KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. İran
  4. »
  5. İran-Rusya Stratejik Müttefik Mi?

İran-Rusya Stratejik Müttefik Mi?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 16 dk okuma süresi
349 0

Bugün Ortadoğu’da yaşanan krizlerde İran-Rusya ilişkilerinin önemli payı olmakla birlikte Irak ve Suriye gibi ülkelerde stratejik müttefik görünümü sunmaktalar. İran’ın Suriye ve Irak’taki askeri varlığı, Trump dönemi ABD’nin yeni İran stratejisi, İran’ın Şii yayılmacılığı ve mezhep adına yaptığı Pers milliyetçiliği ve Türkiye’yi kendine tarihi rakip gören İran, Rusya ile iyi ilişkiler sürdürmektedir.

16.asırdan beri emperyalist devlet olma ülküsüyle yayılan Rus milliyetçiliği, Kazan Savaşı sonrası açık denizlere açılmak ve Batı’da güçlü devletlerin olması sebebiyle güney ve doğuya yayılmayı tercih etmiştir. 16.yüzyıldan 20.yüzyıla kadar devam eden bu süreçte İran tarihi, İran-Rusya arasında gerçekleşen çeşitli savaşlar ve anlaşmazlıklarla şekillenerek bu dönemdeki siyasi ilişkilerin ana hatlarını Rus-İran savaşları, Rus ilerleyişi ve İran’ın toprak kaybı oluşturmaktadır. Rusya-İran ilişkilerinin bugünkü durumuna baktığımızda stratejik müttefik görünümüne rağmen somut örnekler ve istatistikler farklı bir gerçeği göstermektedir. Mevcut analizde güvenlik eksenli İran-Rusya ilişkilerinin stratejik boyutları analiz edilmiştir.

İran-Rusya Ticari İlişkileri

1979 İran devrimin gerçekleşmesinden üç ay önce Leonid İlyiç Brejnev (Rusça: Леонид ИльичБрежнев, 1964’ten ölümüne kadar Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri olmuştur) SSCB adına ABD’yi İran’ın içişlerine karışmaması ve İran halkının ayaklanmasına karşı çıkmamaları yönünde uyarmıştır. Bu uyarı ardından SSCB basını İran’da yaşanan ayaklanmaları desteklemiş ve emperyalizme karşı yalın ayaklıların öfkesi şeklinde sunmuştur. Devrimin ilk günlerinde İran-SSCB sıcak ilişkiler kurma çabasında bulunmuşlar fakat SSCB’nin Afganistan’a askeri müdahalesi ve İran-Irak savaşında Rusya’nın Irak’a silah desteği iki ülke arasındaki ilişkileri soğuklaştırmıştır. Savaş sonrası SSCB, İran-ABD arasındaki kopukluğu kullanarak İran’a yakınlaşmak istediği bir dönemde SSCB’nin dağılması iki ülke arasındaki ilişkileri yeni aşamalara ve yeni alanlara sürüklemiştir.

SSCB sonrası Rusya 1990’ların ilk yıllarında Batıcı politika izlediğinden dolayı İran-Rusya ilişkisi herhangi bir yakınlaşmağı tecrübe etmemiştir. Rusya’nın Avrasyacılık vizyonunu benimsemesiyle İran İslam Cumhuriyeti’nin felsefi temeli Batı değerlerinin iflasına dayalı olduğu için İran-Rusya ilişkileri yakınlaşma fırsatı bulmuştur. Bu dönemdeki yakınlaşmanın ilk işaretleri Hazar Denizi’nin hukuki statüsü, Tacikistan iç savaşı ve Karabağ Savaşı’nda görünmüştür.

1997-2005 İran’da Seyyed Muhammed Hatemi’nin cumhurbaşkanlığı dönemi, Rusya’da Putin’in güçlendiği döneme denk gelmiştir. Putin’in Çeçenistan Müslümanlarına karşı sert Politikası’na İran’da iktidarda olan Reformistlerin sessiz kalması Putin için önemli olmuştur. O günden itibaren başlayan stratejik yakınlaşma bugün daha da geniş boyut kazanmış ve iki ülkeyi Ortadoğu’nun çeşitli konularında birlikte hareket etmeğe itmiştir.

Putin’in Rusya Cumhurbaşkanı seçilmesinden hemen sonra dönemin İran Cumhurbaşkanı Seyyed Muhammed Hatemi, Moskova’ya ziyaret etmiş ve iki ülke arasında 10 yıllığına işbirliği anlaşması imzalanmıştır. 2005’de İran’ın Ahmedinejad dönemi başlamış Batı’nın İran’a uyguladığı ambargoların artmasıyla İran dış siyasetindeki Rusya önemi artmıştır. Nitekim 1995’te iki ülke arasındaki parasal ilişki (ticari ve askeri) 200 milyon dolar iken 2008’de 3 milyar 69 milyon dolara ve 2010’da da 3 Milyar 651 Milyon dolara yükselmiştir. 2010-2015 arası ise Batı’nın İran bankalarına uyguladığı ambargolar iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri 855 milyon dolar geriletmesine rağmen 2016’nın ilk yarısında ise %70 oranında yükseliş görmüştür.

İran-Rusya Ortak Ticaret Odası Başkanı’nın açıklamasına göre, İran’ın ticari ürünler açısından Rusya ile olan ekonomik ilişkileri iyi durumda değildir. Askerevladi’nin açıklamasına göre, 2015 yılında İran’ın Rusya’dan ithal ettiği 632 milyon dolara karşı İran Rusya’ya 291 milyon dolar ihracat yapabilmiştir. İran ve Çin’in 40 milyar dolarlık ticari ilişkisi karşısında 1 milyar dolara yakın bir rakam, ciddi bir nitelik taşımamaktadır.

Rusya-Türkiye arasındaki mevcut durum İran yönetimini Rusya ile daha sıkı ticari ilişkilere yönlendirmiştir ancak İran’ın Rusya’nın ihtiyaçlarını karşılayabilecek altyapısının olmaması, iki ülke arasındaki gümrük yasaları ve İran’ın Türk malları kalitesinde ve fiyatında Rusya’ya ihracat yapamayacağı gerçeği ilişkilerin gelişmesini engellemiştir. (İRİB Haber Ajansı, Haber Kodu: 1163638) Nitekim İran Meclisi Stratejik Araştırmalar Merkezi 20 Kasım 2016 tarihinde yayınladığı bir raporda, bu başarısızlığı itiraf ederek İran’ın gıda sektöründe Rusya’ya ihracat yapamamasında İran-Rusya arasındaki döviz oranındaki istikrarsız durum, İran’da üretim eksenli yeterli altyapının olmaması ve gümrük tarifeleri önemli sebepler olarak öne sürülmüştür. (İran Meclisi Stratejik Araştırmaları Merkezi, Rusya’ya Gıda İhracatında Engeller ve Fırsatlar)

Cetvel-1

İran-Rusya Askeri İlişkileri

Günümüzde İran-Rusya ilişkilerindeki ana hatlarını oluşturan konulardan biri de Rusya’nın İran’a sattığı S300 füze sistemidir. İran’ın Rusya ile ticari ilişkisi iki milyar dolar bile değilken ve İran’ın ticari ilişki içerisinde olduğu diğer ülkeler ile kıyasladığımızda ciddi bir rakam oluşturmamaktadır. Fakat İran-Rusya ilişkilerinde uluslararası basında sık sık yer alan başlık İran-Rusya’nın askeri ilişkileridir.

İsrail merkezli “Milli Güvenlik Araştırmaları Merkezi”nin İran ordusuyla ilgili yayınladığı rapora göre, İran’ın toplamda yedi ülke ile askeri ilişkisi vardır ve İran bu ülkelerden silah ve çeşitli yardımlar almaktadır (İNSS, 2013, İran Askeri Gücü Raporu)

T-1

Putin’in danışmanı Vladimir Kujin, 2 Aralık 2016 tarihinde yaptığı açıklamada S-300 füze sisteminin İran’a verildiğini ve İran’ın da tüm ödemeleri yaptığı açıklamıştır.(El-Alem Haber Ajansı, S300 Hakkında Yeni Sözler)

İlk imzanın 2007’de atıldığı bu anlaşma,10 sene boyunca İran-Rusya ilişkisinin en önemli faktörlerinden olmuştur. Alttaki diyagramda gösterilen S-300 füze sisteminin İran S-300 PMU-1 türü alınmıştır.(Maşrık News, İran Hangi S300’u Almış?) Bu anlaşmanın değeri konusunda konuşmamayı tercih eden iki tarafa rağmen, anlaşmanın 800 milyon dolar değerinde olduğu tahmin edilmektedir.(BBC Farsça, Moskova İran’a S300 Satacağını İnkar Etii)

S-300 Füze Sisteminin Türleri:

Foto-1

İran-Rusya ilişkilerinde başta İsrail olmak üzere çeşitli ülkelerin Rusya’ya uyguladıkları baskı nedeniyle inişli çıkışlı bir süreç yaşayan S-300 anlaşması dışında İran, Hint ve Çin’den sonra Rusya’dan askeri silah alan üçüncü ülkedir. 1979 İran Devriminden sonra İran-ABD arasındaki kriz İran’ı kendi askeri ihtiyaçlarını Rusya ve diğer ülkelerden temin etmeye zorlamıştır .

İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun desteğiyle 2004’te İran Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan Mahmut Ahmedinejad döneminde, İran-Rusya’nın askeri ilişkileri hız kazanmıştır ve alttaki anlaşmalar yapılmıştır.

2004-2009 Yılları Arasında İran-Rusya Arasında Yapılan Askeri Anlaşmalar:

T-2

İran’ın son 20 yıldaki dış politikasında önemli meselelerden biri olan İran nükleer programındaki Rusya’nın rolü, askeri ve ticari nitelik taşımakla birlikte iki ülke arasındaki ilişkilerde önemli bir faktör olarak hesap edilmiştir. Putin ile güçlenen Rusya’nın Avrasyacılık politikası gereği nükleer programı sebebiyle Batı ile ilişkilerinde kriz yaşayan İran, Rusya tarafından desteklenmiştir. 1995 yılında İran-Rusya arasında Buşehir Nükleer Tesisi ihdası için 700 milyon dolarlık anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmanın ardından İran Şehap3 füzesini denemiştir. CİA, 1998’de yayınladığı bir raporda Rusya’yı İran nükleer programına destek vermek ve Şehap3 füze üretiminde yardımcı olmakla suçladı. Bu rapordan sonra Rusya’ya konuyla ilgili yapılanuluslararası baskılar artmıştır. İran Buşehir nükleer tesisinde, 30 Rus şirketi ve 2 bin kişiyi aşkın Rus mühendis ve teknisyen çalışmaktadır. Ancak Rusya’nın uluslararası baskılar neticesinde İran nükleer programını kendi çıkarları doğrultusunda Batı karşısında bir koz olarak kullanarak Buşehir nükleer tesisinde dönem taahhütlerini yerine getirmemesi iki ülke arasında krize kadar yükselebilecek anlaşmazlıklara sebep olmuştur.

Rus Milliyetçiliğinin Yeni Avrasyacılığı ve İran

İran-Rusya ilişkisinde stratejik ittifakın oluşabilmesi için İran’ın Avrasya Birliği’ne katılabilme olasılığı üzerinde durulursa İran’ın bu Birliğe katılabileceği pek mümkün görünmüyor.

Avrasyacı düşünür Alexander Dugin, İran ve Avrasya Araştırmaları Merkezi’ne verdiği demeçte İran’ın Avrasya Birliği’ne katılabilme olasılığıyla ilgili şu düşünceyi ileri sürmektedir:

“İran, Avrasya Birliği’nin kapsama alanı dışındadır. Avrasya Birliği yalnız eski Sovyet Birliği ülkelerini içine alıyor. İran özel bir medeniyet, güçlü ve bağımsız ülke olduğundan dolayı saygı görmeği hak ediyor. İran ile ittifakımızı korumalıyız fakat İran ile ortak birliği paylaşma doğru değildir ve İran’ın Avrasya Birliği’nde olabilmesini düşünmemeliyiz. İran, Avrasya Birliği kapsama alanı dışında olmasına rağmen kaç kutuplu dünyamızda Rusya’nın ortağıdır. Bizim Orta Asya ve hatta bölgedeki stratejik çıkarlarımız örtüşmektedir.” (Rusya Dış Siyasetinde Avrasyacılık ve İran)

Avrasya Birliği’ne katılma isteğini İran açısından baktığımızda İran’daki Rusya karşıtı genel kamuoyu, Muhafazakâr kesim hariç bütün siyasi gurup ve eğilimlerin Batı ittifakını desteklemeleri, yakın tarihe kadar devam eden Rus devletçiliğin İran içişlerine olumsuz müdahaleleri ve İranlı siyaset uzmanlarının Rusya’ya güvensizlikleri gibi faktörler İran yönetimini Rusya merkezli Avrasya Birliği’ne katılmakta engellemektedir. Nitekim Rusya devletine bağlı RIA Novosti haber ajansının İranlılardan yaptığı bir ankette, ankete katılanların 70% Rusya devletini dost bilmeyip ve Avrupa ile Amerika’yı İran’ın dostu olabileceğini söylemişlerdir. (Sulh Araştırmaları Merkezi, Rusya Dış Siyaseti ve İran)

30 Kasım 2016 tarihinde Putin’in imzaladığı Rusya dış politikasının yeni doktrinin 94.maddesinde İran ile ilgili şu cümleler yer almaktadır:

“Rusya, İran ile ilişkilerinin tüm yönlü geliştirme çizgesini devam ettireceğiyle birlikte İran nükleer programıyla ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 2231 numaralı kararı ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu tutumlarına uygun varılan anlaşmanın devam ettirilmesine çalışarak bütün açılardan bu anlaşmayı destekleyecektir.” (İran ve Avrasya Araştırmaları Merkezi, Rusya Dış Politikasının Yeni Ana Maddeleri)

Rus yetkililer, İran ile ikili görüşmelerde İran’ın Avrasyacılık çerçevesinde tanımlanan Şanghay Birliği gibi oluşumlara katılabileceğine dair bazı olumlu hava estirmelerine rağmen Avrasyacı düşünürlerin İran’ı Avrasya coğrafyası dışında kalmasını ileri sürmeleri, Çin’in İran’ın Şanghay Birliği’ne katılmasına keskin şekilde karşı olması (Asrı İran Haber Ajansı, Çin ve Tacikistan İran’ın Şanghay Birliğine Katılmasına Karşı Çıktılar), İran ekonomisinin Şanghay Birliği’ne katkıda bulunamayacağı düşüncesi, Rusya’nın ilişkilerini geliştirmek istediği birçok ülkenin İran ile sorun yaşadığı özellikle Rusya’daki İsrail taraftarı Yahudi lobinin buna körüklemesi ve İran iç siyasetindeki Rusya karşıtı kamuoyu ve siyasetçilerin etkisi gibi etkenler İran’ın Avrasya Birliği’ne katılabilme olasılığını yok dereceye kadar düşürmektedir.

Sonuç

2017 başlarına doğru İran-Rusya ilişkileriyle ilgili yayınlanan haberleri incelediğimizde iki ülke arasında stratejik ittifak görünümü verildiği halde ekonomik ilişkiler, Şanghay Birliği, askeri ittifak ve benzer alanlarda yürürlüğü girmiş ciddi ve somut adımlar görünmemektedir. Uluslararası medyada İran-Rusya’nın stratejik ittifakta olduğu iddiası Rusya’nın Suriye politikasından kaynaklanırken iki ülkenin Suriye eksenli ittifakı kırılgan şekilde ilerleyeceğine dair önemli ipuçları görünmektedir. İran’da güç kaynaklarının dağılımına baktığımızda hükümetin bu konuda pek fazla bir şey yapamayacağı görünerek İran-Rusya ilişkisinde düşük ticari alışveriş hacmi söz konusu olurken Rusya İran’a silah satımında önemli bir Pazar gözüyle bakmakla birlikte İran milisleri Suriye ve Irak’ta Rusya’nın kara kuvvetleri rolünü üstelenmişler. İnişli yokuşlu ve adeta bir sarkaç gibi tarihi serüvene sahip olan İran-Rusya ilişkilerinin bugünkü ana maddeleri askeri iş birlik, doğal gaz ve Batı’ya karşı Putin’in Yeni Avrasyacılık tezine uyumlu karşılıklı çıkarlar oluşturmaktadır.
Babek ŞAHİT

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir