KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Türkmen devleti Türk-İngiliz petrol ortaklığına bağlı!

Türkmen devleti Türk-İngiliz petrol ortaklığına bağlı!

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 12 dk okuma süresi
498 0

İngiliz Türk işbirliği kulaklara hoş gelmiyorw değil mi? Tarihi ve siyasi nedenlerle İngiliz aleyhtarlığı ortalama her Türk vatandaşının bilinçaltında yer etmiştir ve bu kolektif sosyal tepkilerin sonucudur. Kırım harbinde ve Osmanlı Rus savaşında (93 Harbi) İngilizlerin Osmanlı devletine verdiği destek malûm. 1. Dünya savaşı öncesi ve sonrasında imparatorluğun parçalanmasındaki katkıları da biliniyor. İngilizlerin Cumhuriyetin ilk yıllarındaki etnik ve dini isyanların üst akılı oldukları da ortada. Ancak Kıbrıs davasında verdikleri kontrollü desteği de unutmamak gerekir. Hemen her devletin temel bir kuralı vardır; dış politikada ebedi dostlular ve düşmanlıklar olmaz. Sadece Irak’ta değil Ortadoğu’da egemenliğini ABD’ye terk etmek zorunda kalan İngiltere, Irak’ta kaybettiklerini kazanmak peşinde. Uzun bacaklı sarı çıyanların çıkarları sığır çobanlarının çıkarlarıyla çatışıyor.

Amerikalılar kâbus gibi çöktükleri Ortadoğu coğrafyasında İngilizleri unutmuş gözüküyor. Türkleri de Irak’ta görmek istemiyor. Ankara Anlaşmasıyla Türkiye’nin Musul haklarının üstüne soğuk su içmesini sağlayan İngiltere’nin Amerika’nın bölgeye yerleşmesinden sonra avuçlarını yaladığını unutmayın. Şimdi üstü örtülü şekilde Türkiye ile işbirliğine giderek pastadan pay alma sevdasında. İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson’un Türkiye ziyaretinde, Türkiye İngiltere işbirliği gündeme gelmişti. Sonrasında Musul’a özgürlük için İngiltere’de çeşitli eylemler düzenlenmiş ve bu eylemleri Türkiye karşıtı görüşleriyle tanınan Londra merkezli Müslüman Düşünürler Forumu Türk-Arap İlişkileri Birimi başkanı Rabee El Hafidh organize etmişti. İngiltere’nin başkenti Londra’da yaşayan Musulluların, Irak’ın Musul kentinin terör örgütü DAEŞ’ten temizlenmesi yönünde verilen desteğe teşekkür etmek için seçtikleri mekân ise Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği önü olmuştu. (Bkz. Ömür Çelikdönmez / 10 Ekim 2016/ http://www.kafkassam.com/musulda-ingiliz-turk-isbirligi-abdye-karsi.html )

Sorulması gereken soru şu; yüzyıl öncesi bölgeden Türkleri kapı dışarı eden İngiliz siyaseti şimdi neden tekrar bölgede görmek istiyor? Her ne kadar romantik bir söylemle Türkiye’de ‘Musul bir varil petrol değil vatan toprağıdır’ denilse de bir o vatan toprağının milyonlarca varil petrolün çıkarıldığı yer olduğu yadsınmamalı. Dolayısıyla sözde kurtarma savaşı, Musul halkının kara gözü karakaşının hatırı için değil! Musul’u, kurtarma operasyonuna batının gösterdiği ilgi, buradaki zengin petrol ve doğal gaz rezervinin hatırından. Musul ve Kerkük enerji sahalarındaki rezervlerin parasal değeri 4 trilyon doların üstünde. Kuzey Irak’taki doğalgaz rezervi Türkiye’nin 300 yıllık ihtiyacını karşılayabilecek büyüklükte. 50’nin üzerinde uluslararası enerji şirketinin çalışma yaptığı Musul ve Kerkük’te çıkarılan petrol Türkiye üzerinden dünya açılıyor. Dünyanın altıncı en büyük petrol ülkesi konumundaki Irak’ta, tespit edilmiş 143 milyar metreküp petrol rezervi mevcut. Bu rezervin 45 milyar metreküpü Musul’da, 10 milyar metreküpü ise Kerkük’te. Kuzey Irak’ta tahmin edilen doğalgaz miktarı ise 3,2 trilyon metreküp. Bu miktar Türkiye’nin gaz ihtiyacını 300 yıl karşılayabilecek bir rezerv demek. Bölgede 50’den fazla uluslararası şirket varlık gösteriyor. Türk-İngiliz ortaklığıyla kurulan Genel Energy PLC de Kuzey Irak’tan Türkiye’ye boru hattıyla petrol çıkarıyor, işliyor ve satıyor.

Türk-İngiliz ortaklığıyla kurulan Genel Energy PLC şirketi aynı zamanda Irak’ta Türkiye-İngiltere işbirliğinin kodlarını taşıyor. Mehmet Emin Karamehmet ile Mehmet Sepil’in , Kuzey Irak’ta petrol arama ve üretimi gerçekleştiren petrol şirketi Genel Energy, İngiliz Vallares PLC ile birleşmiş, ardından Genel Enerji Plc adını alan şirket, Londra Borsası’na kote ilk Türk şirket olmuştu. Eylül 2011’de BP’nin Meksika Körfezi’ndeki sızıntıdan sonra istifa eden eski CEO’su Tony Hayward’ın ortak olduğu İngiliz petrol şirketi Vallares’in finansörleri arasında Rothschild ve bankacı Julian Metherell’in bulunduğu biliniyor. Rothschild hanedanı; İngiliz Kraliyet Saraylarında kralın yaverliğini yapan bir aile olarak ortaya çıkıyor. Rothschildler, 18. yüzyılın sonlarından başlayarak Avrupa’nın çeşitli merkezlerinde bankalar kuran Alman kökenli Yahudi bir aile. Rothschild ailesi Yahudi topluluklarının en üst organı sayılan ve Yahudi İhtiyar Meclisi’nin günümüzdeki devamı olarak bilinen Yahudi Ajansı Kurulu’na yöneticilik yapmış ve gücünü elinde bulunduran yapıdır, bu kurul resmi bir oluşum. Eylül 2016’da paranın ve politikanın patronları Henry Kissinger ve Rothschild ailesi üyesi James Rothschild, Birleşmiş Millet Genel Kurulu’na katılmak üzere ABD’de bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etmişti.

Genel Energy PLC, ağırlıklı olarak Kuzey Irak’ta petrol arama ve üretim alanında faaliyet gösteriyor. Dünya klasmanında yer alan 2 üretim sahasına ve 4 adet potansiyeli yüksek arama lisansına sahip olan Genel International’ın bu sahalarda, hissesine karşılık gelen kanıtlanmış petrol rezervinin 356 milyon varil olduğu belirtiliyor. Uzmanlara göre bu hacim, muhtemel rezervler ile beraber 1.4 milyar varil petrol eşdeğeri rezerv toplamına ulaşmakta. Genel International’ın ortak olduğu sahalarının toplam üretim kapasitesi ise 155,000 varil/gündür. Bu üretim, Kerkük-Yumurtalık boru hattı (ITP) üzerinden Türkiye ve dünya pazarlarına taşınıyor. Genel International’ın, Kuzey Irak’ta sahip olduğu en büyük üretim alanı olan Taq Taq sahasında yüzde 44 payı bulunuyor. Genel’in DNO şirketi tarafından işletilen Tawke sahasında ise yüzde 25 payı mevcut.

Aktardığım bu bilgilerin Irak Türkmenleriyle ilgisi ne olabilir? 18.08.2004’te ABD’deki Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nden Edward N. Luttwak, New York Times’ta yayımlanan makalesinde, “Sözde müttefikimiz Türkiye açısından Irak’a bakarsak, şu anda Kürtleri bölmeye ve Türkmenleri kendi liderliği altında birleştirmeye çalıştığını görüyoruz” değerlendirmesinde bulunmuştu. Aslında haksızda sayılmazdı. Çünkü Türkiye’den Irak Türkmenlerine eğitim yardımlaşması için gidenler olmuştu. Alparslan Türkeş’in kurduğu 500 kişilik özel kuvvetin çoğunluğunu gönüllü emekli askerler ve askeri eğitim almış ülkücü savaşçılar oluşturduğu ve Azeri – Ermeni savaşının gidişatını büyük oranda etkileyen Rüzgâr Birliği’nden bazı isimler, Amerika’nın 2003 yılında Irak’ı işgali üzerine Kerkük’e gitmiş, burada Türkmenlerin savunmasını örgütlemişti.

Türkiye’deki üst derin akıl, Türkmenleri üç grupta konuşlandırdı. Birinci gruptaki Türkmenler Peşmergeye ekli. Üst derin akıl istiyor ki Kürtler lokomotif Türkmenler vagon olsun. Birde İran istihbaratının mezhepsel yakınlık nedeniyle Şii Türkmenler arasındaki etkisi, muhtemelen Türkiye’yi böylesine bir karar almaya itmiş olabilir. Türkmenleri; mezhep ayrışması zayıf düşürüyor. Türkmenlerin bir diğer grubu da merkezi Irak hükümetiyle hareket ediyor ve Haşd El Şabi (Heşdi Şabi)’ya katıldı. Heşdi Şabi’ye katılan Türkmenlerin bir kısmı ise Irak-Şam İslam Devleti’nin uzun süre kuşatma altında tuttuğu Irak’ın Selahaddin vilayetine bağlı Amerli (Emirli) kasabasından. Aynı şekilde Türkmenlerin bir kısmını Peşmerge saflarında ve Irak merkezi hükümetinin ordusunda istihdam eden üst derin akıl, bir kısmının da IŞİD’e katılmasını engelleyemedi. Bu yönelişin arka planında Kerkük ve havalisinin Kürdistan yönetimince sınırlarına dâhil edilme düşüncesi ve Peşmerge ile Şiilere karşı olan Sünni Türkmenlerin olduğu söylenebilir.

13 Nisan 2016 tarihli yazımda, “Türkmenler bugün farklı oluşumlar ve güçler içinde yer alsalar da Türkmeneli Devletinin kurulması söz konusu olduğunda bir araya gelebilecek beceriye sahipler mi bilinmiyor. En iyisi bunu zaman gösterir” demiştim. (Bkz. http://www.kafkassam.com/irakta-turkmen-federe-devleti-mumkun-mu.html ) Şimdi o tarihi fırsat Irak Türkmenlerinin ayağına geldi. IŞİD’in Musul’dan çekilirken Türkmen kenti Telafer’de Şii Türkmenleri katletme ihtimali ve Musul operasyonu bitince Sincar bölgesinin PKK’ya kalıcı olarak bırakılma tehlikesi, zaten Irak merkezi hükümetinin, ABD’nin desteği ve göz yumması ile Kerkük ve Tuzhurmatu’da konuşlanan, Suriye’den Irak’a uzanan PKK koridorunun Sincar’dan Telafer’e dayanabileceği ihtimali, Türk ordusunun tıpkı Cerablus’ta olduğu gibi Musul’da da sahaya inmesini gerektirebilir. Kuzey Irak ordusu yani Peşmerge güçleri, Irak ordusu ve Heşdi Şabi ve hatta IŞİD’in kontrolü altındaki bölgelerdeki Türkmenlerin, mevcut Irak Türkmen cephesi çatısı altında birleşmesi söz konusu olabilir. Zaten Türkmenlerin en büyük silahlı güçlerinden birisi de Tuzhurmatu’da konuşlu. 16’ncı Tugay.

İngilizler Kıbrıs’ta Rumlara karşı nasıl Türkleri desteklediyse Musul ve Kerkük petrolleri ve doğalgaz yataklarının hatırı için Türkmenlerin bu talebine ve eylemlerine ses çıkarmayacak hatta destek verecektir. Ancak Türkmenlerinde ellerini çabuk tutmaları, Türkmen Federe Devletini tarih sahnesine kazandıracak iradeyi göstermeleri gerekiyor. Çünkü “Bad-el harab-ül Basra” (Basra harap olduktan sonra) iş işten geçmiş olur. Rusya bu oluşuma destek verecektir. Böylesine bir oluşum, ABD’nin planlarını bozduğu gibi gücünü azaltacaktır. Rusya için Amerika’nın Ortadoğu’da zayıflaması Pasifikteki gücüne de etki edeceğinden, bana kalırsa çoktan Türkiye’ye, Türkmenlere yardım etmesi için yeşil ışığı yaktı bile!

Ömür Çelikdönmez
Twitter: @oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir