KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. SERDAR BOZDOĞAN; ABD STRATEJİSİNİN GERÇEĞİ VE TARİH AKIBETİ NEDİR?

SERDAR BOZDOĞAN; ABD STRATEJİSİNİN GERÇEĞİ VE TARİH AKIBETİ NEDİR?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 11 dk okuma süresi
75 0

Dünya büyük sancılı bir süreçten geçiyor. Değişen ve gelişen tüm dengeler toplum ve milletler nezdinde hemen hemen çoğu devletleri de olumsuz bir şekilde etkiliyor. Bu hususta maddi ve manevi zararlar fotoğrafa geniş kareden bakılmadığı için günün siyasi oluşumlarına ve hükûmetlerine kesiliyor.

Halbuki fotoğrafa geniş bir kareden baktığımızda aslında devletler nezdinde gelişen ve değişen olumsuz hadiselerin iç yüzünde sadece siyasi oluşumlar ile hükûmetler yoktur. Asıl işin gözünde ABD vardır. Çünkü ABD; varlığını kaosa, gücünü savaşa, kuvvetini etnik çatışmalara, maddi gücünü kendi ürünlerini ülkelere satıp onlara yerli üretim yaptırmamaya, sosyolojik zeminini ise reklam, müzik ve sinema sektörüne kendi hedefleri doğrultusunda yön vermeye borçludur.

ABD, 130 yıldır bu saydığımız unsurları birer psikolojik silah olarak varlık gözetmek ve kıta aşan coğrafyalarda dahi operasyonlar yapmak için kullanıyor. Çıkış propagandası olarak “Demokrasi getiriyorum.” bahanesini sunuyor. 

Ekonomi, finans, teknoloji, tarım ve ihracat politikasını merkezinde tutan ABD kendisine karşı gelen veya hedef gördüğü bölgede hayata geçirmek istediği politikalara itiraz eden hükumet yetkililerine hemen borsa ve döviz üzerinden spekülasyon hamleleri tertip ederek ekonomi dengesiyle oynar. Mevcut iktidarı yıpratmak için muhalifi olan siyasi mekanizmaya iktidar olma güdüsünü aşılayıp, finansal destek sunarak kendi kontrolüne alıyor ve daha sonra bu kişi, grup veya ekibe danışmanlık şirketleri aracılığıyla kalkınma hedefine koyduğu muhalif oluşumlara sevk ediyor. Bunun yanı sıra hedef oluşuma yakın kişi ve gruplar için medya, basın ve gazete desteğiyle iktidarı kötüleme ve hedef gözetilen muhalif oluşumu övme sürecine girerek nitelikli yıpratma politikası uygulanıyor.

Tüm bu süreçler olurken toplum ekran karşısında, sosyal medyada ve gazetelerde gündemi değerlendirmek yerine ABD’nin hedef gördüğü politikalar ile seyir alan süreci yaşar fakat gerçekte bunu bilmez, sadece faturayı kendi ülke yöneticilerine keser. Zira maddi ve manevi olarak halk kitlesi kendisini zararda hissettiği için zararın neresinden döneceği güdüsü ile sürece bakar.

Bugün AK Parti’nin uzun süren bir iktidarlık sürecinde olması Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın bu süreci milletle iç içe olarak halk lisanı ile anlaşılabilir bir şekilde anlattığı için millet nezdinde kabul gördüğünden dolayıdır. 15 Temmuz sürecinde millet, Cumhurbaşkanının seslenişi ile sokağa çıkıp darbeye “Dur!” dedi. Aslında halk orda ABD’ye dur dedi. Nitekim tüm bu süreçlerin planlama ve uygulama evresinde baktığımızda ABD’nin olduğu açıkça görülüyor. Hatta ABD seçimlerinden önce eski ABD başkanı Tromp adaylık evresinde sosyal medyadan paylaşımında 15 Temmuz için CIA operasyonu tanımını kullanmış fakat daha sonra tekrar silmişti.
ABD neden daima kaos peşinde koşuyor? Aslında en çok merak etmemiz gereken konu bu değil mi?

ABD dünya üzerinde jandarma hakimiyetini temin etmek için kıtalarda, bölgelerde ve devletler arasında çatışma çıkarmak zorundadır. Çünkü ülke ekonomisini emperyalist sömürü düzenine göre kurgulamıştır.

Üretilen silahlar, sıhhiye malzemesi, sanayi ve savunma ürünleri, teknoloji ve uzay alanında yenilikler bunların hepsine yönelik üretim yapıp gönüllü veya zorunlu bir şekilde ülkelere pazarlayıp onları uzun vadeli borçlandırıp yerli ve milli üretimlerini engellemek, borçlandırdığı için buyruğu altında görmek ve kendi çıkarlarına göre politikalar gerçekleştirmek isteyerek yaklaşık 130 yıllık bir hakimiyet sürecinden geliyor. Bir ülke de maden varsa çıkmasını istemez, bir ülkede üretim artıyorsa gerçekleşmesini önler; bir ülkede bilim, sanat, kültür vb. alanlarda ilerleme varsa terör örgütlerini finans eder piyasaya sürer. Kısacası her türlü hileyi birer enstrüman gibi kullanır ve gerçekleştirir.
15 Temmuz 2016’da ne oldu?

Dünya artık tek kutuplu değil çok kutuplu olmaya doğru ilerliyor. Üreten, ihraç eden ve dünya piyasasına açılan başka güçler de kendi politikalarını ortaya koymaya başladı. Çin ihracat alanında her alanda kendisini ispatlayan bir güç merkezi oldu. Çin ile birlikte hareket eden Rusya enerji, savunma, maden, tahıl alanında büyük bir güç olurken aynı zamanda Avrupa’nın korkulu rüyası haline geldi. Hindistan bilişim ve teknoloji alanında kendisini büyük ölçüde yeniledi, Kuzey Kore savunma sanayi ve teknoloji alanında büyük bir güce erişti. Hepsinden önemlisi 21.yüzyılda yeni dünya düzeninde güç merkezi ekseni kaydı. Artık yeni merkez Asya oldu. Daha doğrusu Avrupa ve Balkanlar, Ortadoğu, Asya ve orta Asya olarak Avrasya adında yeni bir şekilde seyir aldı. ABD yukarıda saydığımız ülkeler ile mücadele ederken bu ülkelerin ve kıtaların ortak noktasında yer alan jeo-stratejik konumda bulunan Türkiye’nin özgür olmasını ve kendi kontrolünden çıkmasını hazmedemediği için 15 Temmuz süreci gerçekleşmiştir.

Bugün gelinen noktada Türkiye birçok alanda kendisini yeniliyor, üretiyor, ihracat politikasına yön veriyor. Bu sebeple ABD ekonomide, finans ve borsada spekülasyonlar eşliğinde sisteme ve mevcut hükumete zarar veriyor.
ABD, Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşta hedeflerine ulaşamadı, Azerbaycan ile Ermenistan arasında Karabağ konusuna Ermenistan dahil olmadığı için planları suya düştü.

Kazakistan’da halk ayaklanması 24 saatte kontrol altına alındı. Filistin ve İsrail arasında geçen çatışma süreciyle dünyanın gözünü Ortadoğu’ya çekerken asıl hedef orta Asya ve aynı zamanda Balkanlar olduğu gerçeği saha analizlerinden ortaya çıkıyor. Nitekim her ne yaparsa yapsın artık pazarda sadece ABD yok. ABD belki dünyada askeri ve teknoloji olarak güçlü olabilir ama en çok dış borcu olan ülkedir. İşte bu borcu NATO’yu kullanarak kapatmaya çalışıyor. Savaş alanlarına intikal ederken hakiki manada yağma, talan ve kaçakçılığın arkasında nedense hep ABD çıkıyor. Hatta bu sürece Hollywood da gönderme yaparak “Savaş Tanrısı” adlı bir film ile dünyaya gerçek ABD sisteminin ip uçlarını duyuruyor.

Şimdi ABD sömürü dengesini bozup ekonomik olarak çöküntüye geçerse, dış borcunu ödeyemez ve savaşlar durduğu için elindeki silah ve savunma ürünlerini satamazsa; bu yüzden bölgelerde ve ülkelerde hükûmetleri borçlandıramazsa, nasıl dünya jandarması olsun?

Aslında dünya genelinde çatışmalar, kaoslar, etnik ayrışmalar vb. birçok uygulama nihai manada dünyada adalet veya demokrasi için değildir, sadece ABD’nin varlık sebebidir.
Misal ikiz kuleler bahanesiyle ABD Afganistan’a savaş açtı.

Güya demokrasi götürüyordu, milyonlarca insanın ölümüne neden oldu; ülkeyi talan haline getirdi ve aynı zamanda sömürdü. 20 yıl ardından savaş verdiği Taliban’a ülkeyi devredip gitti. Çünkü artık sömürecek bir zenginlik kalmadı. Irak aynı şekilde kitle imha silahı bahanesiyle işgal edildi ve halen kanayan bir yaradır. 

Libya’da Kaddafi paralı askerlere linç edilerek öldürtüldü. Neden mi? ABD ve Fransa Libya lideri Kaddafi, Rusya ve Çin ile ticari işbirliğine girdiği için kıskandı. Şu an Afrika ülkeleri Fransa sömürüsüne karşı baş kaldırıyor, hatta Fransa devlet başkanını Afrika’da devlet başkanları fırçalıyor. Bu da artık 20.yüzyılın emperyal sömürü sisteminin çöküşünü ortaya koyuyor. Peki bu sistemin sahibi olan ABD’nin akıbeti ne olacak?

İngiltere, Çin, Rusya, Hindistan, İran ortak bir pazar politikası kurmaya doğru süreç ilerletiyor. Tüm bu ülkelerin ortak noktası Türkiye’dir, bu yüzden 21.yüzyılın adı “Türkiye Yüzyılı”dır.

ABD savaş borazanlığını bırakmalı, yaramaz ve zengin çocuk gibi davranan İsrail’de ABD’den aldığı gazla bölgede tansiyonu yükseltmemelidir. Ayrıca mevcut eylemleri göz önüne alındığında Netenyahu’nun acilen bir psikiyatriste gitmesi gerekmektedir.

Çünkü Netenyahu İsrail’de zaman hükumet kursa Filistin’e zulüm ile boy gösterip Ortadoğu’da dengeleri bozukken dünya siyasetine büyük ölçüde zarar veriyor.
 
Serdar BOZDOĞAN
Stratejist

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir