KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. YUNANİSTAN’IN 25 MART MİT’İ

YUNANİSTAN’IN 25 MART MİT’İ

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 15 dk okuma süresi
352 0

Yunanistan her 25 Mart’ta askeri geçit töreni düzenliyor, törende öne çıkan şey de kız öğrencilerin mini etekli yürüyüşleridir. Bu organizasyonun, 1821 ulusal bayramını ve devrimin ile kahramanları anmasıyla hiçbir ilgisi yoktur, Yunanistan bu tür bir organizasyonla ancak Yunan ordusunun büyüklüğünü ve yeni neslinin kültürünü göstermeye amaçlıyor. Bu şekilde bir organizasyonun yapılması, 1821 Kurtuluş Devrimi olarak adlandırılsa da, tarihi gerçekler başkadır, çünkü o ayaklanma, devrim için değildi, sadece vergileri azaltmak ve Osmanlı Ticari gemilerini yağmalamak için yapılmış bir ayaklanmaydı. Bugün ise Yunanistan bu gösteriyle özgürlük idealini değersizleştiriyor.

Günümüz Yunanistan’ın 25 Mart Milli Bağımsızlık olarak adlandırdığı günü, Yunanistan’ın bağımsızlığıyla hiçbir alakası yoktur çünkü kesin bir bağımsızlık tarihi veya bağımsızlığını ilan edenler tarafından imzalanmış her hangi bir belge yoktur. Mesela 28 Kasım 1912’de Arnavutluk’un bağımsızlık ilanında olduğu gibi belgeler var, ama Yunanistan’ın böyle bir belgesi de yok.

Yunanistan, 25 Mart’ı ulusal ve dini bir bayram olarak kutluyor, ancak Yunanlıları ve Yunanistan’ı 25 Mart ile bağlantı kurduran realite nedir?

25 Mart 1821 Osmanlı İmparatorluğuna karşı ayaklanmanın başlangıcına dair efsaneyi Atina Üniversitesi’nden Prof. Thano Veremi şöyle kaleme almıştır: “Bu zararsız olan ulusal bir efsanedir. Başkaldırı Kalavrita’da değil Kalamata’da başlamıştı. Gerçek şu ki, ayaklanma ülkenin birçok yerinde aynı anda başladığı malumdur, peki şimdi neden Kalavrita’ya atfediliyor? Çünkü o zaman Patras’ta Yunan yanlısı Fransız konsolosu olan Pouqueville mahalledekileri sorumuştu, başkaldırı nerede başladı diye, halk da ona Kalamata’da diye cevap vermiş, o da bu miti oluşturdu ve gündeme tuttu. Eğer Kolokotron’un orada olduğu söylense de -ki orada değildi-, ya da Patra Başpiskoposu Germanos bayrağı Agia Lavra’da kaldırdı iddiası da gerçek değil, çünkü o dönemde kendisi Agio’da bulunuyordu. Yani yanlış anlaşmalar olmasına rağmen, bunlar gelenek hale getirilmiştir.”.

​21 Mart 1821’de Kalavrita kurtuldu, o yıllarda sadece Arnavutların (Arvanitler) yaşadığı bir yerleşim yeridir ve aynı yılın Eylül ayında Tripoli kurtuldu. İstanbul’un Fanariotların semtinde doğan Aleksander Mavrokordatos, Yunanistan’ın bağımsızlığını 1 Ocak 1822’de ilan etti ve Yunan Milletinin Bağımsızlık Bildirgesini 15 Ocak’ta yayınlandı. Ancak bu Bağımsızlık Gününü Theodore Kolokotroni tarafından tanınmadı ve aralarındaki kavgalar, 18 Ocak 1823’e kadar sürdü ve Arnavutların yaşadığı Nafplios adası, Kral Otto’nun Atina’yı başkenti ilan edeceği 1834’e yılına kadar Yunan hükümetinin merkezi oldu. Rus İmparatorluğu’nun dışişleri bakanı olarak görev yapan ve sonrasında Yunanistan’ın ilk cumhurbaşkanı olacak olan Ergirili (Gjirokastra’lı Arnavutluk) Yoani Kapodistria, Nafplio adasında cumhurbaşkanı seçildi. Kral Otto da, 25 Ocak 1833’te Nafplio adasına geldi.

Atina başkent olarak ilan edilene kadar Fransa, İngiltere, Rusya, Almanya gibi bazı güçlü devletlerin bağımsız bir Yunanistan devleti olarak tanıdıkları o bölgede birçok iç isyanlar olmuştu. Ancak 25 Mart tarihi, doğmakta olan yeni Yunan milleti için hiçbir zaman anlamlı bir milli öneme sahip olmamıştır.

Yunanistan’ın bağımsızlık günü olarak bilinen 25 Mart tarihi komplo olduğunu gösteren bir diğer argüman da 25 Mart 1771’de Patras Piskoposu olan Germanos doğduğu tarihtir (25 Mart 1771 – 30 Mayıs 1826). Acaba 25 Mart tarihi, bağımsızlık tarihi değil de Yunan Ortodoks Kilisesi’nin bu önemli din adamının doğum günüyle mi ilgilidir? Atalarına kutsallık atfettikleri birçok ulusun-devletin yanılsamaları, fanatik bir şekilde geliştiği ve bilindiği bilinen bir gerçektir, bu dönem için her şey mümkündür.

Tanınmış araştırmacı ve gazeteci Kosma Vidhos, 25 Mart efsanesi hakkında şöyle yazıyor: “Yaklaşık iki yüzyıl sonra biz tekrar buradayız ve ulusal efsanelerle yüklü bu kutsal günü kutluyoruz (hangi ulusun kendi efsaneleri yok ki?). Birçoğumuzun bir zamanlar okulda öğrendiklerimizi özetleyen bir mücadele. Bizimle beraber büyüyen yanılsamalar faydalı değillerdi, bize ve halka gelen ülkeyi sevmeyi hayranlıkla öğrettiler. Ancak mitler arkasındaki gerçeği arayarak büyümek ve olgunlaşmak iyidir. Eğer mitler ulusal mentaliteyi geliştirir ve güçlendiriyor ise, iyi bir vatandaş olmaya katkı sağlar. Artık günümüzde, tarihimizin karanlık geçmişine ışık tutan düzinelerce yayın, ciddi bilimsel çıktı ve çalışmalar var. Geçit törenlerine karşı olmak ya da geçit törenlerine karşı olsak da desteklesek de, sadece tarihsel gerçeğe sahip olmakla kalmıyor, aynı zamanda gerçeği aramak da bizim yükümlülüğümüzdür. Öğrettikleriyle ne olduğumuzu değil, gerçekten ne olduğumuzu öğrenmek. Ve onunla gururlu olmanın gerçek nedenlerini aramaktır.”

Burjuvazinin tarih yazımında, 25 Mart günü, Ortodoks Kilisesi’nin kutladığı bir gündür (Meryemana’nın Doğum Şöleni, Hz. İsa’nın doğumundan dokuz ay önceki 25 Mart’tır. Not: A.LIalla) ve 1821 yıllın o günü Yunan halkının Osmanlı’ya karşı Ayaklanma günü olarak kaydedilmiştir. Resmi “tarihe” göre, ayaklanmanın başlangıcı Patras Piskoposu olan Germanos’un tarafından Aziz Lavra’daki “Ayaklanma Bayrağını Yükseltmek” oldu. Bu da devletin resmi tarih yazımında bir başka tarihsel yalandır, çünkü bütün tarihçiler ve de “resmi ideoloji devlet tarihçileri” bile ayaklanmanın daha erken başladığını kabul eder.

Bu Mit, başkaldırıdan sonra 1840’ta inşa edildi ve aynı amaca hizmet ederek 1854’ten sonra yaygın bir şekilde 25 Mart efsanesi resmileşti. 25 Mart efsanesi başka bir efsane tarafından desteklenmesi gerekiyordu. Ve o da yaratıldı. İlk efsane üzerine ikincisi efsane de inşa edildi. İlki olan “Gizli Okul” miti N. Güzi’nin resminde ifade buldu, Aziz Lavra’daki Milli Bayrağın Kaldırıldığı miti ve efsanesi ise ünlü T. Vrizaki’in resminde ifade buldu ki bu 1851 yılında kuruldu, ancak bugün talihsiz Yunanistan çocuklara devletinin bu resmi yalanları kabul ettirmek için tüm okullarda asılı bulunmaktadır.

21 Mart tarihini özetleyecek olursak: 25 Mart hakkındaki Üç Efsane, Aziz Lavra ve Patras Piskoposu Germanos’un isyanın amacını değiştirmesi ile gerçek içeriğinin saklanmasındaki gerçek rolü. Ayaklanmanın olduğu 200 yıldan bu yana çocuklarımız hala neden “21 Mart başkaldırısını insanlar tarafından yapılmış bir isyan olarak değil de, Tanrı’nın seçmiş olduğu despot Germanos’un kafasına göre ve onun başkomutanı olduğu masalını mitleştirerek bir kilisede (Aziz Lavra Manastırı) bir özel bir gün olan “Meryemana’nın Vahiy Olunduğu günü” “Milletin Savaşı”nı başlatmış olduğu tarihte ilan ettiğini kabul ediyorlar.”.

İşte 25 Mart! Yunanistan için büyük bir gün. En yüce günü. Osmanlı İmparatorluğu’dan kurtuluş yıldönümüdür. Bu, okul sıralarında oturduklarında tüm çocuklara söylenen şeydir. Büyük Yunanlılar 400 yıl süren kölelikten sonra isyan ettiler ve özgürlüklerini kazandılar. Hayır beyler, hayır! Bu böyle değil. Bugün Yunanlılar ve Yunanistan illüzyon tarihinde yer almaların sebebi, doğruyu öğrenmedikleri ve acı gerçeği bilmediklerindendir.
Yazar Dimitris Fyssas çalışmalarından birinde, İsyanın ve 25 Mart Bayram mitlerini araştırdığı belgelere dayanarak ortaya şunları koyuyor.

1). Ayaklanmanın “Gizli Okul”da hazırlandığı konusu bir mittir.
Tek bir gizli okul yoktu, sadece açıkta ve alenen görünür yüzlerce okul vardı. Devrim, “Dostluk Topluluğu” tarafından planlanıp hazırlandı ve bilinen çiftçiler, tüccarlar, gemi sahipleri, denizciler, rahipler, yunan yanlıları, silahlı soyguncular, küçük esnaflar, aydıncılar vb. kişiler tarafından gerçekleştirildi.

2). Patras Piskoposu Germanos, 25 Mart 1821’de Agia Lavra (Aziz Larva) Manastırı’nda isyancıları kutsadığı konusu da bir mitidir.
Piskopos Germanos’un kendi anılarına göre, bir sonraki ay Patras’taki ayaklanmayı kutsadı, (yani Mart ayında değil de Nisan ayında kutsuyor. not: A.Llalla).

3). Ayaklanmanın 25 Mart 1821’de More adası’nda ve Rumeli’de başladığı konusu da bir mittir.
Ayaklanma 22 Şubat’ta Moldova’da başladı, bu da Riga hattının devamı olarak tasarlanarak tüm Balkanlar hep beraber: “Bulgarlar ve Arvanitler (Yunanistan Arnavutları), Sırplar ve Romalılar, Araplar ve Beyazlar” özgürce yaşamak için Osmanlı’ya karşı.

4). İpsalant’ın, Ortodoks Kilisesi’nin savaşçılara öncelik ettiği ile “İman ve Vatan İçin Mücadele”ye çağrısı yaptığı konusu da bir mittir.
İpsalant’ın çağrısı kilise hakkında hiç bahsetmez, Masonların ve onların Tanrı’ya olan inancı ve onlara İlahi yardımından bahsediyor, kilise hakkında tek bir kelime bahsetmiyor.

5). İsyancının her bayrağında haç vardı konusu da bir mittir.
Haç sadece çok azında vardı, çoğunda hiç yoktu veya çeşitli temsiliyetlerle beraberdiler örnek: kafatasları, palmiye, kuşlar, çapalar, eski tanrılar, oklar, yıldızlar, yılanlar, eski veya yeni söylemler vb.

6). Ortodoks Kilisesi’nin ayaklanmayı en başından beri desteklediği konu da bir mittir.
Patrik V.Gregory ve Synod en başında aldıkları karar ile İpsalant’ı aforoz ettiler, Sutsi’yi ve tüm Dostları da, tıpkı daha önce Mora’nın hırsızlarını (kaçakları, eşkiyaları, kleftis’leri not: A.Llalla.), Riga Velestinli’sini (önce vaftiz edip ve sonrasında “Fereo” gibi katlettiler) ve birçok kişiyi aforoz ettikleri gibi.

7). Bâb-ı Âli’nin Padişahı, Yunanistan isyanın intikamı için Patrik V. Gregori’yi öldürdüğü konusu da bir mittir. O bir Osmanlı yetkilisi olarak isyanı durduramadığından dolayı idam edildi.

8). Yunanistan bayrağının mavi ve beyaz renkler ile gökyüzünü ve denizi simgelediği konusu da bir mittir.
Mavi ve beyaz renkleri, taze devletin ilk Kralı olan Otto’nun geldiği Bavyera’nın renkleridir.

9). Yunan Ortodoks Kilisesi’nin sayesinde, Yunancanın ve yunan kimliğinin hayatta kaldığı konusu da bir mittir.
Dil sözlü olarak korunmuş ve geliştirilmiştir, yoksa Kilisenin hiç bir katkısı yoktur. Çünkü Ortodoks Kilisesi anlaşılmaz ve bir başka tatlı dil kullanıyordu. Yeni Yunan bilincini “Yunan’a, Yunancaya, Yunanistan’a karşı olan Ortodoks Kilisesi”ne karşı olan aydınlar tarafından yaratıldı.

10). Laik Yunanistan Devleti ve Ortodoks Kilisesi’nin sonsuz birlikteliğini simgelediğini 25 Mart’ın çifte bayram olarak kutlamaları da bir mittir.
1838 Yıllına kadar Yunanistan’ın tek ulusal bayramı, Yeni Yıl’dı (çünkü 1 Ocak 1822’de İlk Anayasa kabul edilmişti), 25 Mart ise 1838’de yaratıldı, ve yukarıdaki mitlerin yürürlüğe girdiğini ve bugüne kadar gelerek son derece başarılı olan yeni devletteki Dini Egemenliğin hakim olduğu kanıtlandı.

Birçok görüşü zamanın gerçeklerine ve belgelerine dayandırarak özetleyecek olursak: Gizli Okul mitini Yunanistan ayaklanmasını çalışan araştırmacılar tarafından “politik ve ideolojik olarak kullanılan faydalı bir hata” olarak yaratıldı ve 1838 tarihinde Kraliyet Kararnamesi ile Ayaklanmasının başlangıcı 25 Mart 1821 olarak kararlaştırılarak kanunlaştırıldı. Bu da Büyük Fikri desteklemek için 19 ve 20’nci yüzyıllardaki Yunan’ı karakterize eden ve birkaç yıl sonra konsolide olan bir “hata”dır.

Arben LLALLA
Tarihçi, Kuzey Makedonya
Türkçeye çeviren K.Ç.

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir