Nesrin Sipahi Kıratlı: SİYASİ LİDERLİK ve MİLLİ LİDERLİK AYRIMINDA BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN KİMLİK SORUNU
Bulgaristan Türklerinin yakın tarihine bakıldığında, temel sorunun lider eksikliği değil, milli liderlik eksikliği olduğu açıkça görülmektedir. Bulgaristan’ ın demokrasiye geçmesiyle birlikte toplum, siyasi lider tarafından temsil edilmiştir. Ancak bu temsil, milli kimliğin korunması ve geliştirilmesi yönünde kalıcı bir bilinç inşasına dönüşmemiştir. Aksine, zamanla 1999 den sonra, siyasi öncelikler milli değerlerin önüne geçmiştir.
Siyasi liderlik ile milli liderlik arasındaki fark çoğu zaman göz ardı edilmektedir. Siyasi liderlik, mevcut sistem içinde hareket etmeyi, uzlaşmayı ve kısa vadeli kazanımları esas alır. Milli liderlik ise kimliği, dili ve tarihsel hafızayı merkeze alır, gerektiğinde risk almayı ve bedel ödemeyi gerektirir. Bulgaristan Türkleri açısından son yıllarda öne çıkan liderlik anlayışı, büyük ölçüde siyasi sınırlar içinde kalmış, milli bir perspektif geliştirememiştir.
Bu durumun en belirgin yansıması anadili meselesinde görülmektedir. Özellikle , son on yılda, anadili sistemli biçimde geri plana itilmiş, aslî bir kimlik meselesi olmaktan çıkarılarak talî bir kültürel unsur gibi ele alınmış, gerek siyasetciler, gerekse Türk aydınlarınca önemsizleştirilmiştir. Anadili eğitimin anayasal bir hak olduğu halka yeterince anlatılmamıştır..
Oysa anadili, bir topluluğun varlığını sürdürebilmesinin temel koşullarından biridir. Anadilin zayıflaması, yalnızca dil kaybı değil, aynı zamanda tarihsel hafızanın ve milli bilincin aşınması anlamına gelmektedir.
Söz konusu süreçte yalnızca Bulgaristandaki siyasi aktörler değil, Türkiye’deki kurumlar da anadilimize gereken hassasiyeti gösterememişlerdir. Türkiye kaynaklı desteklerin ağırlıklı olarak siyasi ve dini alanlara yönelmesi, milli kimliğin temel taşı olan anadili konusunda somut, sürdürülebilir ve ölçülebilir politikaların eksik kalmasına yol açmıştır. Dil odaklı uzun vadeli programlar geliştirilememiş, yapılan çalışmalar çoğunlukla sembolik düzeyde kalmıştır.
Son günlerde bu hususun farkedilmesi ise çok geç kalınmış bir eylemdir, zira 2025-2026 eğitim yılında anadili okuyan öğrenci sayısı yüzbinlerden…2.700 lere düşmüştür..
Bu değerlendirmeler, soyut varsayımlara değil, masa başında değil, son on yıl boyunca sahada ve köy köy, okul okul yürütüğüm anadili çalışmalarım, akademik incelemeler ve bireysel gözlemlerime dayanmaktadır. Okullarda, kültürevlerinde, yerel topluluklarda ve sivil alanlarda yapılan çalışmalar, genç kuşakların anadili ile bağının giderek zayıfladığını açık biçimde ortaya koymaktadır. Bu durum, gönüllü bir asimilasyon sürecinden ziyade, önceliklerin yanlış belirlenmesinin sonucudur.
Bugün Bulgaristan Türkleri siyasi olarak bölünmüş olup, siyasi görünürlükleri artarken, milli içerik daralmıştır. Bu dengesizlik, milli şuurun zayıflamasına neden olmaktadır.
Bu noktada tarihsel bir referansın önem taşıdığını vurgulamak isterim.. Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti’nin değil, Türk dünyasının tamamının milli lideridir. Bu nedenle hitaplarında “Ey Türkiye genci” değil, “Ey Türk genci” ifadesini kullanmıştır. Bu hitap, sınırları aşan bir millet bilincine işaret etmektedir.
Sonuç olarak, Bulgaristan Türklerinin temel ihtiyacı yeni siyasi aktörlerden ziyade, milli kimliği merkeze alan, anadilini vazgeçilmez gören ve uzun vadeli bir bilinç inşasını hedefleyen bir liderlik anlayışıdır. Aksi hâlde siyasi temsiller varlığını sürdürse bile, mecliste yüzlerce Türk asıllı vekil olsa bile milli içerik giderek zayıflamaya devam edecektir.
Nesrin Sipahi Kıratlı



Yorum gönder