortadogu/haber/2353412-katar-denetlenmek-icin-abdli-firmayla-anlasti ) Şimdi bir kaşık su da fırtına koparan İslamcı muhbir ve muharrirlere ‘ne oldu yüzün mü soldu? Mor da bir renktir’ denilmez mi? Bununla kalsa iyi, bir diğer gelişmede ABD ile İran arasında yaşandı. İran ve ABD arasında bir sorun olmadığı ortaya çıktı.
Peştunca ve Farsca’da gökyüzü anlamına gelen ancak bizdeki gökyüzünden (asuman) çok geniş anlam yüklenen İran özel hava yolları şirketi İran Aseman Aierlenes’in, Ortadoğu’yu velveleye veren onca gürültü patırtının ortasında, Tahran’da gerçekleştirilen ikonik terör eylemlerinin müsebbibi Suudi rejimi ve Amerika ilan edilmesine rağmen ABD uçak şirketleriyle anlaşma yaptığı, davul zurna eşliğinde kör göze parmak dedirten bir şekilde uluorta meydana saçılıverdi. Chicago merkezli ABD’li havacılık firması Boeing’ın hem İranAir hem Aseman Airlines’e uçak sattığı faş oldu. Anlaşmaya göre Boeing, IranAir’e 80 adet yolcu uçağı satacak. Şu ana kadar 3 adet yeni model Airbus tipi uçaklar IranAir’e teslim edilmiş durumda. 2017 başında Boeing firmasından 80 uçak alan Aseman Havayolları, 60 adetlik yeni bir sipariş daha verdi. İran Aseman Hava Yolları’nın ABD merkezli uçak üreticisi Boeing’den 60 adet yolcu uçağı alımına ilişkin nihai anlaşmanın imzalandığı bildirildi. İranlı İşçiler Haber Ajansı’na göre, Aseman Hava Yolları ile Boeing firması yetkilileri nihai anlaşmayı başkent Tahran’da imzaladı. İran Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ali Rebii’nin de imza töreninde hazır bulunduğu belirtildi. Anlaşmaya göre, Aseman Hava Yolları, Amerikan şirketinden 60 Boeing 737 tipi yolcu uçağı alacak. Boeing’in ilk teslimatı 2022 yılında yapması ve bu teslimatın 5 ila 10 uçaktan oluşması öngörülüyor.(Bkz. http://www.dunyabulteni.net/ortadogu/401837/iran-boeingden-60-ucak-satin-alacak ) Gördünüz değil mi, menfaat söz konusu olunca büyük şeytan Amerika’nın koynuna giriveriyorlar. İslamcılık bunun neresinde?
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com
Ben demiştim: Mor da bir renktir ABD İRAN anlaştı!
529 0
Kafkassam Editör
Yeni bir dünyaya uyanmak, dünyayı yeniden okumak isteyenler için, söylenecek sözü olanlar için merkezi Ankara’da olan KAFKASSAM’ı kurduk. Erivan, Bakü, Tiflis, Tebriz, Grozni, Moskova, Mahaçkale, Nazrin, Nalçik, Saratov, Ufa ve Sochi’de ofislerimiz temsilcilerimiz var. Kafkassam genelde kafkasya çalışmak için kuruldu Kafkasya genelinde çalışır. Ermenice Rusça Gürcüce İngilizce dillerinde yayın yapan kafkassam genç akademisyen ve stratejistlerle çalışmaya özen gösterir. KAFKASSAM’ın internet sitesi 2 Ocak 2010’da yayına girdi. İnternet sitesinde Kafkasya’daki ülkeler ve Türkiye ile ilişkileri hakkında makaleler, ropörtajlar, analizler ve yorumlara yer verilmektedir.