Deutsche Welle geçtiğimiz günlerde bir iddia ortaya attı, habere göre Alman Hükümeti mülteci ve göç politikaları nedeniyle koalisyon ortağıyla önemli sorunlar yaşamaya başladı. Sosyal Demokrat Parti görünen o ki; Alman halkının yüzde 45 oranda Merkel’in göç politikalarını reddetmesi ve sert bir şekilde eleştirmesinden kuvvet bulmuş olmalı ki erken seçim için hazırlıklar yapmaya başlamış. Konunun haber niteliğinden ziyade uluslar arası politikalar açısından çok daha önemli etkileri olabilir. Daha önce AB ‘nin göç politikalarının dışına çıkıp daha çok milliyetçi ya da rasyonel yaklaşımlarla özellikle Suriye menşeli göçmenlere yönelik uygulamalarına dair birçok yazı yazdık. Bu yazıların totalinde eleştirdiğimiz nokta, insancıl hukuk ve insan hakları açısından uygulamaların değerlendirilmediği ve AB’nin özellikle bahsi geçen kavramlar üzerinden politikaları empoze etmeye çalışırken kendi tavrının aksi yönde olmasıydı. Bugün daha farklı bir perspektiften bakıldığında ise özellikle AB’nin lokomotifi olarak değer gören bir ülkenin özellikle göç politikası nedeniyle istikrarında ki sarsıntının ortaya çıkabileceği değerlendirilebilir. Netice itibarı ile Almanya’nın AB içerisindeki özgül ağırlığının sarsılabilirliğine Merkel’in yumuşak politikalar olarak değerlendirilebilecek mülteci siyaseti müsebbip olarak gösterilebilecek potansiyelde. Sadece AB içerisinde değil tüm dünyada yükselen milliyetçi siyasi yaklaşım Almanya özelinde düşünülürse daha radikal bir dönüşüm geçirmeye oldukça müsait durumda. Milliyetçi siyasetin radikal tutumlar sergilemesi için gerekli zemin ise 11 Eylül saldırıları ile başlayıp Suriye iç savaşı neticesinde pik noktasına çoktan ulaştı. Almanya’da erken seçimin dile getirilmesinin gerekçesi olarak mülteci siyasetinin gündeme alınması dahi Almanya’nın tercihini muhtemel bir seçimde Merkel için yapmayacağını düşündürmek için yeterli bir sebep. Dahası erken bir seçim olduğunda bundan sora bir koalisyon gündeme gelme ihtimali dahi düşük olacaktır. Bu durumda Almanya’da aşırı milliyetçi siyasi bir eğilim AB’nin tüm İnsan Hakları söylemlerinin derinden sarsacağı gibi beraberinde AB nin tüm sütunlarının da temellerine dinamit koyacaktır. Dolayısıyla AB bütünleşmesi, Brexit, Hollanda seçimleri, İtalya seçim fiaskosu derken ortadan kaldırmak istediği ulus devletin sınırlarına yenilmiş olacaktır.
Z.Deniz ALTINSOY / KAFKASSAM