İran’da ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilerek yeni yaptırımlar uygulama kararı almasının ardından siyasal ve toplumsal gündemin dinamizmine yeni bir boyut eklenmiştir. ABD ile yürütülen nükleer enerji müzakereleri konusundan sürekli biçimde temkinli olunması, hata yapılmaması ve ABD’nin “aldatıcı” hamlelerine karşı hazırlıklı olunması gerektiğini ifade eden Hamaney önderliğindeki muhafazakar (müesses nizam) kanadın, ABD’nin son kararlarının ardından uzun zamandır yitirmekte olduğu söylemse ve algısal meşruiyeti yeniden güçlendirmeye yönelik bir avantaj elde ettiği gözlemlenmiştir. Buna karşın, İran’ı dünya ile bütünleştirme, liberal toplumsal ve ekonomik anlayışa uygun politikaların uygulanması vaatleri ile İran halkından büyük destek alan ve nükleer müzakereleri bir başarı olarak sunan Ruhani önderliğindeki reformist kanat ise prestij kaybı yaşamakta ve söylemsel açıdan müesses nizamın üstünlüğünü ve “haklılığını” kabul etme noktasına doğru savrulmaktadır. ABD’nin anlaşmadan çekilme ve yaptırım açıklamalarının ardından cumhurbaşkanı Ruhani’den gelen açıklamalar müesses nizamın söylemleri ile paralellik arz eden anti-ABD ve İran milliyetçiliği (ülke milliyetçiliği) vurgulu popülist niteliğe sahiptir.
Bu durum, liberal toplumsal ve ekonomik anlayış doğrultusunda bir dönüşüm ve reform sürecini arzulayan İran halkı açısından, bu arzuyu gerçekleştirebilecek yapı olarak görülen reformist kanadın da işlevsiz hale geldiği yönündeki algıyı pekiştirmektedir. Özellikle 2017 Aralık ayında başlayan kitlesel hareketler ve devamında yaşanan başörtüsü zorunluluğu protestoları, işçi eylemleri gibi olaylarda reformist kanada yöneltilen hayal kırıklığı tepkisi bugün itibariyle, reformist kanadın halkın gerçek gündemini; işsizlik, ekonomik sorunlar ve toplumsal özgürlükler alanındaki sorunları göz ardı ederek rejimin popülist söylemleri ile paralel bir çizgiye gelmesi sonucunda daha da güçlenmektedir. Bu bağlamda, ilerleyen süreçte İran halkının kendi gerçek gündemini temsil edebilecek yeni siyasal aktör arayışına girmesi yanıltıcı bir beklenti ve öngörü olmayacaktır. Bu süreçte ortaya çıkabilecek yeni siyasal aktörler hali hazırda İran siyasetinin bir parçası olabileceği gibi kitlesel açıdan bir potansiyele sahip olan siyaset dışı figürler de olabilecektir. İran halkının siyaset-toplum düzleminde yaşamakta olduğu sıkışmışlık durumunu aşabilmesi açısından bu sürecin kısa veya orta vadede kendisini gösterebileceği yadsınmamalıdır.
Çağatay BALCI/ Kafkassam Uzmanı
İran’da Yeni Siyasal Aktörler Ortaya Çıkabilir
410 0
Kafkassam Editör
Yeni bir dünyaya uyanmak, dünyayı yeniden okumak isteyenler için, söylenecek sözü olanlar için merkezi Ankara’da olan KAFKASSAM’ı kurduk. Erivan, Bakü, Tiflis, Tebriz, Grozni, Moskova, Mahaçkale, Nazrin, Nalçik, Saratov, Ufa ve Sochi’de ofislerimiz temsilcilerimiz var. Kafkassam genelde kafkasya çalışmak için kuruldu Kafkasya genelinde çalışır. Ermenice Rusça Gürcüce İngilizce dillerinde yayın yapan kafkassam genç akademisyen ve stratejistlerle çalışmaya özen gösterir. KAFKASSAM’ın internet sitesi 2 Ocak 2010’da yayına girdi. İnternet sitesinde Kafkasya’daki ülkeler ve Türkiye ile ilişkileri hakkında makaleler, ropörtajlar, analizler ve yorumlara yer verilmektedir.