Şimdi yükleniyor

Ilgar Huseynov: Trump Azerbaycan üzerinden hareket edecek

Belirli bir açıdan bakıldığında C6 (5+1) formatındaki Washington zirvesi, ABD’nin dış gözlemci olarak değil, aktif katılımcı olarak hareket ettiği, Azerbaycan Cumhuriyeti üzerinden Orta Asya’daki ekonomik ve jeostratejik çıkarlarını ortaya koyduğu bir 6+1 yapısı olarak değerlendirilebilir.

Azerbaycan’a bahis

Hazar Havzası’ndaki tüm altyapısı ve enerji üssüyle Bakü, Amerikan varlığının doğal bir arabulucusu haline geliyor. Bugün Azerbaycan, transit iletişimin kilit bir kapısı ve Orta Asya’daki Amerikan stratejisinin tam teşekküllü bir katılımcısı olup, kendi önceliklerini ABD bölgesel politikasının mantığına entegre ediyor. Bakü için, Trump yönetiminin Washington’da Uluslararası Barış ve Refah için Trump Rotası (TRIPP) olarak adlandırılan Zangezur rotasının geliştirilmesine odaklanması özellikle önemli. Bu koridorun yalnızca bir ulaşım arteri değil, aynı zamanda Avrasya ilişkilerinin tüm mimarisini dönüştürebilecek siyasi ve ekonomik bir mekanizma olması amaçlanıyor.

Azerbaycan’ın ABD’nin Avrasya stratejisinde kilit oyuncu haline geldiği yeni bir siyasi ve ekonomik ilişkiler yapılanması oluşuyor

2025 sonbaharı, Washington’ın bölgeye kararlı bir şekilde geri döndüğünü gösterdi. Trump yönetimi, Beyaz Saray’ın siyasi misyonunu Amerikan ulusötesi şirketlerinin çıkarlarıyla birleştirerek yenilenmiş bir yoğunlukla hareket ediyor. Amerikan varlık modeli, bir kez daha nüfuz ve ekonomik genişlemenin sentezi üzerine kurulu.

Eylül ayında, ABD’nin Orta Asya ve Güney Kafkasya ticaret heyeti, Astana ziyaretiyle başladı. Heyette Apple, Boeing, Chevron, ExxonMobil ve John Deere gibi 25 büyük ABD şirketinin temsilcileri yer aldı. Yatırım görüşmelerinin yanı sıra, Trans-Hazar güzergahının potansiyeli ve Bakü’nün bu proje için bir merkez olma potansiyeli de özellikle vurgulandı.

BM Genel Kurulu oturumuyla birlikte New York’ta Orta Asya ve Güney Kafkasya liderlerinin bir araya geldiği bir iş forumu düzenlendi. 11 anlaşma ve mutabakat imzalandı. Bunlardan en dikkat çekeni, Kazakistan’ın Amerikan şirketi Wabtec ile ülkede 300 lokomotif üretme anlaşmasıydı. Bu anlaşma, ABD-Kazakistan endüstriyel iş birliğinde yeni bir aşamaya işaret ediyordu.

Başkan Trump, Özbekistan Devlet Başkanı Şevket Mirziyoyev’i alenen överek, onun gerçekleştirdiği reformlara açık bir sempati duyduğunu gösteriyor.

Trump, Mirziyoyev’i övdü

Ancak, ABD-Özbek ilişkilerindeki atılım özel bir ilgiyi hak ediyor. Yakın zamana kadar ABD, Taşkent’in en büyük on ihracat ortağı arasında bile değildi ve Sovyet sonrası dönemde ABD’nin toplam yatırım ve hibe hacmi 2,5 milyar doları geçmemişti. Bu rakam, Kazakistan ekonomisine, özellikle de petrol ve gaz sektörüne yapılan 62 milyar dolarlık yatırımdan çok uzak.

Ancak Eylül ayından bu yana Trump yönetimi, enerji ortaklığında yeni bir aşama başlatarak bu dengesizliği gidermeye başladı. Yaklaşık 4 milyar dolar değerinde anlaşmalar imzalandı. Bunlar arasında şunlar yer alıyor:

– SOCAR ile ortak programları güçlendirecek olan Schlumberger ve Baker Hughes tarafından üretim ve saha bakımına yönelik teknolojik destek;

– Özbekneftegaz ile Körfez arasında 100 milyon dolar değerinde akaryakıt istasyonları ağı oluşturulmasına ilişkin mutabakat;

– Air Products’ın GTL tesislerinde, Fergana Petrol Rafinerisi Kompleksi’nde ve Navoiazot işletmesinde varlığının genişletilmesi (yaklaşık 3 milyar dolarlık yatırım).

Trump, Orta Asya’daki dengesizliği düzeltiyor: Özbekneftegaz ile Körfez arasında 100 milyon dolarlık bir akaryakıt istasyonu ağı kurulmasına ilişkin bir mutabakat imzalandı.

Washington, sadece birkaç ay önce Özbekistan’a öncelikle güvenlik perspektifinden bakıyordu; Afganistan sınırına yakın askeri tesisler konuşlandırmak için uygun bir platform olarak görüyor, Taşkent’i insan hakları ihlalleri, din özgürlüğü ve çocuk işçiliği nedeniyle periyodik olarak eleştiriyordu. Şimdi ise Başkan Trump, Şevket Mirziyoyev’i alenen övüyor ve Özbekistan cumhurbaşkanının reform gündemine açık bir sempati gösteriyor. 14 Boeing uçağı için yapılan sözleşme ise Özbekistan’ın Amerikan siyasi arenasındaki ekonomik nüfuzunu daha da artırıyor.

6 Kasım’da Washington’da başlayacak olan C5+1 zirvesi, nadir toprak metalleri ve Kazakistan uranyum kaynaklarına odaklanacak. 2024 yılı sonu itibarıyla Kazakistan’ın ABD’ye ihracatı şimdiden etkileyici: uranyum – 2.600 ton (beş kat artış), gümüş – 259 ton (yüzde 50 artış), petrol – 1,7 milyon ton (yüzde 30 artış) ve ferroalyajlar – 95.000 ton (yüzde 6 artış).

“Anahtar ustası”nın rolü

Washington’ın stratejisi -Rusya ve Çin’in kesiştiği kaynak bölgesindeki konumunu güçlendirmek- özünde aynı kalıyor. Ancak, stratejisi daha teknolojik bir boyut kazanıyor. Trump yönetimi için Orta Asya bir hidrokarbon deposu değil, Batı’nın dijital ekonomisinin temelini oluşturan kritik mineraller için küresel bir tedarik zincirinin parçası. Pekin ile yaşanan gerginliğin ortasında, ABD stratejik hammadde kaynaklarını çeşitlendirmeye ve Orta Asya’yı kendi kaynak güvenliğinin bir ayağı haline getirmeye çalışıyor.

Bölge ülkeleri için bu projelere katılım, ekonomik egemenliğin artması ve Rusya, Çin ve Batı arasında bir denge anlamına geliyor. Kazakistan ve Özbekistan, Moskova ve Pekin ile bağlarını zedelemeden Amerikan projelerine entegre olarak esneklik gösteriyor.

Azerbaycan için temel hedef, yeni Amerikan girişimlerinin ve altyapı yatırımlarının Azerbaycan ulaşım ve iletişim koridorları ağına entegre edilmesini sağlamaktır. Bu, Bakü’nün bölgenin “anahtar sahibi” rolünü pekiştirecek ve Orta Avrasya’nın enerji ve lojistik mimarisinin şekillenmesindeki etkisini güçlendirecektir.

Azerbaycan’ın aynı anda iki birbirine bağlı güzergâhta, yani batı ve güneyde yer alması, ek bir siyasi ve ekonomik rezerv oluşturmakta ve ABD, Çin, İran ve Rusya arasında arabulucu konumunu güçlendirmektedir.

Zangezur projesi, Amerikan TRIPP ve İran Araz Koridoru olmak üzere iki formatta geliştirilerek özel bir yere sahiptir. Her iki güzergah da Azerbaycan’dan geçmekte olup, Bakü’ye çıkar çatışması olmaksızın her iki yönde de katılım imkânı sağlayan eşsiz bir stratejik avantaj sağlamaktadır.

Washington şu anda projenin ilk aşaması için Ermenistan’a 145 milyon dolar tahsis etmeyi görüşüyor, ancak 2026 bütçesi Kongre’de hala tartışılıyor. Bu arada, İranlı ve Azerbaycanlı müteahhitler şimdiden önemli ilerleme kaydetti: Araz Nehri üzerindeki ilk köprü gelecek yılın başlarında tamamlanacak. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev , Zengilan’daki tesisleri inceleyerek, “Hem Zengezur hem de Araz koridorları buradan geçecek. Bu bölge, ülkenin en önemli ulaşım merkezlerinden biri olacak.” dedi.

Böylece Azerbaycan, batı ve güney olmak üzere birbirine bağlı iki güzergâhta aynı anda yer alarak ek siyasi ve ekonomik nüfuz sağlıyor ve ABD, Çin, İran ve Rusya arasında aracı konumunu güçlendiriyor. Bakü için Ermeni bölümüne kimin yatırım yaptığı -Washington, Moskova veya Pekin- o kadar önemli değil. Daha da önemlisi, projenin makul bir zaman diliminde tamamlanması ve yeni Avrasya ulaşım ağının bağlantısının sağlanması.

Böylece, Azerbaycan’ın ABD’nin Avrasya stratejisinde kilit bir oyuncu haline geldiği ve Orta Asya’nın Donald Trump’ın kaynak doktrininin bir parçası olduğu yeni bir siyasi ve ekonomik ilişkiler yapılanması ortaya çıkıyor. Bu artık geleneksel anlamda bir diplomasi değil, transitin bir etki aracı, ulaşım koridorlarının ise geleceğin para birimi haline geldiği yeni bir altyapı jeopolitiği.

Share this content:

Yorum gönder