Musul Operasyonu, şehrin kuzeyinden ABD topçusunun ve havadan da koalisyon uçaklarının saldırıları ile başladı. Böylece ABD, operasyonu biraz öne almış oldu. Sebep ise malum. Türkiye’yi bu operasyonun bir parçası yapmak istememeleri. Bu arada Türk askerleri halen bölgede yer alıyor. Ne var ki, hem ABD hem de Bağdat’taki “kukla” yönetim Türkiye’nin bu operasyonda yer almayacağını “açıkça” belirtiyor. Operasyona ilişkin esas endişe, Haşd Şaabi milisleri ve Kürt Peşmerge güçlerinin şehre girdikten sonra büyük bir bölümü Sünni Arap ve Türkmen (Sünni ve Şii) olan yerel halkla nasıl bir ilişki kuracağı, bu durumun katliamlara ya da büyük çaplı çatışmalara yol açması ihtimali ve pek tabi ki bu iki gücün şehre girdikten sonra “çıkmaması” durumu. Türkiye tarafından eğitilen Haşdi Vatani milisleri de muhtemelen operasyonun bir parçası olacak. Ancak Nuceyfi komutasındaki bu gücün çok da etkili olması beklenmiyor. Ayrıca Türkiye’nin pozisyonu da çok önemli. Nitekim Ankara, kendisine yönelik olumsuz bakış açısına karşın, operasyona katılmaya çalışırsa hem ABD’nin hem Bölgesel Kürt Yönetimi’nin hem de Bağdat’ın ve pek tabi İran’ın ciddi bir karşı koyması ile karşılaşabilir. Böyle bir durum, sıcak çatışmaya da dönüşebilir ki, bu “cehennem senaryosu” demektir. Açık konuşmak gerekirse, Türkiye’nin eli, Fırat Kalkanı Operasyonu’nda olduğu kadar güçlü değil ve Musul’da işler çok daha karmaşık dengeler üzerinde oturuyor. Göktürk Tüysüzoğlu