İran, karşılaştığı fırsat ve zorluklardan yararlanmak için çalışmaya alışkındır. Aksa Tufanı operasyonuna ilişkin tutumunu başından açıklamış olmasına ve Hamas’ın askeri operasyonuyla herhangi bir bağlantısını reddetmesine rağmen, bölgedeki silahlı grup ve hareketlerin destekçisi imajını korumak amacıyla operasyonu övmek konusunda istekliydi.

İran ve onun arkasından Lübnanlı müttefiki Hizbullah, Tahran’ın Hamas operasyonuyla bağlantısının kesildiğini doğrulamaya devam etti. İsrail’in Gazze’de yaklaşık iki ay süren askeri operasyonuna ilişkin resmi tutumu, Gazze Şeridi’ndeki savaşın siviller üzerindeki yükünü hafifletmeyen kınama ve sloganlarla sınırlıydı. Bu da Hamas’ı İsrail ve ABD karşısında yalnız bıraktı.

İran’ın tutumu çoğu zaman Tahran ve Washington arasındaki ilişkilerin yumuşamasıyla ilişkilendiriliyor. Bu nedenle, kar-zarar hesaplarına göre İran’ın şu anda Hamas’tan vazgeçmesinden elde edeceği kazançlar çok daha büyük. Hatta, İran’ın hareketi desteklemek için müdahale etmesi durumunda, uluslararası toplumun başından beri İsrail’in yanında yer alması ve şiddetli askeri önlemler alması göz önüne alındığında, kayıpları çok daha ağır olabilir.

İran’ın kazanımları, Tahran ve Washington arasındaki gerilimin devam eden yumuşaması ve dondurulmuş hesaplarından 10 milyar dolar elde etmesiydi. ABD Başkanı Joe Biden’ın geçen temmuz ayında yenilediği muafiyet kapsamında Bağdat’a doğalgaz satışının bedeli olarak Irak’tan Katar bankaları aracılığıyla 4 milyar dolar elde etti. Ayrıca, ABD’li mahkumların serbest bırakılması sonucunda Güney Kore bankalarından 10 milyar dolar daha alacak.

Yukarıdakilerin yanı sıra İsrail’in İran’a karşı herhangi bir misilleme yapmaması da İran’ın Hamas’tan uzaklaşması veya onu desteklememesi ve Gazze’deki olaylara karşı ihtiyatlı bir politika izlemesinin bir sonucudur.

Ancak, İran’ın şimdiye kadar elde ettiğiyle yetinmediği ve bazı güç gösterileri yaparak, Washington ve İsrail ile daha fazla kazanç elde etmek için müzakere yapmak istediği görülüyor. Suriye ve Irak’taki silahlı milisleri, Yemen’deki Husileri veya hatta Gazze’deki Hamas’ı yeni askeri yeteneklerle desteklemesi durumunda, İsrail ve Washington’a yetenekleri hakkında mesajlar göndermek için askeri kapasitesini güçlendirmeye çalışıyor. Bu göstergelerden biri, Husilerin geçen günlerde Kızıldeniz’de bir İsrail yük gemisini kaçırmasıydı. İran ayrıca bin 400 kilometre (870 mil) mesafedeki hedefleri vurabildiğini iddia ettiği yeni bir hipersonik füzeyi de tanıttı. Bu, Gazze’de şu anda tanık olunanların ışığında İran’ın askeri kapasitesinde bir artışı temsil ediyor. Dolayısıyla bölgenin askerî açıdan ateş altında olduğu ve İran’ın temkinli olduğu bir dönemde İran bu füzeyi neden ortaya çıkarsın?

Buradaki amaç, geleneksel olmayan askeri güç gösterisidir. İran bu sayede, gelişmiş füze yetenekleri aracılığıyla müttefiklerine ulaşarak İsrail’i tehdit etmek veya Husiler gibi milisleri serbest bırakarak deniz trafiğini tehdit etmek istiyor. Karşılığında, Washington’ın İran’ı müdahale etmemesi veya müttefiklerine destek vermemesi için teşvik etmeye devam etmesi gerekiyor. Washington, İran’ın tarafsız kalmasını sağlamak için daha fazla teşvik, muafiyet ve diğer bankalardaki bloke edilmiş mevduatları serbest bırakarak bunu yapmayı planlıyor.

İran Merkez Bankası Başkanı’nın Tahran’daki Uzmanlar Meclisi Ekonomi Komisyonu’nda yaptığı açıklamada, dondurulmuş İran varlıklarının bir kısmının yakında serbest bırakılacağını duyurması, bu analizi destekliyor. Biden yönetimi, İran’ın Irak’ta bulunan en az 10 milyar dolarlık daha önce dondurulmuş varlığa erişmesine izin verecek bir yaptırım muafiyetini yenilemeye onay verdi. Bu nedenle, maliyeti Gazze ödüyor ve faydaları İran elde ediyor. Bu şekilde İran, Arap meselelerine yatırım yapıyor.