Said Halim Paşa, İslamlaşma’dan yana olan bir düşünürdür, asla İslamcı değildir ve asla İslam’ı bir ideolojiye indirgemez. Zaten o dönemde bir İslamcılık terimi de yoktur. O, bugün İslamcı olarak bilinenlerin çoğu görüşlerine prim vermez. Onun İslamlaşma’dan anladığı da duygusal değil akıl ve ahlâk merkezlidir, gerçekçidir.
Said Halim Paşa, bugünkü siyasal İslamcıların aksine, millet ve milliyet hissini toplumsal, ahlâkî, kültürel ve siyasi bir birliktelik olarak görür. Kozmopolitliğe karşı çıkar. Ona göre, İslam’ın karşı çıktığı şey, bir kavimden olmak değil, kavmiyetçilik, yani ırkçılıktır. Ona göre İslam’ın hakikatlerinin ve ahlâkî değerlerinin evrensel oluşu, bu hakikatlerin milli kültürler çerçevesinde algılanmasına mani değildir, hatta böyle algılanması tabiidir, kaçınılmazdır ve en güzel yoldur. Bu da, onun açısından, İslam’ın milliyet duygusunu, millet olmayı istediğinin en güzel açıklamasıdır.
Said Halim Paşa, ferdî ahlâk, sosyalleşme ve toplum içinde mükemmelleşmekten başlayarak millet ve milliyet hissine, milli dayanışmaya geçileceğini ve bu aşamadan sonra Müslümanlar arası dayanışmaya, yani zihin ve eylem birliğine geçilebileceğini belirtir. Ona göre, İslam, milliyet duygusunu ve milliyet gerçeğini asla inkâr etmez veya ikinci dereceye indirmez. Onun bu düşüncelerinin Gökalp’ten, Ağaoğlu’ndan ve bizim anlatmaya çalıştığımız “millet olmadan ümmet olunamaz” ilkesinden hiçbir farkı yoktur.
İbrahim Maraş
İbrahim Maraş: SAİD HALİM PAŞA, MİLLET VE MİLLİYET KAVRAMLARI
Daha fazla GündemGündem kategorisinden daha fazla yazı »
- Авраам Шмулевич: о перспективах мира в противостоянии Израиля и ХАМАСа
- Hasan Oktay: Rusiya və İranın “Zəngəzur azarı” – Tehran və Moskva nəyi PLANLAŞDIRIR?
- Atif İslamzadə: Sevgi sınağı
- Trump: Putin’in Rus hava üslerine saldırılarına verdiği tepkiyi anlıyorum
- Ali Hüseyin Guluzade: Visit by Russian Foreign Minister Sergey Lavrov and the intensification of pro-Russian forces in Armenia
İlk yorum yapan siz olun