KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Küreselleşmenin Boyutları

Küreselleşmenin Boyutları

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 14 dk okuma süresi
347 0
atıf

Küreselleşmenin basit bir tanımını yapmak gerekirse, küreselleşme yaşadığımız dünyanın ekonomik, siyasi, kültürel, sosyolojik ve bilgisel bütünleşmesidir. Küreselleşme tüm toplumlar için kaçınılmaz bir süreçtir. Dünyada tek tip bir kültürü, yaşam ve davranış biçimini hakim kılmaya amaçlamaktadır. Dünyayı “küresel ev” haline getirmektedir. Bura da küreselleşmenin tarihine ve aşamalarına değinmiğeceğim, daha çok küreselleşmeyi özetlemeğe çaılşacağım.
Sosyokültürel boyutuyla küreselleşmenin kendine munahasır ekonomik ve siyasi yapılanması, hukuk anlamında evrensel değerleri, teknolojik gelişmesiyle gün gittikçe yayılan kitle iletişim araçları vastasıyla toplumları kendine uymaya mahkum etmektedir. Böylece toplumlar sosyokültürel anlamda dünyaya hakim olan tek bir kültürün bir parçası olmak zorunda kalacak. Kültürler toplumları ayakta tutan en önemli değerlerin başında gelmektedir. Moderinleşmeyi kullanarak, küreselleşme kültürleri kendi içinde eritmektedir. Küreselleşme sonucu farklı kültürlere sahip olan toplumlar bölünme veya yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır. Toplumları aynı marka kıyafetleri giyen ve aynı yiyecekleri tüketen bir kültüre dönüştürmektedir. Sosyokültürel anlam da küreselleşme insanları tek tip kültürü yaşamaya zorlamaktadır.
Sosyokültürel boyutuyla küreselleşme demokrasi, insan hakları ve çevre hakları gibi evrensel değerler oluşturmaktadır. Buna uyuşturucu kullanımı, Corona-19 küresel salgını, AİDS gibi hastalıklar ve terörizm mücadele gibi bütün insanlığı tehdit eden konular da dahildir. Sosyokültürel olarak küreselleşme aile değerlerini, aile yapısını da değiştirmekte ve dönüştürmektedir. Aileleri parçalayarak daha da küçültmektedir. Son yıllar boşanma oranlarındaki artışın en büyük kaynağı yeni kuşak insan hakları,dizi, sinema, sosyal medya ve s. gibi araçlarla insanların bilinç altına “bireysel özgürlük” ve yeni bir yaşam tarzı aşılanmaktadır. Feminizimin kadınlara eşitlik talep etmeside sosyokültürel küreselleşmenin bir parçasıdır. Kalifiye işgücünün ve eğitimin küreselleşmesi, seyhatin kolaylaşması sonucu farklı toplumlar arasında evlilik ilişkilerinin artması sosyokültürel boyutuyla küreselleşmenin örenklerinden biridir.
Sosyokültürel boyutuyla yaşanan küreselleşme psikolijik olarak insaları kendine, ailesine ve içinde yaşadığı topluma yabancılaştıran nesiller yaratmaktadır. Küreselleşme insanları individualizime (bireyselciliğe) teşvik etmekte ve çevresine duyarsız, sadece kendini düşünen fertler yaratmaktadır.Yaşadığımız teknoloji çağında sosyal medya ve diğer araçlar vastasıyla insanları etki altında bırakarak şekilendirme sonucu insanlığın ağır bunalımlar yaşıyacağı kaçınılmazdır.
Günümüz de tüm hızıyla yaşanan kaptalizim küreselşemeyi kullanarak moda eğlimi altında görnüş ve davranış olarak erkeği kadına, kadını ise erkeğe benzetme çabasını görmekteyiz. Yaşadığımız çağın en büyük problemlerinden bir de, bazı ileri demokrasiye sahip ülkeler de artık okul yıllarında, çocukların kendi cinsiyetini seçme özgürlüğü gibi saçmalığı evrensel değer olarak öne sürüldüğünü yavaş yavaş görmekteyiz. Teknoloji ve bilimin ilerlemesi sonucu gıdaların genetiği ile oynanarak insanları dönüştürme ve şekillendirilmesini ileri ki zamanlarda göreceğiz.
Peki küreselleşme karşısında toplumlar kendi kültürlerini nasıl muhafaza edebilir? Küreselleşme ile hızlı bir biçimde değişim ve dönüşüm yaşayan toplumlar, bu değişime karşı sahip oldukları kendi iç dinamiklerine göre hareket etmeli, kendi kültürel değerlerini ve farklılıklarını koruma ve s. adına savunma refleksler oluştura bilirler. Sonuç olarak sosyokültürel boyutuyla küreselleşmenin sunduğu olumlu ve olumsuz yönleri kişilere göre farklılık teşkil ederek tartışmaya açık bir konudur.
Sosyoekonomik boyutuyla küreselleşme son yüzyıl içinde dünya ürettimde, ticarette yaşanan gelişmeler, ekonomik büyümeler, ekonomik küçülmeler ve ekonomik krizler en çok göze çarpan yönüdür. Teknolojik gelişmeyle üretimde makineleşme, ekonomik ve siyasi krizler işsizliğe neden olarak yoksulluk artmaya başlamıştır. Devletlerin ekonomide ve ticarette ki etkilerini uluslararası şirketler almaya başlamıştır. Ulslararası şirketler ürünlerini ülkelere satmakta ve yatırım konusunda sınır tanımayarak yatırımlar yapmaktalar. Son yıllar da insanların gelirinde ki artış ve azalma arasında ki fark daha da büyümüştür. Ülkeler arsında ekonomik ve teknolojik bağımlılık artmıştır.
Sosyoekonomik olarak küreselleşme artık ulus devletlerin koyduğu sınırları aşan çok uluslu şirketlerin yönlendirmesi sonucu şekilenmeye başlamıştır. Sosyoekonomik küreselleşme yapısı gereği ideolojileri, kültüreleri ve iç piyasaları da etkilemektedir. 1970’li yıllarda yaşanan petrol krizi, 1998 Rusya’da ki ekonomik kriz, 2008’de Amerika’daki Finans krizinin diğer ülkelere etkileri, sosyoekonomik küreseleşme sonuıcu ülkelerin ekonomileinin birbirine bağımlılığını göstermektedir.
Genellikle gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri büyümüştür. Küresel finansı kontrol eden Dünya Bankası, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere kredi vererek borçlandıran ve sonra ise ekonomik programları dayatan Uluslararası Para Fonu, küreselleşmenin uygulanması ve hayata geçirilmesinin en önemli iki aracıdır. Sosyoekonomik küreselleşmenin başını çeken ABD ve diğer birkaç tane ülke, gelişmekte olan ve 3. Dünya ülkelerine küreselleşme adı altında yaptığı yatırımlar sonucu iyice zenginleşmiş ve diğer ülkeler ile aradaki gelir dağlımı uçurumu büyümüştür. Bu gibi sebeplerden dolayı, küreselleşme ekonomisi gelişmiş ülkeler tarafından emperyalizm ya da sömürü aracı olarak kulanılan bir politika aracına dönüşmüştür.

Sonuç olarak Küreselleşme toplumların sosyoekonomik yapıları üzerinde büyük bir etkiye sahip olan, sınır ve engel tanımayan dışsal bir güçtür. Gelişmemiş çoğu ülke için küreselleşme bir yoksulluk zemini hazırlamaktadır. Ülkelerin ekonomilerinin birbirinden etkilenmemesi kaçınılmazdır. Gelişmiş ülkeler için ise kürselleşme yeni pazarların kapısını açmakta, ekonomik araçlar üzerinden zayıf ülkelri kendine bağımlı kılan modern sömürü aracıdır.

Sosyopolitik boyutuyla küreselleşme 21.yüzyılda farklı bir şekil almıştır. Küreseleşme ile sosyal medya üzerinden örgütlenen devrimler, sosyopolitik olarak devletlerin sınırlarını aşan bir boyut kazanmıştır. Yaşanan Arap baharı bunun bir örneğidir. 2016 Türkiye’de askeri darbeyi önlemek için sosyal medya üzerinden halka çağrı yapılmış ve insanlar meydanlara inmiştir. Artık küreselleşme ile sosyal medya sosyopolitik bir araca dönüşmüştür. Küreseleşen dünyamızda sosyopolitik olarak, sosyal medya insanların kendini ifade ettiği bir yer halinde gelmiştir. Küreselleşm ile kitle iletişim araçları, sosyopolitik olarak kamoyu oluşturumakta, insanları yönlendirme de sık sık kulanılmaktadır.

Sivil Tolum Kurluşları ve İnsan Hakları Örgütleri gibi oluşumlar sosyopolitik küreseleşme sonucu ulus devletlerin sınırlarını aşmış, dünyanın diğer başında ki olaylara tepki gösteren, müdahele eden bir boyut kazanmıştır. Baskı grupları ulus devletler üzerinde etkin olmaya, siyasi partileri etkilemektedir. ABD örneğindeki Yahudi lobisi sınırları aşan etkisini sosyopolitik çerçevesinde değerlendire biliriz. Diyasporalar da küreselleşme ile yeni dönüşüm geçirmekte, ulus devletlerin iç işlerine etki etmekte, sosyopolitik etki alanını genişletmekte ve uluslararası bir boyut kazanmaktadır.
Küreseleşme ulus devletlerin etkinliğini azaltmış, ulus aşırı şirketlerin, finans oluşumlarının, baskı gruplarının sosyopolitik etkinliğini artırmıştır. Avrupa Birliği gibi kendine has özellik taşıyan ulus üstü oluşum, sosyopolitik olarak küreseleşme ile bölgeselciliğin bir örneğini oluşturmaktadır.

Küreselleşmenin sosyal refaha etkisi- Küreselleşmeyi sosyal refa açısından ele aldığımız da bazı insanlar için yaşam koşullarının iyileştiği, yaşam için gerekli herşeyin kolay elde edilir olması, yiyecek ürün çeşitliliğinin çoğalması ve s. Küreselleşmeyle sağlıkta ki olumlu gelişmeler, bazı hastalıkların tedavi edile bilirliği ölüm oranlarını azaltmıştır. Sosyal refah açısından sosyal devlete baktığımız zaman vatandaşlarına yoksulluk, hastalık, işsizlik, yaşlılık, bakım, kaza, doğa felaketleri ve s. gibi durumlarda faydalana bileceği sosyal haklar vermiştir. Türkiye dahil bir çok ülkede uygulanan ve emek piyasıyla ilgil olan askeri ücretin mantığı, sosyal devlet tarafından vatandaşa insani olarak bir yaşam standartı sunmaya çalışmaktadır. Yine sosyal devlet milli gelirin vatandaşların sosyal refahı için adil bölüşmeye çalışır. Devletin vatandaşlar için sosyal adaleti sağlama endişesiyle bazı hizmetleri ucuz veya bedava vermesinin olumsuz yönü insanları bedavacılığı özendirdiğini ve devlete ilave mali yük olduğunu görmekteyiz.
Küreselleşme teknolojinin gelişmesiyle yavaş yavaş iş gücünün de robotlaşmaya doğru gitmesi işsizliğe, gelir dağlımında eşitsizliğe, ticaretin değişmesine, ulusal ekonimilerin rekabetlerinin zayıflaması sonucu sosyal refahı olumsuz etkilemekte ve insanlarında gelirlerinin azalamasına neden olmakatadır.
Küreselleşmenin sosyal refah açısından en önemli olumsuz tarafı insanlar arasında gelir dağlımını iyice açmış olmasıdır. Bugün dünyanın en zengin 200 kişisinin toplam serveti 1 Trilyon ABD doları civarındadır, bu toplam 2,5 milyar insanın gelirine eşittir. Bir çok ülkenin gelirleri azalmış durumundadır. Dünyada 3 milyar insanın günlük 2 dolların altında para ile hayatını sürdürmek zorundadır. Birleşmiş Milletlere esasen bu insanların refah seviyesini iyileştirerek sorunlarını çözmek için sadece yıllık 35 milyar dolar lazımdır. Küreseleşen bir dünyada bu sorunları çözmek biraz zor gözükmektedir.
Küreselleşmenin sosyal refah açısından olumsuz etkileri ekonomiyi devletlerin kontrolünden çıkartmaya, topluma müdahalesini azaltmaya teşvik etmekte ve sosyal devleti küçültmektedir. Bu durum ise devletin sosyal refahı toplumdaki tüm bireyler için adil bir biçimde sağlaması önünde en büyük engeldir. Gittikçe devletlrerin sosyal hizmet kaynakları ve sosyal hzimet harcamaları azalmaktadır. Devletlerin sosyal harcamaları kesintiye uğuramakta. Ortada olan delilere esasen küreselleşmenin sosyal refah açısından olumsuz yönü, olumlu yönüyle kıyaslandığı zaman, olumsuz yönleri daha ağır basmaktadır.
Sonuç olarak Küreseleşme sosyokültürel, sosyoekonomik ve sosyopolitik boyutuyla tüm hızıyla yaşanmakta ve dünyamızı şekilendirmektedir. Sosyal refahı olumlu ve olumsuz yönüyle etkilemekte ve geleceğe yön vermektedir.
Atıf Abbasov

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir