KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Bakunin ve Lenin’in Avrupa Birleşik Devleti kime meydan okuyor?

Bakunin ve Lenin’in Avrupa Birleşik Devleti kime meydan okuyor?

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 12 dk okuma süresi
324 0


Her şeyin bir ilki vardır. Avrupa Birliği fikrinin de ilk kez kimler tarafından düşünüldüğü hep merak konusudur. Eğer doğruysa İlk defa 19. asırda Victor Hugo’nun Avrupa Birleşik Devletleri’ni hayal ettiği söylenir. Napolyon ve Hitler de savaş ve işgal yoluyla tüm Avrupa’yı tek bir çatı altında toplamayı düşünmüşlerdi. Lakin felsefe ve yöntemleri nedeniyle avuçlarını yaladılar. Bu konuda Avrupa Birleşik Devleti projesini, anarşist düşünürlerin ilk kuşağının temsilcilerinden, Kolektivist Anarşizm akımının öncülerinden, Avrupa’da Fransa ve ardından Almanya ve Avusturya’da gerçekleşen 1848 devrimlerinde aktif bir rol üstlenen Mihail Aleksandroviç Bakunin tartıştı. Ancak Birleşik Avrupa’ya bakışı tersinden bir perspektif ortaya koyar. Çünkü ona göre; “Almanlar söz konusu olduğunda Alman proletaryasının şu anda kendi burjuvazisine kölece bağlı olması gibi Slavların da aynı mantıkla muzaffer Alman proletaryasına kölece bağlı olacağını varsayabiliriz.(1)

“Paris Komünü ve Devlet Düşüncesi” Bakunin’in “Kamçılı Germen İmparatorluğu ve Toplumsal Devrim” adlı önemli çalışmasının ikinci bölümüne giriş yazısıdır. 1871 Paris Komünü, sosyalist hareketin tarihinde bir dönüm noktası, sosyalist teoriye hak ettiği değeri kazandıran canlı bir örnek ve çarpıcılığı hala da tartışılmakta olan son derece de heyecan verici bir olaydır. Bu, doğrudan Hristiyan kiliselerinden ve kötülüğün en yüksek papazı olan Papa’dan ilham alan birleşik Avrupa gericiliği tarafından çarmıha gerilen insanlıktır. Ancak, halklar arasındaki dayanışmanın bir ifadesi olarak yaklaşmakta olan uluslararası devrim, Paris’i tekrar diriltecektir.(2) Öncelikle bilinmesi gereken Birleşik Avrupa Devleti, günümüzdeki popüler adlandırması ile Avrupa Birliği Komünistlerin projesidir. Bu nedenle II. Enternasyonal örgütü de “Avrupa Birleşik Devletleri” sloganının burjuva temellerde sahiplenilmesine sahne oldu. Örneğin Otto Bauer, Avrupa Birleşik Devletlerinin bir hayal olmadığını, kapitalist gelişmenin kaçınılmaz bir sonucu olarak Avrupa uluslarının bu hedefe varacağını söylüyordu. Lenin’in deyişiyle, Avrupa ülkelerindeki sosyalist maskeli sosyal-şovenler, emperyalist burjuvaziyle birlikte Asya ve Afrika’nın sırtından emperyalist bir Avrupa yaratmaya çalışmaktaydılar. Avrupa Birleşik Devletleri sorununa, Lenin de 1914 Ekiminde Bolşevik Parti MK Manifestosu’nda değindi. Manifesto, monarşilerin gerici zulmü altındaki Avrupa’ya karşı cumhuriyetçi Avrupa Birleşik Devletleri sloganını savunuyordu. “Avrupa sosyal-demokratlarının acil politik şiarı cumhuriyetçi Avrupa Birleşik Devletlerinin kurulması olmalıdır” denilmekteydi.

Ama sosyal-demokratlar bu sloganı savunurken çok dikkatli olmak zorundaydılar. Çünkü proletaryayı genel şovenizm akımı içine çekmek için her şeyi vaat etmeye hazır olan burjuvazi, “Avrupa Birleşik Devletleri” sloganını da kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktaydı. Bu nedenle, Alman, Avusturya ve Rus monarşileri tasfiye edilmeden, bu şiarın yalan ve anlamsız bir şiar olduğu konusunda proletarya mutlaka aydınlatılmalıydı. Lenin, bu amaçla Ağustos 1915 tarihli Avrupa Birleşik Devletleri Şiarı Üzerine adlı makalesini yayınladı. Kapitalist ilişkiler altında “Avrupa Birleşik Devletleri”nin ekonomik bakımdan ya olanaksız ya da gerici bir hedef olduğu sonucuna vardı Lenin. Lenin böylece, Avrupa ülkeleri arasında ulus-devlet bölünmesini sona erdirecek tam bir çıkar birliğinin ve dolayısıyla kalıcı bir birleşmenin mümkün olmadığını açıklıyordu. Bu nedenle, kapitalizm çerçevesinde “Avrupa Birleşik Devletleri” yoluyla savaşların önlenmesi düşüncesi de tamamen mesnetsizdi.(3) Lenin; 23 Ağustos 1915’te yayınladığı ‘Avrupa Birleşik Devletleri Şiarı Üzerine’ başlıklı makalesinde, Emperyalizmin ekonomik koşullan bakış açısından, yani sermaye ihracı ve dünyanın “ileri” ve “uygar” sömürgeci güçler tarafından paylaşılması bakış açısından, Avrupa Birleşik Devletleri, kapitalist ilişkiler altında ya olanaksızdır ya da gericidir. Kapitalist koşullar altında Avrupa Birleşik Devletleri, sömürgelerin paylaşılması üzerine anlaşmakla eşanlamlıdır. Avrupa Birleşik Devleti, sosyalist bir devlet olacaktır. Avrupa Birleşik Devleti’nin kurulması adım adım olacaktır. Bu bağlamda Avrupa’da her ayrı devlette sosyalist devrimin gerçekleştirilmesi şarttır.(4)

Bakunin, Lenin ve hatta Troçki’den sonra Birleşik Avrupa Devleti’nin mimarı kimdi dersiniz? “Birleşik Avrupa” fikrinin ateşli savunucularından biri olan Helmut Josef Michael Kohl. Sovyetler Birliği’ni zayıflatmak için Reagan’ın daha agresif politikalarını destekledi. Kohl’un 16 yıllık görevi, Otto von Bismarck’tan sonra Alman Şansölyesi’nin en uzun sürelisiydi. Soğuk Savaş’ın sona ermesini ve genel olarak Birlik Şansölyesi olarak bilinen Kohl, Almanların yeniden birleşmesini denetledi. Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand ile birlikte Kohl, Avrupa Birliği (AB) ve euro para birimini oluşturan Maastricht Antlaşması’nın mimarıydı. Kohl, Avrupa Birliği’nin doğu genişlemesinde de merkezi bir figürdü ve hükümeti, bağımsızlık ilan ettiğinde Hırvatistan , Slovenya ve Bosna-Hersek’in uluslararası tanınması için çaba sarf etmeye yöneldi. Kim ne derse desin Almanlar için IV. Reich döneminin lideriydi. Kohl “Birleşik Avrupa” fikrinin ateşli savunucularından biri. Helmut Kohl Almanya’da 16 yıl başbakanlık yaparak bu konuda bir rekorun sahibi oldu. Kariyerinin zirvesine ise Berlin Duvarı‘nın yıkılması ve iki Almanya‘nın birleşmesindeki rolüyle ulaştı. Helmut Kohl olmasaydı, Başbakan Angela Merkel siyasi yaşamında bu kadar başarılı olamazdı. Doğu Almanyalı politikacıya kılavuzluk yapan Kohl, Merkel’i önce 1990 yılında aile bakanlığına, ardından da çevre bakanlığına atadı. Papa 16’ncı Benedikt, 2012 yılının eylül ayında Almanya’ya ziyareti sırasında mutlaka ziyaret etmek istediği tek bir kişi vardı: Helmut Kohl, birleşmenin başbakanı.(5) Onun için Almanları birleştiren lider denildiği gibi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni çökerten adam da denilmekte. Avrupa Birleşik Devleti, kim ne derse desin; Amerika ve İngiltere’nin uykularını kaçıran de facto bir süreç. Nitekim ABD’ne danışmanlık yapan özel bir istihbarat kuruluşu Stratfor’ın (Strategic Forecasting) kurucusu ve patronu Georges Friedman 4 Şubat 2015’te Küresel İşler Chicago Konseyi’nde (Chicago Council on Global Affairs) yaptığı konuşmada “Bizim Avrupa ile ilişkimiz yok; Romanya ile Fransa ile ilişkilerimiz var. ABD’nin ilişki kuracağı bir Avrupa yok ortada. Asırlar boyu ABD’nin çıkarları için yaptığımız savaşlar; birinci, ikinci dünya savaşları olsun Soğuk Savaş olsun, her şey Almanya ve Rusya ekseninde olmuştur. ABD’yi tehdit edecek olan tek güç bu iki ülkenin birliğidir. Bu birliğin gerçekleşmemesi için gereken her tedbiri almalıyız.” demişti.(6)

Putin Avrupa’yı özellikle de Almanya’yı ABD’den koparmak istiyor. Alman Şansölyesi (Başbakanı) Angela Merkel’de Putin gibi Alman-Rus işbirliğinden yana. Fakat ABD ve İngiltere, Almanya Rusya yakınlaşmasından rahatsız. Ukrayna sorunu bu yakınlaşmaya dondurucu etki yaptı. Güçlü bir Avrupa Birliği’nin ABD çıkarlarına zarar vereceği ihtimalinden hareketle, Amerikalı jeostratejistler çareyi Avrupa Troykasını (Almanya/Fransa/İngiltere) dağıtmakta buldu. Bu açıdan bakıldığında İngiltere’nin ‘Brexit’ yani Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılması kararı, Alman Rus birleşmesine ve Sosyalist karakterli Avrupa Birleşik Devleti projesine vurulmuş bir darbedir. İngiltere’nin ‘Brexit’ yani AB’den ayrılma kararı, yol açtığı siyasi ve ekonomik sonuçlar bakımından Asya-Pasifik bölgesinde de etkisini hissettiriyor.

Soğuk Savaş sonrası uluslararası sistemde yaşanan yapısal değişikliğin iki (Doğu-Batı) Almanya’nın birleşmesiyle sonuçlanması öngörülemeyen ve engellenemeyen de facto bir süreçti. İki Almanya’nın birleşmesine İngiltere karşı çıkmış, ancak Glastnost (Açıklık) ve Perestroyka (Yeniden Yapılandırma) politikası nedeniyle dağılan ve ekonomik kriz yaşayan Sovyetlerin varisi Rusya Federasyonu, büyük bir meblağ karşılığında iki Almanya’nın birleşmesine “evet” demek zorunda kalmıştı. Almanlar, İngilizlerin birleşmelerine karşı çıkmasını hiç unutmadı, intikam almak için zaman kolladılar. Amerika ve İngiltere için tehlike geçmiş sayılmaz. Rugby Europe tarafından düzenlenen yedili rugby organizasyonlarında, Rusya ve Almanya, Köln’de, 18 Mart’ta karşı karşı karşıya geldi. Rusya ve Almanya arasında oynanan rugby mücadelesi öncesinde Rusya Federasyonu’nun milli marşı yerine Sovyetler Birliği’nin marşı çalındı, marş coşkuyla okundu.(7) Bana kalırsa bu bir kaza veya karışıklık değildi. Bilinçli bir tercihti. Almanya ve Rusya sembolik olarak dünyaya hangi zeminde birleşeceklerini ilan etmiş oldular!

Not: Katkıları için L.M., Yaroslav Samaylov ve Musa Öztürk’e teşekkür…

Bakınız:
1- https://www.geocities.ws/anarsistbakis/makaleler/marx-bakuninindevletanarsisi.html
2- http://www.lafisyanda.org/php/paris-komunu-ve-devlet-dusuncesi-mihail-bakunin1871/
3- Elif Çağlı /Avrupa Birliği Sorununda Marksist Tutum/ http://marksist.net/elif_cagli/AB_avrupa_birlesik_devletleri_mi.htm
4- О лозунге Соединенные Штаты Европы / Н. Ленин (1915) / https://www.marxists.org/russkij/lenin/1915/08/10a.htm – http://www.enternasyonalforum.net/arastirma-ve-calisma-gruplari/2002-avrupa-birlesik-devletleri-siari-uzerine-vilenin.html
5- https://www.ntv.com.tr/galeri/dunya/helmutkohlun-hayati-helmutkohl-kimdir,qOtsMIqhmUeEXHi6Ka5_Ig/eYgqAXKmc0edDcAHm6dqkQ
6- http://kafkassam.com/rusyayi-alman-asilli-ruslar-mi-yonetiyor.html
7-http://haber.sol.org.tr/spor/video-rusya-macinda-sscb-marsi-coskuyla-okundu-232823
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir