Abdurrahim Tufantoz: PROF. DR. FAHRETTİN KIRZIOĞLU VE MEHMET EMİN BOZARSLAN
90 yılların başları, 1993 olabilir. Artık doktora tezimi tamamlamam gerekiyor. Araştırmalar sırasında Mervanoğullarının birinci elden ana kaynağı olan İbnü’l-Ezrak’ın Tarih-u Meyyâfârikîn ve Âmid isimli eseri tam neşredilmediği gibi Türkçe tercümesi de tam yapılmamıştı. Kitabın tek yazma nüshası İngiltere’deki British Museum’da 5803 numara ile kayıtlıydı. İngilizler bir şekilde Anadolu’da buldukları bu eseri ülkelerine götürmüşlerdi. Mehmet Emin Bozarslan bu kitabın birinci bölümünü Mervani Kürtleri Tarihi adıyla 1975 yılında çevirip bastırmış. Fakat devlet bu çevirinin satılmasını yasaklamıştı. Malumunuz olduğu üzere devlet bir kitabı yasaklasa dahi 5 nüshasını 5 önemli kütüphaneye gönderip istifadeye sunuyor. Bu kütüphaneler:
1-Beyazıt Devlet Kütüphanesi,
2- İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi,
3- İzmir Millî Kütüphane,
4- Ankara Millet Meclisi Kütüphanesi,
5- Ankara Millî Kütüphanesi’dir.
Bu durum halen devam ediyor mu etmiyor mu bilmiyorum?
O kitabın bir nüshasını Beyazıt’ta buldum. Doktora tezim için kullanacağımı söyleyince tereddütsüz getirdiler. Kitabı çeviren Mehmet Emin Bozarslan daha önce müftülük makamına getirilmiş birisiymiş ve Arapçaya mükemmel derecede vakıf olduğu anlaşılıyordu. Bir kısmını tedarik ettiğim Arapça nüsha ile bu çeviriyi karşılaştırmaya başladım. Her şey gayet güzel gidiyordu. Çeviride (…….) İle geçen bir kısımla karşılaştım ve verilen dipnota “bu kelime okunamamıştır,” ibaresini gördüm. Bu nottan hatırı sayılır miktarda vardı. Çevirmen okunamadı diyordu ama Arapçasında okunamayan yerlerde “Türkler” yazdığı ayan beyan görünüyordu. Mehmet Emin Bozarslan ne kadar Türkler kelimesi geçtiyse hepsine okunamadı ibaresini eklemiş ve kitabı kendi keyfince çevirmişti.
Bir ara mola verdim ve Sahaflara doğru gezintiye çıktım. Buraları bilenler bu iki mekânın en çok 50 adım mesafede olduğunu bilir. Sahaflarda kitap tezgâhlarına bakıyordum ki birden Fahrettin Kırzıoğlu hocamı gördüm. Hemen yanına gidip elini öptüm ve kendimi tanıttım. Doktora tezimden ve Mehmet Emin Bozarslan’dan bahsedince ayak üstü bir çok şey anlattı. Kitaptaki çevirisinden bahsettim “çok normal,” dedi. Bozarslan’ın Diyarbakırlı olduğundan, gayet siyasî tavırlar içinde girdiğinden, bir ara müftülük yaptığından, oğlunun solcu grupları arasındaki çatışmada öldürüldüğünden bahsetti. Olaylar böyle bir hal alınca Mehmet Emin Bozarslan’ın Türkiye’yi terk edip İsviçre’ye yerleştiğini söyledi. Bu yazıyı yazarken ben de internetten Mehmet Emin Bozarslan’ın hayat hikâyesine baktım. 1934 Lice doğumlu imiş ve halen İsviçre’nin Upsala kentinde yaşıyormuş.
Kırzıoğlu hocanın biz talebe iken yılan hikâyesine dönen kütüphanesinin hikâyesini de öğrendim fakat o başka bir yazıya kaldı.
Abdurrahim Tufantoz



Yorum gönder